İnanç Uysal

İnanç Uysal


Bir yılda 316 bin konut!

Bir yılda 316 bin konut!

Geçtiğimiz Nisan ayı başında Cumhurbaşkanı Erdoğan 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerin yeniden inşası ile ilgili olarak, bir yıl içinde 319 bin konut yapımını tamamlayacaklarını söylemişti. Aynı günlerde konunun uzmanı birçok kişi de bu rakama ulaşabilmek için yeterli eleman bulmanın bile çok zor olacağını dile getirmişlerdi. Geçen süre içinde de inşaat maliyetleri ciddi şekilde artmıştı.  

Sayın Cumhurbaşkanı bu sözü verdiği tarihi mi yoka depremlerin oluş tarihini mi başlangıç olarak aldı bilinmez ama, kendisi bu sözler sayesinde bölgedeki vatandaşlardan birçoklarının beklemediği kadar oy aldı, orası biliniyor.  Cumhurbaşkanlığı seçimleri esnasında hükümeti devlet gibi lanse eden ve devletin yapması gerekenlere aracı olmakla memur olan hükümetin ancak kendilerinde olması halinde bölgeye hizmet gideceği algısını çok iyi oluşturmuştu.  

Cumhurbaşkanı bu sözleri söylerken başlangıç tarihini neresi olarak almış olursa olsun zaman dolduğunda nasıl bir sonuçla karşılaşacağımıza bakmak gerekiyor. Neticede depremin üzerinden geçen zaman 1 yılı doldurmak üzere. Ben de bu sebeple şu ana kadar konu hakkında oluşan durumun ne olduğunu merak ettim. Aslına bakarsanız toplu halde tamamlanan, tamamlanacak konutlarla ilgili resmi bir veriye ulaşamadım ama süreç içinde yapılan haberler ve açıklamalar ışığında aşağı yukarı bir yerlere varmayı başardım diyebilirim. 

Mesela Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 31 Ekim Salı günü gerçekleştirilen Kabine Toplantısının ardından 11 ilde 200 bin konutun inşasının devam ettiğini ifade ederek, 41 bin konut ve 5 bin köy evinin teslim tarihini sene sonuna kadar yapmayı planladıklarını söylemişti. 

Buna benzer ifadeleri internet üzerinde araştırınca Kasım ayında da farklı isimlerden aynı açıklamaların geldiğini görüyorsunuz ama 41 bin konutun teslim edildiğine dair herhangi bir habere rastlamıyoruz nedense.  

Mesela daha birkaç gün önce Malatya Valisi, Ersin Yazıcı, Malatya’da 5000 konutun yakın zamanda hak sahiplerine teslim edileceğini açıkladı. Vali aynı açıklamasında Malatya’da yıkım oranın yüzde 96 ya ulaştığını da ifade etti. Muhtemelen bu konutların ve başka illerde yapımı tamamlanan konutların teslim tarihleri de Şubat ayı başında programlanmış olabilir.  

Konu hakkında bir başka açıklama da Ağustos ayı başında Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’den geldi. Özhaseki de açıklamasında bir yıl içinde 319 bin konutun yapılıp teslim edileceğini söyledi. Özhaseki’nin bir yıl süresini Ağustos ayından başlatması da bu açıklama ile söz konusu olabilir elbette.  Aynı haber de  yıl sonuna kadar teslim edilecek konutların sayısı ve şehirlere göre dağılımı da verilmişti. Haberde yıl sonuna kadar bölgede 107 bin 355 konutun ve 37 bin köy evinin teslim edileceği ifade ediliyordu.  Ancak daha birkaç gün önce 5000 konutun yakında teslim edileceğinin Vali tarafından açıklandığı Malatya için bu listede 14 bin 388 konut bulunuyordu. Yani Ağustos ayında Bakanın açıklamasında yer alan yıl sonuna kadar teslim edilecek konut sayısı 14 binden fazla idi ama Ocak Ayının ortasında yine Malatya’da Vali tarafından yakında teslim edilecek olan konut sayısı 5000 olarak açıklandı. İki farklı şekilde yazdığımın farkındayım ama bence altını birkaç çizmekte fayda var.  

Geçtiğimiz günlerde yine Sayın Bakan Özhaseki sayı paylaşmadan Kahramanmaraş’ta sona yaklaşılan evleri sosyal medya hesabından paylaşmıştı. Yazının başlarında bahsettiğimiz Devlet-Hükümet karmaşası da o paylaşımın altına yapılan yorumlara yansımıştı. Yapanın devlet olduğu biliniyordu ama o devlet derken kastedilen hala hükümet olarak tespit ediliyordu.  

Açık konuşmak gerekirse yapılan ve yapımı devam eden konutlar açısından hükümetin başarısız olduğunu iddia edecek yetkinliğe sahip değilim. Belki de son derece başarılı bir çalışma zamanı geçirilmiştir. Sonuçlar tatmin edicidir ama benim gibi konuya vakıf olmayanlar için verilmiş bir vaat var ve asıl ulaşılması gereken yer orası. Mesela yetkililer 316 bin rakamını telaffuz etmek yerine elimizden gelen en hızlı şekilde demiş olsalar idi bugün benim böyle bir yazı yazmam bile mümkün olmazdı. Ama seçimlerden önce verilen bu tip sözlerin insanlara umut verdiği ve bu umutla hareket ettiklerini bilmek bile verilen sözlerin peşinden gitmeyi gerektiriyor. Bunu yaptığınız zaman da herhangi bir mercie ihanet etmiş olmuyor demokrasinin ruhu açısından en yüce merci olan halka hizmet etmiş oluyorsunuz. Halkın bu konudaki takdiri de elbette kendi yetkisinde.  

İşte bütün bu bilinmezlikler, ya da en azından konuya vakıf olmayan ben ve benim gibiler açısından bilinmez olanlar hakkında muhalefetin de bir şeyleri sormasında ve aydınlatılmamıza yardımcı olmasında fayda var. Bu deprem gibi çok büyük bir acı ve felaketin mağdurları üzerinden bir istismar siyaseti değildir. Onlara verilen sözler üzerinden haklarının sorgulanmasıdır sadece. 

Neticede eğer verilen sözler tutulmuş ve ben bundan haberdar olamamış isem o da benim değil hala kamuoyunu bu anlamda yeterince bilgilendirmeyen idarenin mesuliyetidir. Umarım bütün bunlar benim dünyadan bir haber olmamla ilgilidir. Belki hükümet verdiği sözleri eksiksiz tutmuş, muhalefet de bunu bildiği için konu hakkında bir kamuoyu oluşturmaya gerek duymamıştır. Umarım 

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar