Bırakmak… Bir şeyi, bir insanı, sevileni, istenmeyeni, anı, olanı, olmayanı, uyum gösteremediğimizi bırakmak.
Sürekli yapılanı, tekrarlamaya sadece alışkın olduğumuzdan yaptığımızı ve bazen de yapmanın bize iyi gelmediği bir alışkanlığı bırakmak.
Bir dönemi geride bırakmak.
Bir evi, bir şehri, bir ülkeyi bırakmak.
Arkada bırakmak, geçmişe bırakmak.
Hatıralara ve istediğimizde hatırlamaya bırakmak.
Bırakmak, teslimiyet..
Teslim olmak, olana izin vermek, kendimizi ana bırakmak.
Tutmamak.
Özgürleşmeye bırakmak.
Tüm duyguları olduğu gibi yaşamaya bırakmak.
Kendimizi kahkahalara bırakmak.
Gözyaşını bırakmak.
Düşünce akışına, gelmesine, durmasına ve geçmesine bırakmak.
Nefese, var olmaya, izlemeye, odaklanmaya bırakmak.
Söyleyene, yorumlara, mimiklere, karşımızdan gelene izin vererek, bazen tepksizce bırakmak.
Karşımızdakine bırakmak.
Seçimi bırakmak.
Bazen çapraşık olanı düzeltmeden ya da çözmeden de bırakmak.
Kapanmadan bırakmanın da bir seçenek olduğunu bilerek bırakmak.
Deneyimlemeye bırakmak.
Hissetmeye bırakmak.
Olanı kabul etmek,
Zamana bırakmak.
Sevgim ile,
Yael
Bazen bırakmamayı bırakmak gibi güzeldir bırakmak
Ne güzel bir yazı….Bazen bırakmak kaybetmek gibi gelse bile kazanmaktır. Yeter ki neyi kimi ne zaman bırakacağımızı bilelim.. Kalemine sağlık
Bir dostum “sevgide bazen bırakmak da vardır” demişti. Ne güzel yazmışsınız. Keşke “sakız gibi!” Yapışmasak, bırakabilmeyi bilsek, öğrensek…