Gökova’ya hayran olmamak mümkün mü?
Her koy birbirinden güzel ama bir o kadar da sorunlu… Görünen o ki, kurallar yerleşik değil, herkesin konumuna, tepe noktalara yakınlığına ekonomik durumuna ve cüretkarlığına göre değişiyor.
-O güzelim koyları “sintine bırakarak” kirleten lüks yatların hala var olduğuna inanabilir misiniz? Ne yazık ki var, gözümle tanık oldum…
-Ya biraz huzur arayanların sığındığı küçücük koylara müziği sonuna kadar açarak giren korsan görünümündeki acayip teknelerin yarattığı kaosa ne demeli? Bu teröre neden göz yumulur?
Küçük koylarda kimi tekneler sonuna kadar açılan müzikle gürültü kirliliği yaratıyor...
Masmavi koyları çevreleyen zeytinliklerde, makiliklerde ise durum daha beter. Önce birkaç zeytin ağacını çaktırmadan kesip, bir konteynerle araziye girip, “nasılsa bir imar affı daha çıkar” diye kulağının üstüne yatanların masum kaldığı bir hücum var.
İnşaatlar, turizm sezonu açılmasına rağmen devam ediyor. Oysa inşaat sezonu için tarihler belli...
Dev otel zincirleri, yıllarca “sit alanı” diye korunmuş zeytinliklere çoktan girmiş, inşaat yasağını filan hiçe sayan koca koca vinçler kepçeler vızır vızır faaliyette…
Limandaki Tepecik Cami'sinin yeni ve eski (ortada) hali. Fazla söze gerek var mı?
Nerde Halikarnas Balıkçısı’nın o eski küçük kasabası, o güzelim Bodrum? Nerde o beyaz badanalı küçük evler? Limanda dalgalarla yıkanan küçük camiyi (Tepecik) yüzlerce tekne arasından seçebiliyor mu gözünüz?
İşte Bodrum’da artık sürekli kitlenen trafikten, ancak 200 bin kişiye yetebile-cekken 1 milyona dayanan nüfus karşısında çaresiz kalan altyapı kaynaklı sorunlardan kaçmak isteyenlerin karşısına denizlerde çıkan tablo bu…
Bodrum Limanı
Bodrum Limanına kayıtlı yatlar ve tur teknelerinin sayısı da son dönemde kat kat artmış. Tur teknelerinin kaptanları ile konuştuğunuzda bir dokunup bin ah işitiyorsunuz, kendilerine ait olması gereken yerlere, ayrıcalık tanınan kimi yatların da demirlediğini, bunun özellikle yaz aylarında büyük sıkıntı yarattığını anlatıyorlar:
Yer yokluğundan ikinci sıraya demirleyen tekneler saatlerce beklemek zorunda kalıyor...
-Görüyorsunuz özel yatlara demirleme hakkı tanınan pontonlar belli, ama orada demirlemek 10 kat pahalı olduğu için bizim yerlerimize de bir torpil bulup bağlananlar var. Bu durum, yolcu indirip bindirmede, gemi tedariğinin taşınmasında, su alımında biz kaptanlara büyük sorun yaratıyor, özel yat sahibi misafiriyle güvertede viski içip keyif yaparken, biz ikinci sıralara de-mirleyip saatlerce sıra bekleyip ter döküyoruz. Bu torpilli yatları haksız yere işgal ettikleri yerden çıkarmak da o kadar zor ki…
007 isimli dev bir tekne bize ait yerde tam 3 yıl süreyle işgalci konumun-daydı, ancak sahibinin vefatı sonrasında çekilebildi limandan…
Huzur!..
Bizim koylarda hercümerc işte böyle alabildiğine sürerken burnumuzun dibindeki Yunan Adalarında huzur hâkim… Bina, tabela, gürültü kirliliği yok, fiyatlar makul, Bodrum’da bir akşam yemeği fiyatına oralarda 4-5 akşam yemek yenebilir…
Yunan Adaları'nda mükemmel servis alabiliyorsunuz. Lezzetli yemekler Bodrum'dan 4-5 kat ucuz olabiliyor...
O adalardan birine yerleşen İngiliz arkadaşım dedi ki:
-Az kalsın buraları da size benzetiyorduk. Leros’a, Kos Adası’na kalkan feribotlarla karşı sahilden (Bodrum’u kastediyor) taşınan turistler eğer bağırarak konuşuyorsa -tamam Türkler geldi- diyorduk. Ayrıca günü birlik tur tekneleri buralarda da son dönemde yüksek sesle müzik çalarak büyük rahatsızlık veriyordu.
-İyi ki bu yıl Türklerin gelişine izin yok- diyoruz, seviniyoruz.
Bodrum’un iki yakasında durumlar işte böyle, tatil için seçenek arayanlara duyurulur…
Yorum Yazın