Hayatında ne zaman kendini değerli , ne zaman değersiz hissediyorsun?
Değerli ya da değersiz olup olmadığına karar veren kim? işte bu haftanın konusu.
Değerli olmak ne demek? Değersiz olmak ne demek? Sendeki tanımları ne? Ne hissediyorsun?
Duygu tanımları herkes için farklıdır. Bazen ezber, öğrenilmiş, hatta satın alınmış tanımlardır.Birisi ben değersiz hissediyorum der, diğeri hemen bende aynı şekilde hissediyorum, o zaman ben de değersizim der. Bu kadar basit midir sizce?
Yaşasın hepimiz değersizsek sorun yok, yoldaşız gibi mi yaşanıyor? Ne oluyor orada? Arkadaş çevresinde, toplum içinde kabul edilen mi oluyorsunuz?
Kendinizi neden kalıpların,sorunların içine yerleştiriyorsunuz? Neden hemen ortalarda dolaşan olumsuz olan ne varsa satın alıyorsunuz? Gücünüzü olumsuzluğa vermek neden işinize geliyor? Size nasıl bir faydası var bunun? sorusu bence daha önemli bir soru.
Tıpkı biraz mutsuz olan, yataktan çıkmak istemiyorum, devamlı uyumak istiyorum ve hiç bir şey yapmak istemiyorum diyen birinin 'Ben depresyondayım' diye kendine teşhis koyması gibidir satın alınan bu duygular. Depresyon teşhisini doktorun mu koydu? Yoksa okuduğun, duyduğun bir şeyi satın alarak, bu böyledir diyerek, kendi üzerine sen mi yapıştırdın? Neden? Kendine ne yapmaya çalışıyorsun? Neden kendine hasta muamelesi yapmayı seçiyorsun?
Ezber hayatlar artık bitsin. Farkındalıkla bakalım yaşadığımız her duruma. Aklımızı, mantığımızı kullanalım. Kalbimizle bütünsel olarak görelim her şeyi. Her deneyimin duygularında kaybolmak yerine, öğrettiklerini,bize verileni alalım. Daha büyük tabloyu görelim. Yaşadıklarımızı anlayalım. Çıkış yolları arayalım. Çözümler üzerine odaklanalım. Bu daha güzel,daha iyi hissettirmez mi? Belki bunu da denemek istersiniz. Bu bilinci de satın alabilirsiniz.
2008 yılında babamın cenazesinde çok önemli bir şeyi fark ettim. Sonrasında yolumu belirleyen bir çok karar aldım. Belki siz de kendinize ve hayatınıza baktığınızda, bir şeyleri farklı görebilirsiniz, kendinize farklı bir bakış açısıyla bakabilirsiniz diye paylaşmak istedim.
Camide babamın cenaze namazı kılındıktan sonra, insanların nasıl da koşturarak o tabutu omuzlarına aldığını gördüğümde, şunu anladım. Bir çocuk doğduğunda kucaklarda taşınıyor, sevinçle karşılanıyor. Dünyaya gelişi o kadar büyük bir mutluluk ki, herkes kucağına alıp sevmek , görmek istiyor . Bir insan öldüğünde omuzlarda taşınıyor, insanlar bunun için birbiriyle yarışıyor ve toprağa saygıyla, sevgiyle, hürmetle dualarla konuluyor.
Bu bir insana verilen ne kadar büyük bir değer ve onurdur. İnsan olma değerini, bu dünyaya gelişteki ve gidişteki insana verilen o saygı ve sevgiyi anlayabiliyor musunuz?
Ben de işte o an bir karar almıştım. Tanrı bana bu değeri vermiş. Sevgiden, sevginin içine gelmişim.Sevgiye döneceğim. Kim bana kendimi değersiz ya da sevgisiz sevilmeyen hissettirebilir ki? Buna neden izin vereyim? Kimsenin bana kendimi değersiz hissettirmesine, saygısız davranmasına izin vermeyeceğim. Beni sevip sevmemeleri de önemli değil. Çünkü zaten sevilenim. Benim sorumluluğum bana verilen bu değere, sevgiye sahip çıkarak yaşamak. Şartlar ne olursa olsun hiç bir şey için kendimden, yapmak ve yaşamak istediklerimden vazgeçmeyeceğim. Her zaman sevgi ve saygıyla insanlara değer vererek, yaşayacağım. .. gibi bir çok kararlar aldım.
Düşünsenize Yüce Yaratıcımız, bizi kocaman bir sevgiyle kucaklarda taşınacak şekilde hayata, annemize teslim ediyor sonra omuzlarda taşınarak Yüce Yaratıcımıza dönüş yapıyoruz.
Başlangıç ve bitiş çizgisi arasında bir hayat yolumuz var. Bu yolda yaptığımız seçimlerimizle yaşadığımız deneyimlerimiz, oyunlarımız ve üstlendiğimiz rollerimizle yolculuğumuz gerçekleşiyor. Burada ki aldığın kararlarla seçtiğin yol ve kişiler, kendine ve hayata olan bakışın, başkalarının sana olan davranışlarına izin verip, vermemek hepsi senin sorumluluğunda.
Şimdi siz söyleyin bana, bu yolculuk içinde hangi insan neden kendine değersizlik etiketini yapıştırabilir ki? Kendini nasıl değersizleştirebilirsin? Bunu yapmaya çalışanlara nasıl izin verebilir?Kendini sevilmeyen olarak görmek niye? sevilmek için kendinden vazgeçmek niye?
Değersiz, sevgisiz hissettiğiniz her an lütfen bunu düşünün. Ne kadar değerli olduğunuzu, Tanrı'nın bizi nasıl gördüğünü hatırlayın. Sonra yoldaki oyunlarınızı görün. Yaptığınız seçimlerin, izin verdiğiniz her şeyin size ait olduğunun sorumluluğunu alın. İstediğin an, istediğin her şeyi değiştirebilirsiniz bununda farkında olun.
Eğer istediğiniz gibi sevilip size özen gösterildiğinde, ilgilenildiğinde, alkışlandığınızda takdir edildiğinizde size hediyeler alındığında, düşünüldüğünüzü hissettiğinizde, bunun gibi size iyi gelen, iyi hissettiren davranışlar yaşadığınızda DEĞERLİ, eleştirildiğinizde, size kızıldığında, istemediğiniz davranışlar olduğunda, istenmediğinizi, sevilmediğinizi, önemsiz olduğunuzu düşünüp hissettiğinizde kendimi DEĞERSİZ hissediyorum gibi bir cümle kullanıyorsanız kendinize büyük haksızlık yaparsınız.
Çünkü başkalarının davranışları sizin değerli mi değersiz mi, sevilen mi sevilmeyen mi olduğunuzu belirleyemez.
Sana verilen bu hayattaki insan olmanın önemini bu kadar basitleştirmemelisin.
Hayattaki deneyimlerin, oyunların basit ve kolay olmalı. Yol keyifli ve eğlenceli olmalı.
KENDİ DEĞERİMİZE SAHİP ÇIKARAK, KİM OLDUĞUMUZA KARAR VEREREK YOLDA YÜRÜMEK BİZİM SORUMLULUĞUMUZDA. BUNUN KARARINI SEN VERECEKSİN.
Hisleriniz, hissettikleriniz,deneyimleriniz hepsi çok değerli. Her duygu ve his çok özel. Bunları tanımlayın. Bakın. Gözlemleyin. Farkında olun ama kalıpların içine yerleştirmeyin. Sıkıştırmayın kendinizi. Zorlaştırmayın hiç bir şeyi. Bütün duyguları yaşayabiliriz. Biz insanız ve duygularımızla varız. Hangi duygu ve hislerle yaşamak istediğiniz ve duygularınızı yönetme becerisinin sorumluluğu size aittir. Hangi duygularla yola devam edeceğinizde sizin seçiminiz.
Siz yeter ki yeni sezonda çıkan kıyafetleri alır gibi başkalarına ait olan duyguları yada başkasına konulan teşhisleri hastalıkları, sorunları hemen satın almayın. Kendinizden bu kadar çabuk vazgeçemezsiniz.
Ne kadar değerli ve özel olduğunuzu sadece kabul edin. Buna göre yaşayın. Hayatın verdiği mesajları görün, onları alın. Değerli olduğunuzun hatırlatması aslında size devamlı her yerden yapılıyor. Mesela, mağazalardan, bankalardan gelen mesajların ne kadar farkındasınız? DEĞERLİ MÜŞTERİMİZ diye başlayan mailler ve bir çok yerden gelen bildirimler size hep hatırlatıcı olarak aslında mesaj veriyor. Belki artık hayata bu farkındalıkla bakar size yapılan hatırlatmaları görürsünüz.
SEN ÇOK DEĞERLİ, ÇOK ÖZEL VE SEVİLENSİN. Bunu kabul ediyor musun? Bu senin seçimin ve bundan sonraki hayatının belirleyicisi olacak.
Şimdi gelelim diğer konuya, yazı başında verdiğim kendine depresyon teşhisi koyan kişi örneğine bakalım.
Depresyona girmek bu kadar kolay mı sanıyorsunuz? Sadece yorgun olduğunuz için uyumak, dinlenmek istiyor olabilir misiniz?Belki kan testleri yaptırmanız gerek ve bedeninizin ihtiyacı olan vitaminleri almanız olayı çözecek. Bunu ancak doktorunuz size söyleyebilir.
Belki sadece seni heyecanlandıran, yataktan uçarak kalkmanı sağlayacak, seni harekete geçirecek bir hedefin yok. Belki işinde, belki evliliğinde/ ilişkinde mutsuzsun. Bunlarla yüzleşip, çözmek farklı bir şeyler yapmak yerine kendini uykuya verip, bu sorunlardan kaçmak istiyorsun. Çözüm sende çözümün kendisi sensin. Sadece bakış açının yönünü değiştirmen belki yaşadığın durumu dönüştürecek.
Eğer sadece uyumak, dinlenmek istiyorsan bunu depresyon kılıfından çıkar. Yastığını düzelt, hakkını vererek keyifle, eğlenerek uyu. Bedenini kendini iyice dinlendir. Bir hafta sonu hiç bir şey yapma. Tembellik yap. Ne yapmak istiyorsan onu yap. Yaptığın şey sana iyi ve güzel hissettirsin. Neden kendine ancak hasta olursan dinlenme hakkını vereceksin ki? İstediğin an dinlenmek için kendine zaman ayırabilirsin ve istediğini yapabilirsin.
Kılıflar, kalıplar,etiketler başkalarına göre yaşanan, başkaları mutlu olsun diye yaşanan hayatlar insanı daha çok yorar. Çünkü sen sen değilsindir. Sen onların istedikleri kişi olmuşsundur. Aslında dersin ki siz çok değerlisiniz, sizin istediklerinizi yaparak yaşıyorum. Ben de değersizim çünkü kendimden, kendi istediklerimden sizin için vazgeçiyorum. Ben değil, sen önemlisin. Böyle bir yaşam içinde olanlar, böyle hissedenler var mı aramızda? Kendini başkalarının isteklerine adayanlar kimler?
Şimdi kendi yolunda bazı kararlar vermen gerekecek. Verdiğin cevapları yazarsan belki hayatın içinde daha kararlı ve net durursun. Tabi ki ister ve seçersen. Tabi ki hayatında bir değişim yapmak istersen.
Bunların kararını vermek ve sorumluluğunu alarak ona göre yaşamak artık senin sorumluluğunda.
Değerli misin değil misin?
Sevilebilir değerde misin değil misin?
Yol arkadaşların sana kendini değersiz hissettirmeye çalıştığında aslında kendilerini gördükleri alana çekmeye çalıştığında sen ne yapacaksın? Neyi farklı yapacaksın? Duruşun nasıl olacak?
Dinlenme hakkını, mutlu olma hakkını, yolda eğlenme hakkını kendine verecek misin?Vermeyecek misin?
Mutsuz olduğun, enerjini düşüren, seni hasta eden, sana iyi gelmeyen ilişkine, işine, dostluklarına aynı şekilde yaşamaya devam edecek misin, etmeyecek misin? Farklı çözümler bulmak için gereğini yapacak mısın? Değişimi başlatacak mısın?
Yaşamak istediğin hayat için ne gerekiyorsa onu yapacak mısın?
Kendi değerine nasıl sahip çıkacaksın? Nelere izin verip nelere izin vermeyeceksin?
Sorun olarak gördüğün olaylarla yüzleşip değişimi başlatacak mısın yoksa kaçacak mısın?
Sen de kendine yüzlerce böyle sorular sorabilir, kendin için yeni kararlar alabilirsin.
Eğer insanlar yolda ilerlerken farkındalıkla yaşarsa, yapamıyorum,olmuyor demeyi kendi için üzülmeyi, kendine acımayı bırakıp yaşadığı her deneyimin, kendi üzerine düşen sorumluluğunu alarak 'Ne yapabilirim? Bu durumu nasıl değiştirebilirim?' diye harekete geçerse kendi hayatını yöneten, kendini seçen olur. Değerine sahip çıkan olur.
Bütünsel olarak hayata bakmak, ayrıntılarda kaybolmaktan daha kolaydır. Ne aradığın ne görmek istediğin önemlidir. Yaşanan her deneyim bir şey öğretir. Bizi geliştirir. Değiştirir. Bunun nasıl olacağına hangi değişimin içinde olacağına sen karar vereceksin.
Her deneyimden öğrendiğini alıp, kendine hak olarak gördüğün hayallerindeki hayatı kendine yaşatabilirsin. Kendi değerine sahip çıkarak yaşamak, sana iyi hissettirecek yaşam enerjini yükseltecek şekilde yolda ilerlemek bir seçimdir.Durmak beklemekte bir seçimdir. Tıpkı ne yemek istediğini hangi kıyafeti giyeceğini seçmek gibi kolaydır.
Sen seçimlerinle kim olduğunu, ne olduğunu belirleyensin.
Sen kimsin? Seç ve yaşa. Beğenmezsen değiştir. Başka seçimlerle yola devam et. Yolculuğun keyfini çıkart.
Çok fazla abartmaya gerek. Hayat çok güzel ve keyifli bir yer.
O zaman hepimize farkındalıklarla dolu, değerimize sahip çıkarak yaşadığımız yolumuzda eğlenerek ilerlediğimiz çok keyifli bir hafta dilerim.
Işık ve sevgiyle kalın.
Yorum Yazın