Despotizm kelimesi yabancı dillerde de çok kullanılan ve dünya dillerine Bizans’ın armağan ettiği bir deyim. Kısaca “tehdit ve cezalandırma yollarını kullanıp iktidar gücünü elinde tutan mutlakiyetçi’’ anlamına gelir. Türkçesi ‘baskı yönetimi’ demektir. Baskı yönetimi siyasal otoritenin etkinlik alanı üzerinde geleneksel veya yasal sınırlamaların olmadığı ve dolayısıyla otoritenin hesapsız, sorumsuz ve sınırsızca kullanıldığı yönetim tarzıdır. Hukuk tanımayan, insanları zor ve şiddetle belirli eylemlere zorlayan yönetimin adıdır. Anayasa ve muhalefet tarafından kısıtlanmadan istediğini yapan dediğim dedik-mutlakiyetçi- diktatörlük durumunu anlatır. Despotizmde tek bir şahıs veya onunla birlikte hareket eden bir grup çıkarcı insan ülkede istediklerini yaparlar. Hiçbir yasaya, töreye, muhalif görüşe hak tanımazlar.
Köken olarak Bizanslılarca saray mensuplarına verilen bir ünvan olan despot kelimesinden türetilmiştir. Despot diye tanımlanan kişi ise zalim, gaddar, astığı astık, kestiği kestik bir nitelik taşır. Bizans imparatorları ayrıca bu ünvanı yönetimi altındaki Latin imparatoru, Bulgar ve Sırp krallarına da vermişlerdir. Orta Çağ İtalyası’nda kral ailesinden gelen prensler de despot olarak tanımlanırlardı.
Despotluk bir tür diktatörlüktür. Tek adam veya yakınlarının yahut ortaklarının türlü yollardan hile veya yasal olarak iktidarı ele geçirmeleri ve kendilerini hakimi-mutlak yapmalarıdır. Onun için liyakat ve bilgiyi sevmezler, ancak dalkavuk, yalaka, çanak yalayıcılarından, evet efendim diye eğilenlerden hoşlanırlar. Despotlar, her türlü yasanın üzerindedirler ve mahkemelerin üstündedirler. Onlar istedikleri gibi vergi koyarlar, istediklerini istedikleri makama getirirler, her türlü eleştiriyi cezalandırırlar, insan hayatına önem vermezler, insan hakları diye bir kavram tanımazlar.
DESPOTİZM TÜRLERİ
İrlanda asıllı yazar ve düşünür Oscar Wilde despotluğu üçe ayırır. Ona göre;
1-Birinci gruptaki despotlar insanın bedenine zulüm yaparlar, işkence yöntemi ve fiziksel şiddet kullanırlar.
2-İkinci gruptakiler ise insanların ruhuna işkence yaparlar. Manevi baskı kurarlar, düşünceyi, fikir açıklamayı yasaklayıp insanları cezalandırırlar.
3-Üçüncü grup, en zalimleri olup insanın hem bedenine hem de ruhuna baskı yaparlar. Fikirlerini veya inançlarını beğenmediklerine saldırırlar ve her türlü linç taşlama, evini yakma veya insanları diri diri yakma yöntemlerini kullanırlar.
İlk gruptaki despotlara örnek olarak siyasi iktidarda olanlar gösteriliyor, yani krallar, prensler, yöneticiler, seçilmiş veya atanmışlar. Bunlar gerek seçimle gelip parlamenter çoğunlukla, veya zorla iktidara gelerek kaba kuvvet ve baskıyla insanları sindirmeye ve susturmaya çalışırlar.
Tarih göstermiştir ki despotlaşanlar giderek güçlerini korumak için yeni baskı ve korkutma yöntemleri geliştirirler, çünkü çaldıkları paralar, yedikleri rüşvetler gizli kalsın onlar soyguna devam etsinler. Gene tarih göstermiştir ki despotları ya başka despotlar veya halk geldiği yere bazan da mezara gönderir.
Atalarımız ne güzel söylemiş: Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur diye. Bakalım mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
--
This message (including any attachments) is intended only for the use of the individual or entity to which it is addressed and may contain information that is non-public, proprietary, privileged, confidential, and exempt from disclosure under applicable law or may constitute as attorney work product. If you are not the intended recipient, you are hereby notified that any use, dissemination, distribution or copying of this communication is strictly prohibited. If you have received this communication in error, notify us immediately by telephone and (i) destroy this message if a facsimile or (ii) delete this message immediately if this is an electronic communication. Thank you. Please, don't print this e-mail, unless you really need to.
Yorum Yazın