Nursun Erel

Nursun Erel


Diploma soranlarınız çok olsun

Diploma soranlarınız çok olsun

Yaşamımda hayıflandığım kimi durumlar vardır. Örneğin, kimlik kartı, diploma gibi “tanımlayıcı” belgeleri benden isteyen hiç olmamıştır, buna üzülür dururum.

-Yahu sen hiç çalışmadın mı yaşamında?

Diye soruyorsanız, anlatayım:

-Çalışmaz olur muyum? Üniversiteyi henüz bitirmemiştim çalışmaya başladığımda, SBF Basın Yayın Yüksek Okulunda öğrenciydim, hepimiz gazetecilik hayalleri kuruyorduk, Milli Kütüphanede araştırmalara yönlendirildik. TRT’den bir prodüktör abimiz, 60 Darbesine giden süreci o günlerin gazetelerinden kupürler derleyerek incelememizi istemişti. Sınıf arkadaşım Sıdıka (Yılmaz) ile birlikte kışın en soğuk günlerinde, o sırada Milli Müdafaa Caddesindeki binanın tepesindeki küçük bir odada haftalarca çalıştık durduk. Nefesimiz o ayazda kalorifer filan yanmayan odada donuyor, gözlüklerimizi buğulandırıp görmemizi engelliyordu ama ne gam, çalışıyorduk ya, üstelik bizden diploma filan isteyen de olmamıştı.

Sonra mezun olduk, bir heves koştuk Foto Bil’e, Foto Güzel’e, Stüdyo L’ye, vesikalık fotoğraflar çektirdik diploma için ama bizim üniversite sekreterimiz Süreyya:

-Ooo daha çok beklersiniz diplomayı, bakalım kaç yıl sonra elinize geçer… Haydi gidin, birkaç ay sonra gelin, şimdilik çıkma belgesi verelim

Demesin mi? Bir bozulduk ki…

Sonra herkes çil yavrusu gibi yaşamın içlerine dağıldı, Nursel’le (Baktır) Serhat (rkan) Yankı’ya gittiler, Işık (Kansu) Cumhuriyet’e, Fatih (Güllapoğlu) Günaydın’a… Bilmem onlardan diploma istenmiş miydi? Ben Anadolu Ajansına başladığımda diplomamı filan soran olmadı.

Sonra yıllar içinde gazeteden gazeteye geçtik, araya dergiler, TV’ler girdi, yine diploma soran yok…

Ah, istenseydi keşke, çat! diye çıkarıp koysaydık masaya…

Ha, aynı durum basın kartında da oldu, gazetecilik yaşamım boyunca bir kez, sadece bir kez istendi benden, hiç unutmuyorum, çömezlik günlerimdi, şefim Ceyhan (Altınyeleklioğlu) Bey, “git bir bak bakalım, Türk Sanat Kurumunda seçimli genel kurul varmış, sonuçları al gel” dedi. Bir heves gittim, elimde kağıt kalemim, kapıdaki pos bıyıklı teşrifatçı, “küçük hanım hani sizin basın kartınız?” Diye alaycı sırıtışıyla sormasın mı? Kulaklarıma kadar kızarıp,”henüz yok” diye fısıldadım, neyse ki insafa gelip aldı beni salona.

Ya işte, yıllar boyu benden ne basın kartı isteyen oldu, ne diploma… Anlayacağınız, ikisini de aldık da ne oldu? O hiç sorulmayan diplomamızı çerçeveletip, kurula kurula masamızın arkasına mı asabildik? Yok canım, halının altında yıllardır öylece durup duruyor.

Haydi bizim  Başbakanlar Cumhurbaşkanları “Nursunun diploması var mıymış? Diye sormadı da, Beyaz Saray’a gittiğimizde sorsalardı bari yahu… E, Sirte Çöllerinde, Bağdatlarda, Ramallahlarda filan zaten sorulamazdı, ateşten, bombadan, tank taretinden daha mı önemsenecekti diploma denen kağıt parçası? Herkes can derdindeydi…

Neyse işte, “nerden aklına geldi bu diploma meselesi?” Diye söyleniyorsunuz. Haklısınız, her gün konuşula konuşula bıktırdı işte, üstelik bırakalım bizi, dünya basınında bile yüzlerce habere konu olmadı mı?

Var mı yok mu? O zaman o fakülte açılmış mıydı ki? Soğuk damga diplomaya basılır mıydı basılmaz mıydı? Koskoca fakülte taşınırken  bir O’nun diploması mı kaybolmuş? İlk diplomada filancanın imzası var, sonrakinde niye imza değişmiş? Aaa, şu  sınıf arkadaşlarıyla üniversite girişinde  poz verdiği resim de mi montajmış?”

Soruları sorulup durulmuş da, sonuç ne olmuş?

Yeter yahu, koca koca adamlar yalan mı söyleyecek? Hem, “Atı alan çoktaaaaaan Üsküdar’ı geçmedi mi?” Siz neyin peşindesiniz? Üstelik “geçen dönemde diploması sayılırdı, ama yeniden aday olmak isterse sayılmaz” mı diyeceksiniz?

A, bu diploma meselesini kurcalarken bir baktım, sanal ortamda sayısız ilan var:

 “İstediğiniz üniversiteden istediğiniz diploma tanzim edilir. Başvurun, anında kargo ile gönderelim, sadece resminiz ve kimlik bilgilerinizi yazın. Bir de, şu boşlukları doldurun. İşe mi gireceksiniz? Yurtdışına mı gitmek istiyorsunuz? Terfiniz için kurumunuzdan mı istendi? Diplomayı hangi sebeple istiyorsanız onu belirtin. Şu banka hesabına şu kadar yatırın, gerçeğinden ayırt edilemeyen diplomanız aynı gün elinizde…

“Diplomam yok” diye hayıflananlara, “kız istemeye gideceklere”, “işe gireceklere”, “kimi makam”lara talip olmak isteyenlere duyurulur…

telif


Nursun Erel Kimdir?

Nursun Erel, SBF Basın Yayın Yüksek Okulu Mezunudur, meslek yaşamına Anadolu Ajansında başlamış, sonraki yıllarda Tercüman, Cumhuriyet, Milliyet Gazeteleri, NOKTA Dergisi, The New Anatolian Gazetesi̇, KANAL D Haber Merkezi ve Show Tv’de görev yapmış, TRT radyolarında düzenli yorumları yayınlanmıştır. Erel, 40 yıla ulaşan gazetecilik kariyerinde, siyasi muhabirlik, dış politika muhabirliği, haber müdürlüğü, editörlük, temsilcilik gibi sorumluluklar üstlenmiş, özel röportajlar gerçekleştirmiş, köşe yazarlığı yapmıştır… Pek çok araştırma haberi ile devlet mekanizmasındaki aksaklıklara, Kürt sorununa, önemli yolsuzluk olaylarına ışık tutan Erel’in yayınlanmış 3 kitabı bulunmaktadır...

Makale Yorumları

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar