Nursun Erel

Nursun Erel


İki düğün gecesi

İki düğün gecesi

Kitaplarla aranız nasıl?

“Güncelin batağı”ndan kurtulup okumak ne büyük zevk değil mi? Geçen gün, Erendiz Atasü’nün konuk edildiği, “Bir Başka Düğün Gecesi”nin tartışıldığı bir söyleşiye katıldım çok keyif aldım.

Kadın yazarlarımız iyi ki var, toplumu, bireyi hele de kadınları asıl onlardan dinlemek gerek. Dinlemek tabii ki lafın gelişi, okumayı kastediyorum. Adalet Ağaoğlu ile  Erendiz Atasü’nün romanları bugünlerde başucumda. Adalet Hanımın kitaplarını üniversite yıllarımda tekrar tekrar okurdum, “Ölmeye Yatmak” beni nasıl da etkilemişti, gerçi kalbimi sonradan “Parasız Yatılı”sı ile  Füruzan’a kaptırmıştım. “Dostlukların Son Günü” ile de Selim İleri’yi “vazgeçilmez” kılmıştım kendime… Şimdilerde ise Erendiz Atasü’den vazgeçemiyorum.

Atasü ile aoğlu’nu “40 yıl arayla birer düğün gecesinde sanal olarak buluşturan” bu kitaplar Türkiye de kadın gerçeğinin en net fotoğrafları… Kim ne derse desin, kadının kağıt üzerindeki hangi haklarından söz edilirse edilsin, toplumumuzda kadın bunca yıldır mağdur, ezilen, yok sayılan, işkence edilen, öldürülen birey olma konumunu bir türlü değiştiremedi, kağıda yazılı hakları bile korunamadı.

-Nerede İstanbul Sözleşmesinin yazılı olduğu kağıt? Bir geceyarısı buruşturulup çöpe atılmadı mı?

İşte o yağmurlu günde Kavaklıdere’deki bir pastanede okurlar bir masa çevresinde buluşmuştu, bu iki dev romanın kahramanları konuşuluyordu. Bir Düğün Gecesi’nin Ayşen’i ile “Bir Başka Düğün Gecesi”nin Menekşe’si…

Aradan yıllar geçse de bu iki genç kadının kaderi mutsuzluk olmamış mıydı?

-Niye kurtulamadık biz bu kaderden? Seçme seçilme hakkıymış, dünyada en erken Türk kadınına verilmişmiş de falanmış filanmış.

-Eğitimde geri bıraktırılan kadın ekonomik bağımsızlığını alamadıysa, kağıt üzerindeki hak onun ne işine yarar?

Erendiz Atüsü ile okurları, kadının Türk toplumundaki yerinden, tecavüzden tacizden hatta ensestin yaygınlığından ve bütün bunlara karşı sessiz kalması için sindirildiğinden söz ederken bir kadın ayağa kalktı:

-Ben tıp doktoruyum, ne yazık ki ensest toplumumuzun çok yaygın ancak tabulaştırılan, sessiz acı gerçeği… Biz kök hücre ve kemik iliği nakli üzerinde çalışıyoruz. Bu olay çok sık karşımıza çıkıyor. Diyelim ki kemik iliği nakledilmesi gereken genç bir hastamız oluyor, hemen aile yapısına, kardeşleri olup olmadığına bakıyoruz, görüyoruz ki 9 kardeşi var. -Aman ne iyi, birininki tutmazsa, diğeri uyar, mutlaka uygun ilik bulup alırız- diye düşünüp seviniyoruz. Kardeşler genetik incelemeye alınıyor, bir bakıyoruz ki, çocukların hepsi anne bir baba farklı durumda, yani aile içi ilişkilerden olma…

Salon birden buz kesti… Sustu kaldı herkes.

Oysa bu kadar şaşılacak bir durum yoktu ortada. Daha yeni yaşanmamış mıydı Müslüme trajedisi? Dedesi  (aslında babası!) tecavüz edip ölümüne yol açmamış mıydı küçük kızın? Üstelik diğer kardeşleri de (hala sağ kalmış olsalar bile!) aynı kaderi paylaşmamış mıydı?

Peki bu tacizi, tecavüzü hatta ensesti kadına çocuğa reva görenler kimlerdi? Yüce dinimiz buna izin verir miydi? Heryerde pıtrak gibi çoğalıp, teşviklerle semiren tarikatlar, zahmet edip bu işlere bir bakamaz, engel olmak için çaba gösteremez miydi?

Buyrun işte, onlardan birinin sanal ortamda serbestçe paylaştığı kadına bakış açısı:

Güzelliğinizin, Cinselliğinizin, Dişiliğinizin, kullanım hakkı, sadece ve sadece kocanıza aittir,

Güzelliğinizi, Cinselliğinizi, Dişiliğinizi, Şıklık, Sosyal Hayat, Sosyal Yaşam, Çağdaş yaşam, Modern yaşam,

Özgür yaşam, gibi kavram Kargaşaları ile, Kocanızdan başka Erkeklere sergileyemez ve Teşhir edemezsiniz,

ve kullanamazsınız, Zira bu Özgürlük ve Özgürlüğünüz değildir, Zira Hiçbir Erkek Fıtratı bunu kabul etmez,

sonra Kadınlara karşı Şiddet ve Tecavüz nereden çıkıyor diye aramayın, hatta ve hatta sonu, Kıskançlık ve Namus Cinayetlerine kadar gider, Haberlerden izliyorsunuzdur, Fıtratınızda, Yaratılışınızda, Bedeninizde Sahibi olduğunuz Cinselliğinizin kullanım hakkının size ait olmadığını, Şimdi daha iyi anlayabildiniz mi ?

Kadın ve Çocuk Cinsel Sapıklarının nasıl ortaya çıktıklarını, Kadının ya da  Çocuğun Nasıl Irzınıza geçtiklerini, Cinsel Tacizlerin, Cinsel Tecavüzlerin nedenlerini, Nasıl Canınızı Kastettiklerini şimdi daha iyi anlayabildiniz mi?”

Bütçeden aslan payı koparan Diyanet acaba bu konuları nasıl değerlendiriyor? Çok merak ediyorum doğrusu…

telif


Nursun Erel Kimdir?

Nursun Erel, SBF Basın Yayın Yüksek Okulu Mezunudur, meslek yaşamına Anadolu Ajansında başlamış, sonraki yıllarda Tercüman, Cumhuriyet, Milliyet Gazeteleri, NOKTA Dergisi, The New Anatolian Gazetesi̇, KANAL D Haber Merkezi ve Show Tv’de görev yapmış, TRT radyolarında düzenli yorumları yayınlanmıştır. Erel, 40 yıla ulaşan gazetecilik kariyerinde, siyasi muhabirlik, dış politika muhabirliği, haber müdürlüğü, editörlük, temsilcilik gibi sorumluluklar üstlenmiş, özel röportajlar gerçekleştirmiş, köşe yazarlığı yapmıştır… Pek çok araştırma haberi ile devlet mekanizmasındaki aksaklıklara, Kürt sorununa, önemli yolsuzluk olaylarına ışık tutan Erel’in yayınlanmış 3 kitabı bulunmaktadır...

Makale Yorumları

  • Ümran Göçen 10-12-2021 17:11

    Hemen alıp okuyacağım,teşekkürler

  • Nuran Eran 08-12-2021 01:26

    Kullanım hakkı erkeğe ait olunca elbette kadın tesettüre sokulur, tecavüze ve şiddete maruz kalır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar