Bu haftaki konumuz hatta bir kaç haftaki konumuz İLİŞKİLER olsun istedim. Hayatın içinde her şeyle bir ilişkimiz var evet ama dünyanın yaradılışından beri süregelen en önemli ilişkiyi kadın-erkek ilişkilerini bu hafta konuşacağız. Sizlere yüzlerce farklı kişilerin deneyimlediği ama aynı duyguların ortak yaşandığı çok hikaye anlatabilirim. Hani filmler ve dizilerde gördüğünüz hayatlar var ya onların çoğu gerçek, hatta az bile diyebilirim. Onlar rating rekorları kırdığı için mi bu bir tercih oldu, bu kadar çoğaldı yoksa ilişkiler bu noktada olduğu için mi bu diziler çevriliyor bilinmez. Bugün ve bundan sonraki haftalarda burada anlatacağım konular herkes içindir. Kadın-erkek- modern, kapalı ,genci yaşlısı çocuğu herkes dahil. Biz çünkü önce insan olmayı, ilişki bilincini ve ilişkilerin hissettirdiği duyguları, konuşulmayanları, düşünce şekillerini davranış modellerini ve maalesef anlaşılmayacak şekilde kurulan iletişim şekillerimizi , sorunlardan kaçış nedenlerimizi konuşmalıyız.
Öncelikle şunu anlamanızı istiyorum. Tüm ilişkiler için geçerlidir.
Şiddet sevgi değildir. Bedensel, ruhsal, duygusal her türlü şiddetten bahsediyorum. Kıskançlık sevgi değildir. Tehdit sevgi değildir. Aldatıp ilişkiye devam etmek sevgi değildir. Aldatılıp affetmiş gibi yapmak, intikam peşinde koşarak ilişkiye devam etmekte sevgi değildir.
Bunların hepsi bir seçimdir. Yaşamınızda gördüğünüz, öğrendiğiniz, size yüklenen, sizden beklenen, gerçeğiniz sandığınız, ilişkinin bu olduğuna inandırıldığınız sanal bir gerçekliktir. Bazen anne ve babalarınızdan gördüğünüz, deneyimlediğiniz hikayelerin 'onlar gibi olmayacağım' diyerek, aslında çoğunlukla sizlerinde aynı ilişki bilincini kopyalayıp, yaşamanızdır. Bağımlılık, alışkanlık, muhtaç olma korkusu, çaresizlik, konumunu itibarını korumak, kurban rolünde takılı kalmak, ilişkiye yapışmak, yalnız kalma korkusu içinde kendini kandırmak, bırakamamak, yalanlar söylemek, topluma dahil olmak için ilişki ve evlilik arayışında olmak ya da mutsuz evliliğe devam etmek, boşanmak...hangisi olursa olsun bunların hepsi bir seçimdir.
Gerçekten sen ne istiyorsun? Nasıl yaşamak istiyorsun? sorusunun cevabı bulunmalı bence.
Sizlere bu hafta İlişki ve sevgiyi anlatmayacağım, ilişkilerin, evliliklerin aslında nasıl sona doğru gittiğini, duygular olaylar yaşanırken her şeyin nasıl üstünün örtüldüğünü, nasıl sonlandığını anlatmak istiyorum. Bunu özellikle anlatmak istiyorum çünkü bir ilişkinin nasıl sonlandığı ve neler olduğu bilinirse, yolun neresinde olduğunuzun farkında olursanız, belki şu anda iyileşmeye ihtiyacı olan birçok ilişkinin sevgiye dönüşmesini sağlayabiliriz.
Nereden nasıl başlasam diye o kadar çok düşündüm ki yine geçtim bilgisayarın başına yazdım, yazdım sildim. Çünkü bu konu hem çok hassas, hem çok derin, hem bir köşe yazısında anlatılıp bitmeyecek kadar uzun bir konu. Tabi ki sonraki haftalarda devamı gelecek. Bugün sadece bir başlangıç yapıyoruz.
Burada hisler, düşünceler, inançlar, aileden çevreden görülen öğrenilmiş çaresizlikler, yaşanan deneyimler, kader sanılan hikayeler var. Mümkün olduğunca burada herkesi anlayarak herkesin hikayesine saygı duyarak anlatmaya çalışacağım. Çünkü her insanın nedenleri, yaşadıkları, hikayesi, başlangıcı ve sonu farklı. Belki bu yazıyla birlikte büyük bir dönüşümün başlangıcını yaparız. Yaşadıklarınıza çevrenize farklı bakarak daha çok şeyi anlamaya, çözüm odaklı yaşamaya, daha çok iletişim kurmaya çalışırız. Suçlamalara son verip birbirimizi dinlemeye, anlamaya başlarız.
İlişkilerde aldatmak ve aldatılmak, hissedilen duygular ve yaşananlar
Öncelikle gündemde olan aldatma konusuna birlikte bakalım. Toplumumuzda antidepresan alımlarının artması gibi ikili ilişkilerde aldatma olayları da zirvede yaşanıyor. Özellikle ailelerin oğullarına arka çıktığı, geçmişten gelen bir bilinçte var. ' Erkek aldatırsa erkektir yapar, evdeki kadının muhakkak bir suçu,eksiği,sorunu vardır' denir. Toplumda yayılan bu bilinç karşısında bazı sanatçılarda bu söylemleri destekleyen cümleler kullandığında, o zaman herkes der ki 'Tamam bu durum normal, o zaman kadın suçlarını düzeltmeli. Kadın olmayı öğrenmeli. Bu ne demekse artık? Evlilik devam etmeli , boşanmak, ayrılık bizim kitabımızda yok! denir.
Peki ya kadın aldatırsa, o zaman ona farklı tanımlarla etiketler yapıştırılır, suçlanır hatta aileden, toplumdan dışlanır. Böyle bir şey zaten kabul edilemez. Tabi ki 10- 15 sene öncesine kadar durumlar böyleydi. O zamanlar kadınlar, kocam/sevgilim beni aldatıyor diye gelirlerdi. Şimdi ise aslında son 7-8 yıldır erkekler, karım beni aldatıyor demeye başladı. Burada tekrar söylüyorum modern kadın, kapalı kadın, çalışan, çalışmayan okumuş, okumamış insan ayrımı yok. Bu zaten tv kanallarındaki kadın programlarında çok net görülüyor. Eskiden evden, aileden, yaşanan baskılardan sevdiğine kaçışlar vardı. Şimdi ise sevdiğim diye yana yakıla evlendiğin kişiden kaçışların dönemi oldu.
Aldatmak ve aldatılmak, güvensiz ilişkiler, planlı intikamlar, ayrılıklar, para için kendinden vazgeçmeler, boşanmalar, hatta ölümler cinayetler... Ülkemiz çok değişik dönemlerden geçiyor değil mi? Neden bu kadar artış var? Sanki herkesin normali bu olmuş gibi yaşanıyor. Sebepler bütün bu olaylar düzeltilebilir mi? Bu durum değiştirilebilir mi? bilemem belki birlikte yapabiliriz.
İnsanlar birbirlerini neden aldatır?
Size bana anlatılan bunu yaşayan ve yaşatan kişilerin duygularından, hikayelerinden sadece bir kaçını yazacağım.
Erkekler diyor ki; İlişkimizde seks yok, seksten nefret ediyor, devamlı her konuda şikayet ediyor, mutsuz, yemek yapmıyor, saatlerce annesiyle arkadaşlarıyla telefonda, evde hep paspal dolaşıyor, kendine bakmıyor, çocuk diyor başka bir şey demiyor sanki ben evde yokum, çalışmıyor, çok para harcıyor, benim her şeyime karışıyor, devamlı ilgi istiyor, çocuklar çok yorucu ama bende işte yoruluyorum, tahammülüm yok, içkime karışıyor, ailemi istemiyor, beni beğenmiyor, kilolarımı sorun ediyor, özgürce yaşayamıyorum, çok bunaldım sıkıldım, zaten işte büyük sorunlar yaşıyorum bir de evde dırdır çekmek canımı sıkıyor,yemek yapmıyor, çok geziyor, hep dışarıya çok iyi bana çok kötü davranıyor,hayallerime engel oluyor, hep kendi istediği olsun istiyor, hep bana hep bana diyerek devamlı almak istiyor, çocuklar olmasa eve gitmem çocuklar yüzünden bu evlilik devam ediyor , vs vs
Kadınlarda diyor ki; ilk sırada söylenen şey bilmiyorum diye başlayıp sonrasında rövanş alıyorum ya da benimde ondan aldığım intikam şeklim bu, artık ruhumu beslemiyor, ruhsal ve fiziksel olarak yorgunum, sevildiğimi hissetmiyorum, çok düşüncesiz, sevgisiz, başkalarına karşı çok iyi ama bana ve çocuklara zaman ayırmıyor, çok baskı yapıyor,cimri, hep almak istiyor, yaptığım hiç bir şey onun umurunda değil, dinlemiyor, duymuyor, beni görmüyor, önemsemiyor, eve hep ben para harcıyorum, evin çocukların tüm ihtiyaçları benim üzerimde tek başıma yaşıyor gibiyim çok sıkıldım, çok iş seyahati var, hep dışarıda, evde yok gibi, adam sorumsuz, mutsuz, ailesi hep ön planda, ailesinin sorunları bitmiyor, devamlı borç içindeyiz, birlikte artık pek bir şey paylaşmıyoruz, hiç bir şeyi beğenmiyor, seks yapmamak için bin türlü bahane arıyorum, zorunda kalırsam resmen tavana bakıyorum, istemiyorum ama zorluyor, iğreniyorum, numara yapıyorum, bana dokunmasına bile tahammülüm yok, çok kadın gibi, duygusal, ağlak, çocuk gibi, o köle arıyor,her şeye evet demesine bile sinir oluyorum, sevgim kalmadı, para kazanamıyor, başarısız, karşımda güçsüz bir adam görüyorum, heyecanımız yok, beni küçümsüyor, beğenmiyor, güvenmiyorum, arzulandığımı hissetmiyorum, bu evlilik aslında bitti çocuklar yüzünden devam ediyorum, evli olunca statümü koruyorum sonuçta evliyim karışanım yok ve özgürce istediğimi yapıyorum vs vs
Yanlış okumadınız bunlar ilişkinizdeki sorunlar, sizi rahatsız eden şeyler ne? sorusunun cevapları değil. Aldatma nedenleri olarak söylenenleri yazdım size. Başka bir kişinin etkisi altına girmesine neden olan, mutluluğu sevilmeyi dışarıda arayan kişilerin bahaneleri bunlar ve bunlar gibi sayfalarca yazabilirim.
Şimdi ben size sormak istiyorum.
Sizce bunlar düzeltilemeyecek, iyileştirilemeyecek durumlar mı? Farkında mısınız hep suçlayıcı kelimeler ve tanımlamalar var. Aldatan her insan kendini çok iyi bir insan, çok mükemmel bir eş olarak görüp sadece karşı tarafı suçlayarak aldatma hakkını kendine vermek ister. Yalnız kalmamak için, düzen bozulmasın diye devam eden evlilikler, ilişkiler. Para kaybı nafaka olayları yaşanmasın diye devam ettirilmeye çalışılan mutsuz evlilikler. Sonuçta bu kişileri anlamaya çalışarak dinlediğinizde herkes inanın bana, yaşadıkları duygularda kendine göre haklı. Çünkü yaşadıkları, hissettikleri bunlar. Bu demek değildir ki karşı tarafı suçlayarak konuştukları ve aldatmaları konusunda haklılar, hayır haklı ya da haksız olup olmadıklarını söylemek hiç birimizin haddi değil, neden mi? Sonuçta her deneyimin bir hizmeti, bir nedeni, bir alınacak dersi vardır. Yaşanan bu deneyimlere sadece kabullenerek saygı duyulur. Ne saygısı demeyin hemen. Bunu size bir sonraki yazımda anlatacağım. Diğer taraftan başka bir seçimde kimseyi üzmeden de arkasından iş çevirmeden de bu durumlar tabi ki halledilebilir.
Evdeki sorunları, konuları nasıl çözeceğini bilmeyen birçok kişi kendilerince aradıkları mutluluğu dışarıda bulduklarında,buna inandıklarında ev daha çekilebilir noktaya geliyor ve daha töleranslı oluyorlar. Evdeki kişinin ve çocukların sorunlarını o kadar büyütmüyorlar çünkü hayatlarında artık bir heyecan var. Kendilerini beğenen, seven, sevildiğini hissettikleri bir kişi yada bir kaç kişi var. Evdeki en büyük sorunun seks olduğuna inanan kişiler ise bunu dışarıda tamamladıklarında evdeki sorunlar sanki yokmuş, her şey iyileşmiş gibi görüyor. Evi böylece daha rahat idare edebildiklerine inanıyorlar.
Üçüncü bir kişiyi bu karmaşaya dahil etmek çözüm mü?Bu yine bir seçim. Ama yine de sormak gerek. Sorunları başka sorunlar yaratarak çözmeyi ne zaman öğrendiniz? Borcu borçla kapatmak gibi. Esas o zaman gerçekleri kaçırıyor olabilir misiniz?
Diğer bir konumuz ise birçok insan aldatılmaya neden göz yumuyor dersiniz?
Bana dokunmasın, benim maddi ihtiyaçlarımı karşılasın, statümü koruyayım, dışarıda ne yaparsa yapsın diyenler... Evli olmayı, dul olmak boşanmış olmak yerine bir kaçış olarak görüp aldatılmaya ses çıkarmayanlar, olanı görmezden gelenler...karşılıklı konuşulmayan ama soruda sorulmayan gizli bir anlaşma içinde yaşayanlar... daha küçük şehirlerden gelenlerin büyük şehirde ailesine,çevresine karşı boşanmış olmak istememesi ve özgürlüğünün kısıtlanacağından korktuğu için ilişkisinde her şey yolundaymış gibi davranması..Gidecek yeri olmadığı ,maddi gücü olmadığı için aldatılmaya göz yummak ya da işi konumu kazancı çok iyi olmasına rağmen evliliği aile olmayı hırslı bir şekilde başarı ve başarısızlık hikayesi olarak görmek, bu yüzden mutsuz ilişkilere tutunmak. Karşı tarafın yaşadığı herhangi bir sebeple, bu aldatmak ya da para kazanamamak ya da cinsellik ile ilgili yaşanan bir sorun dolayısıyla suçluluk duyarak, her şeye evet diyen bir kişi olması, alttan almalar ve diğer tarafın bu durumu kullanması. Kendini daha güçlü hissetmesi, gücü sevmesi. Bazen para, bazen tatiller, hediye ihtiyaçlarının karşılanması hatta bazen öfke patlamaları ile aile yönetimini ele geçirmesi. Evin lideri olduğunu sanmak. Evde dediklerinin yapılmasından ve sözünün geçmesinden duyulan büyük bir haz...Öyle çok duygu ve deneyim var ki aldatılarak yaşanan hikayelere evet demek için tahmin bile edemezsiniz.
Mutsuzluklar, ilişkilerdeki sorunlar böyle çözülebilir mi? İlişkiler böyle kurtulur mu? Neden kimse oturup konuşmuyor? konuşulduğunda dinlenmiyor? Problemlerini, isteklerini ,arayışlarını birbirleriyle birlikte neden halletmeye çalışmıyorlar da çözümler hep neden dışarıda aranıyor?
Şunu çok iyi biliyorum karısından nefret eden bir adam gelip ona farklı bakış açılarıyla yaşadığı deneyimlerin sebeplerini gösterdiğimde, yaşananları anlayıp, karısına çiçek alarak evine dönebiliyor. Karısına, ilişkisine bakış açısı değişebiliyor. ilişkisini iyileştirmek için çaba göstermeye başlayabiliyor.
Kocasına çok kızgın olan ayrılmayı düşünen bir kadınla konuştuğumda, akşam harika seviştik diye mesaj atabiliyor. Hani seks sevmiyordun, nefret ediyordun. Peki değişen ne?
İşte ben bu hayatın içinde suçlu aramayı,yargılamayı bırakalı yıllar oldu. Yaşanan her hikayede bazen bilinen, bazen bilinmeyen, görünmeyen birçok neden var. Sadece çözülmesi için adım atılması gerek. Hastalıklı durumlardan bahsetmiyorum. Alışkanlık haline gelen kaçışlardan bahsediyorum.Bazen evde her şey yolunda olmasına rağmen yaşanan bu aldatma durumları da var.
Şimdi bütün bunlara bakarak kendinize bazı sorular sormanız gerek. Buna ihtiyaç duymama neden olan şey ne? Farklı ne yapabilirim? Gerçeklerle yüzleşmeniz gerek. Aldatmak ve aldatılmak deneyimlerini yaşıyorsanız ya da bir ilişkide 3. kişiyseniz de kendinizle dürüstçe yüzleşmeniz neyi neden kabul ettiğinizin farkına varmanız gerek. Neyin üstünü kapatmak istiyorsunuz? Neden kaçıyorsunuz? Reddettiğiniz şey ne? Önce yaşadığınız ve yaşattığınız durumları kabul edin. Dürüstçe yaşama zamanı, diyin. Her şeyin bir çözümü vardır. İlk ilişkiye başladığınız o zamana gidin neler hissediyordunuz? Ne yaşıyordunuz? O heyecan, tutku, sevgi nasıldı, nasıl ,ne zaman ve neden bitti? Ne bitirdi? Bu çözülemez mi? Neler hayal ettiniz? Ne yaşadınız? Belki başka hayaller kurmalısınız. Dürüstçe yaşanan hayatlar içinde suçluluk duymadan yaşamanın keyfi içinde de olabilirsiniz.
Ne kadar çok insanın kalbi kırık, yaralı, öfkeli, suskun ve ne kadar çok insan kendini sevgisiz, sevilmeye layik olmadığını, değersiz olduğunu düşünerek, güven duygusunu inancını, hayallerini kaybetmiş olarak yaşıyor farkında mısınız? Toplumun büyük çoğunluğunun hayal kırıklığı içinde üzüntülü ve öfkeli insanların kapladığını düşündüğümüzde ise işte o en acı tarafı oluyor.
Bizler neden mutlu, sevgi dolu bir toplum olmalıyım ki? Sen, ben, biz, hepimiz önce kendi evimizin önünü süpüreceğiz sonra çoğaldıkça toplumun büyük kesimini biz oluşturacağız. Bu yüzden gerçeklerle yüzleşmek ve gereğini yapabilmek için adımlar atmak harekete geçmek gerek.
Kendini mutsuz ilişkilere hapseden insanların, kendileriyle, ilişkileriyle yaşam şekilleriyle, dürüstçe yüzleşmesini , gerçekleri görmesini ve artık mutsuzluk hapishanesinden çıkmasını diliyorum.
Güzel, ışıklı ve sevgi dolu bir hafta olsun hepimize.
Devamı haftaya Perşembe burada...
Yorum Yazın