Füsun Paşa

Füsun Paşa


İlişkilerde çözüm için sorular sormak

İlişkilerde çözüm için sorular sormak

İlişkiler deniz derya bir konu, tabi ki konuş konuş bitmez . İlişkiler dosyası açtık ama bu dosya kapanır mı dersiniz, bu da bilinmez. Hayatın her noktasında, öncelikle kendimizle, sonra hayatla  bir ilişki halinde olduğumuza göre bu dosya sanırım hep açık kalacak. Hangi konuyu anlatırsak anlatalım, konu bir şekilde ilişkiye bağlanacak.Para, sağlık, aşk, iş, dostluk, seks,enerji  her şey ilişkilerle bağlantılı. Bakalım biz bu hafta neler konuşacağız?

Kendi yaşam hikayelerinizi alın hadi gelin, birlikte bakalım her şeye, yaşanan tüm kadın erkek ilişkilerine.

Her insan doğduğu ülke, şehir, yetiştiriliş şekli, çevresi ve  öğrendikleriyle, kendisi ve yaşamla ilgili bir bilince sahip oluyor. O bilinçten, o öğrendikleriyle hayata bakıyor. Biraz artık esnesek mi? Kalıplardan çıksak mı? Çok mu ciddiye alıyoruz acaba yaşanan her durumu, her deneyimi, söylenen her sözü. Bana yaptı, bunu yaşadım, hak etmiyordum diyip duruyoruz. Aslında çok basit ve kolay bir hayatı, zorlaştırarak yaşamak için insanlar özenle çaba gösteriyor . İlişkilerde, iletişimde herkes kendi tanımlarıyla, anlamlarıyla, algısıyla var oluyor. Kişisel algılamalar, varsayımlarda bulunmalar, kendi kafasına  göre hikaye yazmalar, kendini ispatlar, haklı olmaya çalışmalar, gurur, inat,küslükler,içerlemeler,  yaşanan güvensizlikler ve bir çok durumlar,duygular  yaşanıyor ilişkilerde. İlk başta harika başlayan ilişkiler, sonradan çiftlerin zorlu parkurlarda hırsların egoların çatıştığı bir yarışa dönüyor. Sanki hayatları zorlaştırmak, kendini üzmek, mutsuz olmak için birbirleriyle yarış halinde insanlar. Neden kendinize bunu yapıyorsunuz? Bu sorunun cevabı olarak, ben yapmıyorum, ben çok iyiyim, onlar ( patron,eş vs) bana yapıyor... der misiniz bilemedim. Hep söylenen cevap bu olduğu için buraya da yazayım dedim.

Bütün bunları özellikle yazıyorum çünkü istiyorum ki her insan artık ne yaşadığını, neyi neden yaşadığını, ne istediğini fark etsin. Fark ettiğin şeyi yönetebilir,  ihtiyacın olan değişimin ne olduğunu daha net bilirsin. Geriye sadece adım atmak kendin için gereğini yapmak, hayattaki duruşunu net olarak belirlemek kalır.Şu an bu yazıyı okuyorsan aslında bunun için çok hazırsın.

Yazımda çok mutlu olan evlilikleri, ilişkileri, keyifli çalışma hayatlarını bir kenara koyuyorum. Oradaki gerçeklerini zaten onlar biliyor. Bunların dışında toplumun büyük bir kısmını oluşturan, ilişkilerinde kendini zorlayan, kendinden vazgeçen, hayallerini yok sayan, kendini feda eden  insanlara yazıyorum bu yazıyı. Ben tüm ilişkiler, artık şifalanıp, gerçek sevgiyle taçlanacak, buna tüm kalbimle çok inanıyorum. Şimdi size sorular gelsin.

Hayatında yaşadığın bir ilişki, arkadaşlık, iş, evlilik her alan için geçerli olmak üzere kendini mutsuz ettiğin, sevgisiz hissettiğin güven olmayan bir ortamda neden duruyorsun? Şüphe içinde, kızgın yaşamak çok mu keyifli geliyor? Sana şüphenle ilgili gerçek anlatılsa bile neden söylenenlere inanmıyorsun? Peki güvensiz hissettiğin  o alanda kalmak için neden bahaneler bulmaya çalışıyorsun? Hem şüphe duyarım, hem güvenmem, hem inanmam ama o insanla da devam ederim. Sebep? Birilerini devamlı karşına alıp suçlamak, kızmak, sana güvenmiyorum demek  zor değil mi? Sendeki ilişki tanımı bu mu? Kimseye güvenmeyeceksin oyunu mu? Kimden öğrendin bunu? Asıl olaysa  böyle davranan bir kişinin hayatında kalan kişiye de sormak lazım, haksız yere suçlandığın halde neden o alanda kalıyorsun? Bana güvenmeyen, devamlı sorgulayan bir insanın hayatında neden kalıyorum? Kendine lütfen sor bunu. Genellikle bu bir korkuya yapışıp kendini durdurmak için oynanan bir oyun gibi oluyor. Aslında mutsuz ortamlarda kalmana neden olacak, başka bir bakış açısıyla yaşamına bakacağın sana sormak istediğim sorularım var. Hayatına bak ve dürüstçe ne hissettiğine odaklan.

Sen bu kişiye  ( eş, iş, arkadaş) borçlu musun? Borcu para olarak düşünme. Seni sevdiğine inandığın veya zor zamanında yanında olduğu için bu kişiye, borçlu hissedebilirsin.  Peki bu borç ne zaman bitecek? Ne olursa borcun ödenmiş olur?  Senin  borçlu hissettiğin bu kişi aynı şeyi yaşasaydı onun yanında olur muydun?  Yoksa zor zamanında onu terk mi ederdin?

Sen mahkum mu edildin? Kim verdi bu kararı?

Bu mahkumiyet ne için? Ailende kim mahkum gibi bir hayat yaşadı? Ailende kim kime kendini adadı, kendinden vazgeçti? Öğrendiğin ilişki modeli bu mu?

Sen suçlu musun? Neden? Ne yaptın ki suçunun bedelini kendini mutsuz ederek ödemek istiyorsun? Buna kim karar verdi?

Neden herkesin seni suçlamasına, sana kötü davranmasına  izin veriyorsun?

 Sen cezalandırılması gereken bir kişi misin?

 Neden cezalandırılman gerektiğine inanıyorsun? Ailende sence cezalı kimdi? Kim kimin hakimi, yargıcıydı, mahkum kimdi? Kimin hayatını kendine yaşatıyorsun?

Sen bedel mi ödüyorsun? Neyin bedelini ödüyorsun? Neden?   Yaşadığın ilişkilerde anneni mi babanı mı iyileştirmeye çalışıyorsun?

Ailende yaşanan iflas, yaşanan başarısızlıkların, para kayıplarının mı bedelini ödüyorsun?

Bu sorulara daha çok ekleme yapabilirsiniz. Dışarıdan baktığınızda aslında  her şeyi görebileceksiniz.

Aileden duygu ve davranışlarla alınan miraslar gibi yaşanan hayatlar.  Bu ailenizin hayatı, onların deneyimleri siz kendinizi niye bunlardan sorumlu tutuyorsunuz? Onların ilişkilerini kendinize yaşatarak neyi çözeceksiniz? Anneniz/ babanız  gibi bir kadın ya da adam bularak, onların yapamadığını ben mi yapacağım diyorsunuz? Size kim verdi bu sorumluluğu ? Ya da yaşadığınız hayat onlarda yargıladıklarınızın bedeli mi?  Kimseyi iyileştiremeyiz.Hiç birimiz bir kurtarıcı değiliz. Her insan kendi hayatından, kendi seçimlerinden sorumlu. Siz aynı oyunlara aynı rollere devam etmek zorunda değilsiniz. Oyunları sonlandırın. Deneyimlerle öğrenir yada gözlemlerle öğreniriz.  Alacağımızı alıp yola devam etmeliyiz.Bu yüzden şimdi bakın kendinize, ilişkilerinize eğer  ailedeki hikayeleri yaşıyorsanız saygı ve sevgiyle sonlandırın bu durumu. Onları temsil etmeyi, iyi etmeye çalışmayı, onların hayatlarını kendinize yaşatmayı bitirin. Daha önceki yazımda yazmıştım sadece olanı olduğu gibi sevgi ve saygıyla kabul edin, anlayın herkesi. Özgürleştirin kendinizi. Sizin hayatınız, artık size özel kendiniz olabildiğiniz ilişkileriniz başlasın.  Bunu, mutlu ve keyifli bir hayatınız olmasını hak etmiyor musunuz? Tabi ki seçimler de bahanelerde yaşadığınız hayatta sizindir. Ne seçerseniz o sizindir.

İlişkilerde çok yaşanan başka bir konu daha paylaşmak istiyorum.

Peki sizler  ilişkilerinizde nasılsınız? Neler yaşıyorsunuz? Kendi kendinize hikayeler yazıyor musunuz? Her şeyin açık olduğu durumlarda bile anlamamazlıktan gelip, farklı görerek başka anlamlar yüklüyor musunuz?  Adam/kadın ayrılmak, ilişkiyi bitirmek üzere mesajlar verirken, mesela ters  davranırken, aşağılarken, sizi üzerken, bunu görmezden gelip bana kesin evlilik teklifi edecek, tatil planları yapıyor gibi kendine göre bir hayal dünyası yaratma durumlarınız var mı? Bunu neden yaptığınızı hiç sorguluyor musunuz? Neden soru sormuyor, kendi kafanızdakine göre bir hikaye belirliyorsunuz. Kendinize ne diyorsunuz?  İş yerinde bu ara çok sinirli, zor günler geçiriyor,para kaybetti  bunun gibi bahaneler arkasına mı saklanıyorsunuz?

Aslında insanların ilişkilerde temel konusu kimse soru sormuyor. Sorduğu zamanda suçlayarak soruyor.Anlamak, öğrenmek  için, çözüm üretmek için soru soran yok!

Soru sormaktan neden korkuyorsunuz? Ne olabilir ki? En kötü ihtimalle sizin hoşunuza gitmeyecek, istemediğiniz bir cevap alırsınız, sonra ne yapmak istiyorsanız onu yaparsınız. Süreyi uzatmak, karşılanmayacak beklentiler içinde yaşamak kendinize daha çok acı vermenize sebep olur. Acı çekmeyi, size kötü davranılmasını seviyor musunuz? Bitmesi gereken, bitmiş ilişkilere tutunmak yerine, zorlamak yerine elinizden geleni yapıp düzeltememişseniz, artık olmuyorsa  olanı kabullenmek yerine  inatla devam etme gereği duymanıza neden olan şey ne?

Burada konu şu, bunu çok iyi anlamanızı istiyorum.

Önemli olan bir ilişki içindeyken mutsuzum o zaman boşanayım, boşanmalıyım, ayrılayım, işten istifa edeyim, başka şehre taşınayım gibi bir olaydan bahsetmiyoruz . Bunların hepsi zaten bir kaçış değil mi?  Sorunlarını alıp başka ilişkiye, başka işe, şehre gittiğinde sorunlar o bıraktığın alanda mı kalacak? Hayır. Seninle gelecek. Konu her zaman senin neye izin verdiğin ve bunu neden yaptığın olmalı. İşte o nedenler temizlenmeden, çözülmeden, sen duruşunu, tavrını, bakış açını değiştirmeden başka kişi, yer, mekan hiç fark etmez aynı sorunlarla aynı hikayeleri bir döngü halinde kendine yaşatmaya devam edeceksin.

Ayşe, Fatma,  Ali, Mehmet gidecek başka isimler  başka hikayeler içinde gelecek. Sen  kısa bir zaman sonra bir bakacaksın ki aynı duygularla, aynı şekilde yaşayan olmuşsun.  Sonra bu da benim şansızlığım herhalde diyeceksin. Bedel ödeyen bir kişi gibi kendini göreceksin. Yorulacaksın, tükeneceksin  ve mahkumiyet altında hissederek kendi içinde, 'kabul etmem gereken durum bu'  diye hissederek, sanki kaderinmiş gibi çaresizce kızgın, küskün bir şekilde hayata devam edeceksin. Dışarıda kendini tamamlamaya çalışacak belki aldatacak, içecek, kumar oynayacak  bunlarla mutluluk arayacaksın. Bu sefer yine kendine, suçlanacağın, bedel ödemen gereken deneyimler yaşatacaksın. Kendini suçlayacaksın. Sen dur diyene kadar, olayları kendi içinde çözünceye kadar bu böyle devam edecek.  Bütün bu zincirleri görüp, anlayabiliyor musun?

Kendine sorular sor. Arayışın kendine olsun.Başkalarına sorular sor. Soru sormaktan korkma. Sana söylenenleri  'Doğru mu anladım, bunu mu demek istedin?' diye tekrar tekrar sor. Aklındakileri sor. İçinde bir şey tutma. Kırıldığını,üzüldüğünü söyle. Duygularını hissettiklerini anlat.Suçlamadan yargılamadan soru sormayı öğret kendine.  Anında yaşadığın olaylara ne hissediyorsan o tepkini ver, anlamaya çalış. Çözüm odaklı yaklaş her olaya ve kendine şefkatli ol.

Sonuçta bu hayatın içinde sen değişeceksin. İlişkilerin, iş yerin, arkadaşların sana kendini görmen için aynalık edecek.  Sana seni yansıtacak. Sen de artık korkularını, neye izin verdiğini,  neden hayır diyemediğini, neye evet dediğini görmelisin. Bir karar aldın mı bunu net bir şekilde taviz vermeden uygulamalısın. Bu yüzden kendine de farkındalıkla bak. Şu an yaşadığım bu olayda beni mutlu/ mutsuz eden şey ne? Ben burada ne yapmak istiyorum? Ne yaparsam kendimi iyi hissederim?  bu sorularla yaşa.

İlk sıraya kendini yerleştir.  'Önce ben' de. Uçaktaki oksijen maskesi gibi. Önce sen kendine nefes olmalısın, çocuğun bile sonra geliyor bunu anlamalısın, önce sen kendini iyi ve mutlu hissetmelisin.  Sen dışarıdan kendine baktığında nasıl bir insan görmek istiyorsun?

Hangi hikayelerle nasıl deneyimler içinde yaşamak istiyorsun?

Kendini neye layik görüp görmediğinin karşılığını hayatında yaşadığın deneyimler karşına çıkan  insanlar sana gösterecek. Çevrendeki tüm insanlar sana aynalık yapacak. Bütün bunlar  ilişki içinde, para içinde, iş içinde her şey için geçerli. Bu insanların sana olan davranışları, olaylar, deneyimler senin istediğin gibi olumlu yönde sana keyif verecek şekilde değiştikçe aslında sen de kendi hayatındaki, enerjindeki değişimi anlamaya başlayacaksın. Beğenmedin mi ?Dön, kendine bak, bilincini,enerjini, olumlu ve yapıcı yönde istediğin gibi değiştir ve yola devam et.

Bu yüzden şimdi, kendine yüzlerce soru sor ve cevapla. Neyi beğenmiyorsan o alandaki duruşunu bakışını iyileştir.Kendinin, yaşamının, isteklerinin farkındalığında yaşa. Kendi yaşam bahçeni düzenlemek sana keyif versin.  Hayatını kolaylaştır, sadeleştir.

Nasıl bir sen olmak,  nasıl bir hayat yaşamak senin seçimin? Bunun için ne yapacaksın? sadece düşün. Hayal et kendini. Gördüklerin seni mutlu ediyorsa harekete geç.

Kendi bahçende kendi cenneti yaratabilir, bir güneş gibi parlayabilir, belki bir başkasının güneşi, ışığı olabilirsin. Neden olmasın?

 Işık ve sevgiyle kalın. En güzel hayatları yaratın ve keyifle doyasıya yaşayın.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar