( Kendini düşürdüğün tuzaklar- 3)
Her ilişkinin bir başlangıç hikayesi vardır. Bu haftaki yazımda mutsuz ilişkiler nasıl oluşuyor? Neyi görmemiz, neyin farkında olmamız gerek? diyerek yaşanan ilişkilerle ilgili gerçek hikayelerden örnekler vereceğim sizlere. Buna birlikte bakacağız. Belki bu yazıda kendinizden bir şeyler bulacaksınız, belki bazı şeyleri görmek istemeyeceksiniz, belki de kendinize yaşattığınız ilişki bilincini fark edip, yüzleşip, çözüm yollarını bulup, hayatınızda güzel bir değişimi başlatacaksınız. Burada seçimler tamamen size ait.
'Her insanın hayatı budur' diyemem ama çoğunlukla anlattıklarım gibi yaşanan hikayelerden oluşan hayatlar var diyebilirim. Hadi başlayalım.
İLİŞKİ SENİN İÇİN NE DEMEK? dedim bir gün danışanıma AİLE olmak dedi. Aile nedir? dedim,GÜVEN dedi. Başka biri ilişki tanımını yalnız olmamak, aidiyet dedi. İlişkide olmak, tamamlanmak, kendini güvende hissetmek , sevilmek, evlilik ise soyunun devamı dedi başka biri, çocuk sahibi olmak için bir ilişkin olmalı, bir diğeri düzenli hayat dedi, güvenli seks diyen oldu, evlilik bir başarıdır diyen oldu, statü diyen oldu, aileden kaçış, özgürlük, maddi rahatlık/ zengin koca/ zengin kadın ve ayrıca zorunluluk, olması gereken dendi ama en çok yalnız olmamak ve güven üzerine konuşmalar yapıldı.
(*Bu yazıyı okuyan değerli insan şimdi sana soruyorum, ilişkinin sendeki tanımı ne? Evlilik tanımın ne? Dürüst ol ve yaz bir kağıda tanımlarını. Sonra yaşadığın ilişkileri, tüm duygularını ve şu anda yaşadığın ilişkideki kendini ve gördüklerini yaz. Nasıl başladı ilişkin, neler yaşadın ve şu an ne hissediyorsun? Hangi beklentilerle başladın ve ne yaşıyorsun? Her şey mümkün olsaydı nasıl bir ilişki/ evlilik yaşamak isterdin? Buna engel olan şey ne? Önce bu soruları cevapla, sonra devam et bu yazıyı okumaya ya da yazıyı oku, sonra dön kendine bak.)
Sonuçta verilen cevaplarda olduğu gibi duygusal açlığını, yoksunluğunu, kendinde eksik olarak gördüklerini, kendine veremediklerini, ailende sana verilmeyenleri, ihtiyaçlar doğrultusunda, beklenti içinde belki başka birinden bekliyorsun. Beni doyursun, benim ihtiyaçlarımı karşılasın diye bir ilişki arayışında oluyorsun. Bunun içinde her şeyi yapıyorsun.
Peki sence çok istediğini söylediğin, hayal ettiğin ilişki ve evlilik için bu tanımlamalarla var olursan ihtiyaçların tamamlandığında sence ne olur?
Genelde olan şey şudur. İhtiyacın, açlığın tamamlandığında, yeterince doyduğunda ya o ilişkiyi önemsiz hale getirir, değersizleştirirsin ve orada işin biter, gidersin ya o alanda takılı kalırsın. Hatta kaybetme korkusuyla daha çok yapışırsın. Eksik olanı oldurtmaya çalışırsın.
İlişkilerinde aslında ne seçiyorsun, ne arıyorsun ?
Güvende olmayı, başarıyı, statüyü, sana çocuk verecek baba/anne adayını, zenginliği, konforlu bir hayatı, yalnız kalmamak için bu ihtiyaçları karşılayacak birini arıyorsun ve yaptığın seçim bu oluyor. Yani aradığın şey, ihtiyaç duydukların üzerine kurulan bir ilişki oluyor. Gerçekten aradığın bu mu? Arayışın kim? Arayışın ne? Nerede tamamlanır bu duygular? Ne zaman tatmin olursun?
PEKİ SORUYORUM SİZE, BEKLENTİSİZ BİR ŞEKİLDE AŞK ,SEVGİ, SEVMEK VE SEVİLMEK, TUTKU ve HEYECANLA, HAYATI BİRLİKTE PAYLAŞMAK, BİRBİRİNE DEĞER VEREN İNSANLARIN YOL ARKADAŞI OLMASI, BİRLİKTE EĞLENMEK ADINA YAŞANAN İLİŞKİLERE NE OLDU? Bu değerler ne zaman yer değiştirdi? İhtiyaçları tamamlamak üzerine kurulan ilişkilerde, araya sıkıştırılacak duygular mıdır bunlar? Yoksa bu duygular ön planda olup, diğer aradığını söylediğin ihtiyaçlar yaratılabilinir mi?
Aslında gerçekte olan, öz de olması gereken şey belki de aradıklarını önce sen kendine vermeyi, kendi hayatında potansiyelini kullanarak aradığın neyse kendi içinde onu yaratmayı düşünmelisin.
İlişki için; Aile olmak diyorsan hemen kendi ailene bak, orada ne gördün ne yaşadın? Sonra şimdiki seçtiğin aileye ilişkiye bak. Ne görüyorsun? Kimi seçtin? Hayatındaki kişi kimi temsil ediyor? Hangi duygun tamamlansın istiyorsun?
Sevildiğini, önemsendiğini, değerli olduğunu hissettiğin bir ailen oldu mu? Onlar nasıl ilişkiler yaşıyordu? Anne ve baban birbirlerine nasıl davranıyordu? Kardeşlerine nasıl davranıyorlardı? Kardeşler arasında kendini değersiz, sevgisiz hissettiğin, görülmez olduğunu düşündüğün oldu mu? Ailende güvende hissettin mi? Devamlı sorgulandın mı? Suçlandın mı? Onları suçladın mı? Takdir edildin mi? Ne yaparsan yap onaylandın mı? Sana haksızlık yapıldığını düşündün mü? Aileyi mutlu etme, iyi hissettirme sorumluluğu sende miydi? Ailende duygusal fiziksel şiddet, aldatma, ayrılıklar var mıydı? Kavga, baskı ve zorunluluklar var mıydı? O kadar çok sorulacak soru var ki sadece şunu anlamanı istiyorum. Ailen içinde yaşadığın ve öğrendiğin ilişki bilincini arıyor olabilir misin? Belki oradaki seni tamamlayacak, oradaki duyguları yaşatacak insan arayışında olabilirsin. Bu farkındalıkla bak hayatına. Temelde olanı iyileştirip, dönüştürmezsen hangi kişi sende bunu tamamlayabilir?
Senin aradığın kendinde eksik gördüğün ya da şöyle sorayım sen de eksik kalan şey ne? Bunu bul ki bir ilişkide ne aradığını, ne için o ilişkide kaldığını anla. Bir ilişkide sorun yaşadığında, hemen kendini başkalarıyla kıyaslamayı, bende ki eksik ne? demeyi, partnerini suçlamayı, kendini devamlı haklı görmeyi ve haksızlığa uğradım diyerek şikayet etmeyi bırak.
Çünkü görünen şu ki yaşadığınız ilişkilerde, ailede aradığınız ihtiyaç duyduğunuz sevgi ,değer,güven, onay,takdir, önem,öncelik sırasında 1. olmak arayışında olabilirsiniz. Orada yaşadığınız sizin hissettiğiniz eksiklikler ile aynı deneyimleri seçtiğiniz ilişkide kendinize yaşatabilirsiniz.
Diğer taraftan bakılacak ikinci bir konuysa bu öyle bir durum oluşturur ki bilincinizde, bu öyle bir arayıştır ki evlenseniz bile, mutlu ya da mutsuz bir ilişkiniz olsa da gözünüz hala aileniz üzerinde olur. Onlardan gelen sevgi ve takdir, güven, destek artık arayışınız her ne ise o beklentiniz hiç bitmez yarım kalmış bir hikayedir orası. Sanki onlar sizi alkışlasın diye sürülen bir yaşama dönüşür hayatınız.Sen bu arayışı kendi içinde tamamlamadığın, kendini alkışlamayı öğrenmediğin müddetçe bir gölge gibi seni takip eder.
ŞİMDİ YAŞANAN DENEYİMLERDEN ÖRNEKLER GELSİN
Yalnız kalmamak, güvende hissetmek için evlenen bir kadın babam öldüğünde, ameliyat olduğumda, doğumumda eşim bir şekilde yanımda olamadı. İş seyahatindeydi, kar fırtınasından uçaklar kalkmadı,kaza geçirdi yanıma gelemedi. Eşimin adı bile Güven'di ama ona ihtiyaç duyduğum tüm zamanlarda güvensiz, tek başıma ve yalnızdım. Ne öğrendim? Aslında her şeyi tek başıma halledebiliyorum. Aşık olduğum adama güvenmeyip, güvende olacağıma inandığım kişiyle evlendiğim için kendime kızgınım.
Annem hep derdi ki tek başına hayat olmaz kızım. Evlen ailen olsun. Münasip gördükleri kişiyle evliyim ama ailemiz içinde hep yalnızım. Konuşamıyoruz, iletişim sıfır, bir yere gitmiyoruz, arkadaşlarımla hatta ne ilginç ki ailemle bile görüşmemi istemiyor.Kimseyi beğenmiyor. Herkes onun için kusurlu ve sorunlu. Herkesi kıskanıyor. Şimdi annem keşke evlen demeseydim diye dert yanıyor.
Çok iyi bir şirkette genel müdür, iyi para kazanıyor, durumu çok iyi dediğim kişiyle evlendim, beni de seviyor dedim sonra istifa etti bir arkadaşıyla kendi işini kurdu, ev ipotek edilmiş hiç bir şeyden haberim yoktu, iflas etti. Şimdi ayrıldık. Evliliği başaramadım ama şu anda ben kendi işimi kurdum ve kendi zenginliğimi kendim yarattım. Demek ki başkasına güvenerek değil kendime güvenerek yaşamak en doğrusuymuş.
Borsada paralar kaybettik şu an sıfır durumdayız. Güvensizliğin , korkunun dip noktasındayım. Beğenmediğim ailem evlerinden birini sattı ve şu an çocuklarımızın okul parasını ödüyor hatta evimizin ihtiyaçlarını bile onlar karşılıyor. Aile baskısından kaçtım evlendim şu an daha büyük baskı altında kaldım.
Evliliğimde mutsuzum, çocuklar olmasa boşanırım desem de ( bunu hep annem derdi sizin için ayrılmadım diye çok kızardım ona) param var ama cesaretim yok, ya yalnız kalırsam diye korkuyorum, evli olduğum için şu an çevremde, iş yerimde ve ailemde başarılı görülüyorum. Beni örnek bir evlilik olarak gösteriyorlar. Her şey numara aslında. Sadece çocuklar ile ilgili evde konuşuyoruz.Birbirimiz için yokuz. Şimdi annemi suçladığım için çok üzgünüm, demek ki o kadar kolay değilmiş.
Karım ilk başta çok minnoştu. Her şeyimle ilgilenirdi. İlgisiyle dikkatimi çekmişti. Kıyafetlerimi bile o alırdı. Harika yemekler yapar ailemle çok ilgilenirdi. Hayat onunla çok kolay olur sandım evlendim. Aslında düğün günümüzde çıkarttığı kavgaların üstünü örtmeyip, düğün gerginliği demeseydim o gün vazgeçseydim diyorum. Şimdi kıskançlık krizleriyle evimizde devamlı kavga var. Senin hizmetçin miyim,kendi ütünü kendin yap vs. diyor. Her şey için ben suçlanıyorum. Kimseyle, arkadaşlarımla görüşemiyorum, ailem evime gelemiyor, sanki içinden evlenince başka biri çıktı. Babamın hayatını yaşıyorum annemde böyleydi.
İlk başta beni çok sevdi, bensiz yapamıyordu, beni seviyor diye evlendim, çok cömertti, çok iyiydi, sonra çocuklar oldu. Bir anda her şey değişti. Şu an sanki tek başıma yaşıyor gibiyim, her şeyle ben ilgileniyorum. O kadar yorucu ki. Çünkü o çok çalışıyor. Bizimle ilgilenmiyor. Ben para kazanmazsam şu anki konforlu hayatını yaşayamazsın tabi ki her şeyle sen ilgileneceksin diyor. Annem bizi terk etmişti, babam çok çalışırdı, bizi yalnız bıraktığı için çok suçladım onu, o kadar sevgisizdim ki ilk seven adama kapıldım gittim. Şimdi koca evde, çok çalışan bir koca ve yalnızlıkla sanki aynı çocukluğumu yaşadığım dönemdeyim.
Bizim evliliğimiz artık bir alışkanlığa dönüştü. Sessiz bir savaş var aramızda bakıyorum da annemlerde böyleydi. Konuşmazlardı. Evimizde hep her şey yolundaymış gibi yaşanırdı. Eşimle İlk başta olan kavgalar yok, küslükler var. İçsel olarak bugüne kadar yaşananların affedilemeyen olayların öfkesi sanırım içimizde patlıyor. Hastalıklarla uğraşıyoruz.Ne ilginç ki ikimizde boğaz bölgemizde sorunlar yaşıyoruz. Konuşulamayan çözülmeyen her şeyin bize bedensel dönüşü diyelim.
Bunlar sadece birkaç örnek. Anlaşıldığı üzere ailedeki eksik duygu arayışları, diğer taraftan aileyi ret ettikçe beğenmedikçe onlara muhtaç olmak, onlar gibi olmayacağım dedikçe aynı onların hikayesini yaşamak, onlar gibi olmak ve daha bir çok deneyimler var.
Hiç bir şey dışarıdan göründüğü gibi değil bu da ilişkilerle ilgili başka bir gerçek.
Peki çözüm ne?
Ne kendi biyolojik ailenizde ne de seçerek başladığınız ilişki ve evlilikte, kaçarak, susarak,küserek, kavga ederek, ret ederek olanı yok sayamazsınız. İletişimi deneyin. Ailenizi ,onların hikayelerini, yaşadıkları ilişkiyi, saygı ve sevgiyle kabul ederek dönüşümü başlatın. Bu onların hikayesi , onların dersi ve ilişki bilinci.Siz aynısını yaşamak zorunda mısınız tabi ki değilsiniz.
Ailenizin yaşadıklarını kendinize yaşatmanızın sebeplerinden biri onları beğenmeyip ret etmek. Kendinizi onlardan üstün görmek,yargılamak, suçlamak, kızmak. Bu şekilde yaşadıkça onları anlamak adına aynı hikayelere dolanmaya devam edersiniz. Onları olduğu gibi kabul etmeyip hayalinizde olmasını istediğiniz aile bilincini onlara yüklemeyin. Bu sadece sizin hayaliniz ama yaşanan aile gerçeğiniz farklı. Onlar da kendi ailelerinden gördükleri kadar size ebeveynlik yapabildi. Bu kadar yapabildiler. Bu onları suçlu yapmaz. Şu an sizin yaşadığınızın aynısını yaşadılar diyelim. Onlar gibi olmayacağım dedikçe unutmayın ki aynen onlar gibi olunuyor. Ne zaman ki olanı olduğu gibi, saygı ve sevgiyle kabul ediyorsunuz, işte o zaman kendinizin en iyi versiyonunuzla yaşamaya başlıyorsunuz.
Aileniz içinde yaşadığınız deneyimlerde, anne sevgisinden, baba güveninden takdir ve alkışlardan ya da parasal konulardan dolayı kendinizi eksik, değersiz, ilgisiz, sevilmeyen görüyorsanız, yeterince iyi değilim diye düşünüyorsanız her ne yaşandıysa artık tüm bunlara tutunmayı bırakın ve farklı bakın. Aradığınız bu duyguları sizin kendinize vermeye başlamanız gerek. Kendinize güvenmek, kendinizi sevmek, kendinizi alkışlamayı öğrenmek için belki de ailen içinde tüm bu deneyimler yaşandı. Kendi gücüne sahip çıkman için yaşanan deneyimlerdi belki de.
Nasıl ki aile, para olarak çocuklarına yeterince destek veremediğinde, çocuklar daha iyi bir yaşam sürmek adına hayat içinde daha hırslı, çalışkan ve başarılı oluyorsa aynı şey duygular içinde geçerli olsun. Maddi olarak kendini doyurabiliyorsan, duygusal olarak da kendini doyurmayı , kendini beslemeyi öğrenmelisin. Dışarı odaklı olup, bekleyerek yaşadığında kendi gücünden, inançlarından, hayallerinden kendinden vermeye başlarsın.
Sen kendini seveceksin.Bunu kendine öğreteceksin. Kendine iyi davranıp, şefkatli, anlayışlı olacaksın.
Yapıcı ve çözüm odaklı bir iletişim içinde olmak, sevgi dilini kullanarak yaşamak, senin her zaman kendinle, ailenle çevrenle tüm ilişkilerinde barış içinde yaşamanı sağlayacak. Böylece sana ailen, evlen çocuğum, şunu yap, burada çalış, şu işi yap dediğinde sen ne yapmak istediğin konusunda ailenin desteğini alacak şekilde, onları yaşamak istediğin hayatla ilgili ikna edebileceksin. Kavga etmek ya da onlar mutlu olsun diye yapmak istemediğin şeyleri yapmana gerek kalmayacak. Hayallerinden vazgeçmek yerine ne istediğini bilen bir insan olarak kararlı net durabileceksin.
Şunu hayal et kendin için.
Kendini seven, kendine saygı duyan bir insansın. Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın kendi değerine sahip çıkarak yaşıyorsun. Neye izin verip neye izin vermeyeceğini, hayır kelimesini nerede kullanacağını çok iyi biliyorsun. Gücünün, potansiyelinin yeteneklerinin farkındasın. Kişisel sınırların net. Ne istediğini, hayallerini, hedeflerini ,neler yapabileceğini çok iyi biliyorsun. Kendinle, ailenle,çevrenle, hayatla barış ve uyum içindesin. Sorunlar hayatında olsa da bunları nasıl çözebileceğin konusunda kendine güvenin tam ve evet her şeyi çözüp halledebileceğinin farkındasın. Kendi ayaklarının üzerinde güvenle duruyorsun. İnsanlarla ilişkin sevgi ve saygı dolu. Eğlenerek, hayattan keyif alarak yaşıyorsun. Hayatının merkezindesin. Kendine zaman ayırıyorsun. Hayatındaki insanlarla, birbirinizi desteklediğiniz güzel bir dostluk, iletişim ve ilişki içindesin.Yalnız olduğunda kendinle yüzleşme cesaretiyle hayatın içinde ben neredeyim, şimdi ne yapmak istiyorum diye kendini, yaşamını gözden geçirebiliyorsun.Gerekli değişimleri hemen yapabiliyorsun. Kendine saygı duydukça, seni mutlu edecek bir hayatı kendine yaşattıkça, kendini geliştirdikçe yeni gelir kapılarında çoğalıyor. Bu ve bunun gibi birçok duygu ve eylemlerle yaşadığında ne hissedersin? Sence nasıl bir hayatın olur?
Şimdi şunu hayal et. Böyle bir insanın ilişki bilinci, sence ne olur? Nasıl bir ilişki yaşamayı seçer? Sevgi kırıntılarıyla idare eder mi? Sevgi, ilgi,güven açlığı çeker mi? Yoksa gerçek sevgiyi bilen biri mi olur? Beni sevsin, bana ilgi göstersin diye kendinden vazgeçen kişi mi olur yoksa sevgiyi verdikçe, sevdikçe bu sevginin çoğalacağını bilerek aynı şekilde davranacak bir insanı mı hayatına çeker? İlişkisinde kavga, savaş, çatışma mı olur, doğru bir iletişimle gerçekleşen empati dolu sohbetler mi olur? Güven dolu,özgür bırakan bir ilişki mi yaşar yoksa kaybetme korkusuyla baskı yaratan bir ilişkisi mi olur?
Yalnız kalmamak için mi bir ilişkisi olup evlenir yoksa karşısındaki insana bakıp, ben her sabah bu insanla güne gülerek başlamalıyım, onunla uyumalı, onunla bu hayatı eğlenerek yaşamalıyım, beraber biz çok güzel bir aile oluruz mu dediği kişiyle evlenir?
İlişkisi güven arayışında mı olur yoksa ilişkinin temeli güven ,sevgi ve aşk mı olur?
Sonuçta konu sensin.
Kendini nasıl beslediğin, kendine ne verdiğin, kendine ne kadar zarif ya da hoyrat davrandığın konumuz. Kendinde neye inandığın, ne kadar sevip, saygı duyduğun konumuz. Bütün bunları dışarıdan beklediğinde onlara bağımlı olursun. Bütün bunları önce sen kendine verdiğinde, ışıldamaya başlarsın ve aynı enerji titreşiminde olan insanları kendine çekersin.
Kendini mutlu etmek, başkasının seni mutlu etmesini beklemekten daha kolay.
Hayatını güzelleştir ve kendine iyi davran.
Şimdi kendinle bir anlaşma yap.Kendini iyi hissedeceğin şekilde yaşamak için yeni kararlar al ve bunları uygulamaya başla.
Bu hafta sonu Babalar Günü. Çok değerli ve özel bir gün. Bu yazıyı okuyan, bu hayatta olan olmayan,baba adayı olan, hayatımda olan, tanıdığım, tanımadığım, sevgi ve güveni, ilgi ve özeni şartsız bir şekilde çocuklarına doyasıya yaşatan, çocuklarının hayat içinde kendine bağımlı olmadan, bir örnek olduğunun farkındalığıyla, onlara dik durmayı, cesaretli olmayı, hayatı sevmeyi öğreten babalarımıza sevgi ve saygıyla tüm emekleri için teşekkür ederek BABALAR GÜNÜNÜ kutluyorum.
Işık ve sevgiyle kalın
(Yazı dizimiz devam edecek...)
Yorum Yazın