İNTİKAM, bütün insanlarda olan yoğun bir duygudur ve bu duygunun esareti altında yaşayan,aslında yaşadığını sanan kaybolmuş insanlar vardır. Hayatları intikam üzerine kuruludur. Yapılan seçimler ve yaşanan sonuçlar hikayeleri belirler. İntikamla adalet mi aranır ya da adalet intikam alarak mı sağlanır?
Televizyon ve film dünyasında beyin yıkayarak rating rekorları kıran, insanlara öğretilen, yaşatılan hatta 'intikam yoluna sende gel! sana yapılan haksızlıklara dur de' dercesine insanları negatif bir toplum bilinci altında, öfke ve kızgınlık alanında toplayıp, köleleştiren bir davranış bilincinin gittikçe yayılması acaba neye hizmet ediyor? Neden böyle filmler, diziler gittikçe çoğalıyor? Belki herkes bunu düşünse ve oyunu görse büyük bir çözülme yaşanacak.
İnsanların ne zaman intikam alma dürtüleri harekete geçer?
Aldatılmak, haksızlığa uğramak, bir kötülük yapıldığında, terk edildiğinde, sana acı veren bir olay yaşadığında,para kayıplarında, sen değil başkası başarı kazandığında, ödüllendirildiğinde, alkışlandığında, hatta başkası daha çok sevildiğinde, terk edildiğinde, sevilmeyen tercih edilmeyen hissettiğinde birçok insan bu durumlarda içinden büyük bir öfke ve kızgınlığın çıktığını söylüyor. Durdurulamaz diye tarif ediyorlar.
Ortalığı ateşe vermek, her şeyi kırıp dökmek, üzülmek sinir krizleri, ağlama krizleri geçirmek sana yapılan her neyse misilleme yapılarak karşılık vermek ve daha bir çok duygu patlaması yaşandığını anlatıyorlar. Peki bunlar sana iyi hissettiriyor mu? Böyle olduğunda her şey çözülüyor mu?
Planlı yapılan, can acıtan, fiziksel, ruhsal, duygusal, düşüncesel ,davranışsal, sözsel yapılan intikamlar vardır. Her ne şekilde olursa olsun benim canım acıdı senin de acısın, ben mutsuzsam sen de mutsuz ol diyorsanız kendinize ne yaptığınızın, hatta bunu bir döngü haline getirdiğinizin ne kadar farkındasınız bilmiyorum.
Hayatın her noktasında intikam alma bilincinin yaşandığını gözlemliyoruz. Liderler, kardeşler, okuldaki gençler, eşler, iş yerleri, sokaklar evler her yerde her türlü can acıtmaya çalışan insanlarla dolup taşıyor.
Sadece intikam mı hayır bunun kardeş duyguları da var. Kıskançlık, hırs,öfke, kızgınlık, suçlama, cezalandırma arzusu, maddi manevi bedel ödetme,öç almak bunların hepsini bir paket gibi düşünebilirsiniz. Bu duygular seni sardıkça bu pakete dahil olan tüm duygu ve davranış şekilleri insanın kendisine, özüne daha da uzaklaşmasına neden olur.
Sanki içinden başka bir kimlikle birisi dışarı çıkar. Gizli bir hastalık gibi insanı kemiren ve aslında kendini yok etmesine neden olan duygulardır hepsi de. Bu bilinçteki insanlar çoğaldıkça dünyaya yayılan enerjinin nasıl bir enerji olduğunun ne kadar farkındasınız bilemem ama bunun şu dönem tam olarak çözülmesi gerektiğini ve şifalanma dönemi olduğunu biliyorum.
Bilim insanlarının yaptığı araştırmada önce eşitlik için, adalet için alınan intikam duygusu beyindeki ödül merkezini ( caudate çekirdeğini) uyarsa da,üstünden biraz zaman geçtiğinde bu durum ödül olmaktan uzaklaşıp, düşmanlığı azaltmak yerine, daha da arttırdığını hatta psikolojik çöküntülere sebep olduğunu gözlemliyorlar.Depresyon, yaşam enerjisinde düşüş ve arkasından gelen hastalıklar zinciri oluşturuyor.
Sonuçta kötülüğe kötülükle karşılık vermek öç almaktır. Misilleme yapmak, öcümü aldım demek gerçekten rahatlatıyor mu? O an için mi? Ya sonrası? Bütün bunlar aslında bir insanın kendisini yok etmesine, hasta etmesine değer mi ? Siz de düşünün gerçekten değer mi?
Biri ayağına basar, sen omuz atarsın rahatladın mı? Biri bıçak çeker diğeri silah, üst kat komşun yüksek sesle müzik dinler, sen gecenin bir yarısı elektrik süpürgesi, matkap çalıştırırsın, borulara vurup gürültü yaparsın rahatladın mı? Gazeteler maçlarla ilgili ya da herhangi bir durumla ilgili intikamımızı aldık diye kocaman manşetler atar. Ohh miss ne şahane herkes rahatladı mı?
Eşin seni, aldatır sen onu aldatırsın rahatladın mı? Ödeştiniz mi? İçiniz soğudu mu? Terk edildiysen, o kişinin arabasına zarar vermek hatta yakmak, işyerinde rezil etmek, arkadaşlarına kötülemek, ailesinde aşağılamak, şiddet uygulamak, beddualar etmek, laf sokmak, küçümsemek, çocuğunu göstermemek, .. vs bir sürü yaşanan deneyimler var hayat içinde. Hepsinde rahatlıyor musun? İntikamını aldığını mı düşünüyorsun?
Takip etmeler, bilgisayarına spam dosya göndermeler, kişi için çok önemli bir iş dosyasını bilgisayardan silmeler, yemekle zehirlemeye çalışmalar ve en acı tarafı intikam için o kişinin kötü bir duruma düşmesi için yapılan dualar, hatta büyüler o kadar çok hikayeler içinde yaşanıyor ki duydukça şaşkınlığınızı gizleyemiyorsunuz.
Bütün bunları yapanlara soruyorum aldığınız intikamlar sonucunda rahatladınız mı? Yine olsa yine yaparım diyenlerden misiniz? Peki şu an hayatınıza bakın, siz neyin bedelini ödüyorsunuz? Duygusal? Ruhsal? Zihinsel? Fiziksel? Ne durumdasınız, ne yaşıyorsunuz? Çok mu mutlu çok mu sağlıklı çok mu huzurlusunuz?
İntikam bir virüs gibidir. Sana bulaşmasına izin verirsen o döngüden, o ağır hastalıktan çıkman çok kolay değildir. Hayatının her noktasında, iç dünyanda seni intikam yoluna sokacak, seni tetikleyecek bir öfke hazır bulunur. Çünkü artık bu virüs tüm bedenine yayılmıştır.
Çocuğuna okulda birisi kötü davranır, kızını bir erkek üzer, yemek yediğin bir yerde bir garson ya da yan masa , seyahatte, hastanede, yolda her yerde her şekilde her yönden seni tetiklemek için o duygu bekler. Bir sebep bulunur ve intikam ateşi alev alır. gerçekten kendinize layik gördüğünüz hayat ve yaşam bilinci bu mudur?
İnsanı öfke, kızgınlık ve intikam duyguları kontrolden çıkarır. Kölesi olursun o duyguların. Sonuçları çok ağır olabilir.
Birisinin ölmesini istedin, öldü diyelim. Mutsuz olmasını istedin mutsuz ve hasta oldu diyelim. Para kaybetti,başarısız oldu diyelim. Ne oldu? Rahatladın mı? İntikam alındı mı? Kendini iyi hissediyor musun? Yaptıklarının ve isteklerinin dualarının karşılığı yaşandığında, sen ne olacaksın? Bunu hiç düşündün mü?
Ömür boyu sen o kişiyi düşünerek yaşayacaksın. Onun enerjisi senin üzerinde olacak. Senin hayatında, senin evinde,işinde, gecende, gündüzünde, senin tatilinde, gittiğin her yerde seninle olacak o kişi. Yük olacak sana. Verdiğinin, yaptığının, isteklerinin karşılığını yaşamayacak mısın sanıyorsun. Kim için ne istiyorsan milyon katı sana döner. Bu hep hatırla. İyiyse iyi kötüyse kötü.
Sorun, yapılan her şeyi kişisel algılamakla ilgili yaşanıyor. Bana yapıldı. Beni aldattı. Beni istemedi. Beni çok üzdü. İşte bu yüzden çıkar hep sorunlar. Ben ben ben diyen bu kişiler, dünya onun etrafında dönüyormuş gibi hissedenler, her şey bazen seninle ilgili değil. İnsanlar seçimler yapar ve yaşar. Yaşananlar bazen karşı tarafın seçimleridir. Sen de bu hikayede bir oyuncu olursun. Hayat içinde bunlar olur. Hayatında bazen güvensiz insanlar, ihanet edenler, haksızlık yapanlar ve daha bir çok deneyim yaşayacağın insanlar olacak. Peki bu durumda sen ne yapacaksın? Nasıl davranacaksın? İşte bunlar senin yolunu, yol arkadaşlarını belirlemeni sağlayacak. Ne istediğinin farkında olman için seni güçlendirecek. Bazen yaşananlar, nasıl insanlarla, nasıl bir hayat yaşamak istediğini belirlemen için sana yapılan bir çağrıdır. Burada seçimler ve davranışların devreye girecek.
Kendini savunmak ayrı bir durumdur. Sana yapılan bir kötülük karşısında, kötü bir söz, kötü bir davranış her ne olursa olsun bunlara dur demek, izin vermemek, yol arkadaşlığını bitirmek, eşten, işten dosttan ayrılmak, başkalarının size yaptığı davranışların karşılığını aynı şekilde vermek yerine kendi değerleriniz doğrultusunda vicdanınız rahat olacak şekilde yaşamak, öfkenizi yönetmek, hedeflerinize odaklanmak, kendi hikayenizi yeniden düzenlemek, daha güçlü seçimlerle ilerlemek bunlarda bir çözümdür.
Dünyamız intikam, kızgınlık ve öfkeye hizmet etmek için, hırslara yenik düşmek için yaratılmadı. Burası bir savaş alanı değil. Oyuna gelmeyin. Beyin yıkayan programların, sizi o alana çekmeye çalışan dizilerin, kişilerin, liderlerin, hikayelerin esiri olmayın. Hırslarınızı, kıskançlıklarınızı, öfkenizi, korkularınızı yönetmeyi öğrenmek ve yolunuzda kendinizi iyi hissedeceğiniz şekilde ilerlemeye devam etmek en değerli yaşam şeklidir. Akıl, ruh, beden sağlığınız her şeyden daha değerli ve önemlidir.
Boş verin her şeyi. Kişisel algılamayın.
Kendinize sorun, şu an yapmak istediğim şey ,taşıdığım bu duygu bana iyi geliyor mu? Bunun içinde sevgi var mı? Huzur var mı? Güvende hissediyor muyum?
Kabul etmediğim şey ne?
Bir yerde güvensiz hissediyorsan, şüphe duyuyorsan, üzülüyorsan, sana orası acı verip seni öfkelendiriyorsa zarar görüyorsan orada neden duruyorsun? Neden kendimi burada tutuyorum?
Değişim için neden harekete geçmiyorsun, neyi bekliyorsun, kendini o alanda neden bekletiyorsun? Neden zamanında gereğini yapmıyorsun?
Kendin için her şeyi değiştirip iyileştirebilirsin. Bunu yapabilirsin. kendine mutlu ve keyifli bir hayat yaratabilirsin. Gerçekten kendine özgürce bırakmayı, bırakmanın, bazı şeyleri bitirmenin güvenli olduğunu öğretebilirsin.
Kendine ve başkalarına neye izin verdiğinin farkındalığında yaşamak için şahane bir dönemdeyiz.
25 Ekim de Güneş tutulması oldu. 8 Kasım da ay tutulması olacak. İşte bu hafta tam da bu duyguları bırakmak, kızgınlık ve kıskançlıktan, ,intikam bilincinden özgürleşmek için değişim zamanı yenilenme dönemi olduğundan dolayı bu yazıyı yazdım. Bu dönem bir armağan olabilir. Kendi cennetinizi yaratabilirsiniz. Üzüntü ve acılarınıza güç vermek yerine, kendi değerine sahip çıkarak güven dolu sevgi dolu bir hayata yeniden başlayabilirsiniz.
Kendinizin, duygularınızın, ne yaşadığınızın farkında olun.
Neyin intikamını taşıyorum? İçimdeki öfke, kızgınlık kıskançlık, kin kime? Neye? Ne için? sorularının cevaplarını bulun. Yüzleşin ve bırakın her şeyi. Artık bırakın tüm yüklerinizi.
YAŞAM ENERJİNİZİ ÇALAN, SİZE KENDİNİZİ KÖTÜ HİSSETTİREN, HER ŞEYDEN HERKESTEN ÖZGÜRLEŞİN.
Yeni bir hikaye yaratın kendinize.
Francis Bacon'un dediği gibi ' İNTİKAM ALMAYA ÇALIŞAN ADAM, İYİLEŞEBİLECEK YARALARINI AÇIK TUTAR...'
Bu yüzden şimdi sana sorum şu.
Sen ne istiyorsun? Nasıl yaşamak istiyorsun? Nasıl bir hayat yaşamayı kendine layik ve hak olarak görüyorsun? işte buradaki seçimlerin gerçeğin olacak.
Yüreğinde sevgiye yer aç.
Işık ve sevgiyle kalın.
Yorum Yazın