Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yüzde 50.1 gerekliliği nedeniyle siyasete dayattığı ittifakları o çok şikayet edilen koalisyon hükümetlerinden çok daha ilginç görüntüler vermeye devam ediyor.
Bugüne kadar birbirinden çok farklı partilerin sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir araya geldiği şeklindeki suçlamalara muhatap olan Millet ittifakı modeli yeterince tartışılmışken, bu sefer de bu modelden tamamen farklı bir yapılanma şeklinde ortaya çıkan Cumhur ittifakının genişleme çabaları tartışılmaya başlanıldı.
Bu iki modeli neden farklı ittifak modelleri olarak nitelendirdiğimi açıklayayım önce. Millet ittifakının paydaşları ülkeyi birlikte yönetme iradesi gösteriyorlar ve bu amaçla farklı zihniyetleri asgari müşterekte birleştirmek için yaptıkları birçok çalışmayla prensipler belirliyorlar. Aralarında anlaşmazlıklar, fikir ayrılıkları çıkıyor. Bazen bunlar sert cereyan ediyor ve çözümü zor oluyor. Ayrı ayrı her birinin ülkenin yönetiminde söz sahibi olma iddiaları var. Onları dışarıdan desteklemek eğiliminde olanlar da temel olarak ‘Güçlendirilmiş Parlamenter sisteme’ dönmeyi önceliyorlar.
Cumhur ittifakı tarafı ise sadece seçim ittifakı görüntüsü verse de genişleme sürecine girildikçe bu seçim ittifakı yapısı da tartışılmaya başlandı. Cumhur ittifakında şu ana kadar oluşan durum aslında sanki tek bir parti görüntüsü vermeyi başarıyordu. Yani ittifaktan çok AK Parti etrafında kümelenmiş partiler görüntüsü.
Bu görüntüde yöneten ve yetki-sorumluluk sahibi olan sadece AK Parti gibi görünse de herhangi bir sorumluluk almayan MHP tarafı da politika belirleme konusunda etki olabiliyordu. Zaten AK Parti MHP birlikteliğinin ardından Cumhur ittifakının güvenlikçi dil ve politikaları bazı AK Partilileri bile içten içe rahatsız ediyordu. Ancak MHP’nin yönetimde olma talebi olmadan verdiği desteği de kaybetmeyi göze alamıyorlardı.
Cumhur ittifakı tarafının 21 yıllık AK Parti tarihinde yaşanan politika değişikliklerinin her birini seçmenine bir şekilde kabul ettirebilme başarısı bu birlikteliği de mümkün kılıyordu. Ancak bu başarının temelinde ideoloji kadar etken olan ekonominin kötü gidişi ve AK Partinin kuruluş ideolojisiyle çelişir olması durumu oldukça zor bir noktaya getirmişti.
Millet ittifakı modelindeki arızalar da herkesi memnun etmese de asgari müşterek dairesinde çözüldü. Ancak elbette öncesinde çok zor bir süreç yaşandı, bu zor sürecin atlatılmış olması yaşanırken ortaya çıkan dezavantajları kısmen ortadan kaldırmaya başlamışken bu sefer de Cumhur ittifakı tarafında sancılar baş göstermeye başladı. Ancak Cumhur ittifakı modeli bu sancıları seçmene izah etmek konusunda biraz daha avantajlı. Sorun şu ki seçmen yine de bu modelin bir parçası olmak istemeyebilir.
50.1 hedefinin enfekte ettiği bir seçim öncesi durumla karşı karşıyayız şu anda, AK Partinin HÜDA-PAR ile görüşme trafiği içinde olması, HÜDA_PAR ın tek taraflı destek açıklamasından daha ciddi bir noktaya evrilebilir gibi duruyor. Kulislere bakılırsa Büyük Birlik Partisi tarafı rahatsızlığını dile getirmiş, ama HÜDA-PAR ‘Bizi ilgilendirmez, biz AK Parti ile görüşüyoruz, ev sahibi ne derse o olur’ diyerek biraz önce bahsettiğim modele atıfta bulunmuş.
MHP tarafından şu ana kadar net bir tepki gelmedi ama her an gelebilir tepkinin dozu, nasıl olur bilinmez ama kısa süre öncesinde yaşanan Bursaspor- Amedspor arasındaki maçın ardından “Amed diye bir yer yok” diye tepki veren Devlet Bahçeli’nin, Cumhuriyetle birlikte verilen yer adlarının kaldırılmasını isteyen bir ittifak ortağına tepki vermemesi düşünülemez.
Yine de yanılabiliriz, ancak yanılgımız MHP yönetimiyle sınırlı kalır. MHP kurumsal olarak bu duruma tepki vermezse ya da tevil etme yoluna giderse de MHP tabanının aynı şekilde davranmayacağı kesindir.
Bu açıdan Cumhur ittifakının kimyası her an bozulabilir gibi duruyor. MHP ile birliktelik sonrası oluşan güvenlikçi politikaların Cumhur ittifakını Kürt seçmen nazarında zayıflattığı, daha önce HDP’ye oy vermeyen muhafazakar Kürtlerin oy verdiği AK Parti ile bu seçmenin arasının açıldığı muhakkak. Bu sebeple de HÜDA-PAR’la yapılacak bir ittifakın oydan daha çok bölgedeki psikolojiye yönelik bir hamle olarak düşünülmüş olması mümkün. Ancak bu hamlenin BBP; MHP ve hatta AK Partideki milliyetçi tabanı ve mütedeyyin tabanı da rahatsız edeceği kesin.
Kim bilir belki de Cumhur ittifakı bu genişleme hamlesiyle bir daralma da yaşayabilir. Hatta belki de amaç genişleme değildir, ne dersiniz?
Yorum Yazın