Her insanın parmak izi bile farklıyken herkes neden birbirinin hayatını kopyalar? Birbirinin tıpkısının aynısı olmaya çalışır.
DNA kayıtların, genetik kodlamaların, soy sisteminde yaşanan hayatlar, doğduğun yer, çevren, aile yapın, yetiştiriliş şeklin, hayatı algılama bilincin her şey ama her şey farklıyken, neden hep insanlar başkaları olmaya, başkalarının hayatlarını yaşamaya çalışıyor?
Dikte edilen hayatlar için mi? Reklamlar mı ? bütün bunlara sebep oluyor. Yoksa insanlar zaten buna meyilli mi?
Kendini başkalarıyla mukayese edenler, kendini beğenmeyip başkasının hayatını yaşamak isteyenler, filmlerde, dizilerde, sosyal medyada,çevrelerinde gördükleri hayatları yaşamak için kendi kimliğini yok etmeye çalışanlar, özentilik içinde yaşayanlar, kıyaslamalar yaparak kendini aşağıya çekenler bunu neden kendinize yapıyorsunuz?
Kendinizin bu kadar mı farkında değilsiniz.
Onun gibi güzel olmak, aynı burunlar, aynı göz yapıları, aynı dudaklar, aynı saçlar, aynı fiziğe sahip olmak için kendinden vazgeçişler neden?
Kendinle olan derdin ne? Kendinle olan mutsuzluğun ne?
Başkasının hayattaki güçlü, kararlı, net duruşu,cesareti, aşkı, sevgisi, yaşam şekline hayran olup O olmak istemek ne demek? Neden aynısı olmak istiyorsun?
Neden başkası olmak, onun gibi olmak senin için bu kadar önemli? Kendini neden ret ediyorsun?
Kendin olmaktan, kendini tanımaktan kendini bilmekten aslında sen kendini keşfetmekten neden bu kadar korkuyorsun da gözünü dışarıya çevirip kim olursam kendimi severim , beğenirim arayışı içindesin?
Bir insan yaradılışını nasıl ret edebilir? Bir insan kendine neden bunu yapar?
Kimse başkası olamaz sadece başkası gibi olmuş olur.
Her insan doğduğu an itibariyle muhteşem armağan ve yeteneklerle bu dünyaya gelir. Kimi doğuştan bazı özelliklere sahiptir, kimi büyüdükçe bazı özelliklerini, yeteneklerini keşfeder ve geliştirir, kendini öğrenir. Yaşanan deneyimler, hayattan öğrendiklerin, insanları ya geliştirir büyütür ya da sıkıştırır küçültür.
Kimi başına bir felaket geldiğinde dağılır, hayatı bitmiş gibi hisseder kimi, tamam olan oldu şimdi ne yapıyoruz? der ve yeni eylem planları içinde yaşadığı durumun üstüne çıkmak için harekete geçer.
Kimi insan yaşı ilerledikçe saç renginde, kesiminde, kıyafet seçimlerinde değişiklikler yaparak kendine aynaya baktığında nasıl iyi hissedeceğini, nasıl iyi göründüğünü öğrenir bunu bulmaya çalışır sonunda kendine yakışanı bulur. Kimi der ki yurtdışındaki şu kadının saçının aynısı, şu marka kıyafeti, şu çantayı istiyorum aslında ben aynı o olmak istiyorum der. Yakışmaz ona ,uymaz bunlar ama o onun gibi olmak ister. Çünkü o olduğunda iyi hissedeceğini düşünür ona inanır.
Kimi bir ilişkide aldatıldığında tek kalemde ilişkisini bitirir hiç bir bahaneyi kabul etmez. Kimi olsun ben seni seviyorum der yola devam eder.
Kimi acı çekerek öğrenir kimi daha fazla acıya şüpheye gerek yok der ben hayatıma güven duyacağım insanlarla devam etmek istiyorum der.
Kimi çok duygusaldır ama güçlü gibi davranır, kimi çok serttir ama kalbi yumuşacıktır.
Birilerinin ne zaman ne yapacağını, neye nasıl tepki vereceğini bilirsin. Bazılarının tepki vermesi gereken yerde sustuğunu, sessiz kaldığını görürsün.
Kimi haklarını ararken ortalık yıkar, kimisi haksızlığa uğradığı için kendi iç dünyasına saklanır, kimisi sessizce haklarını alacak şekilde eyleme geçer ve alır.
Kimi ufacık bir olayda pişmanlıklar ve kendini suçlamalarla yaşar, kimi başkalarına büyük zararlar verse de o kişi kendini onaylar ve yaptığı her şeyi hak olarak görür.
Kimi kurban gibi kendine acıyarak başkalarını suçlayarak yaşar, kimi despot olur o kurbanları yöneten olur. Kendini diktatör yapar.
Kimi bir kot t-shirt giyer, at kuyruğunu yapar yola çıkar, öyle büyük bir özgüvenle yürür ki herkes dönüp ona hayranlık ve büyük bir beğeniyle bakar. Kimi moda diye en pahalı, en şık kıyafetleri giyer omuzlar düşük aslında ona uygun olmayan, yakışmayan bir kostüm içinde rahatsız bir şekilde yürümekte bile zorlanır, herkes ona bakar alay eder. İşte burada bir de devreye hain arkadaşlar girer. Çok güzel olmuşsun der. O aynı şekilde güzel olduğunu düşünerek yaşamaya devam eder.
İnsanlar hep başka hayatları kıskanır, başkasının arabası, başkasının evi, başkasının gezdiği yerler eğlenceler içinde olmak ister. Bütün bunlara sahip olmak için borçlar alır, krediler alır aynısını yaşamak ister. Hatta eşlerini , çocuklarını bile aynı kalıplara sokmak isterler.
Hayat bu mudur? gerçekten herkesin kendi kimliğini kaybettiği birbirinin kopyası olan yaşamlar mıdır hayat? Kendinize ne yaptığınızın ne kadar farkındasınız?
Kendiniz olabilme güzelliğini, kendinizle mutlu olabilme gücünü ertelediğinizi biliyor musunuz?
Bir arkadaşım vardı seneler seneler önce sahilde çok muhteşem bir evin önünden geçerken demiş ki buradaki insanlar gibi yaşamak istiyorum. Aradan 1 yıl gibi zaman geçmişti. Bir adamla tanıştı. Bayağı yaşça büyük bir adam. Eşinden ayrılmış, çocukları var. Bizim kızda çok genç. Sevgili oldular. Adam o evin sahibi çıktı, kız havalara uçtu. Peki ne oldu dersiniz? Adam tam bir deli çıktı. Çocuklarına bakıcılık yaptırdı. Kızı devamlı aşağıladı. Araba aldı küfürlerle, kıyafetler aldı duygusal şiddetle burnundan getirdi, ne alsam yakışmıyor, kilolusun diyerek yemeği bile neredeyse yasaklar haldeydi, seyahatlere gittiler uçakta kahve bardağını yanlış tuttu diye tokatlar yedi ve bunun gibi bir çok şeye evet dedi. İsyan ettiğinde adam biraz düzelir gibi davrandı özürler hediyeler tekrar aynı döngüler yaşandı. Kimseye bir şey belli etmedi. İşten ayrıldı. Şirketteki diğer kızlarda hiç bir şey bilmediği için sadece dışarıdan görünene bakıp derlerdi ki, kız hayatını kurtardı adam yaşlı ama olsun. Biz de burada didinip duralım. Milletteki şansa bak.
Şans mı, şanssızlık mı yoksa yapılan seçimler mi? Siz ne dersiniz?
Çocuklarını, eşlerini, kendilerini, kazançlarını karşılaştırıp kıyaslayanlar dikkatli olun neyle karşı karşıya kaldığınızı bilemezsiniz. Ne istediğinizin neyi seçtiğinizin farkında olun.
Bir danışanım vardı, çok tatlı şahane bir kadın ama eşiyle çok büyük bir öfke krizi yaşamıştı. Ayrılık noktasına gelmişlerdi. Bir kaç saat sonra ellerinde şarap kadehleri kahkahalar içinde sosyal medyada fotolarını yayınladı. Hayat dediğin budur, sevdiğin yanında, kadehler havada, kutlamalar peşi sıra diye :) bir notla birbirini deli gibi seven çift fotosuydu görünen. Ama sadece görünendi işte. Dedim ki barışmışsınız şahane. Ahh Füsuncum sen de çok safsın :) hayatım, sanal dünya yalan dünya. Ne yapayım ayrılıyoruz diye mi paylaşayım da bütün kadınlar adamın peşine mi düşsün.
Gerek var mı bunlara? Mutsuzken mutlu gibi yaşamaya, yapılan tüm bu şovlara gerçekten gerek var mı?
Bunun gibi yüzlerce hikaye yazabilirim size.
Hiç bir zaman hiç bir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir. Sadece bunu bilin.
Özenmek, böyle bir adam istiyorum, böyle bir yaşam istiyorum, böyle bir ilişki, böyle bir zenginlik böyle bir iş hayatı, böyle bir güzellik istiyorum derken parmakla gösterdiğiniz o kişiler ve yerlere dikkat edin.
Bazen yaşadığınız ama beğenmediğiniz kendi hayatlarınıza, minnet duyacak pozisyonlara kendinizi getirmeyin. Kendi hayatımda kendim olarak nasıl mutlu olabilirimi keşfedin.
Senin gibi olmak istiyorum der birileri. Nasıl benim gibi olmak istiyorsun? dersin.
Senin gibi güçlü durmak, net olmak, kararlı davranmak, istediğini elde edebilmek der.
Ama hiç kimse düşünmez acaba bu kişi hangi deneyimlerden geçti , neler öğrendi, öğrendiklerini hayatına nasıl bu kadar kararlılıkla geçirmiş ki bu kadar güçlendi. Bunu yaparken dökülen gözyaşlarını yaşanan acıları kimse bilmez. Neler yaşadı bu kişi kimse demez. Bu noktaya nasıl geldi? Hangi kırılma noktaları onu bu kadar hayat içinde güçlü,cesaretli, kararlı ve net yaptı? diye kimse merak etmez de sadece sonuç görülür ve böyle olmak istiyorum denir.
Senin gibi olmak istiyorum diyenler. Olamazsınız. Siz asla başkası gibi olamazsınız. Bir evin 5 kardeşi bile aynı karakterde, aynı bakış açısında değilken sen nasıl aynı olabilirsin? Hiç kimse başkası olamaz olmamalı da.
İşte bu yüzden her insan kendi olabilmeli. Kendi özelliklerini, kendini keşfetmeli. Burası sadece bir yolculuk. Bu yolculuktan keyif almak istiyorsanız kendiniz olmayı keşfetmeli ve bundan keyif almayı öğrenmelisiniz. Duygular farklı, yaşanan hikayeler, deneyimler her şey farklıyken kimse kimseye benzeyemez.
Hayatınızdaki insanlarında sizi başkalarıyla kıyaslamasına lütfen asla izin vermeyin. İzin verirseniz kıyaslandığınız anda büyük bir enerji kaybı yaşar, kendinizi iyice yetersiz ve eksik hissedersiniz ayrıca o kıyaslandığınız insana içten içe öfke duymaya başlarsınız. Onun gibi olmaya çalışırken kendinizi kaybedersiniz.
Çevrenizdeki insanlara ne kendinizi kabul ettirmek, ne beğenilmek, ne sevilmek için kendinizden vazgeçerek yaşamayı bırakın. Buna ihtiyacınız yok.
SEN SEN OLARAK ÇOK GÜZEL VE ÖZELSİN.
SENİN YETENEKLERİN, BECERİLERİN SANA ÖZEL VE ÇOK DEĞERLİ. BUNLARI KENDİ ÖZÜNDE SEN SEN OLARAK NASIL KULLANIP GELİŞTİREBİLİRSİN? buna bak.
Birisinde bir davranış şeklini beğeniyorsun diye onun gibi olmaya çalışmak yerine ben bunu kendi hayatımda kendi bilincim içinde kendime özgü yaşam şeklimle nasıl kullanabilirim? Ne kadarını nasıl hayatıma geçirebilirim? diyebilirsin. Belki sen başka yollar bulacaksın.
Sakin, dingin bir insan gördüğünde bunu nasıl başarıyorsun, ben de öfkemi duygularımı yönetmek istiyorum diyebilirsin. Merak ederek sorular sorabilirsin. Nasıl yaptığını hangi adımlarla bunu gerçekleştirdiğini öğrenmeye çalışabilirsin. Belki onun gittiği yollar sana ışık olacak ve oradan başka yollara geçiş yapacaksın. Belki sen çok daha keyifli bir sakinlik içinde olmanın yeni yollarını keşfedeceksin. Ama senin gibi olmak istiyorum dersen kopyalarsın ama sana yapışmaz bu özellik. Çünkü sen sinir ve öfkeden delirirken, sadece yapmam gereken sakinlik içinde kalmak diyerek kendini sıkıştırır, daha çok sinirli ve agresif olursun. Gibi yaparak,-mış yaparak olmaz. Çünkü sakin değilsin, aslında öfkelisin, sinirlisin. Belki sadece kabul etmen ve bunu sakince yönetmeyi öğrenmen gerek. Sonra o yapıyor ben yapamıyorum demeye başlarsın bu da kendini, varlığını yok etmeye çalışmak demektir.
Aynı şekilde bir başarı hikayesi yaratıldığında onu araştırıp, merak edebilirsin ve bundan sevinç duyarak bunu birileri yaptıysa, başardıysa ben de yapabilirim. Peki ben bunun üstüne ne koyabilirim, neyi farklı yapabilirim? diyebilirsin. Aynı başarı hikayesini o insan gibi yaratmaya çalışmak, aynısını yapmak gerçekten bir başarı olacak mı senin için.Bu senin hikayen mi yoksa onun hikayesinin taklidi mi olacak? Belki sen kendindeki farklı özelliklerle, farklı yollardan, farklı bir şekilde gidecek ve bunu gerçekleştireceksin.
Sadece orada örnek alman gereken şey bir kişi bir şeyi gerçekten isterse bunun bir yolunu kendi iç dünyasında bulur ve gerçekleştirir bilinci olmalı. Peki sen bunun için hazır mısın? ilk sorman gereken soru bu olmalı. Gerçekten istiyor musun? Evetse cevabın yola çık. Adımlar atmaya başla. İşte o zaman belki sen bazı şeyleri daha kolay ve rahatlıkla yapacaksın. Kendinde yeni özellikler keşfedecek bunlarla belki de yeni yaratımlar yapacaksın.
Sonuçta, sana zarar veren iyi gelmeyen bütün duygularını dönüştürebilirsin. Davranışlarını değiştirmeyi öğrenebilirsin. Kendine yeni bir yaşam armağan edebilirsin. Kendine özel hayallerin olabilir. Sana özel olan sana iyi gelecek bir hayat yaratabilirsin.
Sen yeter ki kendini keşfet kendini bul ve kendin ol.
Sana yakışan kıyafetler, yaşamlar var bu dünyada. Nasıl istiyorsan öyle yaşayabilirsin. Başkaları gibi olmak zorunda değilsin. Sana iyi gelen çok daha iyi hissettirecek ilişkiler, dostlar var bu dünyada.
Sen yeter ki başkaları gibi olma noktasından enerjini odağını çek.Kim ne der diye değil, başkaları içinde değil ben ne istiyorum diye yaşamaya başla.
Sen yeter ki bugüne kadar kopyaladığın o hayatları yaşamak için artık kendini zorlamayı bırak. ZORUNLULUKLAR İÇİNDE YAŞAMANIN YÜKLERİNDEN KENDİNİ ÖZGÜRLEŞTİR.
KENDİN OL, KENDİNİ TANI, KENDİNİ YENİDEN KEŞFET. KENDİNİ BUL
Kendi güçlü yanlarını, güzel yönlerini keşfet. Beğenmediğin yanların olacak onları kucaklamayı da öğren. Zayıf yanlarını geliştirebilirsin. Takılı kalma o alanda. Her şeyinle sen sensin, sen olduğun gibi özelsin bunu hep hatırla. Geliştir kendini. Yeni şeyler öğren. Yeni farklı adımlar at . Gerçek ol kendine. Dürüst ol. Sana iyi gelenleri al hayatına. İyi gelmeyen şeyler varsa bırak taşıma omuzlarında. Kendine daha güzel, daha anlayışlı, daha nazik davran ve keyifle bak varlığına. Aynaya her baktığında kendini mutlu hissettiğin o insanı gör.Kendinle mutlu olabilmeyi öğret kendine.
Bil ki güvende, sevgide, aşkta, mucizede, güçte her şey sensin. Sadece başkaları gibi olmaya çalıştıkça sendeki bu güzellikleri, şahane özellikleri yok sanıyor ve bunları dışarıda arıyorsun.
Bu yüzden kendine doğru bir yolculuğa çık.
Ben kimim? sorusunu sor.
SEN SEN OLDUKÇA, NEYİ FARKLI YAPMAN, NEYİ DEĞİŞTİRMEN GEREKTİĞİNİ ZATEN BİLİYOR OLACAKSIN. BAŞKASI GİBİ DEĞİL, SEN KENDİN OLARAK BUNU YAPACAKSIN.
Bir insana yakışan en güzel özellik kalbindeki sevgi ve iyiliktir. Bir de kocaman gülümsemedir.
Ekim ayı herkesin kendi olduğu, kendine uyandığı , kendini özünü bulduğu ve hayatlarının değişimi için kendine izin verdiği şahane bir ay olsun.
Hepinize kocaman sevgiler.
Işık ve sevgiyle kalın.
Yorum Yazın