Şimdilerde çıkan “iktidar cephesi kaynaklı” tartışmalara bir bakar mısınız? “Laiklikle ilgili maddeler Anayasadan çıkarılsın”mış, yoksa bu ülkede Müslümanlar daha “çoooook eziyet” görürmüş…
-Pardon, ne eziyeti gördünüz?
Diye bir soralım değil mi?
-Kadının erkekle eşit eğitim hakkı
-İş yaşamında erkekle aynı fırsata sahip oluşu,
-Siyasette kağıt üzerinde bile olsa! aktif varlığı,
-Medeni yasada güvence altına alınan, evlilikteki hakları
-Erkeğin gerisine düşmeyen miras hakkı mıdır size eziyet eden?
Diye sormayalım mı?
Ey sevgili kadınlar!
Bunları sormazsanız sizi elinizdeki hakları yitirmekten kim koruyacak?
Çocuk yaşta, doğru dürüst eğitim almanıza bile karşı çıkarak, hatta “imam nikahı da olsa olur” deyip, evlendirip, sizi eve kapatıp, “ille de üç çocuk yap, gün yüzü görmeden yaşa” diyenler mi?
İstanbul Sözleşmesini bir anda yürürlükten kaldırıp size “yaşam hakkını” bile doğru dürüst tanımak istemeyenler mi sizi savunacak?
Size hep, “kadınların temel rolü anneliktir, kadınlar aile içindeki sorumluluklar için vardır” diye bakanlar mı sizi kollayacak?
Size her fırsatta ve sadece, “dininizi diyanetinizi bilin, buna uygun giyinin” demediler mi?
-Hangi yüksek okullara gitmeniz, ne gibi ileri eğitimler almanız teşvik edildi? Buluşlarıyla patent alabilmiş kaç kadın var aramızda? -Hemcinslerimiz acaba hangi keşifleri yapıp cilt cilt kitaplar yazabildiler?
-Hakimlikte mi savcılıkta mı kadın kotaları tanındı da Adalet Saraylarında görünür oldunuz?
-Yasa koyucular arasında çok sayıda yer aldınız da sizin haklarınızı düzenleyen yasaları siz kendiniz mi şekillendirdiniz?
-Kocanız “erkek doktora gitme” diye ısrar ediyordu da, on binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca kadın doktordan birini seçebilme şansınız mı vardı?
-Kendi iktidarları döneminde “yüzlerce hapishane yaptırdılar” da “gözünüz arkada kalmadan işe gidebilmeniz için” mahallenizde, sokağınızda kaç kreş, kaç anaokulu açtılar?
“Yaşlı annelerinize babanıza şöyle huzur içinde bakılabilsin” diye, işten artan zamanınızda huzurevlerini gezip gezip hangisinde karar kılabildiniz? Yoksa, yaşamınızı kaygıdan uzak sürdürmede kreşler de huzur evleri de, adım başı yaptırılan camiler kadar “gerekli” değil miydi?
Soruyorum işte, soruyorum size…
-Cevabınız nedir?
Yoksa yine sessiz mi kalacaksınız?
Yoksa, zamanında dünya kadınlarına bile henüz tanınmamışken! o hakları size gümüş tepsinin içinde getirip sunmuş olan Mustafa Kemal Atatürk’ü unutturmayı da sonunda başardılar mı?
-A, anladım, konuşamıyorsunuz…
O zaman sessiz kalsak bile hepimiz “laikliğin ipine sıkı sıkı sarılalım…” Unutmayalım ki “bir oy” da olsa, “seçme hakkımız” hala var!
????????
Çok yerinde ve kapsamli degerlendirmeler…Beyin ölümü gerçeklesmis bir toplumdan maalesef pek birsey beklemek mümkün degil. Keske o « bir oy »umuzun hilesiz bir seçimle bir agirligi olabilecegine inanabilsek!…