Yani latin alfabesi ile yazılınca İbn-i Haldun ırkçı mı oluyor? Ya da tasarruf genelgesi ile “İsraf etmeyin” ayetine uymaya mı karar vermiş oluyoruz? Bunların içerikleri alfabe yüzünden mi anlaşılmıyor?
“Arapların tagallüp yolu ile ele geçirdikleri memleketler hızla harap olmaya yüz tutar”
“Bunun sebebi şudur: Araplar vahşi bir millettir. Vahşilikle ilgili adetleri, bunun sebep ve vasıtaları iliklerine işlemiştir. Bu sebeple vahşilik onların huyu ve cibilliyeti haline gelmiştir.
Araplar sadece ocaklarına ateş taşı yapmak için taşa ihtiyaç duyarlar. Bu taşı bina ve konaklardan naklederler. O sebeple de bina ve konakları tahrip ederler. Sadece çadırlarına direk yapmak için ağaçlara ihtiyaçları vardır. Bu ağaçları bulmak için de binaların tavanlarını bile tahrip ederler.
Şu da var: Arapların tabiatı demek, halkın elinde ne var yok hepsini, yağma ve talan etmek demektir. Bu konuda da herhangi bir sınırları yoktur.
Şu da var: Araplar iş ve emek sahibi olan sanatkarların ve zAnaat erbabının işlerini talan ederler, iş ve emekleri için ne değer verirler ne de bunun bir ücreti ve fiyatı olduğunu düşünürler.
Şu da var: Araplar ahkamla, kanunla ve halkı zarar ve ziyandan menetmekle, insanları diğerine karşı savunmakla ilgilenmez, önem vermezler. Bütün düşünceleri yağma veya ağır vergilerle halkın mallarını ellerinden almaktan ibarettir”
Bu metinlerin orijinali Arapça olarak yazılmış, yazan da bir Arap. Bunları buraya ben yazsam, ırkçı yaftası yememem olası mı sizce? Merak eden Mukaddime adlı eserin 26. Faslına bakabilir. Devamında da benzer şeyler var. Hatta bir başka yerinde de Arapların bütün bu ümrana uymayan davranış ve huylarına rağmen hakikati kabul etme konusunda övüldükleri bölümler de var.
Dediğim gibi metnin orijinali Arapça. Yazanın da milliyeti konusundaki en kuvvetli bilgi Arap olduğuna dair. En azından Diyanet Vakfı kaynaklarına öyle deniyor. Birçoklarına göre de Sosyoloji biliminin kurucusu İbn-İ Haldun.
Şimdi bu yukarıdaki metni Latin alfabesi ile yazılmış şekilde mahreç belirtmeden yazan bir kişi alenen ırkçı oluyor mesela. Ama tabelalardaki gibi Arap Alfabesi ile yazsak metin mübarek bir vasıf mı kazanmış oluyor o zaman. Diyelim ki Arap alfabesi ile yazdık ve sonra o alfabe ile okumayı bilenlerden bir gecede cahilleşmeyen insanlar, bu metni okuyunca yine bunun ırkçı bir metin olduğunu düşünmeyecekler mi mesela. Ne zamana kadar? Yazanın da Arap olduğunu ve o kişinin büyük alim İbn-i Haldun olduğunu öğreninceye kadar değil mi?
Açıkçası mukaddimenin yazıldığı tarihler, milattan sonra 1300’lerin sonlarına tekabül ediyor ve elbette artık durum medeniyet açısından çok daha farklı. Şimdi Arap coğrafyasını dolaşan hemen herkes bilir ki körfez ülkeleri dediğimiz Osmanlı kasabaları şu anda son derece mamur ve kurallar bağlı. Kendi halklarına şeriatla hükmeden bu devletlerin petrolle birlikte parçalanarak oluştukları ve başta İngiltere, şimdi de ABD kontrolünde karar verdiklerini hepimiz de biliyoruz. Ama bu bildiklerimizi de, Arap alfabesi ile yazmadığımız zaman ırkçı oluyoruz işte.
Ama Arapça harflerin değil Kur’an’ın kutsallığı konusundaki fikirlere daha yatkın birisi olarak, o alfabenin de faydalarını görmezden gelmeye karşıyım. Mesela, tasarruf ve israf kelimelerinin Arapça harflerle de okunuşuna bakmakta fayda var. Etimolojik olarak ikisi de aynı kökten geliyor. Hatta 1900 yılında Şemsettin Sami tarafından hazırlanmış Kamus-ı Türki adlı eserde “Tasarruf: idareli kullanma israf etmeme” olarak tanımlanıyor.
Allah’ın Kur’an’da da 17 israf Ayeti ile Müslümanları uyardığını biliyoruz. “Allah israf edenleri sevmez” ayetini bilmeyen Müslüman da zaten yok gibidir. İdarecilerimizin de en çok örnek vermeyi sevdikleri Sahabe, bu sebepledir ki İslam Halifesi Hazreti Ömer’dir. Hazreti Ömer tasarruf ile itibar kazanmıştır yani.
Daha dün açıklanan tasarruf genelgesi ile kamuda israfın varlığını kabul eden, ama yine de bu israfın önemli bir kısmına dokunmadan, konuyu daha çok vatandaşın ihtiyaçları üzerinden değerlendiren bütün idarecilerimize bir kez daha hatırlatmakta fayda var.
Hangi alfabe ile yazarsanız halk asıl bundan incinir:
“Her mescide güzel elbiselerinizi giyerek gidin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” Ya da يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ خُذُوا ز۪ينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُواۚ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِف۪ينَ۟
Yorum Yazın