İnanç Uysal

İnanç Uysal


Müsilaj her yerde!..

Müsilaj her yerde!..

Beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey olduğunu hala anlamadı. Kızılderililer meseleye fazla iyimser bakmış sanırım. 

Çocuklarına en iyi geleceği sunmak için en iyi okullara gönderen, onlara bütün hayatları boyunca yetecek kadar servet bırakmak için deli gibi çalışan beyaz adam onlara yaşayabilecekleri bir dünya bırakma konusunda aynı derecede hassas değil ne yazık ki. Satın alınması mümkün olmayan şeyler konusunda umursamaz davranmaya devam ediyorlar. Neden mi bahsediyorum? Başlangıç için ‘musilaj’ üzerinden çevre meselesi diyelim. 

Müsilaj üzerinden bütün bir insanlık geleceğimizi kaybediyor olduğumuz gerçeği ile karşı karşıyayız aslında. Ama bunu kabul edersek günlük menfaatlerimizden vaz geçmemiz gerekiyor. Ve bu ruh halimiz ne yazık ki sadece çevresel değil…

Aslında bu musilaj işi sadece bir çevre konusu değil; en azından ülkemiz için. Mesela medyada da ciddi bir müsilaj sorunu var gibi görünüyor. Her gün yeni bir iddia ile medya mensuplarının akçeli işlere bulaştıklarına dair söylentiler dolaşıyor ortalıkta.

Henüz hepsinin iftira olduğunu kabul edebiliriz. Ama mesela asla iftiraya girmeyecek kesin müsilaj verileri var elimizde, tıpkı denizleri kirleten orijinali gibi gözle görülüp elle tutulur cinsinden. Medyanın yandaş tarafındaki birçok arkadaşın orijinal hallerinin ve fikirlerinin nasıl büyük bir değişime uğradığını biliyoruz örneğin. Ya da karşı mahalleden nasıl sadece muhalefet etmek iç güdüsüyle vicdana sığmayan haksızlıkların yapıldığının.

Çoğunu tanıyorum, böyle insanlar değiller. Her iki tarafın egemen bakış açılarına boyun eğdiler. Orada olmak için hayatları boyunca kabul ettikleri ve savundukları değerleri esnettiler hatta bazıları çiğnediler. Elbette iktidarın yanında yer almayı tercih edenler mesleğin ruhuna da tamamen aykırı bir hal aldılar…

Dedim ya birçoğunu tanıyorum. 20 yıl önce tartışmasız bir şekilde bu hükümetin karşısında durması gerekenlerin bugün geldiği noktayı görüyorum. İşte o nokta da birçok açıdan toplumsal müsilaja neden oluyor. 

Bütün bu izlenimlerin ardından geçtiğimiz günlerde Akit Gazetesi tarafından atılan manşete de değinmek istiyorum. O manşet bize her türlü kirlenmenin bir kutsalın arkasına nasıl saklanabileceğini gösteriyor…

“Ümmetin sesi Akit’i susturamazsınız…” 
Açıkçası iki taraf arasındaki davayı bilmiyorum ama İBB’nin Akit grubuna karşı bir haciz işlemi gerçekleştirdiği anlaşılıyor. Belki de konuyla ilgili haberlerdeki gibi bu haciz işlemine gerek yoktur, hatta belki de gerçekten İBB ve Başkanı kendisi gibi düşünmeyen Akit grubunu cezalandırmak istemiş, özgür basın söylemlerinin hilafına davranmıştır.. 
Dedim ya detayları bilmiyorum. Akit grubunun bu tip iddialarını da normalde ciddiye alabilirim. Ama işte o manşet olmasa…

Kendisini ‘Ümmetin sesi’ diye lanse ederek gazetecilik vazifesini dahi bir Siyasal İslamcı faaliyet haline dönüştürme çabası. Bu çaba ile sadece Siyasal İslamcıları değil, İslamî hassasiyete sahip herkesi ajite etme gayreti. 

Tamamen parasal, alacak verecek temalı hukuki bir konuya din üzerinden bakmak ne kadar samimi olabilir ki? Hatta bu bakışı kendisini dinin temsilcisi karşıdakini de din düşmanı olarak lanse etme niyeti iyi bir amaca hizmet edebilir mi?

Bugün bu tip değerlerin sömürüsü, dün Cumhuriyet değerlerinin sömürüsü, değişen bir şey yok. Hepsi bir çeşit kirlenmeye işaret ediyor. Basitçe mesleğinizi yapıyor olsanız bunlara gerek olmayacak ama yapmadığınız için yarattığınız müsilajın üzerini örtmek için bu tip fırsatları bulunca pervasızca kullanmayı tercih ediyorsunuz

telif

Makale Yorumları

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar