Merhabalar,
Hayatımızın tatsız ama uzunca süredir de kaçınılmaz bir parçası haline gelen pandeminin ana konumuz olan gayrimenkul üzerindeki etkilerini fiyatlar, tercihler ve alışkanlıklar bazında konuşuyoruz. Bu hafta ise gelin, rotamızı çalışma alanlarına ve bu alanların bize etkilerine doğrultalım.
Çok bilindik ve aile içerisinde üzerine sıkça tartışma yaratan bir kavram vardı salgından önce; "Eve iş getirmek..."
Aslında bunun tam tersine hareket etmeye çalıştı herkes yıllar yılı. İş yerlerimize sevdiklerimizin fotoğraflarını, uğurlu kupamızı veya çocuklarımızın okulda boyadığı resimleri götürerek, evimizi ofisimize taşımaya uğraştık. Çalışma ortamımıza kendimizden bir şeyler katmaya, kendimiz adına özel kılmaya çalıştık. Ofisler de biz alışkanlıklarımızı yaratmaya çalışırken, yıllar boyunca evrildi durdu. Büyük metrekareli, çalışana özel kapalı odalı ofis tasarımları, CEO’nun bile açık ofiste oturduğu yeni bir modele dönüştü. Ortak çalışma ve paylaşımlı masa konsepti bir yandan şirket verimliliğini arttırmayı hedeflerken öte yandan metrekareyi ve böylelikle de giderleri düşürüyordu. Global ve çok uluslu firmalar, bazı departmanlar bazında kısmî veya tümden evden çalışma prensiplerini hayata geçirmeye başlamıştı ki, pandemiyle evden çalışma kavramı ailenin çalışan çalışmayan tüm kesimini derinden ve geri dönüşsüz olarak etkiledi.
Her evde, olanaklar doğrultusunda ebeveynler için iş, çocuklar için ders çalışma alanları oluşturuldu. Aslında daha önce hiç düşünülmemiş fonksiyonlar için kafa yoruldu, alışverişler yapıldı. İş yerinde karşılaştığımız profesyonel ofis mobilyaları evlerimize girmeye başladı. Mobilyaların teslim süreleri ve fiyatları doğrultusunda, ikinci el ve kiralık mobilya kavramı da bu süreçte daha aranır kelimeler olmaya başladı arama motorlarında ve arkadaş sohbetlerinde.
Aslında bu haftaki yazımın konusu da yine arkadaşlarımın ofislerini taşıma sürecinde başlarından geçenler üzerine belirlendi. Uzun yıllar kurumsal bir iş hayatı yaşayıp, sonra kendi işlerini kuran bu hikâyenin kahramanları online tabanlı bir iş yapıyorlar. Yani pandemi sürecinde büyüyen az sayıdaki iş kollarından birinde faaliyet gösteriyorlar. Bu nedenle geçtiğimiz yıl ciddi bir istihdam artışına gitmeleri gerekmişti. Dolayısıyla daha büyük çalışma alanı ihtiyacı doğdu. Yeni ofislerini tuttular, içeride önemli tadilatlar yaptılar. Ofis mobilyaları dışında her şey hazırdı. Fakat mobilyaların teslim tarihinde 2 ay gecikme görünüyordu. Sektörleri dolayısıyla bu süreçte tamamen evden çalışabildikleri için başta bu aksaklığı pek önemsemediler. Fakat yurtdışındaki en önemli müşterilerinden birinin Türkiye seyahati yapacağını ve ofislerini ziyarete geleceğini bildiren e-postayı almalarına kadar sürdü bu durumları. Ofislerini toplantı yapmaya hazır hale getirmeleri için bir haftadan az vakitleri vardı artık.
Neyse ki "ofis mobilyası kiralama hizmetiyle" bu acil durumun üstesinden gelmeyi başarmışlar. Son derece profesyonel bir hizmet aldıklarını, çalıştıkları kiralama şirketinin klasik makam odalarından modern ofis takımlarına ve toplantı odasına geniş ürün yelpazesiyle sunum yaptığını ve 3 gün içerisinde de tüm mobilyaların gelip kurulduğunu memnun bir şekilde anlattılar. Bu vesileyle hem müşterilerini hakkıyla ağırlamış ve toplantıyı başarıyla organize etmişler hem de 2 ay boyunca gerçek mobilyalarının teslimine kadar ofisi işlevsiz durumda beklemekten kurtarmışlar. Son olarak yeni mobilyaların teslim tarihinden önce kiralanan ürünlerin iade alımları da yapılmış. Böylece panik yaratacak bir kriz kolayca çözülmüş.
Aslında ofisin açılış tarihine yetişmeyen ofis mobilyaları için bazı firmalar, kendi ürünleri gelene kadar durumu kurtarabilecek geçici ürünler tedarik edebiliyorlar. Ancak pandeminin bir diğer etkisi de uzun bekleme süreleri ile bu stokların bir hayli azalması. Bu hikâyeyi dinlerken hizmetin ücretini sormadım. Çünkü onlar için bu iş, durumu kurtarmaya yönelik bir acil durumdu. Ama bu tarz şirketlerin normalde 24 aylık kiralamalar yaptıklarını ve şirketler için de tek seferde yapılacak yüklü bir harcamayı düzenli bir gidere döndürme avantajı sağladığını söyleyebilirim. Bu durum onlar için hoş bir anı benim için de yeni bir sektör tanıma şansı oldu. Şirketlerin su sebili, kahve makinesi, temizlik aletleri, yazıcı gibi ürünleri belli bir kullanım taahhüdü ile kiraladıklarını ve ürünlerin her türlü bakım, onarım yükümlülüklerinden kurtulduklarını biliyordum. Mobilyalar için de benzer uygulama olduğunu yeni öğrendim ve sizlerle paylaşmak istedim.
Ancak bu noktada benim asıl ilgimi çeken konu, ofislerdeki mobilyaların kiralık ya da şirkete ait olmasından ziyade sağlıklı ve güvenilir olmaları. Hepimiz biliriz, ofiste gün boyu bilgisayar karşısında oturmaktan sırt, bel ve boyun problemleri sıklıkla yaşanır. Aslında bir doğru sandalye seçimi ile bu işin önüne geçilebilecekken, bu detaylar işverenler tarafından atlanır. Halbuki görünüm itibariyle ofiste hiçbir masraftan kaçınılmamıştır. Bu sorunları en baştan engellemek, çalışanlara konforlu bir ortam yaratmak mümkün... Peki mobilyaları daha sağlıklı ve güvenli seçmek çok mu masraflı?
Yazımın başında bahsettiğim "yeni dünya düzeni"nin yaşam alanlarımıza en büyük etkisi çalışma işlevlerinin git gide daha merkezi bir konum alması oldu. Fazlasıyla ‘esnekleşen’ çalışma şartları çalışma sürelerini, mekanlarını ve şekillerini de çeşitlendirmiş durumda. Peki vücudumuz da bu kadar ‘esnek’ mi? Aslında bir çoğumuzun evi profesyonel çalışma için donatılmamış durumda. Bir de buna yanlış mobilya tercihleri eklenince, bazı sağlık sorunları kaçınılmaz olabiliyor. Gitgide hareketsizleşen yaşamlarımızın yanı sıra, kaçımız "evde çalışma konsepti" için gerekli ve yeterli çalışma alanı standartlarına sahibiz? Peki bu süreçte bizi koruyabilecek sağlıklı çalışma alışkanlıkları nelerdir? Alışkanlık, diyorum çünkü farkında olmadan uyguladığımız çalışma stillerimiz, aslında ortamın havası (taze hava ve iklimlendirme), ışık ve ses düzeyi, mobilyaları kadar önemli bir konu. Önümüzdeki hafta, kaldığımız yerden çalışma alanlarına yönelik doğru bilinen yanlışları ya da hiç bilinmeyen doğruları uzman görüşleriyle sizlere aktaracağım.
Önümüz bayram, sağlıklı huzurlu ve sevenlerin kavuştuğu güzel günlerimiz olsun.
Haftaya Görüşmek Üzere
Yorum Yazın