Suriye’deki gelişmelerden sonra iktidar zafer kazanmış, muhalefet ise yenilmiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. CHP Genel Başkanı Özel’in, bazı açıklamaları iktidara, CHP’yi de Esat ile birlikte kaybetmiş gibi gösterme fırsatı verdi. Son anketlere bakılınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ekonomide ve siyasetteki sorunlara rağmen CHP’ye yönelik suçlamalarının etkili olduğu görülüyor.
CHP Dış Politika Danışma Kurulu üyesi, diplomat ve siyasetçi Onur Öymen, kritik bir dönemden geçildiğini belirterek, “Suriye’deki gelişmeler tüm komşularını etkiler. Bazı ülkeler bundan medet umabilirler. Onun için çok dikkatli olmak lazım.” uyarısında bulundu.
Öymen’in, Suriye’deki gelişmeler ve iç politikaya yansımalarına ilişkin Muhalif’e değerlendirmeleri şöyle:
Türkiye, Suriye’deki gelişmelerde başoyuncu olarak gösterildi. Esat’ın devrilmesi, Türkiye’nin zaferi mi aynı zamanda?
ÖYMEN -Birinci öncelik, Suriye’de ne olduğunu ve ilerde olumlu olumsuz neler olabileceğini görmek olmalı. Bundan kim parsa toplar gibi tartışma hem Türkiye’ye yakışmaz hem de uluslar arası ilişkilerin tabiatına uymaz. Bizim geçmişimiz ve geleneklerimiz bu yoldaydı. Mesela Kıbrıs Harekâtı’nda Ecevit ve Erbakan hükümetinin sağladığı başarı üzerine hiç kimse, “Bu benim başarım, senin başarın” diye bir tartışma açmadı. Onun için Türkiye bu gibi konularda devlet olgunluğuyla hareket etmiştir daima. Şimdi de öyle yapmak lazım bence.
Suriye’deki mevcut tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ÖYMEN - Kapsamlı doğru bir değerlendirme yapmak için biraz daha beklemek, taşların yerine oturmasını beklemek lazım. İlk günün heyecanıyla yapılacak değerlendirmeler eksik olabilir. Biz işin ilkeleri üzerine durmalıyız. Türkiye, Suriye’de nelerin olmasını bekliyor? Türkiye bu gelişmelere nasıl katkıda bulunabilir? Bunun dışında değerlendirme yapmak bence erken olur.
“Ortadoğu’da tahmin yapmak risklidir”
Üniter bir devlet yapısının ortaya çıkmasını bekliyor musunuz?
ÖYMEN - Ortadoğu ülkelerinde geleceğe yönelik tahminler yapmak çok risklidir. Hiç beklemediğiniz gelişmeler olabilir. Mesela Mısır’la Suriye’nin birleşmesinden sonra bir birleşik Arap cumhuriyeti kuruldu. İnsanlar büyük heyecanla yorumlar yaptılar. Kısa bir süre sonra dağıldı. Onun için Ortadoğu’da bu gibi gelişmeler konusunda ihtiyatlı olmak lazım.
Dışişleri Bakanı ve MİT Başkanı’nın görüşmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
ÖYMEN - Başka ülkelerin de öyle temasları olmuş, hâlâ da oluyor. Karşı tarafa mesajlarınızı verme açısından, onların beklentilerini öğrenme açısından bu gibi temaslarda fayda var. Bunu kamuoyuna bu kadar göstererek yapmak doğru muydu, değil miydi, o ayrı bir konu. Ama her halükarda uluslar arası ilişkilerde böyle temaslar hele böyle kritik dönemlerde önem taşımaktadır.
Cumhurbaşkanının, “Tarihin doğru tarafından yer aldık.” diye bir ifadesi var. Bunu nasıl okumak lazım?
ÖYMEN - Kimin doğru tarafta yer aldığını, kimin yer almadığını, ilerde tarih yazacak, tarihçiler yazacak. Şimdiden kestirmek kolay değil. Bundan sonraki gelişmelere bağlı. Onun için çok dikkatli olmak lazım. Baksanıza daha ilk günlerde bile Suriye’nin bazı bölgelerinde çatışmalar var, bunlar neye yol açacak? Hepsi makul bir çizgide anlaşacak mı? Bunları zaman gösterecek. Böyle hükümler vermekte çok aceleci olmamak lazım bence.
“Sığınmacıların dönmesi Suriye’nin de lehine”
Suriyeli sığınmacılarla ilgili nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?
ÖYMEN - Bu insanlar oradaki çatışmalar sonucunda Türkiye’ye geldiler. Normal koşullarda yaşayan bir ülkenin iş arayan vatandaşları gibi gelmediler. Almanya’ya Türk işçilerinin gidişi farklıydı. Bunları kıyaslamak mümkün değil. Savaş koşullarında geldiler. Bunların özlemi de her halde savaşın bitmesi, yeniden barış ortamının, yaşanacak bir ortamın yaratılması ve bundan yararlanarak ülkelerine dönmeleriydi.
Buna benzer bir gelişme Kuzey Irak’ta da olmuştu. Saddam’ın Kuzey Irak’a bir harekâtı sonrasında, yüz bin civarında Iraklı, dağlar, tepelerden panik halinde Türkiye’ye geçmişlerdi. Bunların geri dönmesi bir yıl içinde sağlanabildi.
Iraklıların hepsi döndü mü?
ÖYMEN - Hemen hemen hepsi döndü. Çünkü dönmelerini sağlayacak ortam onlar açısından ortaya çıkmıştı. Belki birkaç tanesi Türkiye’de kaldı. Bir kısmı Amerika’ya, Avrupa’ya gitmek istiyordu. Ne kadarı gitti bilmiyorum ama onların içinden mühendis, doktor ve kimyagerleri aldılar. Onun dışındakilerin tümü Irak’a döndü.
Suriyeliler için de bu şartlar oluşabilir mi?
ÖYMEN - Suriyelilerin de ülkelerindeki şartlar oluştuğunda dönmesi gerekir. Bir kısmı burada kalmayı isteyecektir onları da zorla göndermek gibi yaklaşımımız olmaz. Ama önemli bir bölümünün ülke şartları oluştuğunda dönmek isteyeceklerini düşünüyorum. Türkiye’de edindikleri tecrübeleri Suriye’ye taşımaları, Suriye’nin de, Türkiye’nin de yararına olacaktır. Büyük çoğunluğunun geri dönmesi, hem onların lehinedir hem Suriye devletinin lehine olacaktır hem de Türkiye’nin lehine olacaktır. Önemli olan onların Türkiye hakkında iyi izlenimle dönmeleridir. Biz de geri dönecek olanlara bu izlenim için gayret sarf etmeliyiz. Onları istenmeyen insanlar olarak takdim etmek bence yakışık almaz. Bu insanları palas pandıras ülkelerine gönderiyor gibi izlenim yaratmamız doğru olmaz. Kendi ülkelerine dönmelerini isteriz, onların vatanıdır. Orada geçmişleri vardır, gelecekleri olacaktır. Yeni Suriye’nin oluşumunda katkıları olacaktır. Bu bakımdan onları olumlu bir şekilde değerlendirmek lazım. Ama Suriyelilerin yeri Suriye’dir. Nasıl Türklerin yerinin de eninde sonunda Türkiye olacağı gibi.
Cumhurbaşkanı’nın Suriye konusunda CHP’ye ağır eleştirileri oldu. CHP nerede hata yaptı?
ÖYMEN - Bence CHP’nin izlediği politika, Fas’ta Sosyalist Enternasyonal’deki açıklamalar bence makul görüşlerdir. Bunlara itiraz etmek bence pek isabetli olmaz. Mesela Genel Başkan diyor ki, Irak ve Libya’daki hatalar tekrarlanmamalı. Bunun aksini söyleyebilir misiniz? Demokrasi ve barış içinde bir devlet oluşturulmalı diyor. Bunu da herkes savunur. Bir geçiş hükümeti oluşturulması gerektiğini söylüyor.
Ümit ediyoruz ki, Türkiye’nin beklediği ve CHP Genel Başkanı’nın da açıkladığı gibi, bütün Suriyelilerin katılımıyla ortak bir irade ortaya çıksın. Bunlar Türkiye’nin beklentileri, tam böyle olacak mı olmayacak mı göreceğiz. Muhalefetin haklı eleştirilerine hükümet cevap verecektir. Normal demokrasilerde işler böyle oluyor ama Suriye politikasını başından beri yapılan hataları söylemezlik edemez CHP.
CHP, Esat ve Baas yanlısı olmakla suçlandı.
ÖYMEN - Bunlar ciddiye alınacak şeyler değil. Şunun için değil. Esat’ın nasıl bir rejimin başında olduğunu dünya biliyor, tartışmaya bile gerek yok. Bütün devletler, diğer devletlerle iyi ilişkiler kurmak isterler ama bu, o devletleri tümüyle benimsediği anlamına gelmez. CHP gibi Atatürk’ün kurduğu, demokrasiye, insan haklarına, laikliğe inanmış bir partinin Esat rejimini savunması gerçeklere uymaz.
“Terör örgütlerinin tasfiye edilmesi gerekir”
Terör örgütleriyle ilgili nasıl bir süreç bekliyorsunuz?
ÖYMEN - Oradaki terör örgütlerinin tamamen bertaraf edilmesi gerekir. Terör örgütlerinin varlığını sürdürdüğü bir Suriye aslında çok sorunlarla yüklü bir Suriye olur. Hem Suriye hükümetinin hem de Suriye’nin dostu olan ülkelerin oradaki bütün terör örgütlerinin tamamen tasfiyesini desteklemeleri lazım. Terörden medet umarak siyasi, ekonomik avantajlar sağlamak isteyen ülkeler varsa, bunlar Suriye’nin de bölge ülkelerinin menfaatlerine hizmet etmiyor demektir.
Suriye’de devlet yeniden kurulacak, yeni bir anayasa yazılacak. Bu konuda Türkiye’nin nasıl bir katkısı olabilir?
ÖYMEN - Benim kanaatimce geçiş döneminde Suriye’nin anayasasını bizzat Suriyeliler hazırlamalı. Yanlış telkin ve baskılarla hazırlanan anayasalar çok iyi sonuçlar vermedi dünyada. Mesela İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’nın anayasasını, işgal kuvvetlerinin komutanı Mac Arthur’un hukuki subayları hazırladı. Bugün hâlâ o anayasa yürürlükte.
Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki anayasasını, İngiltere’de toplanan müttefik devletlerin uzmanları hazırladılar. Almanya, ufak tefek değişiklik yaptı ama bugün yürürlükte olan anayasa budur. Almanların katılmadığı toplantılarda hazırlandı anayasaları. Böyle şeyler oldu. Irak’ın anayasası nasıl hazırlandı? O da araştırılmaya değer. Irak’ın anayasasında öyle hükümler var ki, demokratik ülkelerde pek örneğini görmediğimiz hükümler. O bakımdan hem bölge hem dünyadaki geçmiş tecrübeleri dikkate almamız lazım.
Yeni dönem ne gibi riskler taşıyor?
ÖYMEN - Kritik bir dönemden geçiyoruz. Biz Suriye meselesine sadece Suriye olarak bakarsak, yetersiz değerlendirme yapmış oluruz. Çünkü buna benzer durumlar Irak’ta yaşandı, yaşanıyor. Vaktiyle, Azerbaycan’da yaşandı. Topraklarının yüzde 20’si Ermenistan’ın işgali altındaydı. Gürcistan’dan bazı bölgeler koparıldı. Kırım, Ukrayna’dan koparıldı. Moldova’da benzer durumlar var. Libya, Sudan bölündü.
Bazı gerçekleri bizim unutmamamız lazım. 11 Eylül saldırılarından sonra, NATO’nun o zamanki Avrupa Kuvvetler Komutanı Wesley Clark’a, Pentagon’daki general arkadaşları, kendilerine, beş yıl içinde yedi ülkenin hükümetlerinin devrilmesi görevinin verildiğini söylüyor. Clark, bunu daha sonra açıkladı. Bu ülkeler İran, Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan.
İran belki şimdilik kendini kurtardı. Ama diğerlerinin durumu ortada. O bakımdan bu gibi tarihi belgeleri de dile getirmemiz, üzerinde düşünmemiz lazım. Suriye’deki gelişmeler tüm komşularını etkiler. Bazı ülkeler bundan medet umabilirler. Onun için çok dikkatli olmak lazım. Bizim çok tecrübeli bir dış politikamız var. Yüz yıllık, onun öncesinde altı yüz yıllık tecrübe var. Onun için Türkiye gelişmelere göre ülkemizin çıkarlarını, tarihi gelişmeleri düşünerek değerlendirme yapmalı.
Yorum Yazın