Fransa’nın başkenti Paris’te yapılan, dünya çapındaki izleyicileri hayrete düşüren, kural tanımaz olimpiyat açılışı geçtiğimiz birkaç gün öncenin en çok konuştuğu konu oldu. Maviye boyanmış neredeyse çıplak bir şarkıcı, sarışın sakallı travesti kraliçe, İsa Mesih'in 13 havarisinin travestiler tarafından canlandırılması gibi çılgın düşünceler pek çok eleştiri aldı. Fransa Katolik Kilisesi piskoposlarından, Büyük Aile Platformu’na, Dünya Müslüman Âlimler Birliği’nden Rus gazetecilere kadara birçok kesimden tepki alan Olimpiyat organizasyonuna bir eleştiri de İklim Uzmanlarından geldi.
Tarihin “en yeşil” olimpiyatını düzenleme iddiasında bulunan Paris maalesef hedeflerinden geri adım atmak zorunda kaldı. Aynı Paris’te 2015 yılında “dünyanın artık daha fazla ısınmaya tahammülü yok o neden ile her alandaki tüketim dolayısıyla emisyonlar azaltılmalı” denilmiş ve bugün OLİMPİYATA katılan hemen tüm ülkeler de bu anlaşmanın altına imza atmıştı.
Paris, olimpiyatlara hazırlanırken İklim Krizine yönelik olarak tarihi ve daha önce hiç görülmemiş devrim niteliğinde bir organizasyon vaat etti. Ne de olsa Paris İklim Anlaşması’nın üzerinden sadece 8 yıl geçmişti. Ve Fransa’nın emisyonları düşürme konusunda ciddi vaatleri vardı. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo'nun “Oyunlar ya çevre dostu olacak ya da gerçekleşmeyecek” açıklaması da bu vaatlerin en önemli teminatı oldu.
Organizatörler karbon emisyonlarını azaltma çabalarında ciddiydiler. Oyunların beklenen karbon ayak izini ölçtüler, enerji verimlilikleri yoluyla emisyonları azalttılar, mevcut tesisleri kullanarak yeni inşaatları sınırladılar, bisiklet yolları eklediler, yakıtla çalışan jeneratörlerin kullanımını en aza indirdiler ve madalyalar, podyumlar ve etkinlik materyallerinin çoğu için sürdürülebilir şekilde üretilen mallar tedarik ettiler. Belki de en önemlisi, sürdürülebilirlik çalışmalarından her fırsatta bahsettiler. Önlerine de hedefler koydular. Uzunca bir süre Londra Olimpiyatlarındaki emisyonların yarısı kadar salım olacağı söylendi. Ardından Rio’nun ortalaması yarısı kadar denildi ki Rio’nun emisyonları ise daha yüksek.
Neydi o söz edilen Olimpiyatların emisyonları hatırlayalım; 2016 Rio 3.6 milyon ton, 2012 Londra 3.4 milyon ton. 1992-2020 yılları arasında düzenlenen 16 olimpiyat oyununun en sürdürülebilir olanı 2002 Salt Lake City(ABD). İkinci sırada da 1992 Albertville (Fransa). Bu iki olimpiyatta kış olimpiyatları idi. En sürdürülebilir yaz olimpiyatı ise 1992 Barselona (İspanya). Covid-19 salgını nedeniyle seyircisi olmayan 2020 Tokyo ise 1,9 milyon ton emisyon yapmıştı.
İsviçre’deki Lozan Üniversitesi’nin Coğrafya ve Sürdürülebilirlik Bölümünün 2024 Paris Olimpiyatlarının sürdürülebilirliğini incelediği ancak henüz sonuçlandırmadığı çalışmasının ön raporuna göre, bu son olimpiyatlar en sürdürülebilir olanlar arasına giremiyor. Yani listenin başlarına yakın bile değil. Londra’dan biraz daha iyi olduğu söylenebilir. Ancak oyunların boyutunun ve gelen ziyaretçilerin ciddi bir karbon ayak izi yaratması bekleniyor.
Paris’in bir emisyon hedefi vardı aslında, fakat birkaç hafta önce sessizce geri adım attılar. Satılan biletler ile birlikte ziyaretçi sayısı belli olunca olimpiyat hedefleri ile birlikte iklim taahhütlerinden de geri adım atmış oldular. Önceki Oyunlarda, biletler ilk önce yerel sakinlere sunulmuş ve bu da yurtdışındaki kişilere sunulan bilet sayısını sınırlamıştı. Oysa Paris'te, biletler, insanların her yerden aynı anda satın alabilmelerine olanak tanıyan merkezi bir platformda sunuldu ve bu, diğer Olimpiyatlara kıyasla Paris'e akın eden uluslararası ziyaretçi sayısını arttırdı.
Olimpiyatları izlemek için 190 dan fazla ülkeden Paris’e akın eden 13 milyona yakın kişinin yediği, içtiği ve kullandığı ulaşım yolu. Onca insanın başta plastik olmak üzere kilolarca atıkları. Organizasyon kısmındaki inşaatlar, güvenlik için imal edilen polis bariyerleri ve tabi ki onlarca takımın Sen (Seine) nehri üzerindeki geçit töreni sırasında harcanan fosil yakıt yani petrolün tüketimi söz konusu burada.
Emisyonların en büyük sebebi özellikle uçak ile gelen uluslararası ziyaretçiler. Hazırlanan raporlar gösteriyor ki hiçbir Olimpiyat bu sorunu ele almamış. Fakat 2015 yılında BM ülkeleri tarafından kabul edilen Paris anlaşması ile emisyonların azaltılmasında özellikle ev sahibi şehir samimi idiyse bu sorun burada ele alınmalıydı. Dünya karbon emisyonlarını azaltma konusunda ciddiyse, Olimpiyatlar da diğer birçok şey gibi daha da değişmek zorunda kalmalı. Önümüzdeki olimpiyat organizasyonları 2028 Los Angles (ABD), 2032 Brisbane (Avustralya) ‘da. Dünyanın neresinde olursanız olun bu iki şehre gidebilmek için uçağa binmek gerekiyor.
Tabi ki bu organizasyonun “yeşil” olduğunun düşünülmesi içim bazı girişimler öne çıkarıldı. Vegan ve vejetaryen yemek seçenekleri sunuldu, emisyon hedefi sık sık tekrarlandı. Ancak asıl sorun şu ki;
Olimpiyatlar sürdürülebilir şekilde düzenlenemeyecek kadar büyük.
Örneğin, Olimpiyatlarda yaklaşık 10 bin atlet yarışıyor. Bu yarışçılar için yaklaşık 400 bin yani, atlet sayısının 40 katı görevli insan var. Gönüllüler, antrenörler, güvenlik gibi gibi..Buna ilaveten 13-14 milyon ziyaretçi oyunları izlemeye geliyor. Yani gösterinin esas aktörleri olan atletler azınlıkta. Gerisi büyük bir kalabalık.
Lozan Üniversitesi Coğrafya ve Sürdürülebilirlik Bölümünün genel olarak Olimpiyatlar ile ilgili bulguları ise şöyle;
Olimpiyatların “yeşil” veya “sürdürülebilir” olduğuna dair söylemlerdeki artışa rağmen olimpiyatların sürdürülebilirliği aslında azalıyor. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin ve organizatörlerin söylediklerine inanırsanız olimpiyatların giderek daha sürdürülebilir hale geldiklerini düşünebilirsiniz. Fakat eğilim aslında aşağı doğru.
Bunun birkaç nedeni var. İlk olarak olimpiyatlar sürekli büyüyor ve büyüdükçe de kaynak tüketimi artıyor. Daha fazla spor varsa daha fazla stadyum gerekir. Daha fazla seyirci uçarsa karbondioksit salımı artar. Daha büyük stadyumlar daha fazla otel daha büyük ulaşım kapasitesi gerekir. Dolayısı ile büyüme önemli bir eğilim.
Ve ayrıca yerlerinden edilen onlarca insan. Bu da çok ayrı bir mesele. AP’nin haberine göre, sırt çantaları ve küçük çocuklarıyla Paris sokaklarında uyuyan yüzlerce kişi, Perşembe günü silahlı polisler tarafından otobüslere bindirilerek şehir dışına çıkartıldılar. Bu kişiler 2024 Olimpiyatları'nın açılış töreni öncesinde şehirden sürülen göçmenler ve evsiz gruplardı. Büyük ölçüde Afrikalı göçmenlerden oluşan grup, Fransız hükümeti tarafından otobüslerle şehrin dış kesimlerine en azından oyunların sonuna kadar geçici konaklama yerlerine doğru yola çıktılar.
İklim Değişiyorsa Olimpiyatlar da değişmeli;
Anlaşılıyor ki, Olimpiyatların daha sürdürülebilir olmasının önündeki en büyük engel, organizasyonun giderek büyüyen boyutu. O neden ile birincisi, etkinliğin boyutunu küçültmek gerekiyor. Daha az seyirci daha az karbondioksit emisyonu anlamına geliyor o neden ile ziyaretçi sayısına belki bir kota uygulanmalı. Çok düşük fiyatlarla kıtalararası trenler kiralanması, ayrıca, "sıfır yeni inşaat" ve "%100 vejetaryen yemekler" hedefleyerek inşaat ve ikram konusunda da öneriler yapılıyor uzmanlar tarafından.
Televizyon ve sosyal medya sayesinde, Paris’ten uzakta yaşayanlar olarak Oyunlara gitmeden de gerçek zamanlı olarak Olimpiyatları takip edebiliyoruz. Aslında 2020'de düzenlenen Tokyo Olimpiyatları (1.9 milyon ton emisyon) Covid salgını nedeniyle uluslararası hayranlara sahip değildi ve Dünya bundan daha iyi durumdaydı o neden ile gelecekteki oyunların kapsamı yeniden düşünülmeli. Elbette daha küçük ölçekli bir Olimpiyat her şeyi çözmeyecektir ancak hem bu etkinlikleri hem de Dünyayı daha sürdürülebilir hale getirecektir.
Yorum Yazın