Kendimi bildim bileli emlak ilanlarına bakmayı sevmişimdir. Bazen hayal kurarak bazen umutlanarak, bazen de boşuna çalışıyoruz, mümkün değil istediğim eve sahip olamam psikolojisine bürünerek ama hep merakla…
Gazetelerin küçücük ilan sayfalarıyla başladı bu ilgim, ardından Emlak Pazarı isimli dergiyi keşfettim, dergi işi büyütmüş ilanlara fotoğraf eklemişti. O dönemin bir nevi interneti gibiydi. Yıllar sonra aynı derginin şef editörü olmak ise tamamen tesadüf eseri gerçekleşti. Günümüzde uygulamalar ve ilan siteleriyle bu iş çok daha hızlı ve daha keyifli hale geldi.
Yurt ve kiralık ev sorunu hemen her mecrada tartışılıyor ve yazık ki kimse üstüne tek bir şey katmadan temcit pilavı gibi ısıtılıp sunuluyor. Bu konu bu denli gündem haline gelmeden önce bu köşede gündemdi. Bugün ise müsaadenizle yeni bir şey söyleyemeyenler kervanına katılmamayı seçiyorum.
Emlak ilan sitesinde gezinmeye devam ediyorum. Güzel güzel ev ilanlarına bakarken karşıma konsolosluk binasına uygun diye bir ilan geliyor. Az bilgi, az görsel ile aylık 200 bin TL bedelli kiralık ilanı aklımda onlarca soru işareti yaratıyor. Nedir konsolosluk binalarının özelliği, prosedürü, dokunulmazlığı vs…
Konsolosluk binası deyince belki de yıllar yılı hemen yan sokağında yaşadığım için çok etkilendiğim Suudi Arabistan Konsolosluğu ve Cemal Kaşıkçı olayı geliyor aklıma. Olayın vahameti bir yana, konsolosluğun bulunduğu sokağa komşu olarak onlarca kontrolden barikattan geçerek evimize ulaşmaya çalışmak, her akşam aynı stresi yaşamak… Şimdilerde daha yeni yeni barikatları kaldırdıkları konsolosluk binasının tam karşısında artık bir de Pakistan Konsolosluğu bulunuyor. 4 Levent’ten ayrılıp civarında dolaştığımızda da bir çok konsoloslukla karşılaşıyoruz. İsrail, İsviçre, İspanya, Afganistan, Kanada, Özbekistan, Slovakya, Azerbaycan, Sırbistan, Japonya, BAE….
Sahile indiğimizde ise muhteşem konumu ve mimarisiyle her dönem binasına hayran olduğum Mısır Konsolosluğu, sahil hattı boyunca Çin, Avusturya, İstinye de bulunan devasa ABD konsolosluğu.
Bazı ülkelerin konsolosluk binaları kendilerine aitken bazıları ise kiralık mülklerde yer alıyorlar. Ülkelerin kendi mülkü olan binaların elbette hikayeleri ve tarihleri de oluyor.
Mesela Gümüşsuyu’nda bulunan Alman Başkonsolosluğu; Alman İmparatorluğu’nun 1877 yılında - ilk yeni Büyükelçilik binası olarak hizmete girmiş. Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923’te kuruluşundan sonra başkentin Ankara’ya taşınması ve tüm yabancı Büyükelçiliklerin de taşınmasıyla, 1926 yılına kadar Alman İmparatorluğu’nun Büyükelçiliği olarak hizmet veren bina, bu tarihten sonra Başkonsolosluk olarak kullanılmış.
************
Peki ya Mısır Konsolosluğu; Boğazın en göze çarpan yalısının hikayesi nedir?
Adı yalı olmasına rağmen aslında 48 odalı bir sahil sarayı. Öyle ki "Hidiva Sarayı" olarak da biliniyor. Yalı, ilk kez 1781’de inşa edilir. Yıllar içinde tekrar tekrar yapılır. Sultan Abdulaziz’in sadrazamlarından Ali Paşa’nın ölümünün ardından Sultan 2. Abdulhamit Han, yalıyı mirasçılarından satın alır, Osmanlı Sarayı’yla yakın ilişkiler içinde olan Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa’nın annesi Emine Valide Paşa’ya hediye eder. Yalı, İtalyan Mimar Raimondo D’Aronco’ya yeniden inşa ettirilir. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Emine, Paşa ünvanı alınıp yerine Bebekli Emine Hanım ismi verilmesine kızarak Sarayı Türkiye’ye bağışlamaktan vazgeçer ve Mısır Hükümetine bağışlar.
***********
İstanbul’un köklü tarihi ve konsoloslukların çokluğu karşısında her birine tek tek değinemeyecek olsam da son olarak Beyoğlu’nda bulunan ve 2003 terör olayları öncesi vize almak için girebildiğimiz ve hatta festivaller düzenlenen ama artık kapısına bile yaklaşamadığımız İngiltere Konsolosluk Binasına bakalım.
Beyoğlu Tepebaşı Meşrutiyet Caddesi üzerinde 1850 tarihlerinde inşa edilmiş. Pera House olarak da adlandırılan bu bina büyükelçilik olarak inşa edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da konsolosluk olmuş. 1500’lü yıllarda Fransızlara ait olan arazi 1800’lü yıllarda Beyoğlu’nu harabeye döndüren yangın sonrası terk edilmiş ve 1801 Yılında Sultan 3. Selim tarafından İngilizlere verilmiş.
Konsolosluk binaları dokunulmaz mıdır?
Konsolosluklar 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesine tabidir. Buna göre; yangın veya girilmesini zorunlu kılacak bir felaket olmadığı sürece, konsolosluk binalarının dokunulmazlıkları vardır.
Büyükelçilikler ise; diğer ülkelerin başkentinde yalnızca bir tane bulunan, temsil ettiği ülkenin en yetkili diplomatik kurumudur. 1961 tarihli Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi’ne göre büyükelçilik misyonlarının yerine getirildiği binaların ve misyon şefinin ikamet ettiği binanın dokunulmazlığı mutlaktır.
Salgın, ekonomi, yasaklar, Euro’nun 10 TL’yi aşması gibi birçok sebepten keyfi uluslararası seyahatleri ne zaman yeniden normal hayatımıza dahil edeceğiz bilemediğimiz için konsolusluklara bir hayli uzak kalmıştık. Umuyorum ki, yeniden özgürce, kolay bir şekilde vize alarak gezebileceğimiz ve Türk Lirasının değerli olduğu günler gelecek.
İyi pazarlar.
Yorum Yazın