Önce Kemal Kılıçdaroğlu’nu kast ederek Millet ittifakının Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda “Bana sorulursa tercihim sınıf arkadaşım olur” demişti. Aralık 2022
Ardından Cumhur Başkanı Erdoğan’ın “Bu son seçimim” açıklamasına MHP’nin 14. Olağan kongresinde “Ayrılamazsın, Türk Milletini yalnız bırakamazsın. Bunun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizleri görmek istiyoruz" diye seslenmişti. 17 Mart 2024
En son da Meral Akşener’in Partisinin olağan üstü kongresinde aday olmayacağı kararı üzerine değerlendirmeler de bulundu, ““Sayın Meral Akşener Hanımefendi’nin ayrışmadan vazgeçerek partinin başında, onu destekleyen ve projelerine katkıda bulunan arkadaşlarının da etrafında olması gerektiğini düşünüyorum” dedi. 10 Nisan 2024
Bunların hepsini MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli söyledi. Erdoğan’ın liderliğindeki AKP yerel seçimleri kaybetti.
Kemal Kılıçdaroğlu aday oldu seçimi kaybetti. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına en çok karşı çıkan isim de Akşener idi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesinden sonra gerçekleşen CHP kurultayında da Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığı kaybedince Akşener yeni gelen CHP yönetimi ile de birlikte ittifak yapmama kararı aldı. Buradaki tercihini de halka anlatmakta en çok bu sebeplerle zorlandı belki de. Son derece sert bir dil tercih etti ve Yerel seçimlerde birçok ölçümle başarısız oldu.
Ancak baştan itibaren de bunun bedelini şahsen ödemeye hazır olduğunu söylemişti. Bu anlamda da siyasi tarihimizde nadir görülen şekilde yeniden aday olmayacağını açıkladığı bir olağanüstü kongre kararı aldı.
Burada şunu hatırlatmakta fayda var. 2002 erken seçimlerinin yapılması için ilk çağrıyı yapan da MHP Lideri Bahçeli idi. Partisi baraj altında kaldıktan sonra da dönemin bir çok Genel Başkanı gibi yeniden aday olmayacağını söylemişti ama oldu ve 2003 kongresi ile birlikte yeniden Genel Başkan oldu.
Bu hatırlatmadan sonra konumuza geri dönelim. Akşener’in 6’lı masadan kalkmasından itibaren kendisinin aslında Cumhur ittifakına çalıştığı şeklinde yapılan yorumları hatırlarsınız. Bu yorumların karşısında Akşener’in dil olarak asla tasvip etmediğim itirazlarını ve “Partisine operasyon çekildiği” şeklindeki serzenişlerini de.
Şimdi Bahçeli’nin Akşener’i destekler nitelikteki bu açıklamaları ile Akşener’in amiyane tabirle “Cumhur ittifakına yanladığı” iddialarını bir daha düşünelim. Ya da aslında o iddiaların sahipleri gibi hiç düşünmeden, “Bakın gördünüz mü işte Bahçeli de gitmesini istemiyor haklı çıktık” diyelim olsun bitsin.
Zaten Sayın Bahçeli de sırf bu gizli planı açığa çıkarmak için konuşmuştur değil mi? Yani bu açıklamayı yaptığında ortaya böyle bir malzeme bırakacağının farkında olmayabilir aslında, öylemi gerçekten.
O zaman Kandil de Kılıçdaroğlu’nu alenen desteklerken bu desteğin Kemal Bey’e zarar vereceğini düşünmeden yapmıştır muhakkak.
Bunları büyük oyunu çözmüş edası ile paylaşanlar, Sayın Bahçeli’nin muhalif seçmenin sinir uçları ile nasıl oynanacağını bilmediğini sanabilirler ama bu konuda ciddi bir yanılgı içindeler. Yani aslında, Sayın Bahçeli’nin İYİ Partinin başında kimin olduğu ile ilgili gibi görünen açıklamasının temelinde İYİ Partiyi ihanetle suçlayan muhalif seçmene verilmiş bir yol haritası var. En son yapılan seçim sonrası araştırmalar da zaten aşağı yukarı İYİ Patinin en büyük sorunun oluşturulan bu imajı kıramaması olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de şu anda en büyük boşluk bir merkez sağ partidir. Bu merkez sağ partinin milliyetçi bir tabana oturması da son derece mantıklıdır. Akşener de muhtemelen başından beri bunu hedefledi ama yolda ciddi stratejik hatalar yaptı. Akşener’in bu hatalarını doğru kullanan ve Kılıçdaroğlu’nun onca hatasına rağmen bıraktığı mirası Türkiye ittifakı şeklinde hayata geçirebilen CHP yönetimi şu aşamada bu durumun farkında olarak davranıyor görünüyor. Ancak medya, sosyal medya ve bazı kanaat önderlerinin bu stratejiyi küçük görmesi ve buna rağmen de YRP’nin başarısını alkışlamasının sonuçlarını okuyabildiklerini düşünmüyorum. Bunu CHP yönetimi gayet net şekilde görmüş gibi davranıyor ama.
YRP bir merkez partisi değil, aslında AKP de değil ama o kadar geniş bir alanı o kadar uzun süre kapsamayı başardı ki merkez sağ da AKP’nin bulunduğu yere gitti. Şimdi işte burada çok önemli bir yol ayrımı var. CHP’nin kemik seçmeni CHP yönetiminin kırdığı o cam tavanı geri mi istiyor, yoksa alınan oyların kendisi ile aynı düşünmeyen insanların da oyları olduğunu kabul edecek mi önemli olan o. Eğer ikinci seçenek olursa dahi ülkede tam anlamı ile bir merkez sağ oluşmaz ise bu emanet oylar yine sağın daha marjinal alanlarına doğu kayabilir. Hele ilk seçenek olur ve kazanılan başarı sadece kendileri gibi düşünenlerin başarısı olarak algılanırsa o zaman marjinalleşme daha da yükselerek devam eder.
Türkiye’nin merkez sağ ihtiyacı artık kaçınılmazdır. Aksi takdirde bir marjinali diğer bir marjinalle yer değiştirmeyi destekleme riski alınmış olur. CHP şu aşamada merkez sağı da kendi bünyesinde oluşturma denmesi yapıyor olabilir. Bunu dönemsel olarak da başarmış olabilir ama bu şekilde çok uzun sürmez.
Neticede önümüzdeki seçimlerde mevcut düzenin devamını isteyen herkesin ortak menfaati seçme yaşının 30’lara çıkarılmasını desteklemek olacaktır. Çünkü yeni nesil bizim neslimizin argümanlarının bir çoğu ile ilgilenmiyor. Ben şimdiden söylemiş olayım.
Yorum Yazın