(İlişkilerde düşülen tuzaklar 7. bölüm)
Kaybetme korkusu içinde yaşayan insanlar nasıl davranıyor? Ne yapıyor? Siz ne yapıyorsunuz?
Bu korku içinde yaşayanlar çok farklı davranış şekillerinde bulunuyor. Hadi gelin birlikte bakalım.
Sevdiğin insanı kaybetmek, hayatını, paranı, sağlığını, işini, sahip olduğunu düşündüğün şeyleri kaybetmek her bir yaşam alanında olan aslında insanı ele geçiren bir korkudur. Birçok farklı alanları olsa da biz ilişkiler dosyasında manipülasyona açık olan sevdiğini, ilişkide olduğun kişiyi, belki kişi değil de bir değer hatta bir başarı hikayesi olarak adlandırılan ilişkini, evliliğini kaybetme deneyimlerine bakacağız.
Kaybetmekten korkmasına rağmen;
-Karşısındaki kişiyi adeta kaybetmek için yaşayanlar var. Eşinin, hayatındaki kişinin sinir olduğu, her türlü söz, hakaret ve istemediği davranışı özellikle yapanlar var. Erkek ya da kadın fark etmez, iki tarafta da bunu çok görüyoruz. Sanırsın ki karşısındaki kişi hayatından gitsin diye özel çaba gösteriliyor. Gizli bir inatlaşma gibi, bildiğini okumak ya da kendini cezalandırma bilinci içinde yaşanan bir durum oluyor. Bazen kaybetmekten korktuğuna emin misin? diye bile sorabilirsiniz bu kişilere.
Çünkü benim bildiğim kaybetmekten korkuyorsan ona daha özenli , dikkatli davranırsın. Hem korkup, hem korkmuyormuş gibi davranırsan, aslında bu şekilde davranmaya devam ettikçe gitmesi için ona kapıyı açıyorsan, o zaman gittiğinde niye üzülüyorsun? diye sorarlar insana. Çünkü gitsin diye bayağı çaba gösterdin. Seni defalarca uyarmasına, konuşmanıza rağmen onun istemediği her davranışı yaptın ya da yapman gerekenleri yapmadın.
Bu biraz 'Beni ne kadar seviyorsun' bunu test etmek istiyorum! Çünkü ben o kadar da sevilebilir değerde biri değilim, bunu sende bir gün anlayacaksın bilincinin yaşanmasıdır. Seni kim sevilemez olduğuna inandırdıysa artık bırak bunu, buna ihtiyacın yok. Bu testler yorucudur. Tek yapılması gereken şey, 'Ben sevilebilir değerde bir insanım' inancına geçmek ve evet beni insanlar seviyor bu adam/bu kadın beni seviyor diyerek gelen sevgiyi kabul etmek .Değer vererek gereğini yapmak. Yani sevildiğini kabul et ve sevdiğin insanı test etme yorucu oyunlarından çık.
-Kaybetmekten korkup,kaybetmek için de her şeyi yapıp o kişi gittiğinde değerini anlayanlar ve bu sefer ilişkiyi tekrar kazanmak için her şeyini verenler var.
Sahip olduğu güzellikleri iyi gelen şeyleri yok etmek, tüketmek üzere yaşayanlar, yaşadığı güzelliklerin değerini ancak kaybettiğinde anlarlar. Hayatın her noktasında geçerlidir. Eşyan, malın, paran ilişkin her şey dahildir buna. Her seferinde artık farklı olacağını söylerler ama tüketmek ve yok etmek üzere yaşamak bir bilinçtir. Güzellikleri çoğaltmak ve büyütmekte bir bilinçtir. Sen hangi tarafa gücünü vereceksin? Bu kararı almazsan istediğin değişim olmaz.
-Birde bekleyenler, susanlar, hiç konuşmayanlar var. İçine atarak, kızarak yapılan davranışa sinir olanlar ve sonunda ben bu kişiyle, bu davranışlar karşısında devam edemem diyip, kapıyı gösterenler var. Yapılan davranışlara tepkisiz kalıp, karşısındakine bir şey söylemeden bir anda ilişkiyi bitirenler var. Karşı tarafta her şey yolunda diye düşünür. Yanlış mesajlar vermeyin. Susmayın, anlatın konuşun.
-Diğer taraftan sırf kaybetmekten korktuğu için kendinden hayallerinden vazgeçenler var? Her şeyini adayanlar, her şeye peki! diyenler var. Korkunun yönettiği kişiler korkuya esir olanlar diyebiliriz.
Fedakarlar. Bir şeyi feda edip, kar bekleyenler. Siz hayallerimi gerçekleştirecek bir sorumluluk almak istemiyorum, cesaretim yok da diyebilirsiniz. Her şeye peki demek daha kolay. Aslında peki derken çoğunluğu kendi bildiğini okuyarak yaşar. İleriki yaşlarda off acayip hırçın ve öfkeli olurlar. Can acıtan iletişim içinde olup, kendilerince bedel ödetirler, senin için hayallerimden vazgeçtim derler.
-Sevdiğini kaybetmemek için değişir gibi, değişmiş gibi yapanlar, bak ben senin istediğin gibi oldum diyenler var. Onun yanında başka, başkalarının yanında farklı davrananlar var.
-Hiç bir şey umurunda değil-miş, herkes önemsiz-miş gibi yaşayanlar var. Kaybederse acı çekmekten korktuğundan herkes değersiz, yaşam değersiz gibi yaşayanlar var.
-O olmadan ölürüm diyenler, onun için ölürüm diyenler var.
Sevdiği insanla maalesef test edilir. Hayat gösterir ki, O gitti ama ee sen hala yaşıyorsun! Acı duyabilirsin ama yaşıyorsun, yemek yiyorsun, geziyorsun. Bak gördün mü ölmedin. Hatta başkalarına ilgi duymaya da başladın. Ölmeyin ! Ölürüm, kurban olurum demeyi bırakın artık. Sevdiğiniz için, sevdiğinizle birlikte daha güzel neler yaşayabiliriz? Daha mutlu nasıl hikayeler biriktirebiliriz? demekte bir seçimdir.
-Bunu sevgi olarak görenler, beni kaybetmek istemiyor diye böbürlenenler, kaybetme korkusuyla kıskançlık krizlerine girip, intikam peşinde koşanlar, canı acısın, beni anlasın diyenler var.
Ne oluyor? İntikam aldığında ne oluyor? Birini kısıtladığında ne oluyor? Onu yönetemediğin için, istediğin şekle sokamadığın için mi bu kadar kızgınsın? Sen ailenin istediği her şeyi yaptın mı, çocuğunu yönetebiliyor musun? Bir insan diğer bir insanın acı çekmesinden neden zevk alır? Bence bunu düşün. Bu bölümü sana bırakıyorum. Aynı şey senin için yapılsa ne hissedersin? Buna da bak.
-Karşısındakinin gittiğini anladığı an, kendinde sorunlu bir davranış olduğunu kabul etmeyip, bir suçlu aramak için onu her yerden takip edip, başkasına gitti diyerek ,sorunun 3. kişide olduğunu ispat etmeye çalışanlar var. Çünkü asla kendisi hatalı ve yanlış olamaz sorun onda değil hep başkasında diye bakarak yaşayanlar var.
Önce kendi yaptıklarınla yüzleşmeye ne dersin? Başkalarında suç aramak kolaydır. Kendinle yüzleşmek cesaret ister. Yanlış olan sen değilsin! Yanlış olan belki bazı davranışlarındır. Bunların değişmesi gerekir ki diğer başka bir ilişkide, aynı hatalı davranışları yapmayıp daha güzel bir ilişki yaşayabilirsin. Bu yüzden kendinle yüzleşmek ve değişim için kendine izin vermek önemlidir.
-Onu çok seviyorum, güveniyorum ama o saftır, iyidir, kandırılmaya müsaittir. 3. kişilere arkadaşlarına güvenmiyorum diyenler var. Onu benden alırlar,kimse bizim mutluluğumuzu çekemiyor diyenler var.
Çocuklar bile artık kandırılamıyor,gerçek sevginin olduğu yerde kimsenin aklı karışmaz. Kendine güven. Sevgiye inan. Kendini kandırma. Kendi enerjini, dengeni bozan oyunlar kurma. Diyelim ki aklı karıştı o zaman bu seninle ilgili değil, onunla ilgili. Bunu yönetemez, kontrol edemezsin. Kontrolle, baskıyla daha çok kendinden uzaklaştırırsın. Özgür bırakmak en güzel davranıştır. İyi ve kötü olanın ne olduğunu ayırt etmek insanın kendi sorumluluğundadır. Her şeyi ben bilirim duygusundan çıkmak seni de üstlendiğin kurtarıcı rolünden çıkaracaktır.
Ayrıca ilişkilerde hep karşındakini kaybetmekten korktuğunu söyleyenlere bu korkuyu yaşayanlara benim de bir sorum var.
*Neden onunda sizi kaybedebileceğini düşünmüyorsunuz? O sizi kaybederse ne olur? Sen değil de neden o? Sen değil de, o mu bu kadar değerli ve önemli. Sen kaybedilecek bir insansında ama o değil mi?
Diğer bir soru, neden ilişkilerde her şey yolundayken bile hep bir kaybetme korkusu gündemde ve odak noktasında bu konu oluyor. Neden hep endişe, şüphe ,suçlama ve yanlış arama var?
Şimdi diğer bir soru gelsin.
Temeli sağlam güven dolu, gerçek sevginin olduğu bir ilişkide, kaybetme korkusu olur mu?
-Ölüm de bir kaybetmedir. Sevdiğinin ölmesinden korkanlar var. Peki sen ? Senin başına bunun gelmeyeceğinin garantisi var mı? Ya sana bir şey olursa?
Sanki bazı korkular o anın, mutluğun güzel giden şeylerin keyfini çıkartmak yerine huzur ve keyfini bozmak için, sanal olarak özellikle yaratılıyor gibi geliyor.
*Aslında kendine güvenen, karşısındaki kişiye ve ilişkisine değer veren, kendine olan saygısından dolayı ilişkisi içinde sağlıklı davranışlar içinde olan bir kişi sevdiği insanı kaybetmekten korkar mı? Farz et ki her şeye rağmen o kişi gitti ve ilişki bitti. Sizce bu kişi yapılan bu ayrılık seçimine saygı duyarak o kişinin özgürce gitmesine izin verir mi? Bence verir. Sizce?
-İnsanlar kişileri mi kaybetmekten korkar yoksa ilişkiyi mi? Evliliğini kaybettiği için mi üzülür yoksa boşandığı için mi?
Bazı durumlarda ilişkiler,bir ilişki ya da evlilik içinde olmak kişilerden daha önemli hale gelir. Sanki evlilik ve bir ilişkide olmak çok büyük bir başarı hikayesi olarak görülür. İş hayatında çok başarılıyım ama ilişkimde değilim diyen çok insan vardır. Bunu soranlara ben de şunu sorayım. O zaman iş dünyasında yaptığın,başarılı olmanı sağlayan ama evliliğinde yapamadığın ne var? İlişki bir proje değildir. Bir iş planı değildir. Bir çocuk büyütmek gibidir. Sevgi ve güven olması gerekir.
Hayatlarımızda adına ister kayıp diyin, ister ayrılık, ister ölüm bu hangi sebeple olursa olsun bir gün olacaksa olur. Önemli olan bunun karşısında sizin nasıl davranacağınız, neyi ne kadar nasıl kabul edip etmediğinizdir. Neye izin verdiğiniz neye izin vermediğiniz ile ilgili yaptığınız seçimlerin sonucunda olan duyguları yaşarsınız.
Biz insanız, duygularımız var. Her duygu ayrı bir değerdir. Her deneyim bir öğretidir. Onları kabul etmek iyi hissettirenleri beslemek, büyütmek, değerine sahip çıkarak yaşamak kişinin kendi sorumluluğundadır. Güzel hikayeler biriktirmek, her anın keyfini çıkartarak hakkını vererek eğlenerek yaşamak bir seçimdir. Senin seçimlerin ne?
Korkularımız ise öğrenilmiş korkulardır. Sadece bize mi aittir? Hayır. Yeni doğan bebekler yüksek ses ve düşme korkusuyla gelirler. Başka hiç bir korkuları yoktur. Sonradan öğrenirler. Ailelerinden, çevreden yaşayarak, gözlemleyerek öğrenirler. Korkuların çoğu satın alınır. Gerçek sanılır ama hayalidir.
Sevilmemek, tercih edilmemek, istenmemek, beni kaybedersin artık bir annen/baban olmaz, beni bir daha göremezsin diye çocuklukta başlayan, dikte edilen, öğretilen duygulardır. Şartlı sevgiye sebep olan, paralize eden, eğer sevdiğin kişinin sözünü dinlemezsem yalnız kalırım bilincinin yüklenmesine sebep olan, dengeyi bozan korku odaklı yönetim hikayeleri çocuklukta öğrenilir. Maya sevgi ve güven olacakken korku ve kayıp üzerine hikayeler kurulur. İletişimin gücünü kullanmayıp, kendi istekleri yapılsın diye çocuklarını yönetmeye çalışanların hikayesiyle başlar her insanın hikayesi. Çocuğun muhakeme yeteneği yoktur ama sizin var.
Öyle ya iletişim ve duygu yönetimi emek ister, sabır ister korkutmak ise yönetmek için en kolay yoldur
Korkutarak itaat bekleyen kişilerdensen artık değişimi kendin için başlatmalısın. Hükümetin yönetim şekline mi kızıyorsun, kendine dön bak. Ben nerede, kime hangi yasakları getiriyorum, neyle tehdit ediyorum? Kimi nasıl itaat etmeye zorluyor, köleleştirmeye çalışıyorum? Gücümü kime veriyorum?
İnsanlarda birbirine böyle davranmıyor mu? Korkuyla itaat ettirmek, bensiz yapamazsın bilincini yüklemek, kendi istekleri yapılmazsa başına geleceklere katlanmak zorunda bırakılmak bunların hepsi hayalidir. Biri bunu seçer diğeri itaat eder. Biri bunu seçer,diğeri ben buna gücümü vermiyorum der. İşin ilginci sana ailenden yapılanı, sen çocuğuna yapmaya devam edersin ama bunu sonuna kadar inkar edersin. Sana nasıl yaşadığını, hangi bilincin esaretinde olduğunu gösteren aynalık yapan insanları da suçlar, kızar durursun. Bu yüzden değişimin kendisi sen olmalısın!
Artık her kişi büyüdü ve mantığını kullanabilir. Yetişkin olarak duygularını yönetebilir. Çocuk değilsiniz. Ne yaşamış olursanız olun kendinize yeni bir yaşam sayfası açabilirsiniz.Bu çok basit ve kolay.
Ezber haline gelen hangi duygu ve davranışlarınızın, iletişim şeklinizin nasıl olduğuna bakın. Bunlardan hangileri size ve çevrenize iyi geliyorsa, güzel hissettiriyorsa onları cebinize alın.
İyi gelmeyen artık hayatınızda istemediğin her şeyi öğrendiklerinizi , deneyimlerinizi geçmiş yaşam şeklinizi bir kenara bırakın. Ne olduysa oldu ve bitti. Geçmiş sayfasını kapatın ve kendinizi geçmişinizden, eski bilinçten özgürleştirin.
*Gücümü, enerjimi neye odaklayacağım? Artık bunu çok iyi biliyorsunuz ki enerjiniz nereye akıyorsa o alan büyüyecek. Ben ne istiyorum? diyerek başlayın yeni hayat planınıza. Yaşamak istediğiniz hayat için cesaretle adımlar atın.
Ayrıca korkulardan özgürleşirken şunu dene. Öğrendiğin korkudan kaçma .Yok sayma. Ret etme. Öğrendiğini hatırla. Sana bunun öğretildiğinin farkında ol. Hangi korku seni yönetiyorsa yüzleş onunla. Ne olabilir ki, ne olmasından korkuyorsun? de kendine. Onunla yola devam edecek misin etmeyecek misin? Bunun kararını ver önce. Şimdi yeni iyi hissettiren güzel duygular öğret kendine.
Bugüne kadar hiç bir şey kaybetmedin mi? Neyi kaybetmekten korkuyorsun? Kaybettin ne oldu? Bak hala nefes alıyorsun. Yaşıyorsun. Sadece kaybettiğin yada korktuğun bu alana odaklandığın için gücün orada kaldı. Bu yüzden ilerleyemiyor olabilirsin. Çek gücünü oradan al, kendinde topla. Enerjini sadece kendine yapabileceklerine, yeni kararlarına odakla.
Sana iyi gelmeyen her şeyi ama her şeyi bırak. Belki düşeceksin, olsun kalkarsın. Kaybedeceksin, olsun yeniden kazanırsın. Hayatından belki birileri gidecek, olsun seninle olmak istemeyen kişi zaten sen ne yaparsan yap o gidecekse gidecek. Buna engel olamazsın. Gitmek isteyene izin ver. Kalmak istediğin yerde istenmediğini, değer görmediğini, önemsenmediğini anladığın an git.
Başkası için, kaybetmekten korktuğun için değil, sen kendini bulmak için değiş. Üzerinde kabuklaşmış gerçeğin sandığın tüm korkuları, dikte edilen her şeyi tek tek çıkart hayatından. Temizle tüm yaşam alanlarını.
Bir ilişki senin için önemliyse, değer veriyorsan yaşadığın ilişkiye ve o kişiye, o zaman tek yapman gereken şey hem kendini hem karşındaki kişiyi güvenle özgür bırak ve ne olacağına bak. Güzellikleri ve iyi olan her şeyi büyütmeye, nasıl çok daha iyi eğlenceli ve keyif veren bir ilişki yaşayabileceğinize, bu sevgiyi aşkı nasıl büyütebileceğinize odaklanın. İki taraf içinde geçerli olacak şekilde istemediğiniz bir şeyler olursa çizginiz olsun. Kararlı net bir duruşunuz olsun. Güvenin kendinize. Sevgiye güvenin. İlişkinize inanın. Sen onu, o seni, birlikte bir ilişki yaşamayı seçtiniz. Bunun sorumluluğunu alın.
Her insan bir ilişki içinde, neyin iyi geldiğini neyin iyi gelmediğini , neyin huzuru bozduğunu ya da neyin huzur ve mutluluk verdiğini, neyin sevgiye, güvene zarar verdiğini ne olduğunda mutluluk ve sevginin gittikçe büyüdüğünü çok iyi bilir. İlişki iki kişinin davranış seçimleriyle şekillenir. Biri vazgeçtiyse vazgeçeni zorlayamazsın. Sadece gitmesine izin verirsin. Yapılan her davranışın bir sonucu vardır. İyi olanda büyür, kötü olanda. Hangisini büyüteceğiniz sizin kişisel sorumluluğunuzda.
Dürüst, açık, net, sevgi odaklı iletişim bu yüzden çok önemlidir yaşamımızın her alanında.
Gitmesine izin vermek, bırakmak ,bırakabilmek büyümek gelişmektir. Bu bir kaybetme değildir. Bu senin yürüdüğün yolda artık sana iyi gelmeyen, mutsuz eden, güvensiz hissettiren her şeyden bağımsız kendine güvenerek, yürümeye devam etmen, ilerlemen için yaşanan deneyimlerdir.
Şimdi bak kendine ve tüm yaşamına. Sana yük olan, enerjini, dengeni bozan ne var hayatında?
Yola bunlarla devam mı edeceksin yoksa kaybetme oyunlarını, sana iyi hissettirmeyen herşeyi yeter, artık bitti diyerek, sonlandırıp yeni bir plan ve yaşam mı yaratacaksın hayatında?
Sen ister ve seçersen, içinde seni zirveye taşıyacak, istediğin hayatı kendine yaşatabileceğin muazzam bir güç, özgüven ve cesaret var iç dünyanda. Bunun dışarı çıkması için üzerine yapışan korkulardan özgürleş şu anda.
Kendine yeni bir hayat inşa et. Yeni farklı bakış açıları, yeni iletişim,yeni davranışlar ve duygular yeni farklı eylemler kat yeni hayat planına. Kendini bul, kendini öğren, ne istediğinin farkında olarak yaşa yeni olan her şeye evet de yeni hayat planında. Dene, denemeden karar verme.
Şunu hep hatırla. Kaybetmek yoktur hayatta, sadece deneyimler vardır.
Gerçeklerle yaşamak, kendini bulmak, öğrenmek, keşfetmek için hazırsan, şimdi şu anda başla yeni planlara ve yeni hayatına. Bu sefer yaşamının temeli, sadece sevgi ve güven olsun.
Sen hazırsan, kendine izin verdiğin anda hayatta sana istediğin her şeyi vermek için hazır olacaktır.
Şahane güzellikte bir hafta olsun tüm güzel insanlara.
Işık ve sevgiyle kalın hayatın her noktasında.
Bu yazıyı okuyabilenlerin çok şaslı oldugunu düşünüyorum