Füsun Paşa

Füsun Paşa


Sevgide birleşelim

Sevgide birleşelim

Tüm muhalif okurlarımıza kocaman sevgi dolu bir merhaba,

Yeni bir ay, yeni başlangıçlar ve sevgide birleşmek için fırsatlarla dolu yeni bir zaman yolculuğu.

Tam da şu an ülkemizin ve dünyamızın ihtiyacı olan hatırlatıcısı olsun bu ay. Bu kadar çok öfke, kızgınlık, acı ve üzüntüyle dolup taşan bir kaos içinde yaşanan dünyamızda, en çok ihtiyaç duyulan ama sanki unutturulmaya çalışılan en özel duygunun yaşandığı, çok özel bir sevgi ayıdır Şubat.

Öfkenin hakimiyeti sonlansın Sevgi başrol oynasın. Neden olmasın?

 Sizin bu ay nasıl bir hikayeniz olacak ? Hangi seçimlerle ne yaşamak istiyorsunuz? Şubat ayı ile ilgili hedefleriniz hayalleriniz neler? Belirlediniz mi? Yoksa öylesine gün doldurarak, bekleyerek yaşayanlardan mısınız? Belki bu ay bir değişim yaratmak istersiniz hayatınızda. Daha büyük bir farkındalıkla yaşadıklarınıza bakmak, değişime izin vermek, başka bakış açıları içinde farklı eylemlerle yaşamak isteyebilirsiniz. Size mutluluk ve keyif verecek değişimler için cesaretle harekete geçebilirsiniz.  Bu ay bunun için çok destekleyici enerjilerle dolu şahane bir dönem. 

Hikayeler bizi birleştirir.Hedeflerini gerçekleştiren,  kazanan, başarılı insanların hikayeleri , aşk hikayeleri, içinde sevgi olan, sevgiyi yaşatan, gösteren tüm hikayeler hepimize çok iyi gelir. Bu yazıyı okurken Şubat ayından çoktan 2 gün yaşanmış, bitmiş olup , takvimde bu aydan geriye26 gün kalmış olacak.  Süresi kısacık olan ama içi kocaman sevgiyle dolu bir ay. Bir de Sevgililer Günü diye bir tarihi var. Sadece sevgili günü mü bence o bir sevgi günü. Sevebilenlerin, sevme cesaretinde olanların, sevgisinin arkasında durabilenlerin, sevmenin sorumluluğunu alabilenlerin, sevgiye özgürce keyifle yaşayabilenlerin günü.

Sen belki ticari bir ay diyeceksin, kızacaksın, söyleneceksin  sanki dünyada çok az kızgınlık varmış gibi, içinde taşıdığın öfkene bahaneler bulacaksın. Ticaretin içinde olanlara ise bu ay umut olacak. Çünkü satış yapacak. Kazandığı parayla belki borçlarını ödeyecek. Kim bilir hangi umutlarla başlamış olacak bu aya?

Çok değişik değil mi ? Anneler günü, Babalar günü, yeni yıl başka günler  ticari değil ama 'Sevgililer günü'  zamanı bazı kişiler tarafından ticari olarak görülüyor.

 O zaman gerçekleri konuşalım. Aslında bakacak olursak günümüzde birçok evlilik ve ilişkide ticari değil mi? Özellikle boşanmalarda ortaya çıkan durum bu. Hatta evlilik içinde bile, şartlar öne sürülerek yaşanmıyor mu? Arabaların, evlerin pazarlıkları yapılıp, kimin üstüne olacak diye suratlar asılarak kavga çıkartarak yaşanmıyor  mu? Senin paran, benim param kavgaları yapılmıyor mu? Bunlar ticari ilişki değil mi? Evlilik dediğiniz şey ticari olabilir mi? Ben mi yanlış biliyorum evliliğin temeli sevgi ve güven üzerine kurulmuyor mu? Bence , herkes kendi hayatının, ilişkilerinin, yaşam tarzının hangi gerçeklik üzerinde yaşandığını iyice düşünmeli, sonra hayatın içinde olan durumları sorgulayabilmeli.

 Peki diyelim ki Şubat ayında, Sevgililer günü kutlaması ticari olsun. Boş ver. Ne önemi var. Tamam sen bir hediye alma. İsteme de. Başka insanlar için sevin. İyi dileklerde bulun.Yargılamadan, suçlamadan sevgi enerjisinin içinde ol. Sadece verdiği hizmete, yaşama olan katkısına bak. Sonuçta ortalarda dolaşan kocaman büyük bir sevgi  enerjisi olacak.  Herkes birbirine' Sevgililer günün, sevgi günün kutlu olsun' diyecek.  Bir gün sadece bir gün bile olsa bu dünya sevgi enerjisinde birleşecek, sevgi konuşuluyor ve yaşanıyor olacak.  Belki ilişkisi kötü olan kişiler barışacak, insanlar birbirine sevgiyle kocaman sarılacak, yemekler hazırlanacak, kutlamalar yapılacak, çiçekçiler kazanacak, restoranlar, müzisyenler, oteller ve daha bir çok yer iş yapacak ve  insanlar gülümseyecek, mutlu olacak. Hayata ,hayallerine karşı umutla dolacak. Bu durum birilerini neden rahatsız ediyor?

Şu an yaşadığımız bu dönemde, bu kadar zorlu zamanlardan geçerken, imkanı ve durumu olan insanlar alış veriş yapacak ki bu hayat, bu çark dönecek. Herkes kendi imkanıyla birbirine destek olacak.

Çok değil daha bir sene önce her yerin kapalı olduğu, sokakların sessizleştiği, eve kapanmaların yaşandığı  zamanları birlikte yaşamadık mı? Hayalet şehirler olmadık mı?  İnsanlar neden depresyona girdi.  Sadece virüs salgını mı buna sebep oldu yoksa sosyal yaşamdan koparak sevdiklerinle özgürce hayatı yaşayamamak mı? Kısıtlama ve sınırlamalarla,  baskı altında, belirsizliğin içinde kalmak insanların enerjisini tüketmedi mi?  Sağlık ne kadar önemli denmedi mi? Hayatın önemi anlaşılmadı mı? sevgiden uzaklaşılmadı mı? Dokunmak, sarılmak bile yasaklanmadı mı?

İşte bu yüzden olumlu, yapıcı, yüz gülümseten, iyi hissettiren  duyguları hatırlatan her şey çok önemli ve değerli. Yaşam enerjisini yükselten, insanlara iyi gelen bu şahane duygu kocaman bir sevgi seline dönüşmeli. Sevginin birleştirici gücüyle herkes birbiriyle kutlamalar içinde yaşamalı bu özel zamanları.  Bu ret edişler, direnişler gerçekten niye?Direnişin yaşanan olumsuzluklara, öfke dolu iletişime, kızgınlığa olması gerekiyor sevgiye değil.  Direnişin harcanan paralara ise bence konuşmayalım çünkü o zaman açılması gereken başka konular olur.

Sevgilin ya da eşin yok diye mi? Olmasın ne olacak ki? Önce sen kendine sevgili ol. Sen kendini sev. Hem de çok sev. Aşkla yaşa sana armağan edilen bu hayatı. Aşkla bak kendi varlığına ve yaşama. En güzel hediyeyi sen kendine al. Sevdiğin dostlarına, ailene hediyeler al. Mutlu et herkesi. İliklerine kadar hissederek bu sıcacık şahane duyguyla sımsıkı sarıl hayatında olan tüm kişilere. Belki öfken iyileşir. Sende gülümser güzel bakarsın hayata. Kimseye hediye almasan bile sevgini anlatan mesajlar, notlar yaz. Şimdiden başla. Bu ayı sevgi ayı ilan et sende. Evini, yaşamını kalplerle süsle. Hayatına bir şekilde sevgiyi kat. Sen yeter ki sevgiden, sevdiğini göstermekten korkma. Acı çekerim, üzülürüm diye sevmekten vazgeçme, kaçma. Sevginin kendisi olarak doya doya yaşa.

Bu hayatta en büyük şifa gücüdür sevgi. Neyi ret ettiğinizin neye karşı çıktığınızın farkına varın.

Sevdiğini söylemeden, söyleyemeden  hayata veda eden insanlar var bu dünyada.  Sevgiden korkan, kaçan, ret eden, gururu ön planda olan, sevginin sevmenin sorumluluğunu alamayan sonra da pişmanlıklarla yaşayan insanlarla dolu bu dünya.

Geç kalınmış ve yaşanamayacak olan ne çok hikaye var aslında. Bu yeryüzünde maalesef ki acı ve üzüntüyle sonlanan hikayelerde çok. Ani ölümler, İlk aşkla yapılamayan evlilikler, kavuşulamayan aşklar, yaşanmamış yarım kalan hikayeler, ailelerin ayırdığı kişiler gibi. Filmler bile bunlar üzerine değil mi? Böyle mi yaşamak istersin bu dünyada?

Hastalıklar bile sevgisizlikten, ilgisizlikten değil mi? Çocuklar bile ebeveynlerinin sevgisini almak için hasta numarası yapmaz mı? Hatta bu oyun ileriki yaşlarda da yaşanmaz mı?

Aslında söylemek istediğim şey, ister ticari olsun, ister olmasın sevgide buluşulsun. Şu an da öfke ve kızgınlıklar içinde yaşamak , hırslarla her şeyi yargılamak,suçlamak  ve söylenmek tüm ilişkileri, dünyanın sistemini, akışını,işleyişini, doğasını her şeyi bozdu.  Herkes aslında bundan rahatsız ama sanki girdap gibi bu oyunun içinde girilmiş kimse çıkmak istemiyor ya da çıkamıyor. Sosyal medyaya bile girdiğinizde de öfke ve kızgınlıklarla dolu, kıskançlık ve hakaretlerle dolu söylemler içinde insanlar. Çözümler yok, sorunlar,şikayetler  çok. Büyük bir oyunun içinde kalınmış, herkes dahil bir şekilde, adeta olumlu, yapıcı, güzel hissettiren ne varsa unutulsun diye çalışılıyor. Hatta duygular olmadan yaşanacak yalnız hayatlara dönüştürülüyor dünyamız.

İnternetle başlayan,önce ailelerin çocuklarına bilgisayar başında çok zaman geçiriyor diye isyan ettiği sonra virüsle geçiş yapılan, metaverse ile sanal dünyalar yaratılan, uzayda yaşam alanları oluşturulmaya çalışılan bir oyunun içinde kayboluyormuşuz gibi .Tabi ki hepsi olsun, sorun yok. Dünyamız gelişsin. Teknoloji sonuna kadar gelişerek kullanılsın. Bu gelişim sürecinin hepimize armağanları da çok. Hepsi bir arada, tüm güzel duygularla nasıl daha yapıcı, daha çözüm odaklı büyük bir sevginin içinde yaşanabilir acaba? Bence yaşanan hikayelerde, bu soruların cevabı her şey dahil birlikte, dengeli bir şekilde duygularımızı da yaşayarak olacak.

Şu an bir fırsat, bir hatırlatıcı var önümüzde.

Bunun için herkes önce kendi evinin önünü  süpürerek başlamalı değil mi? Yani önce sen kendini sevmeyi, öfken ve kızgınlığından özgürleşmeyi  kendine öğreteceksin. Dünyadaki teknolojik gelişmenin içinde kaybolmadan ihtiyacın kadar kullanacaksın. Hayatını kolaylaştıracaksın ama esiri olmayacaksın.

Düşünsenize tüm dünyanın sevgide, iyilikte birleştiğini ,buluştuğunu, herkesin birbirine sevgiyle kucak açtığını desteklediğini bunu  hayal edebiliyor musunuz? Nasıl bir dünyamız olur acaba? Ne hissedersiniz? Ne yaşarsınız? Böyle bir durumda ne değişir hayatınızda?  Belki düşünmek ister, hayal eder ve içine girersiniz bu enerjinin. Sonra içinizdeki o muhteşem dürtüyle eylemlerle harekete geçersiniz. Büyük bir değişim başlatırsınız önce kendi hayatınızda, sonra dünyamızda. Sizin gibi insanlar artıp çoğalarak sevgide birleşir bu evrenin çatısı altında.Öfke ve kızgınlıklar eriyip gider sevginin ışığında.

Sevgi evrenseldir ve dünyanın birleştirici tek gücüdür.

Sonuçta bu dünyada kötülükler, öfke ve kızgınlıklar, yıkıcı hırslar sevginin gücüyle son bulacak.

Sevgi kazanacak diyor herkes bana göre ise bu savaş değil savaşlarda kazananlar, kaybedenler olur. Bence sevginin gücü hatırlanacak. Hırslar ve öfke o muhteşem enerjinin içinde kaybolacak. Herkes girdiği kaybolduğu o girdaptan o muhteşem sevgi enerjisinin gücüyle çıkacak.

Bu yüzden ben, hayatın her noktasından, tüm  hikayelerimde sevgiyi anlatmaya, aşkın mucizevi değişim gücünü, iyiliği, paylaşmayı, biz olmanın,birlik olmanın önemini anlatmaya devam edeceğim. Bir gün herkes bu büyük gücün enerjisinde oluncaya kadar, hepimiz sevgide birleşinceye kadar anlatacak, gösterecek, yaşanmasını sağlayacak, farkındalıklarla dolu hikayelerimle, verdiğim hizmetle, her yerden ulaşabildiğim tüm insanlara ulaşacağım.

YOLU SEVGİDEN GEÇEN, SEVGİ OLAN,  SEVGİYİ SEÇEN HERKESLE BULUŞMAK DİLEĞİYLE.IŞIK VE SEVGİYLE KALIN.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar