Önder Algedik

Önder Algedik


Sokak Hayvanlarına da Çökme Kanunu

Sokak Hayvanlarına da Çökme Kanunu

Uzun zamandır kendisi ortada olmayıp topluma konuşturulan sokak hayvanlarını koruma kanununu değiştirme teklifi sonunda 12 Temmuz cuma günü TBMM’ye teslim edildi. Aman allahım o da ne? AKP’lilerin fısıldadığı kadar kötü bir teklifmiş. Bu topraklarda yaşayanların değerlerine aykırı, gayet dış mihraklı bir düzenleme yapılmış ve düzenlemeye sokak hayvanlarına ayrılan paraya bile çökme derdi eşlik etmiş.

Çökme lafını özellikle kullandım. Yazıda göreceksiniz ama öncesinde hatırlayalım: 6 Şubat depreminde insanlara boş 2 milyon evin bir tanesini bile açmayan devlet, 8 Kasım tarihinde afet bahanesi ile evlere çökme kanununu meclisten geçirmişti. Peşinden Hatay’de binlerce hektar alan rezerv alan ilan edilmişti. Sadece o evlere çökme kanunu yanına eğitime çökme, sağlığa çökme ve pek çok şeye çökme düzenlemesi gelmişken buna bir de sokak hayvanlarına harcanmayan kısırlaştırma paralarına çökme; hayvanları kısırlaştırmak yerine öldürme yoluyla transfer düzenlemesi ile resim tamamlanıyor.

Adeta çökülmeyen ne kaldı ki denmesin diye.

 

İtiraflar

Teklifin genel gerekçesi içinde çok acı bir taraf var. Hiç dokunmadan aynen sizinle paylaşıyorum. Okuyun ve düşünün lütfen:

“Mevcut Kanun ile hayvanların toplanması ve rehabilitasyonuna ilişkin sorumluluk belediyelere verilmiş ancakgerekli denetim mekanizmaları tesis edilemediğinden, ilgili kuruluşlar üzerine düşeni tam anlamıyla yerine getirememiş ya da mevzuatın dar yorumlanması sebebiyle çözüme katkı sunmak istedikleri halde mevzuatla kendilerine çizilen sınırları geçemediklerinden popülasyon her geçen gün katlanarak artmaya devam etmiştir.”

Çok temiz değil mi? Denetimsizlik, görevini yerine getirmeme ve mevzuatı işine geldiği gibi yorumlama gibi anlıyorsunuz değil mi? Ama burada iki sorun var. Burada görevini yerine getirmeyenin kim olduğu açıkça söylenmiyor. İkinci olarak, böylece onlara yönelik yaptırımın önü kapatılıyor. Sorumsuzluk ortada iken, bu sayede sesi çıkmayan sokak hayvanlarına fatura, ölümleri pahasına ödetiliyor.  

Ne acı değil mi?

 

Kısırlaştıran sayısı var ama bütçesi saklanmış!

Genel Gerekçe bölümünde kısırlaştırılan hayvan sayısını vermişler ama nedense buna ayrılan parayı yazmamışlar. Neden mi, çünkü kısırlaştırma çok ucuz ve de işini yapmayanların aslında “rant yok“ diye yapmadığını göreceğiz.  

Teklifte 2022 yılında 342 bin 879 sokak hayvanın kısırlaştırıldığı ve bunun gerekli olan %70 kısırlaştırma oranından çok uzakta olduğu, bu sayının %8,5 oranında olduğu söyleniyor. Yani 10 katı bir kısırlaştırma olsa sorun fazlası ile çözülecek.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın faaliyet raporunda “sokak hayvanlarının rehabilitasyonu” diye bir kalem var: 5199 çerçevesinde, geçici bakım evi ve kısırlaştırma için yerel yönetimlere destek kalemi (2022 raporunda sf122).  Peki ne kadar verilmiş? 40 milyon 34 bin 25 TL! Bu rakam Ankara Büyükşehir’in 2022’de kısırılaştırma yapmayıp yerine müteahhite barınak yapma işi verdiği 84 milyon TL’lik işin yarısı. (ABB örneği şurada detaylıca var)

Bu 40 milyon TL’lik sonuçta %8,5 oranında kısırlaştırmaya destek oluyorsa bunu 400 milyon TL yapsak sorun çözülmez mi?

Ama 400 milyon TL ayırıp sorunu çözmek bir kamu politikası, bir sosyal devlet yaklaşımı gerektiriyor. Hiçbir rantı yok.

Şimdi anladınız mı neden kısırlaştırmaya harcanan parayı yazmamışlar? Şimdi anladınız mı kısırlaştırma çok ucuz, yaşatmak çok ucuz ve istemiyorlar.

 

Yakala-Kısırlaştır-Sal kalkıyor

Bu ekonomik veri işin özü. Bunun için önce “Yakala-Kısırlaştır-Sal” politikasının kalkması lazım. Öyle de oluyor. Teklifin ikinci maddesinin gerekçesinde aynen yazılan ifadeyi buraya kopyalıyorum: “Ayrıca, uygulamada tereddüde mahal verilmemesi amacıyla ve Kanunda yakala- kısırlaştır-sal metodunun kaldırılması sebebiyle hayvan bakım evi tanımında uyum değişikliği yapılmaktadır.”  

Böylece yeni bir ekonomik dönem başlıyor.

 

Sokakta hayvan kalmasın!

Teklifin üçüncü maddesinde yapılan bir değişiklik ile 5199’un 4. maddesi değiştiriliyor ve bakmak yerine sahiplenme kelimesi kullanılıyor ve sahiplendirilinceye kadar ifadesi eklenerek müthiş bir iş yapılıyor. Bu madde ile sokakta hayvan bırakılmayacağını anlıyorsunuz.

 

Öldürme Nasıl Ötanazi oldu?  

13. madde başlığı “Hayvanların Öldürülmesi” iken yerine “Hayvanların Ötanazisi” ifadesi geliyor. Ne kadar masumlaştırıcı, hafifletici bir ifade değil mi?  

Sokak hayvanlarını öldüreceksiniz ama buna kişinin kendi karar vererek olma hakkı, yani ötanazi diyerek fiili unutturacaksınız. Ama daha kötüsü ötanazi kelimesinin sakladıkları.

 

Bakanlık Öldürme Esasları Belirleyecek!

Tıbbi nedenlerle öldürme yerine siyasi nedenlerle öldürme geliyor ve bunu maddeye sadece “ve ötanazi işlemine” ifadesi eklenerek yapılıyor. Ortaya utanç verici bir cümle çıkıyor. Böylece 14. maddeki o masum ifade şöyle oluyor;

“Öldürme ve ötanazi işlemine ilişkin esas ve usuller Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”

Bakanlık böylece yönetmeliği değiştirdikçe istediği hayvana “ölme hakkı" veriyor!

 

Md 19: iş modeli: Ötanazi A.Ş. ve Barınak A.Ş. geliyor!

Benzer bir ifade 5199’da da var ama bu değişiklikler ile okuyunca akla “bu bir iş modeli mi?” sorusunu getiriyor. Daha önce kısırlaştırma ve aşılama ifadeleri varken bunlar çıkartılarak hayvanların sahiplendirilmesi ve sahiplenilmiyorsa öldürülmesi için kurulacak tesislere mali destek ifadesi ile akıllara acaba ölüm garantili ötanazi şirketi ve barınak ihaleleri mi yapılacak sorusu geliyor.

Bu sorunun benzerlerini her sorduğumuzda haklı çıkmış, sadece müteahhiti bilemediğimizi anımsatmak isterim.  

Daha fazla detaya gerek var mı bilmiyoruz ama bu kanunun sokak hayvanlarına harcanmayan kısırlaştırma paralarına çökmeye ve bunun mislini harcayarak öldürmeye, yani neredeyse üç milyondan fazla sokak hayvanının öldürülmesini sağlamaya yönelik olduğu buram buram kokuyor.  

Şu cümle de ne kadar dış kaynaklı bir kanun olduğunu anlatıyor diye düşünebilirsiniz;

“İngiltere, Fransa ve ABD'nin bazı eyaletlerinde "Yakala-Kısırlaştır-Tut-Ötanazi Modeli" uygulanmaktadır.”

 

Canlar için Dayanışma vakti

40 milyon TL yerine 400 milyon TL harcansa sokak hayvanları sayısı kontrol edilebilirdi.

Belediyeler kısırlaştırma parasını barınak işlerine ayırsalardı bugün sorun yoktu.

Bakanlık görevini yapsa ve denetlese bunların hepsi yapılmış olacaktı.

Merkezi ve yerel yönetimin sorumsuzluğunu bütün sokak hayvanları ölümle ödeyecek.  

Ama bunu bu topraklarda kimse istemez. Burada görev siyasete düşüyor. Çökme kanunu nasıl geçti biliyoruz (lütfen şu yazıyı hatırlayın)! Dezenformasyon nasıl geçti biliyoruz (lütfen şu yazıyı hatırlayın)!. Bunun nasıl geçmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Meclisteki partiler görevlerini yaparsa bu geçmez, siyaset AKP’nin arkasına saklanmazsa bu yasa geçmez.

Bunun için öncelikle, bütün belediyeleri barınak işlerini bırakmaya; kısırlaştırma seferberliğine; kentteki bütün hayvanlara sahip çıkacaklarını ilan ederek uygulamaya davet ediyoruz. Unutmayın Ankara ve Aydın Büyükşehir ile Bilecik örnekleri AKP’nin teklifini destekler durumda.

İkinci olarak, meclisteki tüm diğer partilerin konuyu AKP’lilerle konuşma zamanı. Lütfen mecliste AKP’lilere anlatın. Politika tartışın. Sosyal medyada yaptığınızı mecliste yapın.

Üçüncü olarak, vekiller olarak herkesin önünde kavga edip, sanki gerçekten bir tartışma yapıyormuşsunuz gibi bir görüntüyü vermeyin. Siyaseten ikna etmenin yolunu bulun. Bizler meclis dışından pek çok kanuna müdahale edip durdurabiliyorken sizlerin meclis içinde bunu düşünmemeniz büyük bir ayıp.

Dördüncü olarak, mecliste pazarlık yapıyorsunuz ya, bunu halka açık yapın, saklamayın. Meclis karnesinden okunan bu gerçekliği artık çok iyi biliyoruz

Beşinci olarak, bu kanun geçerse sadece AKP ve ortakları değil, tüm vekiller sorumlu. Oylamaya katılmayarak karşı durmayan da sorumlu, sadece oy kullanıp siyasi bir tartışma yaratmayan, neden bunun halkın ve sokak hayvanlarının yararına olduğunu tartışmayan yani görevlerini yapmayan herkes de sorumlu.

Bize gelince, bu yazıyı oy verdiğiniz vekile, AKP’li komşunuza da iletin.  

Son olarak, bu ülkede kimse sokakta hayvanlara tahammülü olmayan kapitalist ülkelerden devşirme bir yasayı, öldürmeyi hak gören bir yasayı savunmaz. Yaşama hakkı bu ülkenin en birleştiren değeridir.  O yüzden sessiz dostlarımızın sesi olmak bugün herkesin görevidir.

Herkese kolay gelsin, şimdi sokaktaki canların yaşama hakkını savunmak zamanı.

 

Not:  Teklif çarşamba günü saat 14’de Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna gelecek.  Toplantı öncesi komisyon üyelerine ulaşmak isterseniz listesi burada.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar