Yasemin Mıstıkoğlu

Yasemin Mıstıkoğlu


Soluğu Akbelen’de almak

Soluğu Akbelen’de almak

Ben tam “İklim Krizi neden kadınları daha çok etkiliyor?” başlıklı bir yazı hazırlıyordum ki,  Nobel Ödülü sahibi Dr. John Clauser’ın e- postasına bir mesaj geldiğini öğrendim. Mesajda yazılanın, 27 Temmuz’da IMF'ye “iklim modelleri” üzerine vereceği seminerin iptal edildiği bilgisi olduğunu öğrenince olay daha da ilginç oldu tabi.  IMF yani Uluslararası Para Fonu Bağımsız Değerlendirme Ofisi Direktörü Pablo Moreno, John'un vereceği seminerin broşürünü okur okumaz seminerin iptal edilmesine karar verdiği haberi Co2 Coalition tarafından duyuruldu. İptal nedeni ise;

Clauser'ın uluslararası bir konferans olan Quantum Korea 2023'te yaptığı konuşma sırasında iklim değişikliğini ret etmesiydi. Clauser, Quantum Korea'da "Bir iklim krizi olduğuna inanmıyorum " demişti. IMF’nin bunu gözden kaçırmış olması inanılacak gibi değil ama iklim krizine dikkat çekmek amacıyla yaptığı seminere, iklim krizini ret eden birisi gelmiş olsaydı daha da inanılmayacak olaylar olurdu sanıyorum.

Önüme bu haber düşünce ben de konuyu değiştirdim tam bu konunun ayrıntılarını yazayım derken kendimi Akbelen Ormanın’da buldum. Çünkü Muğla Milas ilçesinde bulunan termik santraller için yeni kömür madenleri açmak amacıyla ağaçlar kesilmeye başlandı bu hafta başında. Yıllardır devam eden bir süreç bu.

Son dönemdeki olayların başlangıcı 4 yıl öncesine dayanıyor. Çünkü, Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. maden genişletmesi için Akbelen Ormanını kesmek için izin verildi. Ancak 2021 yılında İkizköylüler, iznin çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan verilmemesi gerektiğini iddia ederek dava açtı. Dava sonuçlanmadan kesim işlemleri başlatılınca halk 2 yıl önce tam 17 Temmuz’da Akbelen ormanlarında nöbet tutmaya başladı.  Burada yaşayanlar ve konunun farkında olanlar daha fazla kömür madeni istemiyorlar. Onun için de ağaçların başında nöbet tutuyorlar. Bu konuya hak veren kişiler de yerel halka destek veriyor. Diğer tarafta da ağaçların kesilmesinde sakınca yoktur diyen bilirkişi raporları, maden sahasını genişletmeye ihtiyacımız var diyen termik santrallerini çalıştıran şirket. Ve ayrıca jandarma desteği ile devlete bağlı orman işletmeleri genel müdürlüğü de ağaçları kesmeye çalışıyor hatta kesiyor.

Ağaçlar kesilirken, ormanlar yok olurken köyler de ortadan kalkıyor bu süreçte. Bölgede termik santraller kurulduğundan bu yana 10 köy yok artık. Halk daha fazla kayıp istemiyor. Santrallere sahip olan şirket de “ben burayı maden sahaları ile satın aldım” diyor. Santraller diye yazdım çünkü iki santral var burada. Kemerköy Termik Santrali ve Yeniköy Termik Santrali. Termik santral demek kömürle çalışan santral demek, bilen biliyor elbette ama bilmeyenler de olabilir, doğal olarak. Bu santralleri özel bir şirket işletiyor. Aslında 1984 yılında devlet tarafından kurulan bu iki santrali 2014 yılına kadar devlet işletilmiş. Son 9 yıldır da İÇTAŞ Enerji ve LİMAK Enerji şirketlerinin kurduğu YK Enerji tarafından işletiliyor. Şirket diyor ki;”” burada daha fazla kömür çıkartmak zorundayım yoksa santraller yeterince çalışamaz sizler için gerekli olan elektrik de üretilemez.”

Şimdi santrallerin kurulma tarihinden başlayarak, konuda gelinen son noktayı aktarmak istiyorum.

“80 öncesi yıllarda Aydın-Muğla bölgesine elektrik çok kısıtlı verilirdi, çünkü bölgede hiçbir termik veya hidrolik elektrik santralı yoktu. Bu sebepten dolayı, 4.üncü Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında, Muğla'daki linyitlerden yararlanarak elektrik üretmek üzere, bir Kamu İktisadi İşletmesi (KİT) olan Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) bünyesinde Ege Linyitleri İşletmesi kuruldu. Bu linyitleri kullanacak üç adet; Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallarının kurulması planlandı.”  

Örneğin Kemerköy termik santrali için, Bülend Ulusu'nun başkanlığında, 15 Eylül 1983 yılında, görev süresinin bitmesine sadece 3 ay kala, 44. T.C Hükumeti ( Ulusu Hükumeti’de diyebiliriz) karar verdi. Termik santralin Polonya merkezli Elektrim firması tarafından 304 milyon 355 bin dolar dış krediyle yapılması üzerine antlaşma imzalandı. O yıllarda devlet başkanı Kenan Evren.

Muğla ili Milas ilçesinde, linyit ile çalışan bu termik santral 95 milyon ton rezerve sahip Hüsamlar linyit yatağını değerlendirmek üzere inşa edildi. 1993'te 300 metrelik bacası tamamlandı, 1994'te 1. ve 2. üniteler, 1995'te 3. ünite üretime başladı.

Aynı il sınırları içinde yer alan bir diğer termik santral Yeniköy Termik Santrali. O tesis de 1986 yılında elektrik üretimine başlıyor devlet himayesi altında. 2014 yılına kadar.  Her iki santral  IC İÇTAŞ Enerji ve LİMAK Enerji şirketlerine satılarak özelleştiriliyorlar.

Termik santrallerin kuruluş ve özelleştirme hikayesi böyle. Peki bu santraller kurulduğundan günümüze kadar olan yöneticilere bir bakalım mı? Başbakanlık düzeyinde olarak;

1983-1989 yılları arasında Turgut Özal, 1989-1991 Yıldırım Akbulut, 1991 yılının Haziran ayından Kasım ayına kadar Mesut Yılmaz,1991-1993 Süleyman Demirel, 1993-1995 Tansu Çiller, 1996 Mart Hazirana kadar Mesut Yılmaz, 1996-1997 Necmettin Erbakan, 1997-1999 Mesut Yılmaz, 1999-2002 Bülent Ecevit. 2002 den sonra ise malum. Kişiler değişse de değişmeyen bir zihniyet ile yönetilen Türkiye. Yani demem o ki siyaset sahnesindeki tüm isimler bu santrallerin yapımı ve çalışması aşamasında söz sahibi olmuşlar. Amaç ülkenin elektrik üretimine katkı sağlamak.

Peki bu yanlış bir şey mi? Zamanında olmayabilir ama artık yanlış bir şey. Elektrik olmadan elbette yapamayız. Elektriğe elbette ihtiyacımız var, taş devrinde yaşamıyoruz. Ama günün koşullarına göre uyumlanmak zorundayız.

İklim krizi kaçınılmaz bir gerçek. Başta sıcaklık olmak üzere etkilerini artık tüm dünya gibi bizim ülkemiz de yaşıyor. Ve ülkeler iklim krizinin en önemli etkeni olan kömürden vazgeçmeye başladı. Kömürden tamamen ayrılan ülkeler var, kömürden ayrılma tarihi veren ülkeler var. Tarih vermeyip kömürden çıkmak için çalışma sözü veren var. Ancak bizim ülkemizin bu konuda hiçbir sözü, taahhüdü olmadığı gibi, yeni yeni kömür sahaları açmak için çalışmaları var. Tıpkı Akbelen’de olduğu gibi.

Akbelen’de son bir haftadır yaşananlar çok üzücü. Onlarca kişi göz altına alındı, yaralandı, binlerce ağaç kesildi. Son olarak Muğla Valiliği’nden açıklama geldi. Akbelen Ormanı'nda maden için ağaç kesimi çalışmalarının tamamlandığı duyuruldu hatta yapılan açıklamada, "Çeşitli provokasyonlar sonucu, tarihi şan ve şerefle dolu jandarmamız ve polisimize yapılan tahrik edici, çirkin ve maksatlı saldırılara karşı gerekli adli ve idari çalışmalar başlatılmıştır" ifadelerine yer verildi. Adeta tehdit misali.

Ayrıca, açıklamada, ağaçların kesildiği yerlerde de rehabilitasyon çalışmaları yapılacak denildi. Ancak Temiz Hava Hakkı Platformu’ndan Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel rehabilitasyonun bilimsel olarak mümkün olmadığını, valinin bilgi kirliliği yarattığını ileri sürüyor. Ve şöyle diyor Gümüşel;

“Burası maden çıkarıldıktan sonra rehabilite edilecektir” demiş vali. Türkiye’de rehabilite edilen bir maden sahası yok. Bilimsel olarak da mümkün değil. Orman sadece ağaçlardan oluşmuyor. Ormanı orman yapan orman toprağı. Toprağın içinde bakterisi mantarı bitkileri ile bir yaşam kaynağı, toprak öldürülüyor. Dışardan toprak taşısanız bile o yüzlerce yıllık orman haline gelmesi mümkün değil. Muğla valiliği tepkiyi azaltmak için. Bilgi kirliliği yaratıyor; burası rehabilite edilecek derken. Biz bu konuda, orman rehabilite edilir dediği için, bilimsel gerçekleri saptırdığı için Muğla valiliği hakkında dezenformasyon çerçevesinde bir suç duyurusunda bulunacağız. “

Ben bu yazıyı hazırlarken yeni yeni gelişmeler yaşanıyor Akbelen ile ilgili. Son gelen bilgi, Muğla Valisi Orhan Tavlı hakkında suç duyurusunda bulunuldu; Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği tarafından. Talep konusu olarak da şöyle denildi:

“Orman kesim işlemini uygulatan ve anayasal suçu engellemek için yurttaşlık görevini yerine getiren yurttaşlara karşı kolluk gücünün zor kullanılmasından sorumlu olan ve bu suretle kamu düzeninin bozulmasına neden olan Muğla Valisi Orhan Tavlı. Bağlı olduğu kanunlar gereğince cezalandırılmasına karar verilmesini saygı ile vekaleten talep ederiz.”

telif


Yasemin Mıstıkoğlu Kimdir?

1992 yılında Anadolu Ajansı’nda başladığı gazetecilik kariyeri, ATV, STAR TV, NTV, KANAL D ve TRT de devam etti. Siyaset muhabirliği uzmanlık alanı. 2012 yılında 2.derece tescilli bir Antakya konağını restore ederek, açtığı ÇİÇEKLİ KONAK adlı butik otel ile Kadın Girişimciler platformunda Sosyal Gİrişimci kimliği ile yer almaya başladı. 2019 yılında buğday konusunda yaptığı araştırmalar neticesinde KARAKTERLİ EKMEKLER markasını yaratarak, butik ekmek üretimi ve ekmek danışmanlığı yapmaya başladı. 2021 yılında Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve ayrıca İklim Haberciliği Ağı tarafından verilen eğitimlere katılarak, kariyerine İKLİM GAZETECİLİĞİ uzmanlığını ekledi. Antakya Tv YouTube kanalında iklim krizi ve iklim değişikliği haberleri yapıyor. Eş zamanlı olarak İklim Değişikliği ile ilgili bir okul projesi yürütüyor. Ana sınıfından Lise öğrencilerine kadar geniş bir yaş aralığına, çeşitli okul ve organizasyonlara giderek konunun önemi, sorunları ve çözümleri anlatan söyleşiler yapıyor. ÜYE OLDUĞU DERNEKLER KAGİDER ANKARA GAZETECİLER CEMİYETİ PARLAMENTO MUHABİRLERİ DRN. 3E Ekoloji, Ekonomi, Enerji Araştırma İletişim ve Toplumsal ETki Drn..

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar