Rusya devlet televizyonunda korsan protesto, sadece ülkeye değil bütün dünyaya bir mesajdı. “Savaşa Hayır. Rus halkı savaş istemiyor, bu kanal size doğru haberleri vermiyor.”
Kanal1 televizyonu akşam haberleri sırasında stüdyoya giren siyah elbiseli genç kadının, elindeki pankartı açmasıyla ekranın değişmesi arasında geçen çok kısa zaman kesitinde, Putin’in bütün kısıtlamalarına, önlemlerine ve baskılarına rağmen Rusya’da her şeyi göze alarak savaşa karşı seslerini yükseltebilecek güçlü bir kesim olduğunu gösteriyor, Rus halkının Putin ile arasına mesafe koyma ihtiyacını gösteriyordu.
Oysa Rusya Devlet Başkanı Putin ve Yönetimi, Ukrayna’ya karşı giriştikleri istila ve işgal savaşını haklı gösterebilmek için savaşa “savaş” bile demiyor.
Harekatı, Ukrayna halkını ve Rus azınlığı Nazilerden kurtarmak için düzenlenen bir operasyon olarak pazarlıyor kendi iç kamuoyuna ve dünyaya.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Antalya’da Ukraynalı meslektaşı ile yaptığı görüşme sonrası düzenlediği basın toplantısı, bugüne kadar izlediğimiz en ilginç basın toplantılarından biriydi.
Soruların bir kısmını “tam anlamadım” diyerek ya da ona bile tenezzül etmeden hiçe sayarak, kendi mesajlarında yoğunlaştı Lavrov.
Savaşın haklılığını ispat etmeye çalıştı, sivil hedefleri vurduklarına ilişkin Ukrayna’nın iddialarını yalanladı.
Lavrov Antalya’ya, Rusya’nın içine düştüğü yalnızlığı aşmak, izolasyonu kırmak için gelmişti besbelli.
Çünkü, günümüz savaşları sadece silah ve ordularla kazanılamıyor.
SAVAŞLARIN KADERİNDE MEDYANIN ÖNEMİ
Ukrayna, Rus tanklarının harekete geçtiği ilk günden itibaren, medyayı etkili biçimde kullanarak, kendi kamuoyunu direnişe hazırladığı gibi, dünya kamuoyunu da haklılığına inandırdı.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Kiev’den verdiği direniş mesajlarıyla, Batı’ya yönelttiği hayal kırıklığı sitemleriyle sempati topladı.
“Ukrayna halkının, Rusya’nın Nazi olmakla suçladığı genç lideri etrafında birleşerek dişiyle tırnağı ile toprağını savunduğu”na inandı dünya kamuoyu.
Genç bir komedyen diyerek küçümseyenlere karşı, Zelenski medya savaşlarında “kahraman”laştı.
Putin öyle mi?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imajı ise bu savaştan önce de iyi değildi.
Kendi ülkesinde muhaliflerini, zehirleyip öldürmek de dahil çeşitli yöntemlerle sindiren, özgür basını ağır baskılarla karşı karşıya bırakan bir lider.
Ukrayna savaşı ile ise Putin’in imajı dip yaptı.
Birleşmiş Milletler’de yapılan oylamalarda, ABD ve İngiltere ile aynı düşüncede olmasalar bile birçok ülke Putin’in yanında yer almadı.
Medya savaşını kaybetmenin en somut göstergesiydi bu.
KURU PROPAGANDA YETMEZ
Günümüzde kuru propaganda ile insanları ikna etmek de mümkün değil.
Oysa düşüncelerinizi, amaçlarınızı, haklılığınızı geniş kitlelere ulaştırıp, benimsettiğiniz oranda güçlenirsiniz.
Olayların dinamiğini etkileyebilir, kendi lehinize çevirebilirsiniz.
Bunu yapamadığınız zaman ise savaşı kaybedersiniz.
Ukrayna bunu nasıl başardı?
Haklılığını sadece kendisi savunmadı. Bunu kanıtlamak için yayınladığı açıklamaların, görüntülerin, gerekçelerin başkaları tarafından da retweet’lenerek, like’lanarak tekrarlanmasını, geleneksel medyada en geniş biçimde yer almasını sağlayarak başardı.
Savaşın bugünkü en kritik noktasında bile artık bir gerçeği dile getirebiliriz. Ukrayna savaşı kazandı.
Zaman Rusya’nın aleyhinde.
Bundan sonra Rusya’nın her saldırısı, haksızlığının altını daha da çizecek.
Yalnızlığını derinleştirecek.
O kadar derinleştirecek ki, bu yalnızlık Rusya içinde de Putin’i yalnızlaştırarak iktidarını sarsacak.
Yorum Yazın