Suriye’nin kuzeyi, sadece yaz sıcaklığıyla değil, açık ve örtülü çatışmalarla fokur fokur kaynıyor.
Tahran’daki üçlü zirvenin ardından Suriye, Rusya ve İran destekli güçler, Türkiye’nin denetimindeki bölgeleri çevreleme operasyonlarını tırmandırıyorlar.
Fırat’ın doğusunda YPG, Beşar Esat ile Türkiye’ye karşı, geçici mi kalıcı mı olacağı henüz kesin olmayan anlaşmalar yapıyor.
Geçen hafta imzalanan petrol anlaşması bunlardan biri.
Rusya’nın arabuluculuğu ile imzalanan anlaşmaya göre, YPG kontrolündeki bölgeden Şam’a gönderilen petrol sevkiyatı artırılacak. Şu anda haftalık 160 tankerlik kapasite, 200 tankere çıkartılacak.
Suriye de Fırat’ın doğusuna elektrik sağlayacak.
Merkezi yönetimin bölgedeki varlığını güçlendiren bu adım, Türkiye’nin operasyon tehdidine karşı kurulan bir ittifak.
ÇATIŞMALAR TIRMANIYOR
Bu arada ülkenin kuzeyine sıkışan cihatçı örgütler kâh birleşip, kâh bölünerek Suriye ateşine odun taşıyorlar.
22 Temmuz sabahı Rus uçaklarının İdilp’te bir Hristiyan köyünü bombalaması sonucu beşi çocuk 7 kişinin ölümü, 12 kişinin yaralanmasının, bir hedef hatası olabileceği haberleri geldi. Rusya’nın, birkaç kilometre uzaklıktaki Hayat Tahrir El Şam örgütü karargahını hedef aldığı ileri sürüldü.
El Kaide’den ayrılan cihatçı örgütün son dönemde İdlip’te, Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu’na karşı üstünlük sağladığı iddiaları bolca yer alıyor gelen haberlerde.
Hayat Tahrir El Şam’ın birçok kasabayı, ÖSO’yu oluşturan bazı grupların direniş göstermeden teslim etmeleri sonucu ele geçirdikleri de iddialar arasında.
Gözlemciler, Türkiye’nin desteğindeki gruplardan bazılarının HTS karşısında direnmediğini doğruluyorlar.
Hayat Tahrir El Şam, Suriye’nin kuzeyindeki etki alanını genişletiyor.
Rusya HTS’nin gücünü kırmak ve Beşar Esad’ın hakimiyeti altında Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak için son zamanlarda bölgeye havadan saldırıları arttırdı.
Rusya İdlip’te, Türkiye ve Rusya denetimindeki bölgede havadan havaya füzeler kullanarak uçuşlara devam ediyor.
Pazar günü iki ülkenin, kara, hava ve deniz kuvvetlerinin katılımıyla amfibik bir tatbikat gerçekleştirmeleri de Rusya’nın, “Ukrayna’da savaşıyor, Suriye’de bir şey yapamaz” diyenlere yanıtı tabii ki.
Öte yandan Suriye ordusunun da kuzeydeki faaliyetlerini tırmandırdığını izliyoruz.
İran destekli milislerle Halep yakınlarında rejim karşıtı güçlerin bulunduğu bölgeleri ve karargahlarını top ateşine tutuyor.
ABD destekli YPG’nin tahkimatı ve sınır bölgelerinde faaliyetlerini arttırdığı görülüyor.
Bu hareketliliğin nedeni Türkiye’nin Suriye içinde 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge yaratma kararı.
SAVAŞ ALANI
Suriye, Ukrayna’dan sonra tam bir savaş alanı olmaya en yakın bölge durumunda.
ABD ve Rusya’nın yanı sıra bölgenin büyük güçleri olan Türkiye ve İran’ın çıkar çatışmalarının keskinleştiği bir coğrafyadan söz ediyoruz.
Bu gerilime bir de bu güçlerin kullandığı ve bir kısmı suç örgütleri ile yakın ilişkide olan yerel grupları da eklediğinizde tahminlerde bulunmak, doğru tahliller yapmak zorlaşıyor.
En büyük sadakatleri paraya olan bazı grupların, onları kullananlara ne gibi zararlar verebileceklerini, sahadaki gelişmeleri ne yönde etkileyebileceklerinin geçmişte örneklerini Irak’ta da, Suriye’de de gördük.
Bölgeyle ilgili haberleri alt alta sıralamakta maksadım, bir haber bülteni yaratmak değil.
Televizyonlardaki tartışmalarda objektiflik kriterleri hiç umursanmıyor. Tartışmacıların çoğu askeri yetkili gibi yanaşıyorlar konuya.
Ya da bu operasyona karşı olduklarını açık açık söyleyemeyenler, “ABD karşı çıkıyor” ya da “Zaten Rusya izin vermiyor” demekle yetiniyor.
Halkın bu tartışmalardan bir şey öğrenmesi mümkün değil.
Türkiye’nin bölgeye yapmayı planladığı harekat ile ilgili halkın da bilmesi gerekenler var.
Çünkü savaşlarda en ağır bedeli halklar öder.
ESAT İLE GÖRÜŞ DEMEK YETMEZ
Savaş, sorunları çözmek için başvurulacak son kozdur.
Sorunlar, dengeleri ince bir biçimde hesaba katan, ülke çıkarlarını bu dengeleri kullanarak önceleyen diplomatik süreçlerle çözülmelidir.
Sırf iç politikada zemin sağlamlaştırmak uğruna, milliyetçi duyguları köpürten siyasetçilerin ülkeyi nereye götürdüklerini anlayabilmek için somut durumun doğru bir biçimde tahlili gerekiyor.
Ne yazık ki, muhalefet de, “Dur bir dakika” diyemiyor.
“Esat ile görüş” demek de yetmez. Zaten Esat, Rusya’nın iradesi dışında adım atamaz durumda.
Evet, şehit haberleri yüreklerimizi yakıyor. Gencecik çocukların bir bataklıkta yitip gitmelerinden daha acı verici ne olabilir ki?
Muhalefetin ailelere başsağlığı dilemenin ötesinde yapacağı bir şeyler olmalı.
Yorum Yazın