“Takunyalılar”dan sonra “tokyo”lu islamcılar!

Halkımız, din üzerinden siyaset sürdüren sözde dindarların “icraat yapmak” yerine “ibadet yapar gibi görünen yüzü”nü bir türlü göremedi. Aksi taktirde “ellerin Ay’a gittiği” yıllar boyunca biz yerimizde sayar durur muyduk? 

Bir zamanlar Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) diye bir kuruluşumuz vardı, Turgut Özal ve arkadaşları üst düzey görevlere getirilmişti de “takunyalılar” lafı oradan çıkmamış mıydı? Neymiş efendim, çoğunlukla teknik üniversite eğitimli, pek çok baraj, tünel gibi büyük altyapı projesine imza atmış, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlarda görev yapmış bu mühendisler “namazında niyazında” adamlarmış. Rivayet o ki, bir Ramazan günü ekonomiyle ilgili bir brifing sırasında saatler boyu sus pus oturmuşlar. Ne zaman ki iftar vakti gelmiş, oruçlarını açıp namazlarını kılıp brifing salonuna dönmüşler ve demişler ki:

-Baştan alalım mı şu bütçe gerçekleşmelerini? Aç karnına saatlerce hiçbir şey anlamadan dinledik. Karnımız doyunca  kendimize gelebildik, teknisyenler buyursun yeniden anlatsınlar…

Ülkemizin yakın tarihinde yaşananlara dönüp bakınca “acaba o siyasetçilere haksızlık mı ettik?” Sorusu bilmem sizin de aklınızdan geçiyor mu?

-Ayol Bodrum’da tatilde bile bunları mı düşünüyorsun?

Diye soruyorsanız, anlatayım:

-Ortakent’te bir “İslami Külliye” tartışması yaşanıyor… İşte fotoğraflarını gördüğünüz o güzelim koyun tam da plaj şemsiyelerinin arasından görünen kumsalına inşa edilecek dev! İslami Külliye’den söz ediyorum…

Bodrum Ortakent, İslami Külliye

-Yahu başka yer bulamamışlar mı? Kumsaldaki Külliye’de İslam adına ne gibi bir faaliyet sürdürülecek? İmam adayları, sabah biraz rüzgâr sörfü yaptıktan sonra, abdestlerini deniz suyuyla alıp, tokyolarını çıkarıp, plajda mı ibadet edecekler? 

Diye sorsanız da faydasız…

Bodrum ahalisinin yöneticiler başta olmak üzere, Kent Konseyiyle, STK’larıyla, mimar mühendis odalarıyla, hukukçularıyla el ele vererek, bu projeye şiddetle karşı çıkmasına karşın, inşaat tam gaz devam ediyor, hem de yasaklara rağmen…

Nasıl mı?

Kargı Koyunda yıllar önce “küçük bir ibadet yeri” olarak düşünülen ama sonraları malum gösteriş merakı ağır basınca dev bir külliyeye dönüştürülen proje, sert tepki nedeniyle son yıllarda uykuya yatırılmış ama sonra bakılmış ki “2 yıl içinde su basmanı düzeyine getirilmeyen proje,” mevzuat gereği rafa kalkacak, “tam da bu sürenin bitmesine 2 gün kala!” yeniden ele alınıp kepçeler araziye sokulmuş…

Külliyede vızır vızır çalışan beton pompası

Siyasi çevrelere göre, yıllardır Bodrum’da oy alamayan AKP, bu gibi işlerle “toplum mühendisliği” uygulayıp, yüzünü aydınlığa çevirmiş, laik, demokrat ahaliyi dönüştürme çabasında.

Oysa geçenlerde istatistiklere bakmıştık, Türkiye’de toplam cami sayısı 84 bin 684, okul sayısına gelince, devlete ve özel girişimcilere ait okullar toplamı sadece 68 bin 589… Milli Eğitim Bakanları bu eksikliği gidermek için çaba gösterse acaba bu rakamlar böyle mi olurdu?

Farkındayım bu sıcakta içiniz karardı değil mi?

O zaman sizi biraz olsun gülümsetip serinletmek adına Sarıkamış’a, kayak merkezine götüreyim mi? “Uluslararası Alp Disiplini Kayak Müsabakaları” sırasında Sarıkamış Cıbıltepe’de çektiğim fotoğrafa ve alt yazısına bir bakın, ne diyeceksiniz?  

Sarıkamış Cıbıltepe. Tek irtibat telesiyejle...

“Yahu, kimsenin dinine inancına bir şey dediğimiz yok ama nedir bu her metrekareye bir cami inadı? Neyin gösterisidir? Sarıkamış Kayak Merkezinin tam göbeğindeki camiye bakın. Sadece telesiyej ile çıkılan noktada üstelik!!! Yani kayakçılar, boardcular ezanı duyar duymaz kayakları kenara fırlatıp, namaza mı duracaklar? O kilitli botlar ayaklardan nasıl çıkarılacak? Müslüman kayakçılar ezanı duyunca müsabakayı bırakıp ibadete gitti diyelim, adı üstünde “uluslararası müsabakalar” bunlar, Hıristiyan kayakçılar ne yapacak o sırada?”