Dünyada “tehlikeli meslek” sınıflandırılmasında, “kamyon şoförlüğü, gardiyanlık, nükleer işçilik, petrol makinistliği, elektrik hattı işçiliği, savaş muhabirliği, ağaç kesicilik ve okyanus balıkçılığı” ilk sıralarda yer alıyormuş. Acaba Türkiye’de “hukukçular” da mı bu grupta sayılmalı?
Adaleti arayanların başına öyle işler geliyor ki, onları ne Anayasa, ne yasalar, ne bağlı bulundukları örgütler koruyabiliyor, hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bile kurtaramıyor, oysa “hukuk herkese lazım” değil mi? “Hukukçular da hukuksuzluğun pençesine düşerse!” sokaktaki insanı kim kurtaracak?
Yargıtay eski savcısı, YARSAV kurucu başkanı, şimdi avukat Ömer Eminağaoğlu’nu ele alalım. (*) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasete Belediye Başkanlığından girip, “milletvekili seçilmesi” ile devam eden, Külliye’ye çıktığı yolda “hep karşısında bulduğu isim” değil miydi?
“Adli sicil kaydı var” diyerek Erdoğan’ın Siirt milletvekili seçildiği 2002 yılındaki adaylığına karşı çıkışından alalım, “üniversite diploması yok, Cumhurbaşkanı olma koşullarını taşımıyor” diye (**) Yüksek Seçim Kuruluna başvurusuna değin. Ancak bir hukuk adamı olarak onun, bu itirazları geldi geldi, YSK kararları (temyiz yolu bulunmayan) ile hep duvara tosladı… Bununla da kalmadı, “vay sen misin bizim liderimizin önüne takoz koymaya çalışan?” Diye hakkında soruşturmalar yürütüldü, davalar açıldı, tehditler, hakaretler havada uçuştu, halen de devam ediyor, “İslamiyet karşıtı savcı” diye, manşet bile atıldı geçenlerde.(**) Basın Konseyi bakalım buna ne diyecek?
Bir “hukuk adamı” olarak Eminağaoğlu’nun içinde bulunduğu “hukuksuzluk cenderesini” düşünebiliyor musunuz? Ülkeyi yıllardır sınırsız yetkilerle idare eden lider karşısında “kağıt üstünde kalan hukuk ilkeleriyle” adeta kasırgaya karşı durmaya çabalamak acaba nasıl bir duygudur? İnsan kendini yalnız hissetmez mi?
—Eminağaoğlu yalnız mı?
Geçen gün bunları merak ettim ve kendisine sordum, işte anlattıkları:
Soru: Basında geçenlerde hedefteydiniz, sizi “İslamiyet düşmanı” ilan ettiler, ne düşündünüz?
Eminağaoğlu: Basın demek gerçek basın emekçilerine haksızlık olur, acz içinde olup, söyleyecek söz bulamayan kişilerin yazdığı yazılar bunlar…Her seferinde karşımıza çıkıyorlar, bizi bu şekilde hedef gösteren yayınlar yapılıyor. Herkese kin ve nefret kusan bir yayın organı, bu yüzden basın konseyine başvurdum.
Soru: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili süreci ta, Siirt’te ilk milletvekili olduğu seçimde başlatan savcıydınız. Yıllar içinde sanırım epey başınız ağrıdı, kendinizi bunca zamandır hiç yalnız hissettiniz mi?
Eminağaoğlu: O dönemde mevcut hukuksuzluklara karşı koyabilmek için bireysel olarak mücadele ettik, sonra örgütlü başvurularımız da oldu, esasen örgütlü mücadeleyle hukuksuzluğa karşı koymak sizi daha güçlü kılar. Ama örgütlü mücadelemiz sürerken de gerek ben, gerek mücadeleyi yapan arkadaşlarımız, gerekse örgütümüz olmadık baskılara, soruşturmalara maruz kaldı. Teknik takiplerden, kanunsuz dinlemelere kadar… Hatta 2008’de başlayıp halen devam eden soruşturmalara, yargılamalara konu ettiler, olmadık baskılara muhatap oldum, görevde olan bir çok arkadaşım görevde olmaları nedeniyle belli bir noktada durmak, oturmak durumunda kaldılar. Emekli arkadaşlarımın ise her zaman desteğini gördüm ama Türkiye’de yargı sürecinden hiçbir sonuç alamadım.
—AHİM kararı—
Soru: Daha sonra AHİM’e de (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) gittiniz?
Eminağaoğlu: Evet AHİM, 9-10 yıllık bir süreç sonunda, bana yapılan tüm işlemlerin hukuka aykırılığına karar verdi, o kararda (***) ayrıca HSYK kararlarına yargı yolu açılmasını da istendi. Şimdi, beklerim ki bütün meslektaşlarım, “AHİM kararı var, Anayasa değişmelidir” demeliler, diyebilmeliler. Bunu, muhalefet de açıkça iktidara söylemelidir. Bunun dillendirilmemesi beni çok üzen noktadır.
Soru: Siz iktidara karşı savcı olarak yürüttüğünüz davalarda partili değildiniz, şimdi CHP üyeliğiniz var. Savcı olarak halen görevde olsanız bu üyelik görevinizle bağdaşır mıydı? Yani hukuk adamlarının aynı zamanda parti üyesi olabilmesi sizce iyi mi kötü mü oldu? Objektif davranabilme açısından?
—CHP üyeliği—
Eminağaoğlu: Bakın ben görevdeyken, savcı olarak, CHP aleyhine, AKP lehine işlemler yaptım.
Ardından meslekten ayrıldım, yine lehte aleyhte işlemler yaptım, oysa CHP’ye üye olmuştum. Bir hukukçunun hukukun üstünlüğü anlamında, hukuğun gereği neyse ona göre işlem yapması lazım.
Soru: Ama bunu yapabilenlerin güvencesi var mı?
Eminağaoğlu: Görüyoruz ki, bugün hukuki güvenceler olabildiğince ortadan kalkmış durumda. Yine de yargıç ve savcılar için bu mazeret olmamalı. -Güvencemiz yok- gibi bir mazerete sığınılmamalı.
Soru: AKP bir zamanlar muhatap olduğu süreçleri şimdi başkalarına yansıtıyor. İBB Başkanı hakkındaki dava. Hapis cezası istiyor savcı, nasıl sonuçlanır sizce? (****)
Eminağaoğlu: Mahkum olursa, (1 yılın üzerinde ceza istiyor savcı) bu ceza seçilme yeterliliğini ortadan kaldırır. İçişleri Bakanı, İmamoğlu’nun görevinden son buldurma için Danıştaya başvurabilir. Yasayla içişleri bakanlığına yüklenmiş bir yetkidir bu...Gerçi, her ne kadar savcı mahkumiyet yolunda görüş verdiyse de, ortada mahkumiyeti gerektirir söz yok, eylem yok. Mahkemenin vermesi gereken bir beraat kararı var. Her ne kadar böyle bir suç ortada yoksa da bugüne kadar pek çok açılmayacak davalar açıldı, verilmeyecek mahkumiyet kararları verdi. Dileriz bugüne değin hukuka aykırılıklar şeklinde yürüyen davada umarız ki savcılık, hukuka uygun süreç yürütür.
—İçişleri bakanı ve İmamoğlu—
Soru: Sonuçta İçişleri Bakanının masasına mı gelecek İmamoğlu konusu?
Eminağaoğlu: Görevden alınması durumuna gidilemez? Neden? Çünkü İmamoğlu göreviyle ilgili bir açıklama yapmamıştır, ayrıca görevden alınmasını gerektiren Bölge Mahkemesi ve Yargıtay kararının netleşmesine kadar görevden alınamaz. Çünkü İBB Başkanının ancak görev suçları ve terör suçları varsa görevden alınması gündeme gelebilir ama İçişleri Bakanlığının bunu zorladığını görüyoruz, bir takım terör soruşturmaları ile onun (İmamoğlu’nun) bağlantısını kurmak istenmekte, ancak bu iddiaları doğrulayacak kanıt henüz ortaya koyamadılar. Siyasi iktidarda bir hazımsızlık var. Kaybetmeye tahammül edemiyorlar, bu yüzden hukukun dışına çıkıp her yolu zorluyorlar, yargıyı da zorlayan adımlar atıyorlar ama bunlar ters teper…
—rüşvet vs suçlamaları—
Soru: Diğer belediyelere yöneltilen rüşvet vs. Gibi suçlamalar da mı bu arayışın parçası?
Eminağaoğlu: Bu gibi görev suçlarında o belediyelerde görevden almalar yaşanabilecek. Bu yüzden, belediyeleri toplumda kınanan yüz kızartıcı nitelikteki suçlarla itham etmek, soruşturmalar açmak gibi yollar deneniyor. Peki kaybettikleri seçimlerden bugüne kaç yıl geçti? Yeni bir seçim sürecine girilirken bu yolların şimdi ortaya çıkarılması net biçimde iktidarın hukuk işleyişindeki etkisini çok net koyuyor. 2019’dan bu yana iktidarın bu denli adımları yokken şimdi genel seçime 1 yıl kala hissettikleri panik bu soruşturmalara yol açtı, iktidarın yargı bağımsızlığa bakışı da böylece ortaya çıkmış oluyor.
(*) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/erdogan-vakalari-5-bolum-531070h.htm
https://www.diken.com.tr/eminagaoglundan-yskya-basvuru-erdoganin-cumhurbaskanligi-iptal-edilsin/
(**) https://m.yeniakit.com.tr/haber/ne-onda-utanma-var-ne-de-konusturanda-yasakci-omer-faruk-eminagaoglu-motoru-yakti-1657569.html
(***) https://tr.euronews.com/2021/03/09/aihm-eski-yarsav-baskan-eminagaoglu-nun-basvurusunda-turkiye-yi-haks-z-buldu
(****) https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/son-dakika-savciliktan-ekrem-imamogluna-hapis-talebi-1927827
Yorum Yazın