Sen gelince sanki bir güneş doğdu
Aydınlık günüm gecem, artık çok güzel hayat
Şimdi her şey birden bambaşka oldu
Sensiz ne kadar zormuş, meğer ne güçmüş hayat
Aman petrol, canım petrol
Artık sana, sana, sana muhtacım petrol
Aman petrol, canım petrol
Artık sana, sana, sana muhtacım petrol
Şarkıyı bilenlerin mırıldandığını duyar gibiyim. 1980 yılında yapılan Eurovision Şarkı yarışmasında Ajda Pekkan ülkemizi temsil etmişti “Petrol” şarkısı ile. O yıllarda küçük bir çocuk olduğum ve yine o yıllarda çocuklar oyunlarını rahatlıkla sokaklarda oynayabildikleri için mahalledekiler bir araya gelir, bu şarkıyı söylerdik hep birlikte çığlık çığlığa. Petrol’ün ne olduğunu bile bilmeden. Günümüzde İklim Krizinin en büyük suçlularından olarak gördüğümüz “fosil yakıt” dediğimiz bu maddenin aslında zengin bir organik hammadde olduğundan habersizce.
“Petrol” şarkısının popüler olduğu yılları yaşayanlar hatırlayacaklar, 1979 yılında bütün dünyada yaşanan ikinci petrol krizi ülkemizde de etkisini ciddi bir şekilde göstermişti. Benzin istasyonundaki kuyruklar çocukluğumun en bariz anıları arasında. Benzer kuyrukların 1973 yılında da yaşanmış olduğunu da tanık olmadım ama biliyorum.
79 krizi, İran devrimi sonrasında petrol üretimindeki düşüş nedeniyle yaşanmıştı. Üretimdeki bu düşüş küresel petrol arzını sadece %4 oranında düşürmesine rağmen yarattığı panik büyük fiyat artışlarına neden olmuş, ham petrolün varil fiyatı bir yıl içinde iki katından da fazla bir artışa ulaşmıştı. 1980'de İran-ırak Savaşı’nın patlak vermesinin ardından da İran’daki petrol üretimi neredeyse durmuş ve Irak’ın petrol üretimi de ciddi biçimde azalmıştı. Dünyadaki tüm ülkelerde petrole endeksli ekonomik durgunluk daha da tetiklenmişti.
Petrolde dışa bağımlı birçok ülkenin aldığı önlemler arasında petrol tasarrufuna gidilmiş, ülkemiz ise 1974 Kıbrıs Harekatı’nın yarattığı ekonomik problemlerin de etkileri nedeniyle 1973 krizinde olduğu gibi buna da hazırlıksız yakalanmıştı.
Bu kriz Türkiye’nin sanayisini duraklama noktasına getirdi. İşçi dövizlerinin azalması ve dış borç sağlanamaması sonucunda Türkiye, sanayisi için gerekli enerji üretimini yapamaz hale geldi. Bu dönemde en kötü büyüme hızı gerçekleşti.
Özetle; Yaşanılan petrol krizlerinden Türkiye ve Dünya Ekonomisi nasibini fazlasıyla almış, Petrol Dünyanın korkusu olmuştu.
Petrol ile ilgili bir başka korku da tarihi bir süreci içeriyor; Dünyadaki petrolün biteceği korkusu.
1930'larda İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nca hazırlanan bir rapor, petrolün 20 yıl içerisinde "kıtlaşmış bir kaynak" haline gelebileceği konusunda uyarıda bulunuyordu.1970 yılında, Avrupa'nın "en iyi beyinlerini" bir araya toplayan Club of Rome, 2000 yılına kadar dünyada petrolün biteceğini öne sürmüştü. Korkulan olmadı; bununla birlikte O zamanlar küresel petrol tüketimi günde yaklaşık 46 milyon varil civarındayken, 2023 yılında bu rakam 100 milyona ulaştı.
Dünyadaki petrol rezervlerinin tükenmesi halinde neler olabilir şöyle bir düşünelim; İklim Krizinin suçlularından biri ortadan kalkmış olur bu iyi haber. Ama iyi olmayan haberler de var; onu da Petrol Yüksek Mühendisi Emrah Özsavaşçı’dan öğrenelim istedim. Aslında bu yazıyı kaleme almama da Sayın Özsavaşçı’nın Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Topluluğu’nun hazırladığı Finas&Future temalı toplantıda söyledikleri vesile oldu. “Petrol yakılmayacak kadar değerli bir madde ve bir gün bitecek. O yüzden yakıt olarak kullanmayalım”
İklim Uzmanlarının söyledikleri doğrultusunda öğrendiklerimden yola çıkarak “Tu kaka” dediğimiz petrole bu açıdan hiç bakmamıştım açıkçası. Bir gün rezervlerin tükeneceğini biliyoruz elbette ama
“Dünyanın dengesini alt üst eden iklim krizinin ana aktörlerinden olan Petrolü kullandığımız en aktif ve verimli alan yakıt olarak kullandığımız alanlar değil mi?” sorusunu yönelttim Emrah Bey’e.
“Hayır” dedi. Özsavaşçı. Ve devam etti;
“Petrol, modern yaşamın temeli olarak hayatımızın her alanında yer almaktadır. En yaygın kullanımı ulaşım sektörü olmakla birlikte modern hayatın temeli olan ancak daha az görünürlüğü olan bir çok ürün aslında petrol türevidir. Bunların içinde en önemlisi de ilaçlardır. Petrol türevleri, farma endüstrisinde birçok ilacın üretiminde kullanılır. Örneğin, antibiyotikler, antiviral ilaçlar, kanser tedavisi ilaçları ve birçok diğer ilaç, petrol kaynaklı bileşenler içerebilmektedir.”
Yani eğer petrol biterse ilaç sektörü, dolayısı ile sağlık sektörü, yani hastalar yani hepimiz etkileniriz.
Başka?
“Petrolden elde edilen kimyasallar, plastikler, polietilen, polipropilen, PVC gibi pek çok polimerin üretiminde kullanılır. Ayrıca, deterjanlar, boya ve vernikler, çözücüler, yapıştırıcılar gibi birçok endüstriyel kimyasalın üretiminde de petrol temelli hammaddeler kullanılır.”
Tamam plastikler dünya için en zararlı olanlar. Hem makro hem mikro düzeyde plastikler insan ve dünya sağlığını derinden etkiliyor anacak arabadan, biberona, telefondan, ayakkabıya ve daha neler neler hayatımızdan çıkacak demektir bu durumda.
Petrolün kullanıldığı bir diğer alan da “tarım sektörü” diyor Emrah Özsavaşçı. “Pestisitlerin, gübrelerin ve tarım kimyasallarının üretiminde de petrol bazlı maddeler kullanılır.” Olması ve ayrıca traktörden damlama su sistemlerine kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip tarım sektörünün petrol yokluğundan etkilenmesi demek, gıda üretiminin daha zor ve pahalı hale gelmesi demek, bu da potansiyel olarak gıda kıtlığına ve daha yüksek fiyatlara yol açabilir demek.
Emrah Özsavaşçı’nın son değindiği bir diğer sektör de Kozmetik ve Kişisel Bakım Ürünleri. “Birçok kozmetik ürün ve kişisel bakım ürünü, petrol bazlı hammaddeler içerir. Örneğin, vazelin, parfümler, losyonlar, şampuanlar ve makyaj ürünleri petrolden türetilmiş bileşenler içerebilir.”
Hadi kişisel bakım ürünleri olmadan yaşayabilelim ama gıda ve ilaç olmadan bir hayat mümkün değil. Ve Emrah Özsavaşçı’nın dediğine geliyoruz burada “Petrol yakılmayacak kadar değerli bir madde”
Petrol tükendiğinde şu anki medeniyetimizi sürdürmemiz mümkün olmaz. Bildiğimiz anlamda tarım yapılamaz. Plastikler de üretilemeyeceği için hayatımızda bulunan çoğu cihaz, hatta yenilenebilir enerji kaynaklarında kullanılan güneş panelleri ve rüzgar gülleri bile üretilemez duruma gelir. İşte bu nedenle “petrol” ü yakıt olarak kullanmamak hem iklim krizinin çözümüne bir katkı hem de bu maddeyi insanlık yararına kullanmak daha efektif olacaktır.
İklim Uzmanlarının defalarca tekrarladığı konu geliyor yine önümüze. İklim Krizi ile uyumlu yaşamak. Bu petrol yakıldığı takdirde yani enerji kaynağı olarak kullanıldığında dünyaya zarar verir hale geliyorsa, demek ki alternatif enerji kaynakları ivedilikle hayata geçirilmeli.
Enerji yatırımları konusunda çalışmalar yürüten Emrah Özsavaşçı’nın “Dolayısıyla zengin bir organik madde ve hammadde olarak petrolün arabalarda yakılması yerine daha değerli ve katma değeri yüksek kullanım alanlarına yönlendirilmesi, çevresel ve insan sağlığı açısından büyük faydalar sağlayabilir.” Sözlerine ben de şöyle bir yorumla katkı sağlamak istiyorum. Dünya dostu yenilenebilir enerji kaynaklarına global bir uyumla bir an önce geçilmesi gerekiyor. Petrolün ömrü hiç de sanıldığı kadar uzun değil. Emrah Bey’in ifadesiyle “ bütün Dünya için R/P rasyosu 50 sene civarı” yani petrol rezervlerinin kurumsal olarak bitiş tarihi sadece 50 yıl.
NOT: Aklınıza takılmıştır belki diye şuraya küçük bir hatırlatma bırakıyorum. Şanar Yurdatapan'ın yazıp Atilla Özdemiroğlu’nun bestelediği Petrol şarkısıyla Ajda Pekkan o yıl 23 puan alarak 15. Olmuştu. Hollanda’nın Lahey şehrinde gerçekleştirilen Yarışmaya 19 ülke katılmıştı.
Yorum Yazın