Yaşadıklarımızı bir süre sonra unutabilir; yaşanan duyguları ise bir anda hatırlayabiliriz.
Bazı yaşadıklarımızı ise hiç unutmayız. En küçük ayrıntısı ile hatırlarız. O ayrıntıların varlığı da bizi o ana hızlıca geri götürerek ne hissettirdiğini aynı hız ile, sihir gibi beraberinde getirebilme gücüne sahiptir.
Çocukken yaşadığımız bir anı hafızamıza kazıdığımız şeklinin büyüklerimizden aslında öyle olmadığını öğrenebiliriz; fakat duygusu çok net bizim biçimimizin yaşanmış olduğuna inandırabilir bizi.
Bazen de biriyle ortak paylaştığımız bir anı, farklı hatırlayabiliriz birbirimizden.
Bu sebeplerle ne yaşadığımızdan ziyade bize ne hissettirdiği daha önemli olabilir.
Çünkü iz, yaşantının kendisinden daha çok saklanmış olan duygusunda kalır.
Bir yaşantının geri gelmesi için bazen bir ses, bazen bir koku, bazen bir görüntü yeterli olur. Yaşanılanları bir süre sonra unutsak da duygusunu hatırlamamız bunların etkisiyle bir anda olur.
O ana ve anıya dair duygularımız öyle güçlü olabilir ki sanki o an az önce yaşanmış gibi, o anıya dair kamera kaydımız varmışçasına geri sarıp tekrardan aynısını yaşatacak kadar varlığını hissettirebilir.
Yaşanılanların zamanla unutulması ise insanın hem eğiliminde hem de doğasında vardır. Kimi zaman unuttuğumuz ya da hatırlayamadığımız için içimizde bir hüzün hissedebiliriz. Hatırlamaya çalışsak dahi o istediğimiz an, o yaşantıyı hatırlayamayız.. Kimi zaman ise yaşadığımızın duygusunun azalması veya unutulması bizim için bir lütuftur. İyi ki de böyledir.
İçerisinden geçtiğimiz veya geçmek zorunda kaldığımız durumların, olayların, duyguların aynı şiddetle hissedilmesi söz konusu olsaydı; bizim yaşam döngüsü içerisinde bırakmamız, değişim göstermemiz ve yürümeye devam etmemiz bir hayli zorlaşırdı.
Duygularımızın yerlerini bulmaları, onların da değişim göstermeleri, bizim yaşantılarımızdan olgunlaşmamızın yanı sıra, yaşanılanın da kendi doğasında olgunlaşmasına yer verir.
Geçmişi hatırlamanın bugünümüzü iyileştirdiği, bizi olduğumuz kişi yapan yaşantılarımızı yerlerine yerleştirebilecek nefeslere,
Derin bir nefes ve
Sevgim ile,
Yael
Süper yeğenim. İçimdekileri, duygularımı, anılarımı onların ara sıra içimde canlanmalarını, çok güzel anlattın. Ben...yazıyormuşum gibi, hisettirdin. Teşekkürler, tebrikler ve sevgiler. Çeli