Seksenlerin tam ortasında, The Fly-Sinek, filmini izlemeyenler, buralara nasıl geldiğimizi, pek de anlayamayabilir. Neticede her şeyin bir temeli, alt yapısı var.
Seth Brundle (Jeff Goldblum) ’un gazeteci sevgilisinin de tanıklık edeceği deney sürecinde; ilk defa bir canlının, ışınlanma modulüne giren bir başka canlı olarak sineğin, iki sevgili arasında yaşanacak transformasyonda nelere tanıklık edeceğini, onların yaşamlarından biçimlemişti. Ortada, her bilim insanının, topluma fayda sağlama uğruna, artı değeri, ne katacağı, esasında özündeki öncelikli olarak niteliği ile ortaya çıkmakta.
Bilim, doğruluk peşinde ancak savaş ortamında bile arî ırk kavramları altında; hayvandan insana geçen denemeler de yapıldı. Bugün, güzellik uğruna, tüketilen her malzemede, kim bilir kaç kobay hayvan katledildi, yaşamlarına son verildi. İşin bu derin yüzü bir kenarda dursun, serinin ikinci versiyonu olarak Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası, eski seriden geriye giderek, 15 yıl öncesinden macerayı başlatıyor ve tıpkı SüperMan gibi, Sinek filmi gibi içinde elbette yine bir gazeteci adayı ile yolculuk başlıyor.
İnsanlardan kaçan, aslında onlarla yakın olmak isterken, sürekli ötekileştiren durumlarında hayvanlara başka seçenek bırakılmayışını, baz alarak temellendiren; Ninja Kaplumbağalar: Mutant Kargaşası, bilimin ve insanlık suçlarının en temiz ve yalın halini, adeta bir çizgi roman, gibi karşımıza çıkarıyor. Kanalizasyondan başka gidecek yeri olmayan, Victor Hugo’dan nâm almış sefil farelerden biri, yani Baba Splinter (Jackie Chan) kanalizasyona atılan ve üzerlerinde ki mutasyona uğrayacak halleri ile minik kaplumbağaları sahiplenişi, insanlardan çektiği zulmü bu şekilde bastırışı ve onları dış dünyadan uzak tutma çabasına rağmen, bir balığın denizin üstünü illâ görme merakının, ölümüne sebep olacağını bilmeden, genç kaplumbağaların kaçak maceraları sonunda yine kendilerinden yani bir türe kuzen sayılabilecek ama daha kötü sinek ve diğer insanlıktan nasibini yeterince almış türlerin şekil değiştirmiş halleri ile yine insanlara ders veren film olma özelliği ile izlenesi.
Elbette hala güncelliğini koruyan şarkılar, araya serpilmiş ince espriler, Kung-Fu’dan; “Rocky gibi odaklan” a, dönüşmüş, yeniçağın iyi niyetli, Ninjalarını, gazeteci olmak isteyen insan soyu ile yaşayacakları maceralar; türlerin yaşamsal süreçleri bakımından da önemli.
Yönetmen, Jeff Rowe’ın, 2 Ağustos 2023 tarihinde Amerika’da gösterime girecek filmini, 4 Ağustos tarihinde sinema salonlarında zevkle izleyeceğinizi düşünüyorum.
Yaş farkı olmadan, keyif alacağınız bir seçki.
Yorum Yazın