70 yıllık ayakkabı ustası, yarım asırlık deri ayakkabılarına müşteri bekliyor
AJANSŞişli’deki küçük dükkanında ayakkabı tamiratı yapan 85 yaşındaki İlhami Acar, orijinal kutularında sakladığı geçmişten izler taşıyan el yapımı 50 yıllık deri ayakkabıları sattıktan sonra iş yerini kapatacak Usta İlhami Acar: ”Elimdeki ayakkabıları bitirmeye çalışıyorum. Bitmezse bunlar çöpe gider. Yaş 86’ya geliyor. Mesleği çok seviyorum ama yaptıkça yarısı satılıyor yarısı kalıyor. Ben vefat edersem hepsi gidecek.”
İSTANBUL (AA) BAŞAK AKBULUT YAZAR Şişli'deki dükkanında ayakkabı tamiratı yapan 85 yaşındaki usta, 50 yıldır muhafaza ettiği orijinal deri ayakkabıları sattıktan sonra mesleğini bırakacak.
İstanbul'da yaşayan 85 yaşındaki İlhami Acar, 15 yaşındayken babasından öğrendiği ayakkabıcılık mesleğini 70 yıldır sürdürüyor.
Gençlik yıllarında kösele ayakkabı yapan Acar, eşi Müşerref Acar ile birlikte işlettiği küçük dükkanında hem geçmişten izler taşıyan 50 yıl önce üretilmiş orijinal deri ayakkabılar satıyor, hem de her çeşit ayakkabının tamirini yapıyor.
Eski ayakkabıları dükkanının girişindeki camekanlarda sergileyen Acar'ın iş yerinin kapısına astığı "Meslekte 100 yıl, ayakkabı hastanesi" tabelası da müşterilerin dikkatini çekiyor.
Dükkandaki tozlu raflarda, orijinal kutularındaki artık son numaraları kalan deri ayakkabılar, üretildikleri günden bugüne yıllar geçse de sağlamlığını koruyor.
Yılların emeğine tanık olan nasırlaşmış parmaklarıyla geçkin yaşına rağmen bıkmadan mesleğini sürdüren Acar, dükkanın duvarına astığı ustalık belgesini müşterilerine gururla gösteriyor.
100 yıllık dikiş makinesiyle ayakkabı tamir ediyor
Tamirat işlerini, dükkanının arkasındaki perdeyle ayrılmış bölmede 100 yıllık dikiş makinesiyle yapan Acar, elindeki son ayakkabıları da sattıktan sonra iş yerini kapatacak.
AA muhabirine ömrünü verdiği ayakkabıcılığı anlatan Acar, 1954'te 15 yaşındayken ailesiyle birlikte Nevşehir'den İstanbul'a taşındıklarını, Osmanbey'de yazar Halit Ziya Uşaklıgil'in kızına ait dairede kiracı olarak kaldıklarını anlattı.
"Kunduracı Ömer" olarak tanınan babasının Beykoz Kundura Fabrikası'ndaki ustadan öğrendiğini ayakkabıcılığın ağabeyi ve kendisine geçtiğini aktaran Acar, "Eskiden makineler yoktu, yapıştırıcı bile yoktu. Ayakkabılar hep elde dikilirdi. O zamanki ayakkabılar daha sağlamdı. Pomat Süleyman diye bir adam vardı, Girit'ten buraya gelmişti. İsmail Kemal diye bir adama ayakkabı yapardı, onun dükkanında çalıştık, el sanatını bize o öğretti, sonra o öldü gitti. Ağabeyimle beraber bu işi yaptık, hiç ayrılmadan 3540 sene beraber çalıştık. Ağabeyim 56 yaşında kalp krizinden vefat etti." ifadelerini kullandı.
"Hamiyet Yüceses'in ayakkabılarını tamir ettim"
Profesör, hakim ve savcı gibi yüksek rütbeli kişilere ayakkabı yaptığını söyleyen Acar, şöyle devam etti:
"Hamiyet Yüceses'in Şişli'de apartmanı vardı, kapıcısı onun ayakkabılarını getirirdi, ben yapardım. Yüksek topuklu ayakkabılar giyerdi. Suzan Avcı'nın kız kardeşinin ayakkabılarını yapardım. Ağabeyimle 1956'da dükkan açtık, eskiden çok ayakkabıcı yoktu. Ismarlama ile başladık, öyle devam ettik, bu hale geldik. Eskiden domuz yelesinden çıkan kıla ip geçirip elde ayakkabı dikerdik. Şimdi hep hazır var. Ayakkabı ilaçları çıktı, daha kolay yollardan yapılıyor. Eski ayakkabı daha sağlamdır ama şimdi de çok güzel modeller çıktı. En iyi ayakkabılar Beyoğlu Tarlabaşı'nda çıkardı. Kösele, el işi ayakkabılar yaparlardı. Sonra oralar kapandı, onları yapanlar da vefat etti. Dükkanda 50 senelik ayakkabılar var ama çürümedi, hala sağlam. İçi dışı deri, derisi sağlam, köselesi sağlam, çürümüyor. Suni deri olsa dökülür, çürürdü." diye konuştu.
Tamirat işlerine değinen Acar, deriden spora her türlü ayakkabıyı onardığını, gerektiğinde kösele ayakkabıların tabanını da değiştirdiğini söyledi.
Ayakkabıları satınca dükkanı kapatacak
Elindeki ayakkabıları sattıktan sonra dükkanı kapatacağını kaydeden Acar, şöyle konuştu:
"Elimdeki ayakkabıları bitirmeye çalışıyorum. Bitmezse hanım bakamaz, oğlum albay bakamaz, yeğen bakamaz, bunlar çöpe gider. Yaş gitti, 86'ya geliyor. Mesleği çok seviyorum ama yaptıkça yarısı satılıyor yarısı kalıyor. Ben vefat edersem hepsi gidecek. Bu işin sonu yok, sağ olsam 100 yaşına kadar yaparım. Hanım da 'Yeter Nevşehir'e gidip orada yaşayalım.' diyor. "
Acar, şimdi yapamasa da geçmiş yıllarda birçok çırak yetiştirdiğini ifade ederken, eski çırağının şimdi ayakkabıcılıktan zengin olduğunu aktardı.
Dükkanı 1971'de Osmanbey'den Mecidiyeköy Gülbağ semtine taşıdıklarını kaydeden Acar, bir müşterisinin eski dükkana tamir edilmesi için bir çift topuklu ayakkabı bıraktığını, tam 8 yıl sonra yeni dükkanı bulup ayakkabıyı istemeye geldiğinde şaşırdığını söyledi.
Kaynak: AA
İlginizi Çekebilir