© Muhalif 2024

CHP’li Şevkin, İliç Maden Ocağı için 12 maddelik rapor hazırladı

Erzincan-İliç’te 13 Şubat’ta Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde toprak kaymasıyla dokuz işçi göçük altında kaldı. Facianın üzerinden 31 gün geçti ancak işçilere henüz ulaşılamadı. TBMM’de çalışmalarına henüz başlayamayan İliç Maden Kazasını Araştırma Komisyonunda CHP adına görev yapacak üyelerden Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, daha önce yerinde incelemelerde bulunduğu İliç Maden Ocağı’na ilişkin hazırladığı raporda, “AKP döneminde tam 21 kez değişikliğe uğrayan Maden Kanunu tam anlamıyla tarumar edilmiştir. Bu nedenle katılımcı bir anlayışla, derhal, tüm bileşenlerin ortaklaştığı ulusal bir madencilik yasası çıkarılmalıdır” dedi. Şevkin, “Maden çıkaracağız” diye dağlarımız, su havzalarımız, meralarımız kestane, çam, meşe ormanlarımız, zeytin ağaçlarımız yok edilmemelidir” görüşüne yer verdi.

Hülya Özmen- Muhalif Özel

TBMM Genel Kurulu’nun 14 Şubat 2024 tarihli oturumunda kabul edilerek kurulan Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden ocağında meydana gelen toprak kaymasının tüm yönleriyle araştırılması ve olası  maden kazalarının önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Araştırma Komisyonu çalışmalarına seçim öncesinde  başlayamadı. CHP adına Komisyonda görev yapacak üyelerden Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, daha önce yerinde incelemelerde bulunduğu İliç Maden Ocağı’na ilişkin hazırladığı raporda, “AKP döneminde tam 21 kez değişikliğe uğrayan Maden Kanunu tam anlamıyla tarumar edilmiştir. Bu nedenle katılımcı bir anlayışla, derhal, tüm bileşenlerin ortaklaştığı ulusal bir madencilik yasası çıkarılmalıdır” dedi. Şevkin, “Maden çıkaracağız” diye dağlarımız, su havzalarımız, meralarımız kestane, çam, meşe ormanlarımız, zeytin ağaçlarımız yok edilmemelidir” görüşüne yer verdi.

AKP döneminde Maden Kanunu'nda 21 kez değişikliğe gidilerek tam anlamıyla tarumar edildiğini anlatan Şevkin, katılımcı bir anlayışla tüm bileşenlerin ortaklaştığı ulusal bir madencilik yasası ve bu anlayışla Çevre Yasası ihtiyacına dikkat çekti. 1923’ten 2001 yılına kadar 1186 maden ruhsatı verilmişken 2001’den sonra bunun 386.000 ruhsata çıktığına işaret eden Şevkin, raporunda, “Ruhsat verilen maden alanlarının kaç hektar olduğu, ne kadar orman ve tarım alanının talan edildiği, bunun Gayri Safi Milli Hasıla’ya etkisi bilinmelidir. Ayrıca kaç adet ÇED raporunun verildiği, kaç adedinin ise reddedildiği Bakanlık tarafından kamuoyuna açıklanmalıdır” sorularına yer verdi.

CHP’li Müzeyyen Şevkin’in hazırladığı rapor şöyle:

MADEN SAHASI FAY HATTI ÜZERİNDE…

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından 2013 yılında yayınlanan Türkiye Diri Fay Haritası’nda aktif olduğu ifade edilen Çöpler Altın İşletme Sahası, içinden geçen ve aktif olduğu belirtilen Ovacık-Malatya Fay Zonu’nun bir kolu olan ve İliç ile Ovacık arasında bulunan KB-GD doğrultulu ve Munzur segmenti olarak tanımlanan bir fay hattının varlığı tespit edilmiştir. 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeli bulunan tesisin içinden geçen ve Sabırlı Deresi’ni oluşturan bu fay hattının işletme projeleri hazırlanırken dikkate alınmadığı ve aktif olmadığı ifade edilmiştir. Olası büyük bir depremde bu alanda bulunan tesislerin yıkılma riski taşıyabileceği, hazırlanan ve işletilmekte olan atık depolama tesisi, üretim tesisleri ile açık kazı ve yığın liçi için gerekli tasarım parametrelerinin hem statik hem de dinamik koşullar (açık ocakta patlama ile kazı yapılması nedeniyle) dikkate alınarak yeniden yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Sonuç olarak;

1- Başlandığı günden maden faciasına gelinen güne kadar tam iki buçuk kat kapasite artışına gidilen Çöpler Altın Madeni’nde, arsenikin yanı sıra sülfürik asitle zenginleştirme yöntemi ile altın çıkarılan bölgede hayvancılık bitmiş, 100 metre uzaklıktaki Sabırlı Köyü, yoğun patlatmalar, zehirli atıkların havaya, suya, toprağa karışması; toz vb. olumsuz koşullar nedeniyle yok olma noktasındadır.

2- Maden alanında yer alan İliç ilçesi 300 metre kadar yakındaki HES Barajı yakınına taşınmıştır. Bölgede geçim kaynağı olan hayvancılık, arıcılık, peynir, süt ve bal üretimi sona ermiştir. Yaşanan bu çevre felaketi ile içme ve kullanma sularının yıllar boyunca kirliliği zehirli atıklar nedeniyle kullanılamayacaktır.

3- Maden alanındaki liç yığınının, şev stabilite analizlerinin hidrojeolojik, hidrolik inceleme çalışmalarının yapılıp yapılmadığı, bunların uygulanıp uygulanmadığı, kontrolünün, yerinde denetiminin olup olmadığı araştırılmalı, kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

4- İncelemelerde bulunduğumuz süre içinde Enerji ve Tabii Kaynaklar, İçişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sahaya gelirken, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanının, esas denetleyici ve sorumlu olarak misafir gibi 9. Gün sahaya gelmiş olması, olayı ne kadar az ciddiyetle takip ettiğinin önemli bir göstergesidir.

5- Maden İşletmesi’nde meydana gelebilecek tehlikelere karşı “Acil Durum Eylem Planları” yapılmış mıdır? Yığın liçi akması veya stabilite problemlerine karşı hangi önleyici tedbirler alınmıştır? Alındı ise bu facia neden meydana gelmiştir?

6- İzleme, kontrol ve denetim faaliyetlerinin sadece Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından değil aynı zamanda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından da yapılması gereklidir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ne kadar sıklıkla bu denetimleri yapmaktadır? Yapılan denetimler yeterli midir?

7- Son ÇED Raporu’nun kendisi tarafından onaylanmış olmasına itiraz eden Murat Kurum, 20’ye yakın kurumun incelemesinden sonra onayı verdiğini ifade etmektedir. Bu durumda Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, yeterli jeolojik, jeoteknik, hidrolojik ve hidrojeolojik araştırma ve inceleme yapmadan bu tür işletmelerin açılmasına neden izin vermektedir?

8- Çöpler Altın İşletme Sahası’nda yığın liç sahasında yaşanan akma sonucunda akan malzeme her ne kadar şimdilik durdurulmuş / durmuş gibi görünse de liç yığınının kalan kısmının yeniden harekete geçmesi riski sebebi ile arama kurtarma çalışmaları durdurulmuştur. Meydana gelen yağışlar, havaya asitli gazların karışması, yeraltı suyuna sızacak, yüzey sularına akış nedeni ile karışacaktır. Yıllar sürecek bir çevresel yıkım meydana gelecektir. Siyanürlü kimyasallar ile liç edilmiş, içinde siyanürlü sıvı çözeltinin yanında bol miktarda zehirli ağır metaller de içeren malzemenin alandan uzaklaştırılması için hangi tür önleyici tedbirler alınmıştır?

9- MTA tarafından 7 ve üstü büyüklükte depremler üretebileceği ifade edilen Munzur Fay Zonu, tesisin ortasından geçmektedir. Böylesine riskli bir bölgeye nasıl ÇED raporu verildiği ayrı bir soru işaretidir.

10- ÇED raporlarının hazırlanması süreçleri ile bunların izleme, kontrol ve denetim hizmetleri gözden geçirilmeli, meslek örgütleri, ilgili sivil toplum kuruluşları ile yerel idareler izleme, kontrol ve denetim süreçlerindeki etkinliği artırılarak yasal altyapıya kavuşturulmalıdır. Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliği ile Çevre Yeterlilik Tebliği, Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği, Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik gibi mevzuat düzenlemeleri yeniden ele alınmalıdır.

11- AKP döneminde tam 21 kez değişikliğe uğrayan Maden Kanunu tam anlamıyla tarumar edilmiştir. Bu nedenle katılımcı bir anlayışla, derhal, tüm bileşenlerin ortaklaştığı ulusal bir madencilik yasası çıkarılmalıdır.

12- Çevre yasasında da benzer anlayışla düzenlemeye gidilmelidir.

Sonuçta, “maden çıkaracağız” diye dağlarımız, su havzalarımız, meralarımız kestane, çam, meşe ormanlarımız, zeytin ağaçlarımız yok edilmemelidir.  Burada yüzlerce yıldır yaşayan köylülerimizin yaşam alanlarının ve gelecekte milyonlarca ton atık zehirli ağır metal, toz ile kirletilen içme sularının geri getirilmesi söz konusu değil, doğanın telafisi yok. Maden kaynaklarımızda yabancıların % 98’ini alıp kirini, zehrini, tahribatını, atığını bıraktığı bir talan uygulanmaktadır. 1923’ten 2001 yılına kadar 1186 maden ruhsatı verilmişken 2001’den bugüne kadar neden 386.000 ruhsat verilmiştir? Ruhsat verilen maden alanlarının kaç hektar olduğu, ne kadar orman ve tarım alanının talan edildiği, bunun Gayri Safi Milli Hasıla’ya etkisi bilinmelidir. Ayrıca kaç adet ÇED raporunun verildiği, kaç adedinin ise reddedildiği Bakanlık tarafından kamuoyuna açıklanmalıdır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER