Hayırsızada Sürgünü ya da diğer ismiyle Sivriada Faciası
GEÇMİŞİN GÖLGESİ1910 yılında İstanbul'da yaşayan 80.000'den fazla sokak köpeği Hayırsızada Sürgünü ya da diğer ismiyle Sivriada faciasında toplu bir şekilde katledildi. Sokak köpeklerinin uyutulmasının gündeme geldiği bugünlerde tarihimizde yer alan böyle bir felaketi hatırlatmak istedik.
Son zamanlarda sokak köpeklerinin saldırısından mağdur olan vatandaşların sayısında yaşanan artış sebebiyle, AK Parti sokak köpeklerinin “uyutulması” seçeneğini de içeren yasa teklifini hızlı bir şekilde Meclis gündemine getirme kararı aldı.
Yasa teklifine göre öncelikle başıboş hayvanlar sahiplendirilmeye çalışılacak. Barınaklardaki köpeklerin fotoğrafları çekilerek, internet sitelerinde sahiplendirme ilanı yayınlanacak. 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpekler, iğne ile ilaç verilerek uyutulacak.
Uyutulan köpeklerden boşalan barınaklara alınacak yeni hayvanlar için de aynı süreçler işletilecek.
Fakat uyutulma tabiri ile olayın basite indirgendiğini aslında bunun bir katliam olduğunu belirtenler de var. Tarihimizde de ne yazık ki böyle bir katliamın önemli bir örneği bulunmaktadır.
Hayvan Hakları Federasyonu’nun (Haytap) olayın tarihine ilişkin yaptığı detaylı ve özet niteliğindeki derleme şu şekilde:
Hayırsız Ada faciası memleketimizin gördüğü en insafsız köpek katliamıdır. Başlangıcı 3 Haziran 1910’dur.
Bizim geleneğimizde sokak köpekleri şehrin sakinleridir. Onlar 1910’a kadar İstanbul’da kendi sokaklarında bakılarak bizimle beraber yaşadılar.
Avrupa’da ise parfüm/kimya sanayi için katliamlar çoktan başlamış, sokaklarda tek köpek kalmamıştı. Fransızlar bizimkilere bir öneri getirdi...
“İstanbul’un sokak köpeklerini toplayıp bize satın.” Fransa ile anlaşma imzalandı. Ancak halk köpekleri vermedi, direndi.
Her köpek kendi sokağının bir sakini gibiydi. Halktan destek gelmeyince bu işler paraya muhtaç olan insanlara, serserilere havale edildi.
Toplama sürerken halk isyan etti, gemiyle Fransa’ya gönderilmek üzere Tophane’de bekletilen binlerce köpeği bir baskın yaparak kurtardı.
Ancak hükümet bir kez Fransa ile anlaşma yapmıştı, bu işten vazgeçmedi. Daha kapsamlı daha organize bir toplama işi başlatıldı.
Kısa sürede 80 bin köpek toplandı ve Tophane’de bekletildi... Halkın bir kez daha hayvanları kurtarmaması için başlarına asker dikildi.
Fakat Fransa’dan bir türlü yükleme talimatı gelmiyordu. Köpeklerin beslenmesi ve bakımı sorun olmaya başlamıştı.
Fransa’dan yanıt gelmeyince hükümet köpeklerin fiyatını indirdi, sonra bedavaya vermeye bile razı oldu ama Fransa’dan çıt çıkmıyordu.
Köpekleri artık Tophane’de bekletme olanağı yoktu. Kentten uzak bir yer, Sivri Ada seçildi. 80 bin köpek Sivri Ada’ya nakledildi.
Köpeklere burada bir süre daha bakıldı. Ta ki Fransa anlaşmayı fesih ettiğini, köpekleri almayacağını bildirene kadar.
Bundan sonra köpekler Sivri Ada’da tamamen kaderine terk edildi. Halk bir süre yiyecek taşıdı ama sonra bu da imkansız bir hale gelince...
Köpekler açlıktan ve susuzluktan can verdiler. Kuzucukların acı çığlıkları Anadolu Yakası sahillerinde duyuluyor, sabaha kadar dinmiyordu.
Ölümler başlayınca, 2-3 yıl boyunca tüm sahil kokudan yaşanmaz hale gelmişti. İstanbul halkı bu suçtan dolayı çok üzgün, çok çaresizdi.
Pek çokları sahildeki evlerini kapattı. Köpeklere dokunmanın büyük bir lanete yol açacağı düşünülüyordu.
Sonunda o lanet 1912 yılında deprem olarak geldi. Büyük deprem köpeklerin ahına, günahına bağlandı. Adanın adı da Hayırsız Ada oldu.
Resmi kayıtlarda hala Sivri Ada diye geçse de, orası hayvanseverlerin dilinde hala Hayırsız Ada olarak geçmektedir. 80 bin zavallı köpeğe mezar olmuştur.
İlginizi Çekebilir