© Muhalif 2024

HEDEP’li Sezai Temelli'den Torba düzenlemeye muhalefet şerhi

TBMM Genel Kurulunda, çalışan emeklilere 5 bin lira ikramiye verilmesine ilişkin düzenlemeyi de içeren 86 maddelik Torba yasa teklifinin görüşmelerine başlandı. HEDEP’in Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, Muş Milletvekili Sezai Temelli, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, düzenlemenin en ilginç maddesi olarak nitelendirdiği 15. Maddeyle ilgili “Süleyman Demirel'i hatırlarsınız; tarihe geçtiği en önemli anlardan biri ülkenin 70 sente muhtaç kaldığını söylediği andır. Şimdi, bu madde 15’e baktığınızda, bu madde 15 de sizi tarihe geçiriyor; 25 kuruşa muhtaç bir ekonomi yarattığınızın belgesi madde 15’tir” dedi. HEDEP, torba düzenlemeye 44 sayfalık muhalefet şerhi düştü.

Hülya Özmen-Muhalif

TBMM Genel Kurulunda, çalışan emeklilere 5 bin lira ikramiye verilmesine ilişkin düzenlemeyi de içeren 86 maddelik Torba yasa teklifinin görüşmelerine başlandı. HEDEP’in Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, Muş Milletvekili Sezai Temelli, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada, düzenlemenin en ilginç maddesi olarak nitelendirdiği 15. Maddeyle ilgili “Süleyman Demirel'i hatırlarsınız; tarihe geçtiği en önemli anlardan biri ülkenin 70 sente muhtaç kaldığını söylediği andır. Şimdi, bu madde 15’e baktığınızda, bu madde 15 de sizi tarihe geçiriyor; 25 kuruşa muhtaç bir ekonomi yarattığınızın belgesi madde 15’tir” dedi. HEDEP, torba düzenlemeye 44 sayfalık muhalefet şerhi düştü.

Temelli’nin Genel kurul konuşmasından bazı bölümler şöyle:

HEDEP GRUBU ADINA SEZAİ TEMELLİ (Muş) – Torba yasa. Şimdi komisyonda kanun teklifi sunulurken kanun teklifi sözcüsü bize dedi ki: “Buna torba yasa demeyin.” “Ne diyelim?” dedik, “Buna uyarlama deyin.” dedi. Biz de dedik ki: Bu uyarlama değil, çuvallama çünkü çuvalladınız, çuvalladığınız için artık çuvallara sığmayan böyle torba yasalar yapıp karşımıza getiriyorsunuz. 2018’den bugüne kadar çıkan yasaların neredeyse yüzde 75’i torba yasayla çıkmış yani başka bir yasa yapma tekniği ortada kalmamış. Bu da zaten neden torbalardan çuvallara evrildiğimizi çok net bize gösteriyor.

Bu 86 maddenin 85 maddesi -1 madde hariç- aslında -içinde yok yok tabii bu torba yasanın- aslında durumu en iyi izah eden maddelerdir. Yani bütçenin sürdürülemez olduğunu, 2024 yılı bütçesinin belki de haziranı göremeyecek olduğunu anlatıyor bu torba yasa bize. 2024, 2025, 2026 yıllarını kapsayan orta vadeli programın aslında ne kadar tutarsız bir program olduğunu bize gösteriyor bu torba yasa. Ve 2028 hedefleriyle uyuşmayan, kaldı ki o kalkınma planında 2053’e kadar bir planlama söz konusuydu, dolayısıyla o planlamanın da bir karşılığının olmadığını biz bu torba yasada görüyoruz. Peki, neden böyle oluyor? Çünkü bu sistem ne kalkınma planı yapabilir ne program hazırlayabilir ne de bütçe hazırlayabilir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi uydurma bir sistem olduğu için hazırladığı her şey uydurma, hiçbir tutarlılığı yok; biz orada rakamları çok net bir şekilde dile getirdik, dedik ki: Bunlar tutarsız rakamlar, bu hesap tutmuyor.

Şimdi, bunların içinde bazı maddelere baktığımızda neyi anlatmaya çalıştığımız daha iyi anlaşılacak. Madde 15; bu torba yasada en ilginç maddelerden biri madde 15. Rahmetli Süleyman Demirel'i hatırlarsınız; tarihe geçtiği en önemli anlardan biri ülkenin 70 sente muhtaç kaldığını söylediği andır. Bunu yaşı yetmeyenler de hatırlar çünkü bu, öyle bir tarihe geçmiştir ki kuşaktan kuşağa anlatılır. Şimdi, bu madde 15’e baktığınızda, bu madde 15 de sizi tarihe geçiriyor; 25 kuruşa muhtaç bir ekonomi yarattığınızın belgesi madde 15’tir. 70 sente muhtaç ekonomiden, 25 kuruşa muhtaç ekonomiye kadar arada tam kırk beş yıl geçmiştir ve dolayısıyla kırk beş yıl sonunda geldiğimiz nokta budur. Bu da işte sizin yaratmış olduğunuz yıkımın en temel göstergesidir.

MUHALEFET ŞERHİ’NDEN BAZI BÖLÜMLER ŞÖYLE:

AKP’nin Yasama Klasiği Olarak Torba Yasalar

Son yıllarda neredeyse bütün yasalarını torba yasa olarak getiren ve yasama sürecini böyle işleten AKP-MHP iktidarı, hukuk mantığı açısından kabul edilmesi mümkün olmayan torba yasa tekniğini yasamanın “yeni normali” haline getirmiştir. Farklı konularda ve kanunlarda tek bir yasayla değişiklik yapma olanağı sunan torba yasalar son dönemlerde rekor düzeyde artış göstermiştir. Torba yasaların seyrine baktığımızda bu durum daha net bir biçimde ortaya çıkmaktadır. TBMM’nin 2002-2007 arasındaki 22. döneminde toplam 570 yasa çıkarılırken bunların yalnızca 2'si torba yasayla yapılmış, Kasım 2015’ten Kasım 2017 sonu itibarıyla TBMM'de çıkarılan 53 kanundan 23’ü torba yasa olmuştur. Bu tarihten sonra torba yasalar artarak devam etmiştir. Son zamanlarda Meclis’ten geçen neredeyse her iki kanundan biri torba yasa olmuş, bu torba yasalarla binlerce kanun maddesi yasalaşmış veya değiştirilmiştir. Meclis’ten geçen yasaların yaklaşık yüzde 70’i torba yasa şeklinde geçirilmiştir.

UYUMLAŞTIRMA YASASI DEĞİL ÇUVALLAMA YASASI

2/1812 sayılı bu torba yasaya baktığımızda da yukarıda bahsettiğimiz durumlarla karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla görebilmekteyiz. Torba yasayla Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında, Vergi Usul Kanunu’nda, Katma Değer Vergisi Kanunu’nda, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda, Gider Vergileri Kanunu’nda, Damga Vergisi ve Harçlar Kanunlarında, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Gelir İdaresi Teşkilatı Kanunu olmak üzere vergi kanunlarında olmak üzere toplam 10 kanun ve 41 maddede değişiklik önermektedir. Ayrıca Kabotaj Kanunu, Denizde Mal ve Can Koruma Hakkında Kanun, TÜBİTAK Kanunu, Sivil Havacılık Kanunu, Özelleştirme İdaresi Kanunu, Kamu İhale ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunları, Karayolları Taşıma Kanunu, Petrol Piyasası Kanunu, Bankacılık Kanunu ile birlikte 18 kanun ve 375 ile 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde olmak üzere 36 maddede değişiklik önerisi yapmaktadır. Yani torba yasa toplamda 28 kanun, 2 kanun hükmünde kararnamede,79 maddede değişiklik yapmaktadır. İlk aşamada 80 maddeden oluşan kanun teklifi komisyon aşamasındaki madde ihdaslarla 86 maddeye kadar çıkmıştır. Bu maddelerle müteahhitlere ek fiyat farkı, dış ticaret şirketi ihracatına vergi indirimi, hizmet ihracatı istisnasının yüzde 80’e yükselmesi, internet fenomenlerini vergilendirme ve Cumhurbaşkanı’na KDV iadelerini kısmen veya tamamen silme hakkı verilmesi gibi daha birçok alan ve kanunda düzenlemeler getirilmektedir. Bu da hem yasama etiği hem yasama kalitesi hem de ilgili kurum ve kuruluşların yasama sürecine dahil olmaları açısından çok önemli sorunlar doğurmaktadır.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ MECLİS’İN YETKİSİNİ GASPEDİYOR

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana halkın yönetime katılımı sınırlı olmuştur. Ancak karar alma süreçlerindeki bu sınırlı varoluş Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır. Tek Adam Rejimi’nde alınan kararlar siyasi ve ekonomik alanda büyük yıkımlara sebep olmuş, bu süreçte Saray sefa sürerken milyonlar açlığa, sefalete mahkûm edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte parlamenter sistemin üzerine inşa edildiği kuvvetler ayrılığı ilkesi büyük oranda işlevsizleştirilmiş, denetim mekanizması görevi gören kuvvetler ayrılığı ilkesi pratikte ortadan kaldırılmış tüm yetkiler tek bir adamda toplanmıştır. Özerk ve birbirini denetleyen kurumlar olan yasama, yürütme ve yargının kuvvetler ayrılığı ilkesi önemli oranda ortadan kaldırılmış, parlamento neredeyse devre dışı bırakılmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Meclis yetki ve görevlerini hızlıca kaybederek kısa sürede işlevsizleştirilmiştir. Böylece, halk iradesini temsil eden TBMM, yasama faaliyeti yürüten bir mercii olmaktan çıkmıştır. Meclis sadece partili cumhurbaşkanının talimatlarını yerine getiren bir onay makamına dönüşmüştür. Saray tarafından yapılan torba yasalar Meclis’te sadece şekil şartıyla görüşülmektedir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulanmaya başlamasıyla birlikte Türkiye ekonomik buhranın daha da derinleştiği bir ülke olmuştur. Yasalar toplumsal ihtiyaçlar gözetilerek rasyonel bir zeminde değil, iktidarın çıkarlarının devamlılığı veya belirli bir grubun faydası gözetilerek çıkarılmıştır. Tek Adam Rejimi’nin bu yeni iktisadi politikası sonucu sınıflar ve bölgeler arası ekonomik ve sosyal adalet uçurumu gittikçe derinleşmiştir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte kurumların birbirlerini yetkilerini açıktan gasp ettiği Türkiye tablosu oluşmuştur. Bu tabloda bir tarafta birbirlerinin yetki ve görev alanlarını ihlal eden kurumlar diğer tarafta ise devletin bütün imkanlarından faydalanan zengin yandaş grubu ile kronik ve derinleşmiş yoksulluğun içinde yaşam mücadelesi veren milyonlarca yurttaş bulunmaktadır. Bu torba yasayla bazı vergi kalemlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oranları arttırma ve azaltma yetkileri verilmektedir. Yani torba yasanın bir özelliği de yetki devrinin birçok maddeye yerleştirilmiş olmasıdır. Bu torba yasa bize yetki devrinin giderek hızlandırıldığını ve yasama faaliyetine içkin bir hâle getirildiğini göstermektedir.

AKP ESKİLERİNE “HUZUR HAKKI” ADI ALTINDA ULUFE DAĞITILIYOR

Bu torba yasadaki 76. Madde AKP’nin zihniyetini göstermesi açısından dikkate değer bir maddedir. Bildiğiniz üzere genellikle AKP’de bir dönem bakanlık, vekillik, yöneticilik vb. görevlerde bulunanlar ‘boşta kalmasınlar diye’ pek çok kamu kurumuna, bankaya ve şirket yönetim kuruluna üye olarak atanmaktadır. Bu şekilde birden fazla maaş almaları sağlanmaktadır. Yönetim kurullarında genellikle ayda birkaç kez yapılan toplantılar sonrası huzur hakkı adı altında ödemeler yapılmakta, yani bir nevi bu şekilde bürokratik makam dağıtılarak AKP’nin eskilerine ulufe verilmektedir.

Bu torba yasayla halkın cebinden ödenen birden fazla maaş yetmezmiş gibi bir de bu maaşların vergisini yine halka yıkılmaya çalışılmaktadır. Ağır ekonomik krizin gölgesinde milyonlarca emekçi 11 bin 402 lira yoksul açlık sınırının altında bir asgari ücretle yaşam mücadelesi verirken, emekliye de 7 bin 500 lira gibi bir sefalet ücreti reva görülürken ve yurttaşlar neredeyse her gün yeni bir vergi yükünün altında ezilirken, AKP-MHP iktidarının önceliği bir avuç yandaş için huzur hakkı olmuştur. Emekçiye ve emekliye kaynak yok diyen iktidar sıra AKP’de bir dönem bakanlık, vekillik, yöneticilik vb. yapanlara geldiğinde kaynak bulmakta, kesenin ağzını sonuna kadar açmaktadır.

Torba yasa teklifine Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri aşamasında AKP-MHP iktidarı tarafından verilen önergeyle eklenen “hayat tazminatı” da aynı mahiyettedir. Bu teklifin 52. Maddesine göre Ankara’dan İstanbul’da bulunan finans merkezine taşınan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 400 uzman personeline “hayat tazminatı” getirilmektedir. Yapılan hesaplanmalara göre en düşük uzman maaşının yaklaşık 40 bin lira olduğu BDDK’nın 400 personeline “İstanbul’da yaşam koşulları daha zor” gerekçesiyle 2024 yılında yaklaşık 45 bin lira ilave tazminat ödemesi yapılacaktır. Bu düzenleme bir avuç insana ayrıcalık yapan bir düzenlemedir. İstanbul’da yaşamak sadece BDDK üyeleri için zor değildir. İstanbul’daki yaşam şartları asıl emekçiler, memurlar, 11 bin 402 lira alan asgari ücretliler, 7 bin 500 lira alan emekliler, barınamayan üniversite öğrencileri ve kirada oturan emekçi halkımız için çok daha zordur. Sadece bir avuç insanın hayat şartlarını düşünerek yasa çıkarılamaz. Bu düzenleme hem Anayasa’nın eşitlik ilkesine hem de vicdana tamamen aykırıdır. AKP-MHP iktidarı huzur hakkı ve hayat tazminatı örneklerinde net bir biçimde görüldüğü gibi kendisine yakın ayrıcalıklı kişileri ballı maaşlar ve ilave tazminatlarla kayırmaktadır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER