HÜDA-PAR'ın gazetesinde konserler hedef alındı
GÜNDEMHÜDA-Par'ın yayın organı Doğru Haber'de Sema Yaşar imzalı yazıda, medeni kanunun değiştirilmesinin zamanı geldiği ileri sürülerek, düzenlenen konserler de batı tarafından aile yapısının bozulması ve ülkenin sömürü hale getirilmesine neden olduğu ifade edildi.
Seçimlerde AK Parti listelerinden Meclis'e giren ve Cumhur İttifakı'nın içinde yer alan HÜDA-Par, propaganda döneminde kadınlara karşı yaptıkları açıklamalar ve programıyla tartışıldı.
Karma eğitimin zorunlu olmasının kaldırılmasını, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olan 6284'ün kaldırılmasını ve "iki tarafın da haklarını gözetecek şekilde bir düzenlemeye gidilmesini" isteyen HÜDA-Par, seçimlerden sonra, kadınlara karşı olan tavrını yükseltmeye devam etti.
YENİ HEDEF: MEDENİ KANUN
Muhalefet tarafından Hizbullah'la ilişkili görülen HÜDA-Par’ın yayın organı Doğru Haber’de, Sema Yaşar imzasıyla “Değerlerimizle uyumlu yeni bir medeni kanunun vakti çoktan gelip geçmedi mi?” başlıklı bir yazı yayımlandı.
Yaşar imzalı yazıda, düzenlenen konserlerde ve etkinliklerde kadınlarla erkeklerin yan yana geldiği ve bunun da batının ülkemizdeki aile yapısını bozmaya yönelik çabalarının ürünü olduğu ileri sürüldü.
Sema Yaşar’a göre, cumhuriyetin ilk yıllarında hayata sokulan medeni kanunun da “artık değişmesinin vakti geldi.”
KONSERLERLE AİLE KURUMU OLUMSUZ YÖNDE ETKİLENİYORMUŞ!
Kapitalist sistemlerin İslam ülkelerinde aile bağlarını kopararak dini ve kültürel değerlerinin altını oyup onları sömürgeleştirmeye çalıştıklarını iddia eden Sema Yaşar, yazısını şu iddialarla sürdürdü:
“Yaz geldi, yaz konserleri, bahar geldi bahar şenlikleri, kışın kültür yolu etkinlikleri adı altında gençleri meydanlarda toplama hem de kız erkek ayırmadan hınca hınç doldurma. Değer, yargı tanımadan. Bu tür programlar hem fertleri hem de aile kurumumuzu olumsuz yönde etkilerken, gençleri aile hayatına karşı olumsuz yönde etkiliyor.
Toplumumuzun temel dinamiği olan aile kurumunu yıkıp yerine nikahsız birliktelikler kültürünü bina etmek. Ne yazık ki aile kurumunu yok etmeyi amaçlayan nikahsız birliktelikler kültürüne doğru hızla yol alıyoruz.”
“DEĞERLERİMİZLE UYUMLU YENİ BİR MEDENİ KANUNUN GETİRİLMESİNİN VAKTİ ÇOKTAN GELİP GEÇMEDİ Mİ?”
“Medeni kanun ile birlikte ülkemiz batı medeniyetine bürünmeye çalışıyor” iddiasında bulunan Yaşar, “Oysa toplumsal gerçekliğimiz, değerlerimiz ve kültürümüzü incelediğimiz vakit çıkarılan kanunların tepeden inme, kültürümüze, geleneğimize, dinimize düşmanlık besleyen, toplumsal yapımızı zayıflatan kanunlar olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesini ve kadınları korumak amacıyla yürürlüğe konulan yasaları hedef alan Yaşar, yazısını şöyle sürdürdü:
“İsviçre’den ithal edilen medeni kanun ile aile yapımız batının değerlerine göre şekillendirilmek istendi. Müslüman toplumumuz, söz konusu kanun ile birlikte seküler topluma göre dizayn edilerek; çağdaşlık, ilericilik, modernizm gibi yaldızlı sözlerle devşirilmek istendi.
Daha sonraki süreçte, İstanbul sözleşmesi, İstanbul sözleşmesinden kaynağını alan 6284 nolu kanun, ve yine aynı sözleşmeden beslenen sapkın LGBT gibi akımların faaliyet ve çalışmalarının serbest bırakılarak meşrulaştırılması, aile kurumunun altına bırakılmış birer dinamite dönüştü.
Kamuoyunun yoğun tepkisi üzerine, bu meşum sözleşmeden geri çekildi, ancak sözleşmenin vermiş olduğu tahribatlar ve yasal düzenlemeler olduğu gibi halen yürürlükte. Ve maalesef her gün aile kurumu çatırdamakta.
Kıssadan hisse, demem o ki; değerlerimizle uyumlu yeni bir medeni kanunun getirilmesinin vakti çoktan gelip geçmedi mi?”
İlginizi Çekebilir