Kanalizasyondaki uyuşturucu
ARAŞTIRMALeyla Emeç Tavşanoğlu'nun kaleme aldığı 'Kanalizasyondaki uyuşturucu' başlıklı yazı...
İlginç bir kitap elime geçti. İkinci baskısını yapan kitabın ismi “Overdose Türkiye”. Yazarı araştırmacı gazeteci Cengiz Erdinç. Kitapta Türkiye’deki uyuşturucu kullanımının yaygınlığının nasıl atık su raporuyla ortaya çıktığı anlatılıyor.
Kitaba göre kanalizasyondaki atık su analizi 1970’lerde nüfus büyüklüğünü ölçmek, çevreye karışan ilaç ve ilaç kalıntılarının etkisini belirlemek için uygulamaya konmuş. Gene kitaptan okuyalım:
“Uyuşturucuya yönelik ilk araştırma 2001 tarihliydi. 2011 yılında Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı Gözlem Merkezi (EMCDDA) tarafından çok sayıda şehirde eşzamanlı, yılda dört kez ve birer haftalık olmak üzere uyuşturucu sorununun diğer verilerini tamamlayıcı ölçümlere girişildi ve bu veriler çevrimiçi olarak kamuoyuyla paylaşıldı. “
Atık sularda Türkiye genelinde yapılan son araştırmanın raporu ciddi endişelere yol açmalı. Rapora göre Ege bölgesindeki Aydın ili metamfetamin kullanımında birinci sırada. Onu ikinci sırayla Uşak izliyor. Sıralama şöyle:
Aydın, Uşak, Bursa, Samsun, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Denizli, Eskişehir, Antalya, Kocaeli, Balikesir, Burdur, Kayseri, Isparta.
Kitaptan devam edelim:
“Atık su analizine göre eroin tüketiminde ilk 15 il:
“Isparta, Denizli, Edirne, İstanbul, Uşak, Tekirdağ, Afyonkarahisar, Antalya, Burdur, Van, Eskişehir, Kütahya, Tokat, Amasya, Çorum.
“İlk 10’a bakıldığında beş ilin geleneksel afyon üreticisi iller olması tıpta ya da gıdalarda kullanılan kimi maddelerin metabolite dönüşerek kanalizasyona karışabileceğini gösteriyor.
“Kokain ise turizmin yoğun olduğu bölgelerde yaygın. Son yıllarda Türkiye’de kokain kaçakçılığı artmış gibi görünse de iç piyasada tutunamayan kokainde ilk sıraları İstanbul, İzmir, Antalya gibi yabancı nüfusun yoğun olduğu ve hareketli turizm faaliyetine sahip olan şehirlerin alması şaşırtıcı değil. Ancak ilk 10 şehir arasında İzmir’i bile geride bırakıp 84 miligramla dördüncü sıraya giren Bingöl soru işaretleri yaratıyor. 253 miligramlık kullanımla ilk sırada olan İstanbul’un Avrupa’da ilk yirmi şehir arasına girmesi mümkün değil. Ancak Bingöl uyuşturucu imal ve ticaret suçunda 2020 yılı itibarıyla yetişkin nüfusta 100 binde 34 hükümlüyle Türkiye’de 9. Sırada yer alıyor.
“Kanalizasyon verilerindeki Ekstazi kullanımında ilk sırada Karaman, üçüncü sırada ise komşusu Konya yer alıyor. (Dikkat: Bu iki şehir aşırı muhafazakar ahalileriyle tanınıyor. AKP’nin oy depoları.) Karaman bin kişiye günlük 77 miligramlık tüketimiyle Avrupa’nın ilk 20 şehri arasında yer alabilecek potansiyeli gösteriyor. Konya Avrupa şehirlerine yaklaşmasa bile bir önceki yılın birincisi olarak dikkat çekiyor. “
Esrar kullanımında ise birinci sırada Adıyaman var. Adıyaman 13 bin 287 miligramlık tüketimle bütün büyük şehirlerin önünde gözüküyor.”
Gazeteci Cengiz Erdinç, kitabında yayımladığı raporu şöyle yorumluyor:
“Türkiye atık su analiz verileri Avrupa’yla karşılaştırılmasa da her çeşit uyuşturucunun büyük şehirlerin ötesine geçip Anadolu’nun içlerine yayıldığını gösteriyor. Tüm bu tespitlere rağmen atık su analizi tek başına uyuşturucu sorununu ortaya koymak için yeterli değil. Farklı verilerle desteklenmesi ve birleştirilmesi gerekiyor.
“Adli istatistiklerde kullanım, imal ve ticarette ilk sıralarda yer alan Elazığ, Kilis, Samsun, Aksaray gibi illerin atık su analizinde dikkat çekmeyen verilere sahip olduğunu hatırlatmakta yarar var. Adli istatistiklerin gösterdiği bir başka önemli nokta uyuşturucu kullanımı ve ticaretinde öne çıkan Aydın, bursa, Uşak gibi illerin organize suçun habercisi olan cinayet, yaralama, darp, gasp, yağma gibi suçlarda da dikkat çekici rakamlara sahip olması.”
Gördüğünüz gibi Türkiye’de uyuşturucu trafiği, kullanımı ve üretiminde endişe verici artışlar olduğu görülüyor. Ancak bu durum yeni değil. Her nasılsa 12 Eylül 1980 askeri darbesine kadar ülkede uyuşturucu sorunu telaffuz edilmezken o tarihten sonra özellikle Güneydoğu ve Doğu illerinde uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili haberler yaygın olarak duyulmaya başlanmıştı. Özellikle Van’dan yapılan sınır ticaretinde uyuşturucu maddeler, bir numarada da eroinin olduğu biliniyor. Hatta Maliye Bakanlığı’nın 1996 ticaret verilerinde Van’dan yapılan sınır ticaretinde kaydedilen rakamlar son derece dikkat çekiciydi. Rapora göre o zamanki parayla Van sınırından 150 milyon dolarlık sınır ticareti yapılmış, bunun 20 milyon doları Türkiye’de kalmıştı. Van sınırından o dönem kaç tane gömlek, tshirt, pantolon, elbise, etek, bluz, kozmetik ürünü satıp 150 milyon dolarlık bir ticaret hacmi elde edersiniz? Van’da o yıllar yöre halkının dilinden düşmeyen bir cümle vardı: “Bir gram toz (eroin) bir Toros, bir kilo toz bir otobos.” Yani bir gram eroin parasına Toros marka araba, bir kilo eroin parasına da koca bir otobüs satın alınabiliyordu.
Size bir anekdot: 2000’li yılların başı olmalıydı. Bir toplantıda yanımda oturan ve kendisini TBMM nezdinde Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak tanıtan bir zat bana, sınır ticaretinden (uyuşturucu kaçakçılığı diye okuyabilirsiniz) elde edilen paranın Somali operasyonunda kullanıldığını gayet meşru bir davranış gibi anlatmış, beni dehşete düşürmüştü.
Bence atık sularda, kanalizasyonda uyuşturucu aramanın yanı sıra gözümüzün içine baka baka yapılan kokain, eroin ve diğer uyuşturucu madde kaçakçılığına odaklanmakta yarar var. Pazarda para büyük. Herkesin ağzını sulandırıyor. Sedat Peker ne demişti? “Mersin-İzmir-Kolombiya hattına dikkat edin.” Sinan Ateş’in ruhu şad olsun.
İlginizi Çekebilir