© Muhalif 2024

TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri başladı

2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri, TBMM Genel Kurulu’nda Hükümet adına bütçe sunumunu yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın sunumuyla başladı. Yılmaz, ”​Dezenflasyon politikalarımızın devamlılığı sağlanarak 2025 yılında istikrar dönemine geçilecek; enflasyondaki gerileme hız kazanacak, öngörülebilirlik artacak ve 2026 yılında enflasyon yeniden tek haneye çekilecektir” ifadelerini kullandı.

​TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşmeleri için toplandı. Kurtulmuş, 10 Aralık 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edişinin 75’inci yıl dönümü dolayısı ile Meclis’in fikirlerini açıklamakta fayda gördüğünü söyledi. Güney Afrika’da, Ruanda’da, Güney Afrika ülkelerinde, Irak’ta, Suriye’de, Myanmar’da dünyanın birçok yerinde büyük insani dramlarının yaşandığını ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı insanlık suçlarının yaşandığını belirten Kurtulmuş, ”Ne yazık ki bugün de İnsan Hakları Beyannamesi’nin imzalanması, kabul edilmesinden 75 yıl sonra bugün bizim coğrafyamızda, Filistin topraklarında, Gazze’de ağır insanlık suçları işlenmektedir. Biz burada konuşurken Gazze’nin sokaklarının neredeyse yeryüzünden silinmesi iradesi ile yok edildiği ağır bir insanlık suçunu yaşıyoruz. Aynı şekilde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin açık yükümlülüklerine rağmen bugün insanlık Gazze’de yaşanan ve 67’nci gününe ulaşan bu insanlık suçlarını önlemede ne yazık ki yetersiz kalıyor. Şunu herhalde söylemek çok fazla abartı değildir; aslında bir metin olarak fevkalade insani değerleri esas alan İnsan Hakları Beyannamesi, esasında sadece raflarda kalan, sadece iyi temennilerden ibaret bir metin halindedir” ifadelerini kullandı.

’Dünyada yeni bir hak, hukuk, adalet sistemine ihtiyaç var’

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde dile getirilen ağır insanlık suçlarını önleyebilecek bir küresel sistemin mevcut olmadığını ifade eden Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

”İşte en son Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde 13 ülkenin bu insanlık dramının durdurulması, acil ateşkesin sağlanmasını temin etmek üzere verdiği karara rağmen bir el hukuksuzluğa kalkmış, bir el insan haklarının ihlal edilmesinden yana oy kullanmış ve ne yazık ki şu anda Gazze’de devam eden bu zulüm durdurulamamıştır. Bu anlamda baktığınız zaman İnsan Hakları Beyannamesi’nin yanında BM de sadece kağıt üstünde var olan bir kuruluş mahiyeti kazanmıştır. Bu vesile ile bunu bir kere daha TBMM adına, daha önce 2 kez Gazze konusunda insani duyarlılığını ortaya koymuş olan 6 siyasi partimizin ortak deklarasyonuyla bu fikrini ortaya koymuş Meclis adına bir kere daha ifade etmek istiyorum; insan hakları ihlallerinin durdurulabilmesi için dünyada yeni bir hak, hukuk, adalet ekseninde gelişecek yeni bir sisteme ihtiyaç vardır. En son BM Güvenlik Konseyi’nde alınamayan o ateşkes kararı neticesinde, bu karara sebep olanlar, bu karara el kaldıranlar bundan sonra Gazze’de işlenecek insanlık suçlarının doğrudan doğruya sorumlularıdır. Bu vesile ile insanlığın hak ve hukukunun korunduğu, yeryüzünde savaşların, haksızlıkların ortadan kaldırıldığı yeni bir dünyanın kurulması temennisi ile. Böyle bir dünyanın kurulabilmesi için TBMM’nin bu anlamda öncü olmak, garantör olması noktasında Türkiye’nin hedeflerini ortaya koyacağı yeni bir döneme geçilmesini temenni ediyorum.”

Yılmaz: Bütçe, kapsayıcı bir kalkınma yaklaşımına sahiptir

Yürütme adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bütçe sunumunu yaptı. Yılmaz, 2024 Yılı Bütçesi’nin AK Parti Hükümeti’nin 22’nci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin 6’ncı, Türkiye Yüzyılının ilk bütçesi olduğunu söyleyerek, ”Bu siyasi istikrar beraberinde ekonomik istikrarı da getirmekte, büyüme ve sosyal refah artışına katkı sunmaktadır. Plan ve programlarımızda olduğu gibi bütçe hazırlığı sürecinde de katılımcılığa en fazla ölçüde önem verilmiş, çeşitli alanlarda öne çıkan hususlar bütçe çalışmalarımıza yansıtılmıştır. 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, ’dirençli şehirler’, ’güçlü ekonomi’ ve ’sağlıklı toplum’ anlayışıyla hazırlanmıştır. Bu çerçevede bütçemiz, her alanda inşa, ihya ve Türkiye’nin büyümesini önceleyen kalemleri içermektedir. Bütçemiz; depremle yıkılan şehirlerimizi daha iyi şekilde yeniden ayağa kaldıran, geleceğe dönük afet risklerini azaltan, maliye ve para politikaları koordinasyonunu güçlendiren bir anlayış içerisinde, makro finansal ve fiyat istikrarını sağlama hedefiyle uyumlu bir yapıdadır. 2024 yılı bütçesi; yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, kapsayıcı bir kalkınma yaklaşımına sahiptir. Bütçemizde, istikrarlı büyümenin sağladığı imkanların, insan odaklı ve sosyal refahı artırıcı bir yaklaşımla toplumun bütün kesimleri ile paylaşılmasına öncelik verilmiştir. İşçisi, memuru, emeklisi, esnafı, çiftçisi, çocuğu, genci ve yaşlısıyla toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları gözetilerek hazırlanmış, 81 ilimizin, her bir yöremizin gereksinimleri düşünülmüştür. 2024 yılı bütçemizi; milli teknoloji hamlesi, enerji ve gıda arz güvenliği, yeşil ve dijital dönüşüm gibi stratejik alanlarda milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek için kullanacağız” ifadelerini kullandı.

 

”Türkiye’nin ekonomisi büyümeye devam etti”

Yılmaz, 2022 yılında küresel büyümedeki ivme kaybına, Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklara ve başta enerji ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarındaki olumsuz gelişmelere rağmen, Türkiye’nin ekonomisinin zamanında alınan tedbirlerle bu zorlu dönemde de büyümeye devam ettiğini söyledi. Yılmaz, ”İktisadi faaliyetin canlılığını sürdürmesiyle ülkemiz 13 yıllık kesintisiz büyüme başarısı göstermiş, 2022 yılında yüzde 5,5’lik büyüme oranıyla OECD ülkeleri ortalamasının oldukça üstünde bir performans sergilemiştir. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama yüzde 4,1, gelişmiş ülkelerin ortalama yüzde 2,6 oranında büyüdükleri düşünüldüğünde, Türkiye’nin performansındaki olumlu ayrışma göze çarpmaktadır. Salgın sonrası dönem büyümelerine bakılacak olursa, dünya ekonomisinin 2020-2022 döneminde kümülatif olarak yüzde 7 büyümesine karşın, Türkiye ekonomisi kümülatif olarak yaklaşık yüzde 20 büyüme kaydederek, küresel ekonomilerden olumlu ayrışmıştır. Dünya genelinde ve özellikle en büyük ticaret ortaklarımızın bulunduğu Avrupa ekonomilerinde durgunluk endişeleri devam ederken, Türkiye ekonomisi 11 ilimizde yaşanan deprem felaketlerine rağmen, Orta Vadeli Program hedefleriyle uyumlu bir büyüme performansı sergileyerek 2023 yılında da kesintisiz büyüme eğilimini sürdürmektedir” diye konuştu.

”Ekim ayı işsizlik oranı 11 yılın en düşük oranıdır”

Yılmaz, enflasyonla mücadele konusunda kararlı adımların atıldığı bu dönemde, işgücü piyasalarının olumlu görünümünü korumakta, ekonominin istihdam oluşturma kabiliyetini güçlü bir şekilde sürdürmekte olduğunu vurgulayarak, ”Genç istihdam da dahil olmak üzere istihdam artmakta, işsizlik oranları gerilemeye devam etmektedir. 2023 yılında, yaşanan deprem felaketi sonrasında, işgücü piyasasında alınan önlemler sayesinde, istihdam kaybının sınırlı düzeyde kalması sağlanmıştır. Bu kapsamda, deprem ve emeklilik ile ilişkin düzenlemeler sonrasında, mevsim etkilerinden arındırılmış aylık verilere göre Ocak-Eylül döneminde istihdam 504 bin kişi artmış, işsizlik oranı ise 0,9 puan azalarak yüzde 9,1’e gerilemiştir. Bugün, konuşmamın hemen öncesinde açıklanan, ekim ayına ait en son güncel işsizlik oranı ise yüzde 8,5 olmuştur. Bu oran Kasım 2012’den beri 11 yılın en düşük oranıdır. Bu eğilimler doğrultusunda ve yılın dördüncü çeyreğine ilişkin bazı öncü göstergeler ışığında 2023 yılı geneli için işsizlik oranının da Orta Vadeli Programda öngördüğümüz yüzde 10,1’den daha düşük bir seviyede, tek haneli olarak gerçekleşeceğini beklediğimizi de ifade etmek istiyorum” dedi.

”Yaşam standartlarının yükseltilmesine katkı sağlamayı sürdüreceğiz”

AK Parti hükümetleri döneminde her bütçede olduğu gibi, 2024 yılı bütçesinde de milletin bir kuruşunu dahi zayi etmeden, milletin her ferdinin refahını artırmak için kullanmaya devam edeceklerini kaydeden Yılmaz, ”Türkiye yüzyılının ilk bütçesini, etkili ve verimli bir biçimde uygulamaya koyarak ülkemizin kalkınmasına ve milletimizin yaşam standartlarının yükseltilmesine katkı sağlamayı sürdüreceğiz. Tarihimizin en büyük afetinin yaralarını sararak şehirlerimizi daha dirençli hale getirirken, makro finansal istikrarımızı güçlendirecek ve kalıcı sosyal refahı artıracağız. Yeşil ve dijital dönüşüm başta olmak üzere teknolojik atılımlarımızı yeni seviyelere taşıyacağız. Uygulanan para ve maliye politikaları ile hayata geçireceğimiz reformlarla ülkemiz ekonomik gelişmesini sürdürecek, uluslararası alanda sahip olduğu etkili pozisyonu ile kendi hak ve menfaatlerini ve mazlum milletlerin haklarını koruyacak, onların destekçisi olmaya devam edecektir. Son 21 yılda gerçekleştirdiğimiz icraatlar ile sağlam bir altyapıyla girdiğimiz Türkiye Yüzyılında, 12’nci Kalkınma Planı ve uzun vadeli stratejimiz olan 2053 vizyonumuzla uyumlu bir şekilde, ülkemizin uluslararası konumunu güçlendirerek, güçlü ve müreffeh bir Türkiye olma gayesiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

”Enflasyon 2026’da tek haneye çekilecektir”

Yılmaz, 2023 yılında, döviz kurunda yaşanan gelişmeler, hizmet enflasyonundaki katılık, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir, vergi düzenlemeleri ve maliyet baskılarına bağlı olarak güçlenen atalet etkisinin enflasyon görünümünde belirleyici olduğunu söyleyerek, ”Bu bağlamda, 2023 yılı Haziran ayında başlatılan parasal ve miktarsal sıkılaştırma, seçici kredi uygulamaları ve makro ihtiyati çerçevenin sadeleştirilmesiyle enflasyon beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması hedeflenmiştir. Para ve maliye politikaları arasındaki şeffaf ve güvenilir eşgüdüm ile 2024 yılının ikinci yarısından sonra enflasyonda yıllık bazda belirgin bir düşüş beklenmekte, bu dönemden itibaren kalıcı bir dezenflasyon sürecine geçilmesi öngörülmektedir. Nitekim açıklanan güncel veriler son aylarda bir düşüş eğiliminin başlamış olduğunu göstermektedir. 2022 yılında açıklanan aylık enflasyon oranlarının ortalaması yüzde 4,26 düzeyindeyken son 3 ayda açıklanan aylık enflasyon oranları ortalaması yüzde 3,82 düzeyindedir. Bu oranının önümüzdeki aylarda enflasyon oranlarının açıklanmasıyla daha da düşeceğini öngörmekteyiz. Bu süreçte, dezenflasyon politikalarımızın devamlılığı sağlanarak 2025 yılında istikrar dönemine geçilecek; enflasyondaki gerileme hız kazanacak, öngörülebilirlik artacak ve 2026 yılında enflasyon yeniden tek haneye çekilecektir. Bu doğrultuda, enflasyonu istikrarlı ve tek haneli seviyelere çekmek için tüm politika araçlarını kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz” dedi.

 

”İhracatımız artmıştır”

Yılmaz, dünya geneli ekonomik görünümdeki sorunlar ve jeopolitik gerilimlere rağmen dış ticarette pazar payını artırmayı sürdürdüklerini kaydederek, şöyle konuştu:

”2000’li yılların başında 30 milyar dolar seviyesindeki ihracatımız, 2022 yılında 254,2 milyar dolar seviyelerine ulaşmıştır. Bu dönemde ülkemizin dünya ihracatından aldığı pay da artış eğilimi göstermiştir. Dünya genelindeki mal ihracatındaki payımız 2000’li yılların başında yüzde 0,4 düzeyinde iken 2021 yılında ilk kez yüzde 1’in üzerine çıkmış, 2023 yılı ikinci çeyreğinde ise çeyreklik bazda yüzde 1,05’e yükselmiştir. 2023 yılında, Covid-19 sonrası dünya genelinde uygulanan genişletici politikaların yerini daraltıcı politikalar almış, küresel büyüme ve ticarette ivme kaybı yaşanmıştır. Bu dönemde, özellikle ana ihracat pazarımız olan Avrupa bölgesinde ekonomik aktivitede yavaşlama gözlenmiştir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ocak-Kasım ayları arasındaki ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7’lik düzeyde artmıştır. Orta Vadeli Program tahminimize yakın seyreden ihracat değerimizi ilerleyen yıllarda daha üst seviyelere çıkarmayı hedefliyoruz. İthalat tarafında ise yılın ilk aylarındaki artış eğiliminin tersine döndüğü görülmektedir. Bu eğiliminin devam etmesiyle cari işlemler dengemizde son aylardaki olumlu görünümün sürmesini bekliyoruz. Cari işlemler açığındaki Mayıs ayı sonrasında yaşanan toparlanma, aylık bazda iki defa cari işlemler fazlası verilmesini, mal ve hizmet ticaretine ilişkin dış dengenin iyileşmesini sağlamıştır. Önümüzdeki süreçte cari işlemler dengesi açığının azalmaya devam etmesi öngörülmektedir.” 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER