Emekli Büyükelçi Ahmet Süha Umar'ın yeni yazısı "AB’ye neden giremiyoruz?" sizlerle...
NATO Vilnius Zirvesi sonrasında Erdoğan’ın, İsveç’in NATO’ya girmesine onay vermenin Türkiye’nin Avrupa Birliğine üyeliğine yardımcı olacağı, hatta böyle bir anlaşma da olduğu izlenimi vermeye dönük sözleri konusunda bir iki satır yazmayı düşündüm ama araya başka konular girdi. Bu arada AB yetkili çevrelerinden de bu beklentinin ham hayal olduğuna işaret eden açıklamalar birbirini izledi.
Bunları izlerken, 2005 yılında, Türkiye-AB Müzakere Çerçeve Belgesi’nin görüşmeleri son aşamasına geldiğinde, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, sınıf arkadaşıma gidip, “bu haliyle imzalarsanız Türkiye ile AB, altı aya kalmaz birbirlerine girerler ve Türkiye için AB yolu kapanır.” dediğimi de hatırladım. Ne yazık ki zaman beni haklı çıkardı.
Şimdi bir kez daha bu konuda iki çift söz etmek istiyorum ama hemen hiçbir konunun ciddiyetinin kalmadığı, Türkiye’nin AB önünde, demokrasi, insan temel hak ve özgürlükleri, laiklik vb. gibi, AB üyeliği için temel konularda daha da zemin yitirdiği bugünlerde, pek de öyle ciddi bir şeyler kaleme almak içimden gelmiyor. “Acaba ne yapsam?” derken birden, 2006 yılında Milliyet gazetesinde, “Doğanın Dili” köşemde yazdığım aşağıdaki yazıyı anımsadım.
Yorum Yazın