Hani ağa ile marabası kasabaya gidiyorlarmış. Yolda ağa marabasına koca bir inek dışkısını yedirmiş ama ağalık da elden gitmiş. Dönüşte ağa elinden ağalık gittiği, maraba da o pisliği yediği için pişman. Maraba teklif edince bir inek dışkısını da ağa yemiş. Herkes yerli yerine. Maraba sormuş? “Ağam giderken sen ağa, ben maraba idik. Dönerken de öyleyiz. Peki biz bu haltı neden yedik?”
Bu da nereden çıktı demeyin. Bir düşünün.
Daha genel seçimler öncesinde, İmamoğlu bir yandan, Yavaş bir yandan cumhurbaşkanlığına soyundular. Akşener, tam da ilk günden beklediğim gibi, bir o yana bir bu yana bir türlü yerini, yurdunu bilemedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye’de defalarca denenmiş, sağ ile ittifak/anlaşma ne derseniz artık, olamayacağını bir türlü düşünemedi. Yanlış anlaşılmasın, yanlış olan ittifaklar değil çoğu kez müttefiklerdir. Ayrıntıya gerek yok. Siyaseti biraz izleyen herkes ne dediğimi anlar. Zorlananlar, dostum Prof. Dr. Emre Kongar’ı dinlesinler. “Sağla ittifak olmaz. Sağ adamı anında ortada bırakır.” diye günlerdir yırtınıyor.
Babacan ve Davutoğlu hep bunu yapıyorlar. Normaldir çünkü sağın, anında tüm sözlerini hatta yola çıkma nedenlerini unutan kişileridir. Ve dogmatik, öbür dünyaya odaklı bir kafa yapıları, eğitimleri vardır.
Yorum Yazın