2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin geneli üzerindeki görüşmelerin yapıldığı Bütçe Komisyonu’nda, DEM Parti Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç, ‘ Kürt coğrafyası’ tanımından dolayı AK Partili Komisyon Başkanı Mehmet Muş tarafından, Anayasa’nın 3. Maddesine işaret edilerek uyarıldı. Anayasa’nın 3'üncü maddesi ile üniter devlet yapısıyla bir sorunları olmadığına dikkat çeken Oluç’un, “Mesela "Rumeli" dediğim zaman bu uyarıyı yapmıyorsunuz "Trakya" dediğim zaman bu uyarıyı yapmıyorsunuz, Genel Kurulda da yapılmıyor ama” açıklamasına Komisyon Başkanı Muş, “Rumeli Balkanları kastediyor, başka bir yeri kastetmiyor” yanıtı verdi.
Muhalif- Ankara
Bütçe Komisyonu’nda ilgili bölüm şöyle:
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) –İkincisi: Yani başka örnekler de var bu adaletsizlikler örneklerine girmeye başladığımızda. TÜİK'in açıkladığı gelir dağılımı istatistiklerine baktığımızda en yoksul yüzde 20'lik kesimin toplam gelirden aldığı payın azaldığını görüyoruz, en zengin yüzde 20'nin toplam gelirden aldığı payın arttığını görüyoruz; bir başka veri bu aynı zamanda yani rakamlarla da bunu verebilirim, sizde zaten var bu rakamlar TÜİK'in de açıkladığı rakamlar olduğu için. Gerçekten en zengin yüzde 20'nin toplam gelirden aldığı pay 16 yılın zirvesine çıkmış vaziyette geçtiğimiz yıl yani sadece 7-8 yıl değil 16 yılın zirvesine çıkmış vaziyette. Buna karşılık en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay da yüzde 6'ya kadar gerilemiş, düşmeye devam ediyor. Bir başka veri -bu açıdan bakarsak- servet eşitsizliği verisi yani burada da yapılan bütün araştırmalar hem uluslararası alanda çeşitli finans kuruluşlarının yaptığı araştırmalar hem de tabii Türkiye'de de bu araştırmalar BDDK'nin de elinde olan araştırmalar. Burada da görünen, servet eşitsizliği açısından baktığımızda, Türkiye'deki servetinyaklaşık yüzde 40'lık kesiminin nüfusun sadece yüzde 1'lik bir diliminde toplandığını görüyoruz; bu inanılmaz bir rakam, gerçekten inanılmaz bir rakam. Yani Türkiye'de nüfusun en zengin yüzde 1'inin toplam servetten aldığı pay yüzde 39,5 -ya, yüzde 40 dedim ben demin- görünüyor. En zengin yüzde 5'lik kesimin toplam servetten aldığı pay yüzde 59,2 yani nüfusun yüzde 95'lik kesiminin aldığı pay ise sadece yüzde 40,8; bu da gösteriyor. Yani adaletsizlikler ülkesini nasıl yarattığınızı anlatmaya çalışıyorum bu verilerle. Servet eşitsizliği de bu şekilde.
Yine TÜİK'in hazırladığı sektör bilançoları raporlarına baktığımız zaman, Türkiye'deki sektörlerde 17 sektörün aktif toplam büyüklüğüne ve elde ettikleri kârlara baktığımız zaman çok ciddi bir kâr elde edildiği görünüyor. Kâr elde edilebilir yani yıllarla karşılaştırılırsa örneğin 2022'de 4,5 kat kâr artışı olmuş. Peki, 4,5 kat kâr artışı olmuş da emekçinin, emeklinin, işçinin, çiftçinin gelirinde 4,5 kat artış olmuş mu? Olmamış. Bir başka örnek yani buna baktığımızda. Bankaların kârlarına değinmek bile istemiyorum, 2022-2023'te çok ciddi artışlar kaydedilmiş vaziyette, bu gine BDDK verilerinde de TÜİK verilerinde de görünüyor.
Yani, şimdi, bu örnekleri vermemin nedeni hazırladığınız bütçelerle, o bütçelerin zihniyetiyle ve yaptığınız paylaşımlarla sonuç olarak bu ülkede yaşayan, emeğiyle geçinen, ücretli çalışan, işçisi, emekçisi, çiftçisi, yoksulu, esnafı, bunların çok ciddi kayıplar yaşamasına neden oluyorsunuz; buna karşılık da sermayede çok ciddi zenginleşmelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu, büyük bir adaletsizlik yaratıyor ve bu adaletsizliğin mimarı aslında sizin iktidarınız, buna işaret etmek istiyorum.Şimdi, bu adaletsizlikleri başka açılardan da ele alacağım. Biraz sonra bütçede konuşurken vergi adaletsizliğine değineceğim, orada da bunu görüyoruz.
Bir de çok ciddi bölgesel eşitsizlikler var. Türkiye'de bölgesel eşitsizlik yeni çıkmadı elbette ki ortaya, eskiden de vardı.
Ben hatırlarım yani hep tartışılırdı bu, 70'li, 80'li yıllardan bu zamana kadar -ben bu tartışmaları izlediğim için biliyorum- her zaman tartışılırdı; doğru fakat bu dönemde yani sizin iktidarınızın çok büyük iddialarının olduğu bir dönemde bölgesel eşitsizliklerin bu kadar büyümesi, büyük olması hakikaten aslında bir zihniyetin devam ettiğini gösteriyor. Yani cumhuriyetin kuruluşundan bu yana gelen bir zihniyetin devam ettiğini gösteriyor. Tahmin ediyorsunuz neyi kastettiğimi. Bu ülkenin gelir dağılımı adaletsizliği açısından bakarsak, işsizlik açısından bakarsak, genç işsizliği açısından bakarsak, yoksulluk açısından bakarsak, gelişmişlik açısından -yani gelişmişliği kültürel konuları da içererek anlatmak istiyorum sadece ekonomik anlamda değil- bakarsak bu ülkenin en büyük bölgesel eşitsizliğine maruz kalan bölgesi Kürt coğrafyasıdır. Yani sizin de çok yakından tanıdığınız, bildiğiniz Sayın Başkan, Kürt coğrafyasındaki bu konulardaki adaletsizlikler Batı'yla karşılaştırıldığında inanılmaz yüksektir. Yani işte en yoksullar, en az eğitim alanlar, gelir dağılımı adaletsizliğinde en dipte yer alanlar vesaire anlatmaya devam edebiliriz bunu. Daha bunu konuşacağız bütçe boyunca da yani hem Komisyonda hem Genel Kurulda konuşacağız ama Kürt coğrafyasına yönelik çok ağır bir eşitsizlik dalgasının sizin iktidarınız döneminde sürdüğünü görüyoruz ve biliyoruz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Oluç, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekillerinin dile getirmiş olduğu görüşlerle alakalı ben herhangi bir yorumda bulunmuyorum fakat konuşmanız içerisinde "Kürt coğrafyasında ekonomik dağılım" veya "uygulanan politikalar daha ağır" şeklinde bir ifadeniz oldu. Bunla alakalı Sayın Oluç, Anayasa’nın 3'üncü maddesinde devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla, bizim kanunlarımızda başka bir tanımlama bulunmamaktadır. Bu anlamda, bütün milletvekillerinden yapacakları konuşmalarda Anayasa’nın bu hükmü doğrultusunda gerekli hassasiyeti göstermelerini rica ediyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ya, önce şunu belirtmek istiyorum: Anayasa’nın 3'üncü maddesiyle herhangi bir sorunumuz yok, net olarak bunu söyleyeyim. Orada yazılanlarla ilgili herhangi bir sorunumuz yok, üniter devlet yapısıyla ilgili herhangi bir sorunumuz yok; bunu bir kenara koyalım, bu kayıtlara geçsin. Ben Genel Kurulda yaptığım konuşmalarda da bunu defalarca kez ifade etmiştim.
Fakat diğer konuya gelince, şimdi yani bu konuda birincisi, ayrımcılık yapılmamasını talep ediyorum aslında. Şöyle bir şey yani ben şimdi konuşmamda bugün söylemedim ama başka bir gün söyleyebilirim, mesela "Rumeli" dediğim zaman bu uyarıyı yapmıyorsunuz "Trakya" dediğim zaman bu uyarıyı yapmıyorsunuz, Genel Kurulda da yapılmıyor ama...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Rumeli Balkanları kastediyor, başka bir yeri kastetmiyor.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Yapılmıyor, biliyorum yani çünkü yani Trakya ve Rumeli'de bir tehlike görmüyorsunuz ama defalarca söylememize rağmen - evet, Türkiye'de bir Kürt sorunu var ve biz bu Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için mücadele eden bir partiyiz, bunun için de gerçekten hem iktidarla hem muhalefetle birlikte bu sorunun çözülmesi için adımlar atılması gerektiğini söylüyoruz- biz bir Kürdistan coğrafyası ya da Kürt coğrafyası tanımlaması yaptığımızda Anayasa’nın 3'üncü maddesi hatırlatılıyor. Dediğim gibi, herhangi bir sorunumuz yok. Bu, tarihsel, sosyolojik ve coğrafi bir kavramdır. Ben üstelik Kürt coğrafyası dedim Kürdistan coğrafyası da demedim fakat siz de hatırlıyorsunuz, geçmişte Genel Kurulda birlikte Grup Başkan Vekilliği yaparken -yani en az iki yüz üç yüz sayfalık tutanak getiririm isterseniz- Meclis Genel Kurulunda hem oturduğum yerde hem kürsüde "Kürdistan coğrafyası" kavramını kullandım ve bu tutanaklarda yer alıyor; hiçbir ceza olmadı, hiçbir engelleme de olmadı çünkü biz bunu tarihsel, sosyolojik bir kavram olarak kullanıyoruz, bir coğrafi kavram olarak kullanıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamamlayın.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bitiriyorum efendim, uzatmayacağım.
Buradan bir idari yapı tartışması sürdürmüyoruz esas itibarıyla. O nedenle yani ben uyarınızı anladım fakat hani kayıtlara geçmesi için de bu açıklamayı yapmak durumunda kaldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Oluç, teşekkür ediyorum.
Tabii, benim size bir ceza verme yetkim yok, nihayetinde milletvekillerinin görüşleriyle alakalı bir şey yapamam ama tabii, ben burada ilgili düzenlemeleri hatırlatmak durumundayım.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Yok, yok; ben onu söylemedim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Dolayısıyla, siz de kastınızın Türkiye'nin idari yapılanmasıyla ilgili olmadığını ifade ettiniz. Dolayısıyla, bu kayıtlara geçmiş oldu
Yorum Yazın