Ayla Ganioğlu yazdı:

CHP-DEM işbirliği görüntülerinin sonuçları ne olur?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
CHP-DEM işbirliği görüntülerinin sonuçları ne olur?
Abone ol

1991 genel seçimi öncesinde SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, büyük bir oy kaybına uğrayacakları endişesi içindeydi. Bunun nedeni, aralarında Ahmet Türk’ün de olduğu yedi SHP milletvekilinin, Paris’te Kürt konferansına katıldıkları için, o dönemde parti içi muhalefetin lideri ve İnönü’nün rakibi Deniz Baykal’ın baskısıyla partiden ihraç edilmeleriydi. 

İhraç edilen milletvekillerinin 1990’da Halkın Emek Partisi’ni (HEP) kurması üzerine, İnönü ve parti yönetiminde, doğuda kaybedecekleri ve SHP’nin oylarının çok düşeceği kaygısı hâkim oldu.  

İnönü ve SHP yönetimi, doğudaki oylarını koruyabilmek için, HEP ile 1991 seçimi için ittifak yaptı. 20 HEP’li, SHP listelerinden milletvekili seçildi ancak İnönü’nün beklentisi gerçekleşmedi.

SHP’nin oy kaybı

Bu ittifaka rağmen SHP o seçimde, beklediği oy artışını sağlayamadığı gibi büyük bir yenilgi aldı. SHP, DYP ve ANAP’ın ardından yüzde 20.7 oyla üçüncü parti oldu.  

Bir önceki seçimde, yani 1987’de, SHP’nin oyları yüzde 24.74 idi ve ana muhalefet partisiydi. Bu başarısı, 1989 yerel seçiminde de devam etmiş ve büyük bir başarı göstererek yüzde 28.7 oyla birinci parti olmuştu.

Ama HEP ile ittifak SHP’nin geri dönüşü olmayan bir başarısızlık dönemine girmesine neden oldu.

SHP’nin oy kaybının en önemli nedeni, doğudan oy alırken, diğer illerdeki oylarını kaybetmiş olmasıydı.

Seçim sonrası milletvekili yemini sırasında yaşananlar ise, bu ittifakın SHP’ye ağır bir bedel ödetmesine neden oldu. SHP yönetimi, seçimi kaybetme korkusuyla, HEP’ten gelen isimlerle ilgili araştırma yapmamış ve onların tercihlerini hiç itiraz etmeden kabul etmişti. HEP’liler ise, grup kurabilecek sayılarıyla, parlamentoda başarılı bir politika izlemek yerine, bu fırsatlarını ilk günde harcadılar.

Leyla Zana’nın yemini

1991 seçimi sonrası 6 Kasım’daki milletvekili yemin töreninde, Leyla Zana’nın Kürtçe yemini ve Hatip Dicle’nin, milletvekili yeminini baskı ile okuduğunu söylemesiyle büyük bir tartışma yaşandı. Bundan sonra da bu milletvekilleriyle ilgili gerilim devam etti.

Sonraki gelişmeler ise ne SHP ne de HEP’lilerin lehine olmadı. HEP’liler, 1992 yılında SHP’den ayrılarak kendi partilerine döndüler. 1993’te, Demirel’in, Özal’dan sonra Cumhurbaşkanı seçilmesi ve Tansu Çiller’in DYP Genel Başkanı ve Başbakan olmasından sonra ise dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla parlamento dışında kaldılar.

HEP, 1993’de kapatıldı.

1994 yerel seçiminde ise SHP, yüzde 13.6 oyla dördüncü parti oldu.

SHP, 1995’te, CHP ile birleşerek kapandı.

1980 darbesiyle kapatılan CHP, 1992 yılında yeniden açılmıştı.

1995 genel seçiminde, Ecevit’in partisi DSP, yüzde 14.64 oyla dördüncü parti olurken, CHP, yüzde 10.71 oy ile parlamentoya beşinci parti olarak girdi.

CHP kürsüsünde DEM’li

Esenyurt belediye başkanı Ahmet Özer’in, tutuklanarak yerine kayyım atanmasından sonra, parti yönetiminin CHP’de yaşanan tartışmaları yok sayma ve bastırma girişimlerinin başarılı olup olmayacağı önümüzdeki süreçte görülecek.

Tutuklama ve kayyıma karşı muhalefetin ötesine geçerek, DEM’li Tülay Hatimoğulları’nın, CHP kürsüsünden konuşmasıyla ortaya çıkan DEM ile ittifak görüntülerinin, bir taraftan oy getirirken, diğer taraftan aynı ölçüde oy kaybına yol açması şaşırtıcı olmayacak.

2024 yerel seçiminde yüzde 37.77 oyla birinci olmasına rağmen CHP yönetiminin, Cumhur ittifakı ile işbirliği-koordineli çalışma anlamına gelen “normalleşme” politikasından sonra birden bire DEM ile ittifak görüntüleri vermesinin, seçmende bir karşılığının olmayacağını düşünmek büyük bir hata olur.

İktidarın da aslında, CHP-DEM ittifak görüntülerinin kamuoyunda yer etmesini sağlayacak bir politika izlediği söylenebilir. Bunun en önemli kanıtı, CHP’li bir belediye başkanından sonra DEM’li üç belediyeye kayyım atanması.

İktidarın bu ittifak görüntüsü ile ilgili yeni bir politika planladığı ve CHP’ye yeni suçlamalar yönelteceğini tahmin etmek zor değil.

Cumhur ittifakının, her seçimde, CHP’ye yönelik suçlamalarının etkili olup olmadığı ölçüsünde başarı sağladığı söylenebilir. CHP, ya geçmişteki iktidarlar dönemindeki politikaları ya da terörle ilgili konularda savunma durumunda kalarak seçim kaybetti.   

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin, CHP’nin İstanbul’daki görüntüleriyle ilgili hangi suçlamalarda bulunacağını ve bu suçlamaların ne gibi siyasi ve hukuki sonuçlarının olacağını ise önümüzdeki süreçte göreceğiz.


Yorum Yazın