CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girişinin 9. yıldönümünde basın açıklaması yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka'nın basın açıklaması şöyle:
Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açıldı. 9 yıl önce bugün ise büyük bir gururla yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2021 yılında bir gece yarısı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshettiği için Sözleşme’nin yıldönümünü kutlayamıyoruz.
Bu kararı asla kabul etmedik, sessiz kalmadık. Kadın örgütleri ile birlikte tarih yazan bir mücadele yürüttük. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğuna vurgu yaparak, "Meclis'te oy birliğiyle kabul edilmiş olan İstanbul Sözleşmesi, milletin iradesi yok sayılarak feshedilemez. Meclis yok sayılmış, Anayasa'mız ayaklar altına alınmıştır” dedik. Ülkenin dört bir yanında basın açıklamaları ve eylemler yaptık. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılımıyla CHP Genel Merkezi önünde basın açıklaması yaptık. Bu hukuksuzluğu yargıya taşıdık. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yanı sıra 200’ü aşkın sivil toplum kuruluşu iptal davası açtı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bünyesinde İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıktık. Biz, Sözleşme’nin kadınlar için ne kadar hayati olduğuna ilişkin çalışmalar yürütürken Erdoğan yine bir gece yarısı kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin fesih tarihinin 1 Temmuz olduğu ilan etti. Biz bu kararı protesto ederken hukuksuz uygulamalar devam etti. 28 Haziran 2021’de, Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan savunmada “devletin yüksek menfaatini ilgilendiren işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğu” açıklandı.
Bu savunmanın ardından Danıştay, “yürütmeyi durdurma” talebimizi reddetti. Kadınların büyük mücadeleleri neticesinde Danıştay 10. Dairesi 28 Nisan 2022’de iptal davalarını esastan görüşmeye başladı. 73 barodan 1000’i aşkın avukatla, kadın dernekleriyle, siyasi partilerin temsilcileriyle, sivil toplum kuruluşları ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen kadınlarla duruşmaları yakından takip ettik. Bütün duruşmalarda salonu hınca hınç doldurduk. Danıştay Savcıları, tüm duruşmalarda fesih işlemin iptalini istedi. Buna rağmen şahsım hükümetinin adeta sözcülüğüne soyunan Danıştay 10. Dairesi, 19 Temmuz 2022’de İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini 2'ye karşı 3 oyla reddetti. Bu kararın Anayasa’ya aykırı olduğunu ilan ettik. Danıştay’ın İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurduk. Gel görelim ki, hukuksuzluk ayyuka çıktığı için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine yönelik Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali istemiyle açılan davada verilen ret kararını onadı. Pes ettik mi, hayır! Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk.
İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi bizim kırmızı çizgimizdir. Sözleşme’nin fesih sürecine ilişkin karşı karşıya kaldığımız hukuksuzluklar saymakla bitmedi. Bu hukuksuzluk biz kadınların hayatında neye sebep oldu?
Kadınların yaşam hakkını gasp eden bu karar verildiği günden bu yana Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 540’ı şüpheli olmak üzere en az 1223 kadın öldürüldü. Bütün bu cinayetlerin sorumlusu şahsım hükümetidir.
Sözleşme iptal edildikten sonra “yatarım 3-5 ay çıkarım” diyen katillerle baş başa bırakıldık.
Pompalı tüfekle 19 Nisan 2016’da öldürülen üniversite öğrencisi Yağmur Önüt’ün davası Sözleşme’nin iptalinden sonra sonuçlandı. Davada fail olası kast ile öldürme suçundan iyi hal indirimi aldı. Katilin "şakalaşıyorduk" ifadesi zihinlerimizden asla silinmedi. Zanlı şakalaştıklarını iddia etse de Yağmur’u hayattan kopardı.
Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde geçen yıl intihar eden 16 yaşındaki Damla Demir'i unutmadık. Damla’ya ait telefonda 56 yaşındaki komşusu M.K.'ye yönelik cinsel taciz suçlamaları açığa çıktı. Damla'nın tırnaklarından alınan doku örnekleri ile DNA'sı da eşleşen zanlı soruşturma kapsamında tutuklandı. Zanlı hakkında hapis cezası istendi fakat ikinci duruşmada ev hapsi kararıyla tahliye edildi.
Sözleşme’nin iptalinin ardından katiller cezasızlıkla ödüllendirildi. Hiç kimse bizden yaşam hakkımızdan vazgeçmemizi beklemesin. Katledilen kız kardeşlerimizin katilerinin hak ettiği cezayı alması için, bir kız kardeşimiz dahi katledilmesin, şiddete uğramasın diye Sözleşmeye sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Kadın düşmanı zihniyete inat, hakkın, hukukun ve adaletin tecelli edeceği halkın iktidarını hep birlikte kucaklayacağız. O gün geldiğinde ilk 24 saat içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız.
Ayrıca buradan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’na göz dikenlere sesleniyorum: artık yeter! Kadın düşmanı politikalarınızdan vazgeçin! Eşitlik hepimizin hakkı. Kadın katillerinin sırtını sıvazlamak yerine, kadının yaşam hakkına sahip çıkın.
Yorum Yazın