CHP, Meclis Genel Kurulunda görüşmelerine başlanan çalışan emeklilere 5 bin lira ikramiye verilmesini de öngören 86 maddelik Torsa yasa teklifine 120 sayfalık muhalefet şerhi düştü. CHP, “Genel kabul görmüş yasama ilkelerine ve kanun yapma teamüllerine aykırı biçimde birbiri ile ilişkisiz 31 çerçeve Kanunun ve 2 Kanun Hükmünde Kararnamenin birçok maddesinde değişiklik veya ekleme yapan 86 maddeden oluşan söz konusu torba kanun teklif metninin hem hazırlanma ve tedvininin hem de TBMM’de yasalaştırılma sürecinin usul yönünden önemli zaafları bulunmaktadır” dedi.
Hülya Özmen- Muhalif
CHP, Meclis Genel Kurulunda görüşmelerine başlanan çalışan emeklilere 5 bin lira ikramiye verilmesini de öngören 86 maddelik Torsa yasa teklifine 120 sayfalık muhalefet şerhi düştü. Teklifin yaklaşık 40 maddesinin vergi kanunlarından değişikliklerle ilgili olduğuna dikkat çeken CHP, “Türk Vergi sisteminde esaslı bir reform çalışması yapmaktan kaçınan AKP iktidarı, bazı palyatif önlemlerle süreci idare etmeye çalışmaktadır” dedi. Şerhte, Vergi Kanunlarında bazı oran ve indirim, istisna ve muafiyetlerle ilgili olarak Cumhurbaşkanına Anayasa’nın 73. maddesi çerçevesinde tanınan yetkinin genişletilmeye çalışılıyor olmasının altı çizildi. CHP, “Teklifin görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerince verilen ve en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılması ile ilgili önergenin, ayrıca tüm emeklilerin aylıklarının 5.000TL zamlı ödenmesine ilişkin diğer önergenin reddedilmesinin nedeni de anlaşılamamaktadır” görüşüne yer verdi.
CHP’nin Meclis Plan ve Batçe Komisyonu Üyeleri, İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Antalya Milletvekili Cavit Arı, Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Karabük Milletvekili Cevdet Akay, Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı imzasıyla teklife konulan şerhte bazı bölümler şöyle:
GENEL DEĞERLENDİRME
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda aceleyle görüşülen 2/1812 esas numaralı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi” genel kabul görmüş yasama ilkelerine ve kanun yapma teamüllerine aykırı bir biçimde hazırlanan, birbiri ile ilişkisiz 31 çerçeve Kanunun ve 2 Kanun Hükmünde Kararnamenin birçok maddesinde değişiklik veya ekleme yapan (yürütme ve yürürlük dahil) 86 maddeden oluşan bir torba kanun teklifidir.
Usul açısından değerlendirme
Genel kabul görmüş yasama ilkelerine ve kanun yapma teamüllerine aykırı biçimde birbiri ile ilişkisiz 31 çerçeve Kanunun ve 2 Kanun Hükmünde Kararnamenin birçok maddesinde değişiklik veya ekleme yapan 86 maddeden oluşan söz konusu torba kanun teklif metninin hem hazırlanma ve tedvininin hem de TBMM’de yasalaştırılma sürecinin usul yönünden önemli zaafları bulunmaktadır.
Kanun teklifi Tali Komisyonlarda görüşülmemiştir.
Parlamentolarda ihtisaslaşma yasama kalitesi açısından çok önemlidir. Bu konuda İçtüzükte ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir Söz konusu kanun teklifi esas komisyon sıfatıyla Plan ve Bütçe Komisyonuna tali komisyon sıfatıyla da Anayasa Komisyonu ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonuna sevk edilmiştir. Ancak tali komisyonlar bu kanun teklifini görüşmekten imtina etmiştir. Tali Komisyonun kendi görev alanındaki sorumluluğu yerine getirmekten kaçınmasının nedeni anlaşılamamıştır.
İçtüzükte tali komisyonların çalışmadığı bir durum söz konusu değildir. Bu konuda İçtüzüğün 23 ve 37. maddelerinde ayrıntılı düzenlemeler yer almaktadır. İhtisaslaşmadan yararlanma Esas komisyon-Tali komisyon veya Komisyon-Genel Kurul arasındaki iş bölümünde tek perspektif olmalıdır. İhtisaslaşmadan yararlanmak suretiyle komisyonların görece teknik çalışmaları yürütebilmesine imkan sağlanması gerekmektedir. Hem bu suretle genel kuruldaki çalışmanın verimliliği artırılacak, hem de kanun yapma süreci daha sağlıklı bir yol izleyecektir. Böylelikle de yasama kalitesi güçlenecektir. Ancak bu kanun teklifi ile, bu perspektiften de yoksun olunduğu görülmektedir.
Bu durum parlamento hukukunu zayıflatmakta ve etkin iş bölümünü ortadan kaldırmaktadır. Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım olmayıp, parlamento hukukunda ana komisyon-tali komisyon ilişkisini tartışmalı hale getirmektedir.
Uygulamada yasama çalışmalarının mutfağı niteliğindeki komisyonlar, bir tür yasak savma süreci olarak görülmekte; Genel Kurul’da ise, müzakere süreci işletilememekte; iktidar partisi milletvekillerinin oyu yasama çalışmaları sırasında belirleyici olmaktadır.
Kod yasalarda gerçekleştirilmeyen, T.B.M.M’nde ilgili komisyonlarda yeteri kadar tartışılmayan kanun teklifleriyle ve sadece Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirilen torba yasalarla getirilen hükümlerle bütüncül olmayan yasa yapma alışkanlığı ilave problemlere neden olmakta, kod yasalardaki bazı hükümlerin sık sık değişimine sebebiyet vermektedir.
Kanun teklifinin komisyonda görüşülmesi sırasında teklifin bütünü ile ilgili olmayan madde ihdasları yapılmıştır.
Komisyona sunulduğunda 80 maddeden oluşan teklife görüşmeler sırasında AKP’li üyeler tarafından verilen önergelerle birbiriyle ilişkisi olmayan ayrıca diğer ihtisas komisyonlarında görüşülmesi gereken 7 madde düzenlenmesi eklenerek toplam madde sayısı 86’ ya çıkarılmıştır.
Ayrıca teklifin görüşülmesi sırasında verilen önergelerle kanun teklifine eklenen 7 madde ile ilgili olarak da sivil toplum kuruluşlarının, sektör temsilcilerinin ve ilgili kamu kuruluşlarının görüşlerine başvurma mümkün olmamıştır.
Kanun teklifinin görüşülmesi sırasında verilen önergelerle kanun metnine eklenen maddelerin çoğunun görüşülmekte olan kanun teklifinde yer alan düzenlemelerle ilişkili olmadığı, Plan ve Bütçe Komisyonunun ihtisas alanı dışında kaldığından dolayı gündeme alınmaması, bu maddelerin ilgili ihtisas komisyonlarında ayrıntılı bir vaziyette görüşülerek tartışılması yönündeki ısrarlı talebimiz kabul edilmemiştir.
86 maddeden oluşan bu kanun teklifinde; yaklaşık 40 madde vergi kanunlarında yapılan değişikliklerle ilgilidir.
Söz konusu değişiklikler bazı istisna ve muaflıklarla ilgili olarak sona eren uygulama süresini uzatmaya, bazılarını kaldırmaya, bazılarını yeniden düzenlemeye yöneliktir.
Vergi Kanunlarının bazı maddelerinde yapılan değişiklikler döviz darboğazında bulunan ülkeye döviz transferini kolaylaştırmak amacıyla Türkiye’deki gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışı kazançlarına belli koşullarda istisna ve vergi indirimi tanıyarak yurt içine transferini vergisel teşviklerle artırmayı amaçlayan düzenlemelerdir.
Ancak kanun teklif metnin komisyonlarda görüşülmesi sırasında yapılan açıklamalar hükümetin aynı zamanda ilave bir kaynak arayışında olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Türk Vergi sisteminde esaslı bir reform çalışması yapmaktan kaçınan AKP iktidarı, bazı palyatif önlemlerle süreci idare etmeye çalışmaktadır.
Vergi düzenlemeleri ile ilgili olarak dikkati çeken bir diğer husus Vergi Kanunlarında bazı oran ve indirim, istisna ve muafiyetlerle ilgili olarak Cumhurbaşkanına Anayasa’nın 73. maddesi çerçevesinde tanınan yetkinin genişletilmeye çalışılıyor olmasıdır.
Kamuoyunda kayıt dışılık, tefecilik, kara para aklanması ile olayların yoğunlaştığı bir dönemde AKP iktidarı, verginin tabana yayılmasını kolaylaştıran, kayıt dışı bırakılan kazancı kayıt altına alacak, mükelleflerin yıllık gelir, harcama ve servetlerindeki net artışı kavrayacak düzenlemeleri gündeme taşımaktan özellikle kaçınmaktadır.
Sosyal devletin görevi, yoksullara, esnafa, küçük çiftçiye, memurlara, işçilere ve emeklilere yönelik politikaları yine onların sesine kulak vererek yaşama geçirmektir.
Yoksulluk sınırının 45.686 TL’ye, açlık sınırının 14.025 TL.ye çıktığı, TÜİK verilerine göre enflasyonun %61.98 e tırmandığı, en düşük emekli maaşının 7.500 TL. olduğu, küçük esnaf, çiftçi, memur-emekli ve dar gelirlilerin durumlarının gittikçe kötüleştiği bir ortamda, çalışan emekliler için de kamuoyunda oluşan tepkiler nedeniyle bir defaya mahsus 5.000 TL.lik ödeme yapılmasına karar verilmesi Ak Parti iktidarının muhalefetin uyarılarını gecikerek yerine getirdiğinin bir göstergesidir.
Memur ve tüm emekli maaşlarına yapılan artışlar yaşanan yıkıcı enflasyon ortamında tarafımızca yetersiz bulunmaktadır.
Teklifin görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerince verilen ve en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çıkarılması ile ilgili önergenin, ayrıca tüm emeklilerin aylıklarının 5.000TL zamlı ödenmesine ilişkin diğer önergenin reddedilmesinin nedeni de anlaşılamamaktadır.
Ülkenin sınırlı kaynakları Kur Korumalı Mevduat, dövize endeksli KÖİ projeleri nedeniyle bir avuç mutlu azınlığa aktarılırken kaynak ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin ülkenin ekonomik ve sosyal yaşantısında neden olacağı tahribat göz ardı edilmektedir.
2013 yılından beri ekonomide ciddi bir performans kaybı bulunmaktadır, büyüme hızı yavaşlamakta, ekonominin istihdam yaratma kapasitesi azalmakta, cari açık problemi çözülememekte, aksine ağırlaşmakta, ekonomide yoksulluğun gittikçe yaygınlaştığı ve derinleştiğini müşahade etmekteyiz. 2018 yılında geçilen bu yeni hükümet sistemiyle birlikte sorunlar çok artmıştır. bugün içinde yaşadığımız krizin nedenlerinden biri de budur.
2021 yılının Eylül ayında enflasyonun yükselme eğiliminde olduğu bir konjonktürde Cumhurbaşkanının " Faiz sebep enflasyon neticedir.” tezi uygulanmaya konulmuş, onun sonucunda ekonomide yapısal problemler çözülmediğinden sorunlar daha da ağırlaşmıştır.
Ak Parti iktidarı makro ekonomik politikalar itibarıyla yanlış bir kulvara girmiştir, bunun neticesinde de ekonominin bütün göstergeleri bozulmuştur.
Mayıs 2023 seçimleri sonrası geçmişteki hatalı ve yanlış ekonomi politikalarını unuttururcasına rasyonel zemine dönüş adı altında ortaya konulan politikalar geçmişte oluşan ve gizlenen yükü dar gelirliler, emekçiler, emekliler, küçük esnaf ve çiftçi, KOBİ’lerin sırtına yüklemektedir. Çalışanların Milli Gelirde aldığı pay sürekli düşmekte, şu an Türkiye’de yoksullaştıran bir büyüme süreci yaşanmaktadır.
Kanun teklifinde yer alan bir madde ile Kur korumalı mevduat ve katılım hesaplarına uygulanan kurumlar vergisi istisnasının süresi 30/6/2024 tarihine uzatılmaktadır. Bu adım Kur Korumalı mevduatlarda tam bir çözülmenin olmadığı, AKP iktidarının da kesinleşen bir planının olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu yasa teklifi; enflasyona, artan girdi fiyatlarına, tarımsal ürün fiyatlarına, tarımdaki darboğazı çözmeye yönelik herhangi bir makro perspektif sunmamakta, dar gelirliler ve yoksulların barınma krizi, yüksek genç işsizliği, yüksek cari açık, kur riski, bütçede artan faiz harcamaları, aşırı dolarizasyon, ücret gelirleri üzerinde artan vergi yükü, çiftçi borçları, küçük esnafın iflas problemlerinin nasıl giderileceğine dair herhangi bir öngörü belirtmemektedir.
Bu yasa teklifinde ekonomik ve sosyal sorunların temelden çözümüne yönelik herhangi bir öneri bulunmamaktadır.
Yukarıda bahsedilen konularla ilgili olarak kod yasalarda gerçekleştirilmeyen, T.B.M.M.’nde ilgili komisyonlarda yeteri kadar tartışılmayan kanun teklifleriyle ve sadece Plan ve Bütçe Komisyonundan geçirilen torba yasalarla getirilen hükümlerle bütüncül olmayan yasa yapma alışkanlığı ilave problemlere neden olmakta, kod yasalardaki bazı hükümlerin sık sık değişimine sebebiyet vermektedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin mevcut uygulaması TBMM’yi nitelikli yasa yapma hak ve yükümlülüğünden alıkoymaktadır.
24 Haziran 2018 seçiminden sonra Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen tekliflerin tümü nerdeyse torba yasa teklifi niteliğinde bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye bir sistem yoktur, böyle bir realite, yasama-yürütme ilişkisi tarzına da uygun düşmemektedir. Yasama sürecinde tekliflerin yürütme tarafından torba kanun adı verilen yöntem ile çoğunluk partisi milletvekilleri aracılığıyla veriliyor olmasına rağmen, bu tekliflerde yer alan bazı düzenlemelerin kendi içerisinde ve daha yeni sayılacak Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile de çeliştiği açıktır.
9 Temmuz 2018’de yürürlüğe giren 6771 sayılı Kanunla yapılan Anayasa değişikliğinin 65 aylık uygulaması, “tek adam yönetiminin” sürdürülemez özelliğini teyit etmiş bulunmaktadır.
Söz konusu Anayasa değişikliği ile hükümet ve bakanlar kurulu kaldırılmış, “Cumhurbaşkanı’nın yürütme ile özdeşleşmiş olması”, nedeniyle yürütme “tek kişi” yönetimine indirgenmiştir.
Yasama bakımından da; parti başkanı olması nedeniyle TBMM’de Cumhurbaşkanı’nın ön onay vermediği yasa önerisi kabul görmemektedir. Bu tutum yasa tekliflerinin yasalaşma sürecini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Örneğin teklif metnine komisyondaki görüşmeler sırasında Ak Parti milletvekilleri tarafından verilen önerge ile eklenen 55. madde ile; yaklaşık 40 gün önce TBMM’den geçerek yasalaşan 25.10.2023 tarih ve 7464 sayılı Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un içeriğinde yer alan “çalışmayan emeklilere bir defaya mahsus olarak dosya bazında 5.000 TL ödeme yapılmasını sağlamak üzere 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenen geçici maddeyi içeren hükmün, dördüncü fıkrasının yürürlükten kaldırılması ile ilgili düzenleme bu duruma iyi bir örnek teşkil etmektedir.
Söz konusu düzenlemenin içeriği 24.11.2023 tarihindeki Cumhurbaşkanı tarafından yapılan basın açıklamasında bu konuda çizilen çerçevenin aynısıdır.
25.10.2023 tarih ve 7464 sayılı Kanun’un gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri sırasında, muhalefet partileri tarafından yapılan söz konusu ödemeden çalışan emeklilerin de yararlanması ile ilgili ısrarlı eleştiriler dikkate alınmamış, bu konuda tarafımızca verilen önergeler iktidar partisi mensubu milletvekillerinin oyları ile red edilmiş idi.
İktidar bir ay önceki yasa görüşmeleri sırasında muhalefet tarafından çalışan emeklilere de 5.000 TL. ödeme yapılmasını öneren teklifleri red etmiş, ancak söz konusu düzenlemeyi bir ay sonra Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen bu kanun teklifinin görüşülmesi sırasında verdiği önerge yasalaştırmayı uygun bulmuştur. İktidar bu tutumu ile bir ay önceki tavrının yanlış olduğunu zımmen kabullenmiştir.
6771 sayılı Kanun ile Anayasa’da yapılan değişiklikle bütçe kanunu dışında bütün yasa önerilerini hazırlama yetkisi, TBMM’ üyelerine aittir. Ne var ki, yaklaşık 61 aylık uygulama, değinilen anayasal düzenlemeye rağmen, TBMM’nin yasama yetkisini özerk bir biçimde kullanamadığını teyit etmiş bulunmaktadır. Öncelikle, genellikle TBMM’de birinci parti konumunda olan AK Partili vekillerin imzasını taşıyan yasa önerileri, aslında Saray ve/veya bakanlık bürokratları tarafından hazırlanmakta; bu durum, yasama sürecini inisiyatif aşamasında muvazaalı kılmaktadır. Yasama çalışmalarının mutfağı niteliğindeki komisyonlar, bir tür yasak savma süreci olarak görülmekte; Genel Kurul’da ise, müzakere süreci işletilememekte; genellikle AKP-MHP (Cumhur ittifakı) üyesi vekillerin oyu belirleyici olmaktadır.
Çoğunluk dayatması nedeniyle müzakere sürecinin işletilemediği TBMM’de oylanan kanunların çoğunluğu, Anayasa’ya aykırı bir biçimde hazırlanan “torba yasa” tarzına göre çıkarılmaktadır. Bunun sonucunda da yasanın ulaşılabilirlik, anlaşılabilirlik ve öngörülebilirlik özellikleri zedelenmekte veya ortadan kalkmaktadır.
Özet olarak, yasa önerisi aşamasında başlayan yasama zaafı, TBMM’yi nitelikli yasa yapma hak ve yükümlülüğünden alıkoymaktadır.
Bütün demokratik ülkelerde temel kuraldır, parlamentolar yasama yetkisi konusunda ortaksızdır ve yasama yetkisi sadece parlamentolar tarafından kullanılır.
Yeni sistemde bir nevi Meclisin yasama yetkisi elinden alınmıştır. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri vasıtasıyla Meclisin yasama yetkisinin bir kısmını kullanmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile düzenlenemeyecek hususlarda dahi yetki aşımına gidilerek Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri yürürlüğe konulduğu görülmektedir.
Örneğin; Kanun teklifi metninde yer alan 19, 50, 51, 74, 75, 76, 77. maddelerdeki bir takım düzenlemeler, Anayasa’nın 104. maddesinde Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerini düzenleyen maddeye göre Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile düzenlenemeyecek konuların, geçmişte çıkarılan muhtelif Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararları ile ilgilidir.
2018 yılı temmuz ayından itibaren 65 ay geçmesine karşın TBMM’nin yasa yapma işlevinde gözlemlenen aksaklıkların çözümü konusunda henüz bir mesafe alınamamıştır.
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Samsun Milletvekili Ersan Aksu ve 120 Milletvekili tarafından verilen 2/1812 esas numaralı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi” nin T.B.M.M.’ne sunulması ve Plan ve Bütçe komisyonunda görüşmesi sırasında gözlemlenen tablo da maalesef yukarıdaki tespitlerimizi bir kez daha doğrular niteliktedir.
Bu durum Ak Parti iktidarının 28. Yasama Döneminde de bu tutumunu sürdüreceğini göstermektedir.
Yorum Yazın