Cumhuriyetin ilk yılındaki coşku

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Cumhuriyetin ilk yılındaki coşku
Abone ol

Cumhuriyet ilan edildikten sonraki o coşku, o mutluluk, o duygular; İlhan Berk’in aşk şiirindeki bir dizeyle özetlenmişti sanki: “Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün”.

Oğuz Büber - Muhalif Analiz

Sahi ilk günler o kadar heyecanlı mıydı? Yıllar süren, bir milleti tutsaklığın sınırında gezdiren ve gururlu bir zaferle bağımsızlığını kazandığı o büyük zafer, sıcağı sıcağına ne kadar hissedilebilirdi. Belki, ilk günlerde verilen uğraşın getirdiği yorgunluk bir yorgan gibi serilmiştir memleketin üzerine. Peki kutlu günün yıldönümü öyle midir? Üzerinden sadece bir yıl geçmiş ve hatıralar hala silinmemiş, anılarda capcanlı yer alırken, biz başardık bunu demenin mutluluğu sarmaz mı memleketin dört bir yanını?

Cumhuriyetin ilk yıl kutlamalarından bahsedeceğim sizlere:

Cumhuriyet kavramının zihinlere yerleşmesi ve ülkede taşların yerine oturabilmesi için cumhuriyetin ilanının ilk yıl kutlamalarına büyük bir önem vakfedilmiştir. O dönemde cumhuriyetin ilanının 1 Kasım olarak görülmesi yönünde de bir düşünce bulunuyordu. Bu belirsizlik üzerine bakanlar kurulu 26 Ekim 1924’te gerçekleştirdiği toplantıda cumhuriyetin ilanının 29 Ekim olduğunu onaylamış ve her 29 Ekim tarihinde 101 pare top atılmasını ayrıca özel törenlerle cumhuriyetin ilanının kutlanmasını içeren bir kararname çıkarmıştır.  

29 Ekim günü Ankara’da saat 14.00 ile 15.00 arasında Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, TBMM’deki makamında heyet ve kişilerin tebriklerini kabul edecek, 15.30’da ise yabancı sefirleri konuk edecektir. Öğleden sonra saat 15.00 sıralarında Meclis binası önünde resmî geçit yapılacakken, akşam saatlerinde ise gece şenlikleri ve fener alayı gerçekleştirilecektir.

 

Ankara’da gerçekleştirilen kutlamaları Hâkimiyeti Milliye gazetesi ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. Fakat gazetenin hem eski Türkçe ifadeler kullanması, hem de oldukça ayrıntılı bir şekilde olaylara değinmesinden dolayı o günü sizlere daha sade ve özetler nitelikte anlatacağım…

“Cumhuriyet’in ilk yıldönümünü bayramlar arasında en büyük bayram olarak kutladık. Bayram özellikle doğduğu, kuvvet bulduğu şehir olan Ankara’da çok candan ve samimi bir biçimde kutlandı.  

Ankara, Cumhuriyet kadar genç ve gençlik enerjisiyle dolu bir görüntü çizmekteydi. Güneşli bir sabaha uyanmış olmak, bu kıymetli güne bahşedilmiş başka bir mutluluk sebebiydi. Etkinlik vaktinden birkaç saat öncesinde meclisin önünde oluşan kalabalık halk topluluğu, ulaşımı durduracak noktaya gelmişti. Bu da gösteriyordu ki, tüm Ankara; canıyla ve kalbiyle genç cumhuriyetin en önemli gününü kutlamaya tamamıyla hazırdı. Öğlen vakti atılan 101 pare top atışı, önemli zaferin yıl dönümünü tebrik niteliğindeydi. Millet Meclisi’nin yeni zarif binasındaki cıvıl cıvıl ruh dışarından bile fark ediliyordu. Vekillerimiz, hükümet erkanı ve halk koridorlarda birbirilerini en samimi şekilde tebrik ediyordu.

Merasim saat ikide başladı.  

Muhterem ve yüce reisicumhurumuz; siyah elbisesi, siyah kalpağı altında gülümseyen ve nazik çehresiyle tebrike gelenlere teşekkür etmekte, herkesi minnettar bırakan cümlelerle karşılık vermekteydi.

Kabul törenin ardından halktan da birçok kişi reisicumhurumuzu tebrik ediyor, hatta bunlar içerisinde kadınlar da yer alıyordu. Vatandaşlardan sonra henüz güven mektubunu iletmemiş olan General Mojen, Alman sefareti müsteşarı Von Moltke, Osmanlı Bankası Müdürü Mösyö Buceti, Rus sefiri Mösyö Suriç cenaplarıyla başkâtipleri Mösyö Velinof gibi yabancı temsilciler de tebriklerini sunmuşlardı.

Saat üç buçukta reisicumhur hazretleri aşağıya inmiş, cadde üzerinde milletvekilleriyle ve baş kademeyle birlikte resmî geçitte yer almışlardı. Cumhuriyet Bayramı aynı zamanda bir senelik süreçte ordumuzda meydana gelen ilerlemeyi gösteren bir araç olmuştu.

Herkes kahraman subaylarımızı ve askerlerimizi alkışladı. Resmi geçide iştirak eden askeri birlik kumandanları ve subaylar göğüslerimizi kabartacak biçimde reisicumhurumuzu selamladılar.  

Askerlerimizin intizamı her türlü övgünün doruk noktasına çıkmıştı. Bilhassa kumandan ve subayların hareketliklerinin bizi çok duygulandırdığını söylemekten şeref duyarız.  

Askeri takımın; pek de geniş olmayan cadde üzerindeki, kollarında parlayan süngüleriyle tam bir uyumluluk içerisindeki geçişleri genç cumhuriyet ordusunun şanı için unutulmaz bir hatıra niteliğindedir. Geçişte; piyadelerimiz, mitralyözlerimiz, topçularımız, süvarilerimiz, bahriye müfrezelerimiz bulunuyordu. Bunlara müteakip jandarmalarımız da aynı şerefe nail oldular. Törende piyadelerle süvarilerin yanı sıra; Ankara kız ve erkek okulları da yer almış, en sok kafile ise Musevi okulu öğrencilerinden oluşmuştu. Mustafa Kemal kendisini selamlayan bu kıtalara 15 dakika boyunca aynı şekilde karşılık vermiştir.  

Reisicumhur hazretleri resmigeçidin ardından Meclise hareket etti. Bir saat kadar burada kaldıktan sonra rahatsız bulunan İsmet Paşa hazretlerinin istasyondaki ikametgâhlarına gittiler. Aynı zamanda vekillerimizden ve mebuslarımızdan birçok kişi de ziyarette bulunmuşlardır.

Gece şehirde pek mükemmel bir fener alayı tertip edilmiş ve geç vakte kadar kutlama yapılmıştır.”

Cumhuriyetin ilanının yıl dönümü Ankara, İzmir gibi diğer şehirlerde de sevinç ve coşkuyla ile kutlanmıştır. Ancak şahsi düşüncem hiçbiri içerisinde Atatürk’ün yer aldığı bir kutlama kadar cezbedici olmamıştır… 


Yorum Yazın