Bitlis'in Tatvan ilçesinde bir kız çocuğuna yönelik cinsel taciz iddiasını sosyal medya hesabından paylaşan ve bu nedenle Dezenformasyon Yasası dayanak gösterilerek tutuklanan gazeteci Sinan Aygül, davanın ilk duruşması için hakim karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
HAKAN OKAY / BİTLİS
Kamuoyunda “Sansür yasası” olarak bilinen yasa Eylül 2022’de resmi gazete de yayınlanarak yürürlüğe girdi ancak üzerindeki tartışmalar devam ediyor. Sosyal medya kullanıcıları, internet gazetecileri, basın-medya mensupları ve sosyal medya platformlarının tümünü ilgilendiren yasa uyarınca Sinan Aygül ilk tutuklanan gazeteci oldu.
Yarın yapılacak ilk duruşma öncesinde, davayla ilgili hukuki savunma yapmayı doğru bulmadığını söyleyen gazeteci Sinan Aygül, “Bu antidemokratik bir yasa, hukuki savunma yapmaya çalışarak anti demokratik bir yasayı meşrulaştırmayacağım” diye tepki gösterdi.
Tüm baskı ve engellemelere rağmen sadece gazetecilik yapmaya devam edeceğini kaydeden Aygül tutumunu şöyle açıkladı:
“Bu yasa antidemokratik bir yasa, basın, düşünce ve ifade özgürlüğüne düşman bir yasa. Sanki yerli yerinde bir yasaymış, sansür için, farklı düşünenleri susturmak için, aykırı sesleri kesmek için çıkarılmış bir yasa değilmiş gibi mahkemeye gidip hukuki izahatlar yapmaya çalışmanın tam da o amaca hizmet edeceğine inanıyorum. Ayrıca böyle baştan savma, isnada ilişkin ispat yükümlülüğünü hiçbirini yerine getirmeyen yarım sayfalık iddianamenin şekli, söz konusu paylaşımın bile sadece yarısının alınmış, lehime olan devamının alınmamış olması, kolluk ve savcılık ifadem ve tüm dosya kapsamındaki lehe olan hiçbir şeyin zaten dikkate alınmadığını gösteriyor. Ayrıca son iki aydır yaşadıklarım, bana yönelik yargısal tacizler, keyfi uygulamalar farklı bir durumun olduğunu gösteriyor. Durum böyleyken iddiadan ibaret iddianameyi dikkate alıp suçsuz olduğumu ispatlamaya çalışmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Mahkemeye gideceğim ancak ne savunma yapacağım, ne de susma hakkımı kullanacağım. Tamamen sansür yasası olan bu yasaya tepki amacıyla mahkemede sadece susarak kendimi sansürleyeceğim.”
—hukuksuzluk silsilesi—
Gazeteci Aygül’ün durumuyla ilgili değerlendirmede bulunan Aygül’ün avukatı Diyar Orak ise, “Kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konuda yapılan haberle ilgili olarak gazetecinin ortaya attığı iddianın araştırılması gerekirken doğrudan haberi yapan gazetecinin gece yarısı evinin aranması, gözaltına alınması ve devamında tutuklanması baştan aşağı hukuksuzluk silsilesidir.” yorumunu yaptı.
Yasal şartlar oluşmamasına rağmen Aygül’ün tutuklanmasının hukuk zemininde izah edilebilir bir yönünün bulunmadığına dikkat çeken Orak şöyle dedi:
“Biz bu konuda yargı erkinin yürütme erkinin etkisi altında davrandığını düşünüyoruz. Çünkü yargılama makamları somut olayda isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluştuğunun kabulü halinde dahi tutuklama kararı verilmemesi gerektiğini, tutuklama kararının ağır bir tedbir olduğunu ve bu uygulamanın CMK'da yer verilen düzenlemeleri bertaraf eder nitelikte olduğunu bilir. Ayrıca isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı da açıktır. Çünkü kanuni düzenlemede esas alınan temel kriter sırf halk arasında korku, panik ve endişe yaratma saikidir. Fakat kamuoyunca tanınan ve ciddi bir saygınlığa sahip bir gazeteci olan müvekkilimizin böyle bir amacı olmadığı haberi yaptıktan sonraki davranışlarından açıkça anlaşılabilir. Zira haberde düzeltme yapmış ve konunun araştırılması gerektiğini düzeltme mesajında yeniden vurgulamıştır. Biz takipsizlik kararı verilmesini bekliyorduk ancak yine de yargılama aşamasında detayları ile tartışacağız ve kendisi hakkında beraat kararı verilmesini umuyoruz.”
—Sistematik taciz—
İstanbul Barosu Avukatlarından Ömür Dedeoğlu ise, bu yeni yasa ile gazetecilik faaliyetinin tamamen yasaklanabileceğine dikkat çekerek, Gazeteci Sinan Aygül’ün görevini yaptırmamak, gözdağı vermek ve yıldırmak amacıyla, sistematik olarak adli kovuşturma yoluyla taciz edildiğini anlattı:
“Sosyal medyayı kontrol altına almayı hedefleyen sansür yasası ile gazetecilik faaliyeti tamamen yasaklanabilir. Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla iktidarın istediği gibi haber yapmayan internet siteleri kapatılabilir. Gazetecilerin basın kartı iptal edilebilir. Sosyal medya için Basın İlan Kurumu yeni bir denetim organı hâline dönüştürülebilir. Söz konusu yasa, ifade ve basın özgürlüğü üzerinde Demokles’in kılıcı olarak durdukça, ülkede demokrasi ve insan haklarının varlığından söz edilemeyecektir. Gazeteciliğin bir terör faaliyeti, haberinse suç olmadığı unutulmamalıdır. Yukarıda anılan uyarıların gazeteci Sinan Aygül olayında ilk kez uygulanarak, haberi karartma, haberciyi sindirme, cezalandırma ve açıkça olayı sansürlemek amacıyla kullanıldığı anlaşılmaktadır. Gazeteci Sinan Aygül ile ilgili basında yer alan haberlere bakıldığında, bu haberlerin içeriği, söz konusu gazetecinin görevini yaptırmamak, gözdağı vermek ve yıldırmak amacıyla, sistematik olarak adli kovuşturma yoluyla taciz edildiği anlaşılmaktadır.
—iddianamede ne var?—
Üst sınırı 3 yıl hapis cezası olan yasa maddesi kapsamında Sinan Aygül için alt sınırdan uzaklaşılarak ceza istenen iddianamede şu bilgilere yer verildi:
“Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin yukarıda belirtilen paylaşımı yaparak suç tarihinde ülke gündemindeki hassas konulardan olan çocuk istismar olaylarına ilişkin asılsız haber paylaşarak ve akabinde teyit etmeden yaptığı haberin asılsız olduğunu da ilişkin paylaşımıyla da kendisi ikrar ederek üzerine atılı suçlamayı işlediği ve yapmış olduğu paylaşımın içeriğinde Emniyet ve Jandarma teşkilatı mensuplarını şüpheli gibi göstermiş olmasıyla şüphelinin Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olması bu asılsız haberin etki kitlesini genişletmesi hususa göz önünde bulundurulduğuna şüphelinin yargılamasının yapılarak eylemine uyan sevk maddeleri uyarınca altı sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunur.”
—duruşma yarın—
İddianameyi kabul eden Tatvan 1. Asliye Ceza Mahkemesi, 26 Ocak 2023 tarihinde düzenlendiği tensip zaptı ile davanın ilk duruşması için 28 Şubat 2023 tarihine gün verdi. Mahkeme Aygül hakkında konulan yurt dışına çıkış yasağının ise “delillerin toplanmamış olması” gerekçesiyle devamına karar verdi.
Dezenformasyon Yasası (TCK 217/A) dayanak gösterilerek gözaltına alınıp, ardından tutuklanan ilk kişi Bitlis Gazeteciler Cemiyeti (BİGACEM) Başkanı Sinan Aygül olmuştu. Yasa kapsamında hakkında soruşturma başlatılan Aygül, 14 Aralık’ta tutuklanmış ve 9 günlük tutukluluğunun ardından avukatlarının itirazı neticesinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
Kamuoyunda uzun süre tartışılan “Sansür Yasası” kapsamında tutuklanan ilk ve şimdiye kadar tek gazeteci olan Sinan Aygül hakkında soruşturmayı yürüten Tatvan Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianameyi 24 Ocak 2023 tarihinde hazırlamış ve yasa kapsamında yargılanacak ilk kişi olacak gazeteci Sinan Aygül’ün alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasını istemişti.
Gazeteciler Cemiyetinin katkılarıyla…
Yorum Yazın