Sadık Çelik yazdı:

Instagram’a kilit ve özgürlüğün kayıp zamanı: Yasakların gölgesinde yaklaşan son

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Instagram’a kilit ve özgürlüğün kayıp zamanı: Yasakların gölgesinde yaklaşan son
Abone ol

Sadık Çelik'in kaleme aldığı 'Instagram’a kilit ve özgürlüğün kayıp zamanı: Yasakların gölgesinde yaklaşan son' başlıklı yazı...

2 Ağustostan bu yana Türkiyede Instagrama erişim yok. Hamas lideri İsmail Haniye ile ilgili atılan mesajların engellenmesi yüzünden. Devlet diyor ki, Bu taziye mesajlarını neden engellediniz?” Meta özetle şöyle cevap veriyor, ABD, Hamas’ı teröörgütü olarak kabul ediyor. Algoritmalar devrede.”

7 Ağustos itibariyle bir başka büyük oyun platformu olan Roblox da erişime kapatılmış bulunuyor.

Ne Instagram’da ne de başka bir sosyal medya mecrasında yerim var. Ancak sosyal medyanın tuhaf düzeninin farkındayım. Kendi kuralları, kendi yasakları, kendi sansürü ve bu platformlarda dönen onca alengirli faaliyet… Başlı başına bir sorun. Savunulacak gibi değil, evet.   

Peki ya, yalnızca ve ancak kendi doğruları üzerinden hareket etme anlayışı savunulabilir mi? Üstelik bunu, ülkede yaşayan ve kendi hayat mücadelesini veren, kendi varoluşunu ortaya koyan milyonlarca  insan adına yapmak? Öylesine karmaşık konularda herkesin aynı fikirde, daha doğrusu senin fikrinde olmasını beklemek? Ancak ve ancak kendi bireysel perspektifine göre bir duruş sergilemek? İşine geleni kabul etme, gelmeyeni etmeme eğilimi? Kendi kurallarını koyduğun bir düzenin her koşulda işlemesini talep etmek?

Hamas'ın Filistin halkını tamamen temsil etmediği görüşü istesek de istemesek de yaşıyor. Müslüman Kardeşler'in bir uzantısı olarak da görülen Hamas konusunda sayısız farklı düşünce var. Filistin Kurtuluş Örgütü’nü parçalamak için, onun karşısında, MOSSAD tarafından, CIA tarafından kurulan bir örgüt olduğu görüşü de mevcut… 

Bunlarla birlikte ve hiçbir Arap ülkesinde yas ilan edilmemişken, ülkemizde yas ilan edilmesine karşı çıkılmasını neden yadırgamalıyız ki?

Mesele taraf olma meselesi değil. Sosyal medya şirketlerine “ayar verme” meselesi de değil. “Ev zenciliği” meselesi hiç değil. Bir dönem kendini bu ülkenin zencileri olarak görenler, şimdi bu ifadeyi kendisi gibi düşünmeyenlere karşı hakaret olarak kullanıyor. Dengesini yitirmiş bir tavrın yansıması olarak.

Konu basit değil, çok boyutlu. Giderek daha fazla sıkıntı yaratabilecek bir konu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bürokratları ile Meta yetkilileri arasında yapılan görüşmeler, toplantılar... Algoritmalar, hassasiyetler, savunmadaki Meta ve talepler.

***

Instagram'ı engellemek sadece fotoğraf paylaşmayı durdurmak anlamına gelmiyor. Bir de Instagram üzerinden dönen ticaret var. Reklamlar, ürün ve hizmet satışları, influencer-marka anlaşmaları, abonelik gelirleri... Bu platformun sağladığı imkanlarla, günlük tahminen 1,9 milyar TL'lik e-ticaret hacminin etkilenebileceği öne sürülüyor. Devlet de bu işten vergi kaybı yaşıyor. Instagram'ın Türkiye'deki cirosu için kesin bir rakam yok ama 10-20 milyar TL civarında olduğu tahmin ediliyor. Türkiyede Instagram’ın 58 milyon kullanıcısı olduğu raporlanıyor.

Ancak, Instagram'ın ekonomik boyutununun önemini büyütmek yanıltıcı olabilir. Dipte daha karmaşık sorunlar var. Kazanç kaybı elbette önemli ama esas problemler daha derin.

Instagram yoksa, dünya dönmeyi durdurmaz, doğru. Ancak mesele sadece Instagram değil. Burada asıl konuşulması gereken, ince ince işlenen sansür! Ufka doğru kaybolan özgürlükler. "Ben yaptım oldu”, “Yasa benim” tavrı… Mahkeme gibi davranıp alınan siyasi kararlar. 

Instagram’a veya Roblox’a erişim bugün engellenir, yarın açılır… 

Esas sorun keyfiliğin hâkimiyeti. Bu ülkede "Bu da olur mu?" dedirten, dedirtmesi gereken şeylerin artık sıradanlaşması. Hukuk ve özgürlükleri hedef alan, olmaması gereken her şeyin birer birer gerçekleşmesi.

Son 20 yılda engellenen site sayısı 800 bine dayanmış ve bunlardan sadece yüzde 6'sı mahkeme kararıyla…

“Yasalara saygılı bir hukuk devleti kimliği” yerle bir. Hiçbir şey güvence altında değil. Hepsi, baştakilerden birinin asfalyalarının atmasına bakıyor…

Mesele sadece gerçekten Instagram’ın engellenmesi mi? Hayır. Asıl mesele her yasak, her sansürle özgürlüğümüzün tırpanlanması, tehdit altına girmesi. Sesimizi yükselttiğimiz an kendimizi, başımıza ne geleceğini bilmediğimiz karanlık bir kuyuya doğru düşüyor gibi hissetmemiz. 

***

Örneğin; Instagram'ın engellendiği günün sabahında, Resmi Gazete'de dikkat çekici bir haber vardı. Anayasa Mahkemesi, dezenformasyon kanunu ile ilgili CHP'nin başvurusunu değerlendirmiş ve İletişim Başkanlığı’na verilen bazı yetkileri anayasaya aykırı bularak iptal etmişti; dezenformasyonla mücadele yetkilerinin iptali kararı. Mahkeme, basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceğini vurguladı. Anayasaya aykırı bir düzenlemeyi iki yıldır sürdüren merkez, böylece Anayasa Mahkemesi tarafından durduruldu.

Ancak ilginç olan, Anayasa Mahkemesinin kararına verilen tepkiydi. Anayasa Mahkemesi'nin web sitesi devre dışı bırakıldı. Bunun yoğunluktan kaynaklandığı ve “kötü bir tesadüf” olduğu öne sürüldü. Peki buna kaç kişi inandı?

Nerede hukukun üstünlüğü? Adaletin terazisi?

Her sansürle biraz daha kaybediyoruz. Instagram olmasa da dünya döner, doğru. Ama özgürlüğümüz giderse, biz dururuz.

***

22 yıldır elde tutulan bir iktidar. Bu iktidardan gelen güç… Belki sarhoşluk…Güç zehirlenmesi… Her şey benimdir, her şey benden sorulur anlayışı… Topluma kapanan kulaklar… Her koşulda bildiğini okuyan, her kararı “millet adına” aldığını ve alabileceğini iddia eden bir lider… Halbuki 31 Mart tam da bu yetkinin meşruiyetini yitirdiğinin bir göstergesi değil miydi? Onun gibi düşünmeyen insanların artık çoğunluğu oluşturduğunun, itiraz seslerinin onaylayan seslerden çok daha fazla olduğunun… Bu kopuşun farkında olmak, ayağını bu son seçimin sonucuna göre uzatmak, seçmenin geri çektiği desteğin gereğini yapmak gerekmez miydi?

Fakat otokrasinin hâkim olduğu bir ortamda, şahit olduklarımız elbette şaşırtıcı değil. Çevresindeki başkanlar, kurumlar ve patronlar, tek bir kişinin talimatları doğrultusunda hareket ederken, devlet aygıtı yok edilip kişisel bir yönetim anlayışı, “kişisel bir cumhuriyet” geçerli hale getirilirken, bu yolda 20 küsür yıldır bütün kaldırım taşları tek tek döşenirken, birilerinin çıkıp hukuk düzeninden bahsetmesi, kurumsallığa, kurallara vurgu yapması komik olmanın ötesine geçebilir mi

Devlet gelenekleri ve kurumsal yapı sarsılmış, hatta yok edilmiş durumda. Şirketlerden, hatta kabilelerden bile kötü yönetilen bir ülke görüntüsü… İflas eden kurumlar, çöken adalet sistemi... 

Çok tuhaf… sanki iktidar harakiri yapmak istiyor. İnsan bazen gerçekten bu olasılığı düşünüyor… 

Bir daha iktidar olmamak için, toplumun kendisini terk etmesi için gösterilen özel bir çaba sanki; son yılların özeti. 

Dış politikada eski dostların düşmana dönüşmesi, ekonomide rasyonel politikalardan sapılması… Faizle girilen bilek güreşi… Çağdışı bir yönetim anlayışı… Enflasyonun kontrolden çıkması… Ülkedeki üretim kapasitesinin zayıflaması, tarım ve hayvancılığın bitmesi, herkesin birbiriyle kavgalı hale gelmesi… Çalışma hayatının, iş dünyasının bozulması, fırsatçılığın alıp başını yürümesi…Liyakatın esamesinin okunmaması… İnsanların giderek daha karamsar bir ruh haline bürünmesi. Ayarı ve kimyası bozulan bir toplum. Yolsuzluklar, yoksulluklar, yoksunluklar…

Ülke liderine göre ülkede sorun yok. Hemen her konuda bu bakış açısı hâkim. Bir meseleyi sorun olarak kabul etmezseniz, onu çözme şansınız zaten hiç yok. Sorunlar görmezden gelindikçe, çözümden de o hızla uzaklaşılıyor.

Ülke yaşanmaz hale gelsin diye profesyonel bir çaba gösteriliyor adeta. 

Önünü göremeyen bir toplum, geleceği belirsizlik içinde… Atılan her adım, geleceğe dair umutları giderek daha da tüketiyor.

Yasalara saygının kaybolduğu, hukukun hiçe sayıldığı bir ortamda ne geçim olur ne de ekonomi düzelir.

Yasaklarla, sansürle örülen duvarlar yükselirken, ancak halkın nefesi daralır.

Özgürlükler, bir kum saati gibi akıp gidiyor. Yoksa iktidar, zamanın sonsuza dek elinde olduğunu mu sanıyor?

 

Sadık ÇELİK

[email protected]
 

Sadık Çelik'in 08.08.2024 tarihinde Cumhuriyet'te yayınlanan yazısıdır. 


Haber Yorumları

  • Merdan Keklik 17-08-2024 11:26

    Sadık bey müsade ederseniz şayet ben yazma gereksinimi duyduğumdan ötürü devam etmek istiyorum. Tüm yorumları okudum.inanın ki yorumlarda hep anayasa v yasalarımızı felsefe yönğnden ele alınmış.ben bu yorumlar için anayasanın yaklaşım biçimlerini sizlere anlatmak isterim.asla ama asla şunu kimse anayasamızı felsefe olarak değil bilimsel l olarak görmemiz gerekli değilmidir.

  • Erdoğan 14-08-2024 17:59

    Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çalarlar. Yumurtayı kümese getirdiklerinde, diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler. Zaman geçer, yumurtayı getirenler de unuturlar, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inanırlar. Günün birinde kuluçkaya yatan bir tavuğun altındaki o yumurta kırılır. İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıkar... Herkes şaşkın, mutludur; böylesini ilk defa görmüşlerdir. Anne tavuk, yavrusuna dersler vermeye başlar: "Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı buğdayı böyle ye!." Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretir yavrusuna; tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da.. Büyük yumurtadan çıkan ilginç gagalı yavru tavuk, annesinin her söylediğini yapmakta, büyüdükçe de güzelleşmektedir. Oldukça uzun kanatları vardır. Diğer tavuklar onun kanatlarına kıskançlıkla bakmaktadır. Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken yavrunun gözü, gökyüzünde çoook yukarılarda süzülerek ihtişamla uçan başka bir canlıya ilişir. "Anne bu ne?" diye sorar. Anne tavuk; "Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı." "Ne de güzel uçuyor!.." deyip iç geçirir yavru tavuk... "Evet yavrum. Ama sen sakın ona özenme! Asla onun gibi olamazsın. Senden önce baban, deden, amcan hepsi ona özendi ama hiç biri onun gibi uçamadı. Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın." O günden sonra küçük tavuk, ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çeker ve her defasında, "Keşke ben de bir kartal olup uçabilseydim." diye hayıflanır. Ve bir gün siyah uzun kanatlı büyük tavuk, ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gider. Onu bir tavuk gibi defnederler. Oysa ölen bir kartaldır. Etienne de La Boétie "Gönüllü Kulluk" kitabında der ki: "Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir." Yanlışı alkışlıyorsan fikrin yoktur. Eğri ile doğruyu ayıramıyorsan aklın yoktur. Yalana sahip çıkıyorsan ahlakın yoktur. Akıl,ve ahlakını,kiraya verdiysen,sen zaten yaşamıyorsun...

  • Erdoğan 14-08-2024 17:58

    Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çalarlar. Yumurtayı kümese getirdiklerinde, diğer tavuklar gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşünürler. Zaman geçer, yumurtayı getirenler de unuturlar, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğuna inanırlar. Günün birinde kuluçkaya yatan bir tavuğun altındaki o yumurta kırılır. İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı tuhaf bir tavuk çıkar... Herkes şaşkın, mutludur; böylesini ilk defa görmüşlerdir. Anne tavuk, yavrusuna dersler vermeye başlar: "Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı buğdayı böyle ye!." Anne tavuk her geçen gün yeni şeyler öğretir yavrusuna; tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da.. Büyük yumurtadan çıkan ilginç gagalı yavru tavuk, annesinin her söylediğini yapmakta, büyüdükçe de güzelleşmektedir. Oldukça uzun kanatları vardır. Diğer tavuklar onun kanatlarına kıskançlıkla bakmaktadır. Bir gün anne tavuk yavrusuna havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken yavrunun gözü, gökyüzünde çoook yukarılarda süzülerek ihtişamla uçan başka bir canlıya ilişir. "Anne bu ne?" diye sorar. Anne tavuk; "Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı." "Ne de güzel uçuyor!.." deyip iç geçirir yavru tavuk... "Evet yavrum. Ama sen sakın ona özenme! Asla onun gibi olamazsın. Senden önce baban, deden, amcan hepsi ona özendi ama hiç biri onun gibi uçamadı. Sen bir tavuksun ve bir tavuk gibi yaşamalısın." O günden sonra küçük tavuk, ömrü boyunca arka bahçede kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çeker ve her defasında, "Keşke ben de bir kartal olup uçabilseydim." diye hayıflanır. Ve bir gün siyah uzun kanatlı büyük tavuk, ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gider. Onu bir tavuk gibi defnederler. Oysa ölen bir kartaldır. Etienne de La Boétie "Gönüllü Kulluk" kitabında der ki: "Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir." Yanlışı alkışlıyorsan fikrin yoktur. Eğri ile doğruyu ayıramıyorsan aklın yoktur. Yalana sahip çıkıyorsan ahlakın yoktur. Akıl,ve ahlakını,kiraya verdiysen,sen zaten yaşamıyorsun...

  • Galip Çınar 14-08-2024 16:53

    Instagram bir kişinin keyfine göre olmamalı.İnstagrama özgürlük.Ama kanunlara uyulması lazım.

  • İsa 14-08-2024 07:20

    Araplardan daha arabız kaleminize sağlık

  • [email protected] 13-08-2024 21:07

    Sadık bey herzaman yazılarınızı takıp edıyorum begenıyorum güzel anlatımınızla bızı bılgılendırıyosunuz ıyıkı varsınız

  • Fatma 13-08-2024 11:12

    Bu yazıyı okurken instagram kısıtlamaları ile ilgili sokak röportajında yorum yaptığı için bir vatandaşın içeri alındığını öğrendim sistemi eleştirdiği için bir insan içeri giriyor keşke herkes sizin kadar açık yüreklilikle söyleyebilse düşüncelerini Sadık Başkan, insanların özgürlüklerine keşke göz dikilmese.

  • Hakan 12-08-2024 17:21

    Sevgili Okurlar Selam ve Sevgilerimi Sunarım Günümüz Teknolojisinde yaşanılan Kısıtlamalar Hukuk Mahalle baskısı yetmezmiş gibi Sosyal Platformlarda da kendini göstermeye başladı Kısıtlayıcı ve Baskıcı yapı kendini gün geçtikçe tüm çıplaklığıyla Ortaya koymaya devam etmektedir Kısa zaman önce yaşadığımız sorunların iç yüzünde Korku, Panik ve Sosyal Platformu da kontrol altına alma çabası Ekonomik bedeller ödendiği için şu anlık çözülmüş oldu Fakat temel amaç Ekim gibi yaşanacak iç karışıklığın ön tedbirleri ne denli kontrol edilip edilemeyeceğinin araştırması dır!!! ( Yani Test edildi!!!! ) Yapılan 23 yıllık yoğun bozgun düzeni kötü ve beceriksiz olunduğu bilindiği için neresinden bakarsanız bakın elle tutulur hiç bir olumlu yönü olmadığı için Korku dağları aşmış durumdalar Ve Şimdi Atatürk e sarılmak onun ilkeleri izinde gitmek için kendilerine ayar verdiklerinin bile farkında değiller Bugün den sonra Pisliğe bulaşan lar ve Asla Bulamayan lar için dönüm noktası yakındır Sevgilerimle Hakan YILDIZ

  • Döndü Aydoğdu 12-08-2024 14:12

    Hangi mesele ile hemhal olacağımızı şaşırdık. Biri bitmeden diğeri, özgürlük engellenemez.

  • Ekrem 12-08-2024 12:51

    Kaleminize sağlık, önemli gündemde olan bir konuyu ele almışsınız. Bir sonraki yazınızı dört gözle bekliyorum.

  • Engin Güner 11-08-2024 10:41

    Uluslararası bilinirliği olan sosyal mecraların sonuçta neye ve kime hizmet ettiğine dair şahsi kanaatlerim var. Ancak, yazınızda vurgusunu yaptığınız hukuk ve hukukun üstünlüğü açısından bir değerlendirme yapmak isterim. 2 Ağustos’ta, erişimine engel konulan Instagram’ın yasağı sadece 1 hafta sürdü. Yasak kararı da, yasağı kaldırma kararı da idari kararlardı. Hükümet sözcüleri tarafından yapılan, yasağın getirilmesi ve kaldırılmasına dair açıklamalara bakıldığında; bunu tamamen ayar vermeye yönelik olduğu anlaşılıyordu. Giriş bölümünde hukukun üstünlüğüne atıf yapmış, yasak ve yasağı kaldırma kararlarının da idari tasarruf olduğundan bahsetmiştik. Buradaki idari tasarruf nedir? Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu; 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlar Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve diğer mevzuat çerçevesinde tanımlı görevlerinden dolayı, ilgili mecraya olan erişim engellemişti. Bu kanunlara uygun mudur? Evet, kanunlara uygundur. İç hukuka uygun mudur? Evet iç hukuka uygundur. Evrensel hukuk kurallarına uygun mudur? Bunu açalım. Yazınızda “son 20 yılda engellenen site sayası 800 bine dayanmış ve bunlardan sadece yüzde 6’si mahkeme kararıyla” ifadelerine yer verilmişsiniz. Ülkemizde “internet erişimi engel kararı” 5651 sayılı kanuna göre ve kural olarak, mahkemeler tarafından verilmektedir. Bilindiği gibi, söze “kural olarak” ifadesiyle başlandığında, bu kuralın mutlaka istisnası olmaktadır. Halk arasında katalog suçlar olarak bilinen fiiller için yeterli şüphe sebebi bulunması halinde, erişim kararı mahkemeler yerine Cumhurbaşkanı veya ilgili Bakanlığın talebi üzerine, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı tarafından yerine getirilebilmekte ya da kaldırılabilmektedir. Bu sadece internet ortamındaki yapılan yayınlar için değil, ülkemizde bir çok alanda yapılan kanuni düzenlemelerde de böyledir. Kanunla bir norm getirip; “bunu mahkeme, hakim karar verir” dedikten sonra, “ancak şu-şu-şu hallerde; hakim kararı olmaksızın Cumhurbaşkanı, Bakan, Vali, Kaymakam, falanca Bürokrat vs. yetkilidir” deniliyor. Bu yapılan yasal bir düzenleme midir? Evet, yasal düzenlemedir. Hukuki midir? Hayır hukuki değildir. Neden? Cevap ortada… Verilen erişim yasaklarının % 6’sı hakim kararıyla, % 94’ü istisnai düzenlemeyle…. Meclis’teki Milletvekili ekseriteti, Cumhurbaşkanı’na tabiyse, Yasama ve Yürütme erkleri bakımından güçler ayrılığından söz etmek mümkün değildir. Ki mevcut durum böyle… Hakim ve Mahkemeler’e verilen yetkiler, istisnai düzenlemelerle Cumhurbaşkanı’nın emrindeki idareye verilirse, Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinin güçler aykırılığından söz etmek mümkün değildir. Ki mecut durumumuz da, aynen böyle… Hukukun üstünlüğü ve güçler ayrılığından bahsediyorsak, bu ayrılık sadece kâğıt üzerinde kalıp, her şey iki dudak arasından çıkıyorsa; bundan ne hukuk, ne adalet, ne özgürlük, ne eğitim, ne kültür, ne istikrar, ne refah….. Hiçbir şey çıkmaz.

  • Aslihan acar 09-08-2024 22:15

    Allah aşkına instigram veya başka bir sosyal medya engelleyene kadar okadar çok sıkıp engelleyip tarama yapmanız gereken konu varki mahalle baskanlari bir belediye başkanı 20 tane danışmanı mesela ali kıran baş kesen herseyi biz yaparız biliriz diyen altta çalışan sadece kendilerini düşünen vatandaşa tepeden bakan kimseye eyvallah etmeyip insan ayrımı yapan parti çalışanlarının önüne geçin onlara dur diyin filistinde katledilen vatandaşlara üç gün yas tutup sonra kimsenin umrunda olmayan bizim vatanimizda olan konuyu şehit gazi için hiç bir ülke yas ilan etmiyor ne kerametse biz her ülkeye kapı açıp yabancıya sahip çıkıyoruz kendi vatandaşını düşünen yok gerçekleri söyleyince hep kötü olup cezalar yagiyor doğru söyleyeni 9 deyil 500 köyden kovuyarlar uyanın at gözlüklerini çıkarıp bir milletimize bakalim

  • Timur yılmaz 09-08-2024 21:33

    Gelişmiş ülkeler işte şunlar bunlar, gelişmekte olan ülkeler onlar bunlar, gelişmemiş ülkeler bunlar... Bizim lisede bi edebiyat hacası vardı. Şöyle derdi bu ülkede karamsar olamicak kadar güzel birini tanıyorum, aklıma gelince içim aydınlanıyor... Bende o duyguları paylaşıyorum, tunelin ucundaki ışık göründü artık ne yapsalar nafile toprakla karartacak zamanları kalmadı...

  • müslüm 09-08-2024 19:20

    Ağzına sağlık sadık abi uzun zaman sonra yeni yazını okumak güzel oldu gündemde ki konuya iyi değinmişsin özlemişiz yazılarını.İnstagram dünya çapında çok yaygın bir uygulama ülkemizde de çoğu kişi tarafından kullanılıyo bir sabah ben kullanılmasına izin vermiyorum diyip kısıtlamak doğrun değil ama sosyal medya platformlarıda iki yüzlü davranıp kendi istedikleri şeyleri yayınlayıp diğerlerine sansür koymamalı insanlar instagrama girebilmek için farklı yollar deniyolar uygulamalar indiriyolar bu uygulamalarda kimlik bilgilerini banka hesaplarını çalabiliyomuş olan yine vatandaşa oluyor umarım yakın zamanda düzelir

  • KADİM Taşbilek 09-08-2024 19:12

    Sadık bey 195 ülkede açık olan istagram sadece beş ülkede yasak konulmuş bunuda başındaki eleştirilerde korkan beceriksiz iktidar dan kaynaklanıyor

  • Merdan Keklik 09-08-2024 18:31

    Sadık bey öncellikle ama öncelikle yazmış olduğunuz yazı ve yazılar nailinde teşekkür ediyorum, peki o zaman sadık bey anayasa kısmını okudum isterseniz ben giriş olarak PENTAGRAMIN DIŞARIYA BAKAN ANAYASAMIZIN ÇİZĞİZİSİNİN İYİ ÇİZİLMEDİĞİNİ, TAM AKSİNE ANAYASALARIN AÇIK ve de AÇIKTA KALDIĞINI, DIŞARIDAN İÇERİ GİRİLEBİLDİĞİNİ, AMA İÇERİDEN de DIŞRIYA BU YÜZDEN ÇIKILAMAYACAĞINI ANAYASALARIMIZ bize ve bizlere bizzat hisetirmektedir. lakin sadık bey TÜRKİYE CUMHURİYETİ sizler gibi yazarlar olsun, sizler gibi okumuş insanlara, birde sizlerin böyle böylesine ifadeniz beni şaşırttı.ben buradan diyeceğim HUKUK, İNSANIN İNSANA DEĞİL, İNSANLARIN KURALLARA ve KURALLARA İTAAT ETİĞİ VARSAYIMINA DAYANIR. yanılıyormuyum acaba.lakin sadık bey HUKUK KURALLARI olsun KURAL dahilinde önceden konulan, ilan edilen ce uygulandıktan sonra geçmişe etkili olarak değiştirilmeyen değiştirilmesine dahi mümkünü olmayan bir anlatımdır, şayet bu kurallar, içeriğinin iyi ve kötü olmasından bağımsız olarak insanlara güvenlik sağlar. KURAL.içerik olarak ne kadar kötü oöursa olsun, önceden konulacağı ve ilan edileceği ve KEZA uygulandıktan sonra geçmişe etkili olarak insanlara hukuki güven sağlar lütfen şunu asla unutmayalım ki KURAL ve KURALLAR dediğimiz şey, sadece kuralın muhataplarını değil, kuralı koyan kişi ve kişileri bağlar

  • C. Neşe Akkartal 09-08-2024 16:47

    İsmail Haniye öldü diye neden biz yas tutuyoruz ki hiç bir arap ülkesi yas tutmazken. Üstelik Osmanlılar zamanında bize yaptıklarını devletin çökmesine nasıl destek verdiklerini ne kadar çabuk unuttuk.ü tabii toplumun büyük çoğunluğunun tarihten haberi yok. Sınıf geçmek için okumuşlar ve sonra unutmuşlar. bazıları da hiç domuz okumamış. Instagram'ın kapatılmasına gelince bu zamanda bilgi çağında. Gençler ne yaparsınız yapın internetten faydalanıp sizıın yasağınız deieceklerdir. Böyle yapmakla kendinizi komik duruma düşürüyorsunuz. Bir de Instagram sayesinde yurt dışına yapılan satışlar var. Bu satışlardan devletin kasasına vergiler var. Instagram'ı kapatmayı bir daha düşünün.

  • Ayşe Er 09-08-2024 16:38

    Sosyal medya erişim engelinin ortak paydalarından biri savaşı dahada kışkırtma sebebi, negatif bilgilerin dolaşımına engel olmak gibi sebeblerle devlet refleksi öne çıkmış durumda tabiki sebeb sadece bunlar değil. Küresel şebekeler istedikleri gibi hareket ediyorlar insanların verilerinin çalınmasına izin verip seçim süreçlerini yönlendiren mecralara dönüşebiliyorlar . Bir insanın hayatını yok eden yanlış bir bilgi yayılırken bunu durduracak bir muhatap bulunamıyor. İvedilikle okullarımızın müfradatında sosyal medya eğitimi zorunlu olmalı . İletişim başkanlığı iletişimsizliği örgütlüyor insanların gerçekle bağını kesmeden ülkeyi yönetme ihtimalleri kalmadı. Neresinden tutarsanız tutun Türkiyemiz dökülüyor .İktidar geldiğinden beri aynı zihniyetle medyanın yüzde 95 i ele geçirilmiş . Sosyal medya insanların gerçeklere ulaşması için çok şeffaf görev içra ediyor. Bu zamana kadar ülke yönetilmedi sadece algı yönetildi içi boşaltılmayan kavram kalmadı. Tiktok üzerinden istegram yasağının kalıcı olmasına kamuoyuna rıza üretiyorlar. Malesef Türkiye bilinçli yurttaşların bilinçsiz yurttaşlar yüzünden çok bedel ödemek zorunda kaldığı bir dönemdir.. Sosyal medya iktidarın toplumsal baskıyla karşılasmasını sağlıyordu.

  • Serdar 09-08-2024 16:21

    Güncel konuları çok güzel özetlemişsiniz.reis Instagram için ifade özgürlüğünü kısıtlıyorlar bunlar dijital faşizm uyguluyor demiş.tamda kendini anlatmış öncelikle kendisi ifade ve düşünce özgürlüğüne saygı göstersin

  • Ferıt 09-08-2024 14:38

    Muhtesem bı yazı olmus bır solukta okudum insalah feyz alırlar

  • Hüseyin yılmaz 09-08-2024 14:23

    Sadık bey durumu çok net özetlemişsiniz bizler de durumdan ve gidişattan oldukça rahatsızız bugünlere tesadüfi veya şansa gelmedik bu yaşananlar bağıra çağıra şahsen halk tarafından bile isteye getirildi, önümüze servis edildi ülke tek elden kanun ve kurallardan bağımsız keyfi ve kişisel çıkar odaklı çuvallar dolusu egolar tarafından yönetiliyor genelin sorunları ve düşünceleri göz ardı ediliyor Türk halkının kaygı ve dertlerini dinlemeyenler söz konusu Hamas olunca hemen seferberlik ilan ediyor ve ardı arkası kesilmeyen saçmalıklar birbiri arkasına diziliyor mafya ağzıyla konuşmalar ayar çekmeler yasaklar hangisi diğerinden daha kötü daha felaket ben ayırt edemiyorum ınstagram'ı kapattın çeşitli şehirlerde aile fertlerinle birlikte mitingler düzenleyip protestolar çektin peki bu yaptıklarınızın bizlere Türkiye'de yaşayan insanlara ne gibi bir faydası oldu sizin asli göreviniz Türkiye halkının çıkarlarını korumak yok Suriye yok Filistin yok mısır biz hariç diğer devletlerin dert babası olduk öte taraftan kimseye faydalı olamadığımız gibi birçok düşman edilmekten de geri kalmadık düşmanlarımız üzerinde caydırıcı bir gücümüzün olmadığı gibi sözümüzün de ne bir etkisi nede bir ederi var yani 7 gün 24 saat miting yapsan interneti komple yasaklasan kimseyi korkutamadığın gibi bundan sonraki yapacaklarını da önleyemezsin ekonomisi çökmüş Bir ülkenin özellikle gelişmiş Amerika ve avrupa devletlerinin karşısında en küçük bir etkisi dahi olmuyor bölgede etkili bir devlet caydırıcı bir güç olmak istiyorsak öncelikle bu hükümetin bir an evvel görevden uzaklaştırılması gerekiyor...

  • Mukaddes 09-08-2024 13:00

    Düşüncelerinizi destekliyorum, yasaklarla bir yere varılamaz.

  • Enver sümer 09-08-2024 12:41

    Yasak, yasak, YASAKLAR.....! El kaza seçilerek 20 yıldır ülkemizi yönetiyorsunuz ilk işiniz kuvvetler ayrılığını etkisiz duruma getirerek kendinize yürüyecek bir yol "kulvar" açtınız yetmedi hukuk sistemini çökerterek yerle bir ettiniz Anayasanın hükümlerini tanımıyor veya yok sayıyorsunuz şimdide ıstırgama erişim engeli koydurdunuz YAHU kusura bakma ama Ali kıran baş kesenmisin Senin ne mal olduğunu kasımpaşadan tanımasam banada kendini yutturacaksın Yemezler...!

  • Fevzi akman 09-08-2024 12:17

    Elinize kaleminize sağlık ???

  • KADİM Taşbilek 09-08-2024 12:06

    Saygı değer Sadık bey her kalemi elinize aldığınızda gündemi sarsacak guzelikte yorumlarla okuyucularinizi aydinlatiyorsunuz bu özverili bilgilendirmeniz için şahsım adına size teşekkür ediyorum .Katil İsrail'in yapmış olduğu saldırıyı kınıyorum . Fakat bizim ülkemizin üst düzeyde ki yöneticileri hangi kafayla bayrakları yarıya indirip yaş ilan ettiklerini anlamış değilim böyle bir bakıyorum Ecevit.Ozal.Demirel. Ülkemizin başkanlığını yapmış Ayten Soma faciası Ankara gar katliamı 6 Şubat felaketi yaşayan Türkiye fakat İran hükümeti hiç birinden yaş ilan etmemiştir ayrıca yaş ilan edilen kişi Türkiye ziyaretlerinden hiç bir zaman Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anıtını ziyaret etmiyerek saygısızlık yapmıştır böyle biri için yaş ilan edilmesi yanlış bir yaklaşım dir.

  • Yücel 09-08-2024 11:53

    Google kapatılırsa acaba neler olur.

Yorum Yazın