Eurovision 2024, gösterişli kostümler ve bolca sahne şovunun yanı sıra tuhaf performanslar da izletti bizlere. İsrail’in organizasyonda yer almasıyla ilgili haftalardır süre gelen tartışmalar, organizatörlerin siyaset söylemlerini kontrol altında tutmasını oldukça zorlaştırdı. Bazı eleştirmenlerce savaş sürecinde olan İsrail’in katılımı uygunsuz bulunurken, izleyenlerin bir kısmının gündeminde ise LGBT vurgusunun ön planda yer alması vardı…
Oğuz Büber – Muhalif Analiz
Eurovision, Türk halkı için uzun süredir kanayan bir yara.
Geçmişte, Türkiye’de milyonları ekran başına kilitleyen bu etkinlik, artık sadece sosyal medya ağları üzerinden farklı dillerden takip edilmeye çalışılıyor.
Ve ne yazık ki Türk halkı, kendi yarışmacısını destekleme şansına da sahip olamıyor.
Bu sene ise bir nebze de olsa daha fazla heyecan vardı. Sebebi ise geçmişte Eurovision şarkı yarışmasına katılan kadın şarkıcılar, bu yıl konuk olarak sahne alabileceklerdi ve bu isimler arasında 2003 yılında yarışmayı kazanan Sertab Erener de vardı.
Önemli bir detay ise yarışmayı izlemeye gelen seyircilerin hep bir ağızdan Erener’in “Everyway That I Can” parçasına eşlik etmeleri olmuştu. Bu durum aradan 20 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen ünlü şarkıcımızın eserinin yarışma tarihinin en iyileri arasında olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
Yarışmanın geneline baktığımızda ise; bu yılki Eurovision’a İsrail karşıtı protestolar ve LGBT konusunun damga vurduğunu söyleyebiliriz.
Eurovision şarkı yarışmasının organizatörleri daha bir hafta öncesinden; gösteride Filistin bayrakları ve Filistin yanlısı sembolleri kaldırma konusunda tutum sergileyeceklerini açıklamışlardı.
Avrupa Yayın Birliği’nin iletişim sorumlusu Michelle Roverelli, seyircilerin sadece etkinliğe katılan ülkeleri temsil eden bayraklar ve gökkuşağı rengindeki bayrağı (LGBT bayrağı) sergilemeye izinleri olduklarını söylemişti.
Yarışmanın gerçekleştirileceği ülke İsveç’in haber ajansı TT de, Filistin bayrağı ve siyasi mesaj içeren pankart sokmaya çalışan herkesin girişte güvenlik görevlileri tarafından durdurulacağını bildirmişti.
İsrail’in Eurovision Şarkı Yarışması’ndan çıkarılmasını talep eden Filistin yanlısı aktivistler, etkinliğin gerçekleşeceği Malmö Arena’dan birkaç kilometre uzakta, Malmö şehir merkezinde büyük mitingler yapacaklarını duyurmuşlardı.
Hatta İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi, perşembe günü bir uyarı yayınladı. Malmö’nün ‘İsrail karşıtı protestoların odağı’ olduğu belirtilen uyarıda; İsraillilere saldırı ve İsrail bayraklarının yakılması olaylarının gerçekleşebileceğine dikkat çekilerek şehre ziyaret edecekler bir kez daha düşünmeye çağrıldı.
Tabii uyarı kısmının bir de karşı tarafı vardı.
İsrail yarışmaya, Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği ve yaklaşık 1.200 İsraillinin ölümüne yol açan sınır ötesi saldırısına atıfta bulunan “October Rain” (Ekim Yağmuru) isimli parça ile katılacaktı. Organizatörlerin isteği sonrasında şarkının adı “Hurricane” (Kasırga) olarak değiştirildi ve İsrailli şarkıcı Eden Golan’ın yarışmada kalmasına izin çıktı.
Eurovision’u düzenleyen Avrupa Yayın Birliği Genel Müdür yardımcısı Philip De Tender da, yaptığı açıklamada İsrail’i yasaklamanın siyasi bir karar olacağını ve bu sebeple kararı alamayacaklarını söyledi.
Eurovision haftasında ülkedeki tüm güvenlik birimlerinin desteğinin yanı sıra komşu Danimarka ve Norveç’ten de takviye kuvvet geldi.
İsveç’in resmi terör tehdidi seviyesi, Eurovision etkinliğini hariç tuttuğumuzda bile oldukça yüksek seyrediyor. Bunun sebebi de şuydu: Ülkede geçtiğimiz yıl Kuran’a yapılan bir dizi saygısızlık, Müslüman ülkelerde öfkeli gösterilere ve militan gruplar tarafından tehditler almalarıyla sonuçlanmıştı. Terör tehdidi seviyesi, beş puanlı ölçek baz alındığında ikinci en yüksek basamak olan ‘yüksek’ seçeneğinde kalmayı sürdürüyor.
İsrail - Filistin çatışmalarının Eurovision için sahne dışındaki yansıması böyleydi. Konunun bir de sahneye taşınan kısmı vardı tabii.
Hafta başında, İrlanda’nın temsilcisi Bambie Thug, yarı finalin öncesinde Orta Çağ İrlanda alfabesi olan Ogham ile yazılmış ‘ateşkes’ ve ‘Filistin’e özgürlük’ sözcüklerini içeren makyajla çıkmak istedi ancak sonrasında kaldırmak zorunda kaldı.
Kefiye giyerek medyaya konuşan şarkıcı, İsrail’in finale çıkması üzere ağladıklarını söyledi.
Eurovision organizatörleri, Hollanda’nın yarışmacısı Joost Klein’ı büyük final yarışı öncesinde diskalifiye etti. Komite tarafından cumartesi günü yapılan açıklamada, İsveç polisinin Klein’ı perşembe gecesi yarı finaldeki performansından sonra “yapım ekibinden bir kadın üye tarafından şikayette bulunulması” üzerine soruşturulduğu söylendi.
Yarışmanın favorileri arasında yer alan Klein’ın diskalifiye olmasına dair tek söylenti ise bu değil. Olayın İsrail heyetiyle bağlantılı olduğunu söyleyenler de vardı.
Final yarışması öncesindeki basın toplantısında, Polonyalı bir gazeteci İsrail temsilcisi Eden Golan’a, “Etkinlikte yer alarak diğer katılımcılar için bir güvenlik riskine neden olduğunuzu düşünüyor musunuz?” sorusunu yöneltmişti.
İsveçli sunucu Jovan Radomir araya girerek Golan’a soruya cevap vermek zorunda olmadığını belirtse de; Hollandalı temsilci Joost Klein yüksek bir sesle, “Neden olmasın?” demişti. Ayrıca Golan’ın konuştuğu sırada da başını bayrak ile kapatarak konuşmasını protesto etmişti.
Benzer bir protesto Yunanistan’ın temsilcisi Marina Satti’den gelmişti. Satti, Golan konuşurken mimikleriyle şarkıcıyı tiye almış; uyuma hareketleri yaparak kafasını masaya koymuş ve konuşma bitene dek de kaldırmamıştı.
Norveç’in 2023 yılındaki adayı Alessandra Mele, Gazze'deki insani kriz nedeniyle "müzikle birlik" sloganının boş göründüğünü açıklayan bir Instagram videosu yayınlarken; Finlandiya’nın 2023 adayı Käärijä, Instagram hikayesinde yaptığı paylaşımda "doğru gelmediği için bu gece oy vermeyeceğim” dedi.
Fransız yarışmacı Slimane de son kostümlü prova sonrasında doğaçlama bir açıklamada bulundu: “Çocukken müzikle ilgili hayaller kurardım, şarkıcı olmayı, barış için şarkı söylemeyi hayal ederdim.”
Portekizli katılımcı İolanda, cumartesi geceki finalde, performansını sergilemek için sahneye çıktığında tırnakları kefiye deseniyle boyanmıştı. Şarkıyı söyledikten sonra ise “Sonunda barış kazanacak” diye bağırdı.
Yarışmanın kazananına geldiğimizde konu diğer başlığımız LGBT bireylere geliyor.
68. Eurovision şarkı yarışmasının galibi Nemo ile İsviçre oldu. Nemo, dünyanın en büyük müzik yarışmasını kazanan ilk non-binary (kendini salt kadın ya da erkek olarak tanımlamayan) kişiydi.
Nemo ödülünü aldıktan sonra diğer yarışmacılara benzer şekilde bir barış mesajı vermişti:
“Çok teşekkür ederim. Umarım bu yarışma verilen sözleri gerçek kılar. Herkes için barışı ve onuru savunmaya devam eder.”
Nemo; cinsel tercihini yani ikili olmayan kimliğiyle yüzleşme sürecini ise, “Sıfırlarla birlerin arasında bir yerde, krallığımın geldiği yeri buldum” diyerek tarif ediyor ve sözlerini şu şekilde tamamlıyordu:
“Kendisi olmaya cesaret eden, duyulması ve anlaşılması gereken insanlar için bu ödülü kabul etmekten gurur duyuyorum. Daha fazla şefkate, daha fazla empatiye ihtiyacımız var.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugünkü konuşmasında Eurovision’a değindi. Bahçeli’nin yarışmanın birincisi Nemo’ya ve organizasyona ilişkin belirttiği düşünceler, Türkiye’den Eurovision’a nasıl bakıldığını, neden LGBT yarışması denildiğini özetler nitelikteydi:
“Erkek ve kadının arasında kalmış üçüncü bir türün tedavüle çıkması kokuşmuşluğun boyutlarını göstermesi bakımından ibret levhası olmuştur. Marjinalliğin dozajı korkunç düzeylerdedir. Batı’nın çürüyen toplum ve kültür yapısı adeta sahne almıştır. Birinci olan İsviçreli erkek sanatçının tüylü ceket, bol makyaj ve pembe saten etekle yarışmada boy göstermesi utanç verici bir yozlaşmanın teyidinden başka bir şey de değildir. Eğer bunun adına çağdaşlık deniyorsa, biz de diyoruz ki, batsın böyle bir çağdaşlık anlayışı. Eğer bunun adına modernlik deniyorsa, üstüne basa basa biz de söylüyoruz ki, olmaz olsun böylesi bir modernlik anlatım ve algısı.”
Bu yıl 25 yarışmacının finale kaldığı yarışma, gösterişli kostümler ve bolca sahne şovunun yanı sıra tuhaf performanslar da izletti bizlere. İsrail’in organizasyonda yer almasıyla ilgili haftalardır süre gelen tartışmalar, organizatörlerin siyaset söylemlerini kontrol altında tutmasını oldukça zorlaştırdı. Bazı eleştirmenlerce savaş sürecinde olan İsrail’in katılımı uygunsuz bulunurken, izleyenlerin bir kısmının gündeminde ise LGBT vurgusunun ön planda yer alması vardı…
Bonus: Bu yıl Eurovision’da Yunanistan’ı Marina Satti temsil ediyordu. Satti sahne şovunda halay figürlerine de yer vermişti. Her zaman olduğu gibi mizahla karışık olarak yine çalma esprileri yapılmıştı Türkiye'de tabii.
Ancak daha dikkat çeken bir detay vardı. Satti’nin dansçılarından ikisi Batı Trakya Türküydü ve bir Azerbaycan kanalına Türkçe röportaj vermişlerdi.
İşte o röportaj:
Yorum Yazın