Ev sahibi ile kiracılar arasındaki kira anlaşmazlığı gündeme yansımaya devam ediyor. Hukukçular tahliye davalarında tahliye taahhüdünü imzalayan kiracının çıkmak zorunda olduğunu söylüyor.
Kira artışlarıyla ilgili soru üzerine Bakan Tunç, geçen yıl kira artışının yüzde 25'ten fazla olamayacağına yönelik düzenleme yapıldığını belirtti. Tunç, "Sözleşme hukukuna müdahale etmek doğru olmayabilir, hukukta böyle bir ilke var. Ancak zayıfı koruma ilkesi de söz konusu. Zayıfı koruma ilkesini de gözettiğimizde dengeli bir durumun olması lazım" dedi.
Yıl başından bu yana açılan 90 bin kira davasının bulunduğunu, geçen sene bu oranın yaklaşık 45 bin olduğunu söyleyen Tunç, kira uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk uygulamasının 1 Eylül'de başlayacağını bildirdi. Tunç, bu uygulamanın dava yükünü azaltacağını dile getirdi. Milliyet’e açıklamalarda bulunan hukukçular tahliye davalarında tahliye taahhüdünü imzalayan kiracının çıkmak zorunda olduğunu belirtti.
'Yüzde 25 zam sınırı devam edebilir'
Avukat Kerem Olcayto, "Yüzde 25 zam sınırının ilk getirilme amacı enflasyonist ortamla beraber kira bedellerindeki kontrolsüz, temele dayanmayan rayiç bedellerdi. Bunun belli düzlemde sabit tutulması açısından yüzde 25 getirildi. Enflasyonun hedeflenen çizgiye gelmemesi, kira bedellerinin keyfi olmaması açısından rakam sabit tutuldu" dedi.
Önümüzdeki sene uzar mı? Burada enflasyon oranları belirleyici olacaktır. Daha normal bir enflasyonist ortam olursa yine sınırlama olmadan eskiye geri dönüş olur. Ancak uzatılmasını gerektirecek bir ekonomik ortam söz konusu olursa yüzde 25 zam sınırı devam edebilir.
Davalardaki son durumu açıkladı
Şu an açılan her iki davadan birisi kira tespiti ve kira tahliyesi üzerinedir. Bunun sebebi şudur: Mal sahipleri açısından bu davalar genellikle açılıyor. Kiracısının verdiği kiranın piyasanın altında kaldığını düşünen mal sahipleri kira tespit davaları açabilmek için 5 yıl, tahliye için 10 yılı beklemek zorundadır. 5 yılı doldurmayan mal sahipleri kiracıları ile anlaşmamalarından dolayı bu davaları açmak zorunda kaldılar. 2 senedeki dava patlamasının temel nedeni budur.
5 yılın altında olup da yasal sürede tespit davası açamayan mal sahipleri kira bedellerinin rayiç bedelin çok altında kalmasından dolayı bu yola başvurdular.
Tahliye davalarında da 10 yılı dolduramayanlar, bahaneler üreterek, kira bedellerinin düşük kalmasından dolayı davaları açıyorlar.
Burada arabuluculuğun getirilme nedeni mahkemelerdeki dava yığılmasının önüne geçmektir. Mahkemeye gelmeden çözülmesini sağlamak için iyi niyetle getirilmiş bir durumdur.
Var olan diğer hukuk davalarının da aksamaması için bir şekilde kira uyuşmazlığı davalarının, kiradan kaynaklı davaların mahkemeye gelmeden sonuçlanması hedefleniyor. Taraflar anlaşıp anlaşmama iradesinde serbestler. Taraflar karşılıklı olarak anlaşırlarsa evet dava yükünü azaltır. Ancak anlaşamama durumunda dava açmak durumundalar. Burada dava sayısında azalma mal sahibi ile kiracının uzlaşma durumuna göre belli olacak.
Ben kısıtlı da olsa arabuluculuk sisteminin dava sayılarının düşmesine etkisi olacağını düşünüyorum. Arabuluculuk direkt dava açmayı engelliyor. Önce arabulucuya gitmeniz lazım.
‘Noter zorunluluğu yok’
Tahliye taahhütnamesi bu konuda 10 yılı doldurmayan kiracıların çıkarılması uygulamasında çok görülüyor. Mal sahipleri tahliye taahhütnamelerini alıyor ve 10 yıl dolmadan kiracısını çıkarabiliyor.
Tahliye taahhütnameleri yazılıdır, taşınmazın boşaltılacağı tarihin belirtilmiş olması gerekir.
Usulüne uygun imzalanmışsa tabi ki bunu mal sahibi kullanarak kiracıyı çıkarabilmektedir.”
Yorum Yazın